2017/30997

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

ALİ İPEKLİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/30997)

 

Karar Tarihi: 22/1/2021

R.G. Tarih ve Sayı: 25/3/2021-31434

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Zühtü ARSLAN

Başkanvekili

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Ali Rıza SÖNMEZ

Başvurucular

:

1. Ali İPEKLİ

 

 

2. Aysel GÜZEL

 

 

3. Ayşe KARADAĞ

 

 

4. Doğan ERBAŞ

 

 

5. Feremez ERKAN

 

 

6. Kasım OBA

 

 

7. Mehmet Tayyip ARSLAN

 

 

8. Muhittin ARSLANBOĞA

 

 

9. Ramazan ÇETİNÇAKMAK

 

 

10. Süleyman BAŞER

 

 

11. Süleyman ÖZCAN

Başvurucular Vekili

:

Av. Ramazan DEMİR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; yakalama, gözaltına alma ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve tutukluluğun makul süreyi aşması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, arama işleminin hukuka aykırı olarak yapılması nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, gözaltı sürecinde avukat yardımından yararlandırmama nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 26/7/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuşlardır.

7. İkinci Bölüm tarafından niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden başvurunun Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

A. Genel Açıklamalar

9. PKK'nın terör örgütü olduğu ulusal ve uluslararası makamlar tarafından kabul edilmiş tartışmasız bir olgudur. Anılan örgütün gerçekleştirdiği terörist şiddet, bölücü amaçları dolayısıyla anayasal düzene, millî güvenliğe, kamu düzenine, kişilerin can ve mal emniyetine yönelik ağır tehdit oluşturmaktadır. Bu yönüyle ülkenin toprak bütünlüğünü hedef alan PKK kaynaklı terör, onlarca yıldır Türkiye'nin en hayati sorunu hâline gelmiştir (ayrıntılı bilgiler için bkz. Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 7-18).

10. Bununla birlikte kamuoyunda demokratik açılım süreci, çözüm süreci ve Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi gibi farklı isimlerle ifade edilen süreç içinde 2012 yılının son döneminden itibaren PKK tarafından gerçekleştirilen terör saldırıları önemli ölçüde azalmıştır. Ancak Suriye'de son yıllarda yaşanan iç savaşın Türkiye'nin güvenliği üzerinde etkileri olmuş, PKK ve DAEŞ kaynaklı terör olayları yeniden artmaya başlamıştır. Kamuoyunda 6-7 Ekim olayları ve hendek olayları olarak bilinen terör eylemleri bunların başında gelmektedir (ayrıntılı açıklamalar için bkz. Gülser Yıldırım (2), §§ 19-27).

11. Hendek olayları kapsamında PKK tarafından birçok yerleşim yerinde, cadde ve sokaklara hendekler kazılıp barikatlar kurularak, bu barikatlara bomba ve patlayıcılar yerleştirilerek teröristler tarafından şehirlerin bir kısmında öz yönetim adı altında hâkimiyet sağlanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çok sayıda terörist, halkın bu yerlere girişini ve buralardan çıkışını engellemek istemiştir. Güvenlik güçleri, hendeklerin kapatılması ve barikatların kaldırılması suretiyle yaşamın normale dönmesini sağlamak amacıyla operasyonlar yapmış ve teröristlerle çatışmaya girmiştir. Aylarca devam eden bu operasyon ve çatışmalar sırasında çok sayıda güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, tonlarca bomba ve patlayıcı imha edilmiştir (ayrıntılı bilgiler için bkz. Gülser Yıldırım (2), §§ 28-30).

