2017/270 K. 2017/332 T. 5.7.2017

VDDK., E. 2017/270 K. 2017/332 T. 5.7.2017

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/270
Karar No.: 2017/332
Karar tarihi: 05.07.2017

İstemin Özeti : Davacı şirket adına, hasılatının bir kısmını kayıt ve beyan dışı bıraktığı yönünde düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak re'sen salınan 2004 yılına ilişkin kurumlar vergisi, 2004 yılının 1 ilâ 3'üncü dönemlerine ilişkin geçici vergiler, tekerrür hükümleri uygulanarak yüzde elli oranında artırılmak suretiyle kesilen bir kat vergi ziyaı cezaları ile belgesiz alım-satım yapması nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezası davaya konu yapılmıştır.

İstanbul 6. Vergi Mahkemesi, 26.11.2015 gün ve E:2015/2230, K:2015/2898 sayılı kararıyla; Mahkemelerince verilen kararın, kurumlar vergisi ve kurumlar vergisi ile geçici vergiye bağlı olarak kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden davanın reddi yolundaki ısrara ilişkin hüküm fıkrasının Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 12.11.2014 gün ve E:2014/864, K:2014/924 sayılı kararıyla bozulduğunu belirttikten sonra bozma kararına uyarak; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3'üncü maddesinin (B) fıkrası, 30 ve 134'üncü maddeleri, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40'ıncı maddesinin 1'inci fıkrası hükümlerine yer vererek, K1 isimli şahsın banka hesabı para hareketlerinin incelenmesi sonucu, Türkiye'de yabancılara satılan mal bedellerinin adı geçen kişi aracılığıyla satıcı firmalara ulaştırıldığı, davacı şirketin de bu satıcı firmalardan biri olduğu tespit edilmiş olup, davacı şirket tarafından da bu yöntemle satış yapıldığının kabul edildiği, K1 tarafından ibraz edilen para makbuzlarından, davacı şirketin müşterileri olduğu şirket yetkilisi ve çalışanlarının ifadelerinden anlaşılan K2 ve K3 adlı kişilerin gönderdiği paraların, mal satış bedeli olduğu hususu açık olan olayda uyuşmazlığın, söz konusu hasılatın kayıt ve beyan dışı bırakıldığının kabulü suretiyle ve inceleme raporu ekinde yer alan tutanakta; kaydedilmemiş gider unsurunun bulunmadığı yolundaki şirket yetkilisinin ifadesine dayanılarak, hasılatın tamamının matrah farkına alınması suretiyle yapılan tarhiyattan kaynaklandığı, Türkiye'de ikamet etmeyenlere yapılan mal satışlarını kapsayan ve uygulamada ''Bavul Ticareti'' olarak adlandırılan sistemin, bedelsiz ihracat kapsamında değerlendirildiği, katma değer vergisi tahsil etmeden bavul ticaret kapsamında satış yapmak isteyen yükümlülerin öncelikle bağlı bulundukları vergi dairelerinden izin belgesi almaları; bu kapsamda yapılan satışlar için, şekil ve muhtevası Maliye Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığınca belirlenen özel fatura kullanılması zorunlu olup, (5) nüsha düzenlenerek 1'inci nüshası alıcıya verilen, 2, 3 ve 4'üncü nüshaları malın gümrükten çıkışı sırasında onaylatılan, son nüshası satıcıda kalan özel faturalarla yapılan; Katma Değer Vergisi Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle istisna, nakten ve mahsuben iade hususları ayrıntılı düzenlenen bu kapsamdaki satışların kayıt ve beyan dışı bırakıldığının iddia edilmesi halinde, iddia edilen hususun, bu satışlara ilişkin özel faturaların, beyanların, tahsil belgelerinin, yükümlü nezdindeki yasal kayıt ve dayanağı belgelerin birlikte incelenmesi suretiyle ortaya konulabileceği, K1 isimli şahıs aracılığıyla tahsil edilen satış bedellerinin kayıt ve beyan dışı bırakıldığı hususunun, bu yönden bir incelemeyle hukuken kabul edilebilir delillerle ortaya konulmadığı gerekçesiyle kurumlar vergisini ve kurumlar vergisi ile geçici vergiye bağlı olarak kesilen vergi ziyaı cezalarını kaldırmıştır.

