2017/30340

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖMER AK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/30340)

 

Karar Tarihi: 4/11/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucu

:

Ömer AK

Vekili

:

Av. Savaş YAĞCI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza soruşturması aşamasında verilen kayyım atama kararı nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 1/8/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. Müteaddit defalar uzatılan OHAL 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.

10. Başvurucu, Tekinak Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin (Şirket) ortağıdır.

11. Çankırı Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık), Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) hakkında başlatmış olduğu soruşturma kapsamında 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 2. maddesi uyarınca kapatılan K. Eğitim Kurumları Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. (Kapatılan Şirket) ile organik bağı bulunduğu iddiasıyla Şirkete kayyım atanmasını 14/11/2016 tarihinde talep etmiştir. Bilirkişi raporunda:

i. Kapatılan Şirketin ortakları ile Şirket ortakları arasında organik bağ bulunduğu ve Şirketin 26/6/2012-20/12/2014 tarihleri arasında fiilî olarak Kapatılan Şirketin iştirak sahibi olduğu,

ii. Kapatılan Şirketin finansal yapısının, ortaklarının cari hesabı kullanılıp kasaya para akışı sağlanarak sürdürüldüğü ve Kapatılan Şirketin kârının zararından mahsup edilmek suretiyle devlete vergi vermeyerek devleti zarara uğrattığı,

iii. Kapatılan Şirketin hisse devirlerinde 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na aykırı şekilde finansal kurum kullanılmayarak işlemlerin yürütüldüğü ve küçük miktardaki ödemelerin bankadan yapıldığı, buna karşılık büyük miktarlardaki ödemelerde bankadan işlem yapılmadığı belirtilmiştir.

12. Çankırı Sulh Ceza Hâkimliği 16/11/2016 tarihinde talebi kabul etmiş ve Şirket işlerini yürütmek için Tasarruf Mevduat Sigorta Fonunun (TMSF) kayyım olarak atanmasına karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, Şirketin FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatına ilişkin somut delillere dayalı kuvvetli şüphe bulunduğu mevcut olup bu örgütün amacı doğrultusunda faaliyette bulunduğuna ilişkin kuvvetli şüphe bulunduğu belirtilmiştir. Kararda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 133. maddesi, 1/9/2016 tarihli ve 29818 sayılı 2. mükerrer Resmî Gazete'de yayımlanan 674 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Düzenleme Yapılması Hakkında KHK'nın 19. maddesinin (3) numaralı fıkrası dayanak olarak gösterilmiştir. TMSF 29/11/2016 tarihinde Şirketin yönetim kurulu başkanlığına ve yönetim kurulu üyeliklerine atamalar yapmıştır.

13. Başsavcılık 4/1/2017 tarihli iddianamesinde; diğer şüpheliler ile birlikte başvurucunun FETÖ/PDY üyesi olma suçundan cezalandırılmasını, ayrıca başvurucunun ortağı olduğu Şirketin müsaderesine karar verilmesini talep etmiştir.

14. Başvurucu, atanan kayyım yönetim yetkisinin yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğinin onaylanmasıyla sınırlandırılmasını talep etmiştir. Çankırı Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 22/4/2017 tarihli duruşmada kayyım yetkisinin KHK uyarınca TMSF tarafından kullanılacağı ve Şirket yönünden açılmış bir müsadere davası bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin ara karar kurmuştur.

15. Başvurucu, Ağır Ceza Mahkemesinin ara kararına itiraz etmiştir. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi 19/6/2017 tarihinde itiraza konu ara kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle itirazı kesin olmak üzere reddetmiştir.

16. Bu karar, başvurucuya 4/7/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu 1/8/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Ağır Ceza Mahkemesi 11/5/2018 tarihinde yönetim kayyımlığının denetim kayyımlığına dönüştürülmesine karar vermiştir. Yargılama sonucunda ise Ağır Ceza Mahkemesi 11/10/2019 tarihinde başvurucunun beraatine, ortağı olduğu Şirket hakkındaki müsadere talebinin reddine ve denetim kayyımlığının sona erdirilmesine karar vermiştir. Karara karşı Başsavcılık tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup istinaf sürecinin bireysel başvurunun inceleme tarihi itibariyle devam ettiği görülmüştür.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 4/11/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

20. Başvurucu, kayyım atanmış olması nedeniyle Şirketin iflasa sürüklendiğini ve yönetim yetkisinin denetim yetkisine çevrilmesi talebinin incelenmediğini belirtmiştir. Kayyım atama kararında gerekçe bulunmadığını öne süren başvurucu, iddia ve itirazlarının derece mahkemelerince karşılanmadığını belirtmiştir. Başvurucu, gelir kaynağının elinden alındığını ve OHAL KHK'sı ile tedbir işleminin uygulanamayacağını ifade etmiştir. Kayyım atamasına dayanak olan bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu belirten başvurucu, kendisinin ve Şirketin FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakının bulunmadığını iddia etmiştir. Başvurucu sonuç olarak bu gerekçelerle mülkiyet, özel hayata saygı, yaşam ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Bakanlık görüşünde, Şirket hakkındaki tedbir kararının kaldırıldığını belirtmiştir. Bakanlık, elkoyma kararının şartları oluşmadığı iddiasının 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi uyarınca tazminat davasında ileri sürülebileceğinden başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle başvurunun kabul edilemez bulunması gerektiğini ifade etmiştir. Bakanlık, yürütülen soruşturma kapsamında 5271 sayılı Kanun'un 133. maddesine uygun olarak verilen kayyım atama kararında herhangi bir keyfîlik ya da takdir hatası bulunmadığı, dolayısıyla müdahalenin kanuni, meşru ve orantılı olduğu yönünde görüş bildirmiştir.

B. Değerlendirme

22. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

 “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu; mülkiyet hakkının yanında özel hayata saygı, yaşam ve adil yargılanma haklarının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte başvurucunun şikâyetlerinin özü, ortağı olduğu Şirketin yönetiminin kayyıma devredilmesine bağlı olarak mülkiyet hakkının ihlali iddiasına ilişkindir. Bu nedenle başvurucunun belirtilen ihlal iddiaları mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

24. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20).

25. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 4/7/2013 tarihli ve E.2013/8830, K.2013/18335 sayılı; 23/9/2013 tarihli ve E.2013/14435, K.2013/21106 sayılı; 14/12/2015 tarihli ve E.2014/19906, K.2015/19237 sayılı ilamlarından da anlaşıldığı üzere 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde düzenlenen yol, bir yandan başvurucunun maruz kaldığı elkoyma işleminin hukuka aykırılığının tespitini, diğer yandan da uğradığı zararın tazmini imkânını sağlamaktadır. Bu nedenle 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi ile öngörülen hukuk yolu başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı ve makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Mehmet Ali Aslan, B. No: 2013/2429, 30/3/2016, § 28).

26. Somut olayda şikâyete konu kayyım atamasına ilişkin tedbir kararı 11/10/2019 tarihinde Ağır Ceza Mahkemesince kaldırılmıştır. Bu doğrultuda başvuruya konu olay yönünden de anılan içtihattan ayrılmayı gerektirir bir durum olmadığı değerlendirilmiştir.

27. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun mal varlığına tedbir konulmasına ilişkin şikâyetinin diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 4/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.