12. Terör saldırılarının gittikçe yoğunlaştığı ve ülkenin birçok bölgesine yayıldığı bu dönemde hem güvenlik güçleri hem de siviller hedef alınmıştır. Bu bağlamda PKK tarafından 6/9/2015 tarihinde Yüksekova'da askerî karakola, 28/11/2015 tarihinde Sur'da güvenlik görevlilerine, 13/1/2016 tarihinde Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde polis lojmanlarına, 24/3/2016 tarihinde Sur'da askerî karakola, 31/3/2016 tarihinde Bağlar'da polis aracına, 11/4/2016 tarihinde Hani'de askerî karakola, 15/4/2016 tarihinde Şırnak'ta güvenlik görevlilerine, 1/5/2016 tarihinde Dicle'de jandarma binasına, 10/5/2016 tarihinde Bağlar'da polis aracına, 12/5/2016 tarihinde Sur'da doğrudan sivillere, aynı gün İstanbul'da askerî servis aracına, 29/5/2016 tarihinde Kulp'ta güvenlik görevlilerine, 30/5/2016 tarihinde Silopi'de polis aracına, 28/6/2016 tarihinde Dicle'de polis aracına, 10/8/2016 tarihinde Sur'da polis ekiplerine, 15/8/2016 tarihinde Bismil'de Bölge Trafik Müdürlüğüne, 9/10/2016 tarihinde Şemdinli'de askerî kontrol noktasına ve 4/11/2016 tarihinde Bağlar'da emniyete ait hizmet binalarına yönelik silahlı ve/veya bombalı saldırılar düzenlenmiş; ayrıca bombalı intihar saldırıları gerçekleştirilmiştir. Bu saldırılarda 60 güvenlik görevlisi ve -aralarında üç çocuk ve Diyarbakır Baro Başkanı'nın da bulunduğu- 51 sivil hayatını kaybetmiş, 308 güvenlik görevlisi ve 289 sivil yaralanmıştır (Sebahat Tuncel (3), B. No: 2017/23601, 10/10/2018, § 9; Tuncer Bakırhan, B. No: 2017/28478, 11/10/2018, § 9).

B. Başvurucuların Tutuklanmasına İlişkin Süreç

13. Başvurucular Doğan Erbaş ve Aysel Güzel, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul il eş başkanları; Kasım Oba dışındaki diğer başvurucular ise aynı Partinin İl Yönetim Kurulu üyeleridir.

14. Başvurucular Ali İpekli, Aysel Güzel, Ayşe Karadağ, Doğan Erbaş, Feremez Erkan, Mehmet Tayyip Arslan, Muhittin Arslanboğa, Ramazan Çetinçakmak ve Süleyman Özcan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) PKK/KCK terör örgütünün siyasal alan yapılanması içinde faaliyet gösteren kişilerin tespitine yönelik olarak başlatılan bir soruşturma kapsamında Cumhuriyet savcısının talimatıyla 12/12/2016 tarihinde gözaltına alınmış; soruşturma işlemlerinin yürütüldüğü İstanbul Emniyet Müdürlüğüne getirilerek 4/1/2017 tarihine kadar burada gözaltında tutulmuştur.

15. Başvurucuların savunması 4/1/2017 tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından alınmıştır. Başvurucuların Başsavcılıktaki ifade alma işlemleri sırasında müdafileri de hazır bulunmuştur. İfade Tutanağı'nda belirtildiğine göre başvuruculara, ifade alma işlemi öncesinde isnat edilen silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin olay ve olgular açıklanmıştır.

16. Başvurucular savunmalarında özetle soruşturma konusu eylemlerin siyasi faaliyetleri esnasında veya sosyal medyada ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında yaptıkları açıklamalar ile katıldıkları protesto eylemleri olduğunu belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.

17. Cumhuriyet savcısı 4/1/2017 tarihinde başvurucuları PKK/KCK terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmaları istemiyle İstanbul 13. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk etmiştir. Sorgu Tutanağı'nda, başvuruculara isnat edilen suçların okunup anlatıldığı belirtilmiştir. Bu sırada başvurucuların müdafileri de hazır bulunmuştur.

18. Hâkimlik 4/1/2017 tarihinde başvurucuların silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçunu işlediğine ilişkin yürütülen soruşturmada şüpheli ile ilgili internet bulguları, söz konusu parti binasında yapılan aramada ele geçirilen PKK ve YDG-H terör örgütlerine ait raporlar ve Abdullah Öcalan'a ait poster ve fotoğraflar ve terör örgütlerini simgeleyen sözde bayrak ve flamalar ve ölü ele geçirilen terörist fotoğrafları ile örgüt propagandası yapan gazete, dergi ve pankartlar dikkate alındığında atılı suça ilişkin kuvvetli suç şüphesi hasıl olmakla, yasada bu suç için ön görülen cezanın üst sınırına göre şüphelilerin kaçmaları, delilleri karartma şüphesinin bulunması, atılı suçun CMK 100 maddesinde sayılan suçlardan olması nedeniyle tutuklama sebeplerinin var kabul edilmesi gerekliliği, soruşturma konusu suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağından CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince... [tutuklanmalarına karar verildi.]"

19. Başvurucu Süleyman Başer söz konusu soruşturma kapsamında Başsavcılık tarafından 14/2/2017 tarihinde gözaltına alınmış ve İstanbul Emniyet Müdürlüğüne getirilerek 21/2/2017 tarihine kadar burada gözaltında tutulmuştur.