Davalı idare tarafından; yapılan incelemede hem davacı şirketin hem de müşteri yetkilsinin kabul ettiği emtia satışları için herhangi bir belge düzenlenmediğinin tespit edildiği, olayda eksik incelemeden söz edilemeyeceği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : K4

Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar bozma kararı uyarınca verilen kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 4'üncü fıkrasında, davanın incelendiği ilk derece yargı yeri kararının temyiz incelemesi sonunda bozulmasından sonra bozmaya uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesi halinde, bu karara karşı yapılan temyiz isteminin İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından inceleneceği ve Kurulların kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu öngörülmekle; yargılamanın bu aşamasında, ne bozulmakla kaldırılan ilk karar ve ne de ısrar edilmekle hükmüne uyulmayan bozma kararına göre temyiz incelemesi yapılamayacağı için ısrar kararı, Vergi Dava Daireleri Kurulu kararıyla bozulan vergi mahkemesi tarafından yeniden verilen karara karşı yapılan temyiz başvurusunun, uyulması yasadan dolayı zorunlu olan Kurulun bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak incelenebileceğine ve bu incelemenin, uyulması zorunlu bozma kararını veren Kurulumuz tarafından yapılabileceğine; aynı nedenle temyiz isteminin Kurulumuzca incelenmesi gerektiğine; Kurul Üyeleri K5, K6, K7 ve K8'ün bu konudaki karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verilerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine vergi mahkemelerince verilen kararlar, bozma esaslarına uygunluk yönünden temyizen incelenebileceğinden, İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin, 26.11.2015 gün ve E:2015/2230, K:2015/2898 sayılı kararının, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararındaki esaslara uygun olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine, 5.7.2017gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞIOY

Vergi Mahkemesinin ısrar kararının Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca bozulması üzerine, bu karara uyularak verilen kararın temyizen bozulması istenilmektedir.

2575 sayılı Danıştay Kanununun 38'inci maddesinin 2'nci fıkrasında, Vergi Dava Daireleri Kurulunun, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararları ile vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği hükme bağlanmıştır. Dosyada temyizen bozulması istenilen karar vergi mahkemesince verilmiş bulunduğundan, temyiz başvurularının Kurulca incelenebilmesi için, söz konusu kararın ısrar kararı niteliğinde olması gerekmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 3 ve 4'üncü fıkralarında yer alan düzenlemeden, "ısrar" kararının, Danıştayın ilgili dava dairesince kararı bozulan ilk derece mahkemesinin bu karara uymaması, ilk kararında direnmesi olduğu anlaşılmaktadır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun görevi, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu ile ilgilidir. Anılan 4'üncü fıkrada belirtildiği üzere Kurul, bu başvuruyu inceledikten sonra, dairenin bozma kararını uygun görürse, mahkemenin ısrar kararını bozar ve söz konusu kararı ortadan kaldırır. Israr kararı ortadan kalkan Mahkeme, bozma kararına uymak zorundadır. Bozma üzerine verilen vergi mahkemesi kararının temyizi halinde ise inceleme, kararın daire kararına uygunluğu yönünden olacaktır. Bu incelemeyi yapmaya yetkili merci de Vergi Dava Daireleri değil ilk bozma kararını veren dava dairesidir.

Kurulun bozma kararına uyularak verilen karar, direnme kararı niteliğinde olmadığı halde, Danıştay Dördüncü Dairesinin; söz konusu karara karşı yapılan temyiz isteminin görüşülüp karara bağlanmasının Kurulun görevine girdiği gerekçesiyle dosyayı Vergi Dava Daireleri Kuruluna gönderdiği, Vergi Dava Daireleri Kurulunca da temyiz isteminin incelenerek karar verildiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Kurul başvurunun incelenmesinde görevsiz olduğundan temyiz istemini inceleme olanağı bulunmadığı, bu halde de iki yargı yeri arasında görev uyuşmazlığı oluşacağı açık olup temyiz isteminin hangi yargı yerinde çözümleneceği hususunun belirlenmesi için dosyanın Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.