20. Başvurucunun savunması 21/2/2017 tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından alınmıştır. Başvurucunun Başsavcılıktaki ifade alma işlemi sırasında müdafileri de hazır bulunmuştur. İfade Tutanağı'nda belirtildiğine göre başvurucuya, ifade alma işlemi öncesinde isnat edilen silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin olay ve olgular açıklanmıştır. Başvurucu, savunmasında suçlamaları kabul etmemiştir.

21. Cumhuriyet savcısı 21/2/2017 tarihinde başvurucuyu PKK/KCK terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle İstanbul 14. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir. Sorgu Tutanağı'nda, başvurucuya isnat edilen suçların okunup anlatıldığı da belirtilmiştir. Bu sırada başvurucunun müdafii de hazır bulunmuştur.

22. İstanbul 14. Sulh Ceza Hâkimliği 21/2/2017 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan; atılı suçun niteliği ve katolog suçlardan olması, mevcut delil durumu, şüphelinin yasa dışı olduğu değerlendirilen eylem ve gösterilere katıldığına dair resim, fotoğraf ve görüntüler somut olgu kabul olunmakla, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı, atılı suçun yasada öngörülen cezasının üst sınırı, bu aşamada adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından CMK' nun 100 ve devamı maddeleri uyarınca... [tutuklanmasına karar verildi.]"

23. Başvurucu Kasım Oba hakkında ise bahse konu soruşturma kapsamında adresinin belirlenememesi nedeniyle 30/1/2017 tarihinde yakalama emri çıkarılmıştır. Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde 9/3/2017 tarihinde yakalanan başvurucu, İstanbul Emniyet Müdürlüğüne getirilerek 16/3/2017 tarihine kadar burada gözaltında tutulmuştur.

24. Başvurucu, kolluk biriminde alınan ifadesinde suçlamaları kabul etmemiştir. Cumhuriyet savcısı 16/3/2017 tarihinde başvurucuyu PKK/KCK terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle İstanbul 11. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.

25. Sorgu Tutanağı'nda, başvurucuya isnat edilen suçların okunup anlatıldığı belirtilmiştir. Bu sırada başvurucunun müdafii de hazır bulunmuştur.

26. İstanbul 11. Sulh Ceza Hâkimliği 16/3/2017 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Tutuklama şartlarından kuvvetli suç şüphesine ilişkin yapılan değerlendirmede... yapılan aramada çok sayıda digital materyal ile birlikte KSM olarak kaydedilen Word belgesinde şüphelinin kimlik bilgileri ve öz geçmişi ile düşüncelerine dair 01/12/2014 tarihli belge içeriğine söz konusu belgenin şüphelinin seçim çalışmalarına katıldığını belirttiği parti binasında ele geçirilmesi nedeni ile şüpheliye suç isnad edildiği düşünülemeyeceği yazıdaki ayrıntılar dikkate alındığında herkesçe bilinen bilgiler olmaması nedeni ile belgenin şüpheli tarafından düzenlendiği kanaatine varıldığından şüphelinin üzerine yüklenen suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunduğu kabul edilmiştir.

Yukarıda belirtildiği üzere şüphelinin üzerine yüklenen Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, suçun CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedenlerin var sayılması, suç için öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında tutuklamanın ölçülü olduğu ve aynı sebeple adli kontrol hükümlerinin yeterli olmayacağı kanaatine varılmakla CMK' nun 100 ve devamı maddeleri uyarınca... [tutuklanmasına karar verildi.]"

27. Başsavcılığın 7/4/2017 tarihli iddianamesi ile başvurucuların silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmaları istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açılmıştır. İddianamede öncelikle PKK/KCK'nın terör örgütü olduğundan bahsedilmiş, sonrasında ise başvurucuların suçlamaya konu edilen eylemlerine yer verilmiştir. İddianamede ve diğer soruşturma belgelerinde belirtildiği üzere anılan eylemler her bir başvurucu yönünden aşağıdaki gibi özetlenebilir:

1. Başvurucu Doğan Erbaş Yönünden

i. 25/6/2016 tarihinde İstanbul Galatasaray Meydanı'nda İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Cumartesi Anneleri grubunun organize ettiği "İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek" adı altında düzenlenen eyleme başvurucunun da katıldığı belirtilmiştir. Söz konusu etkinlik sırasında yapılan açıklamalarda "PKK/KCK terör örgütü mensuplarına karşı yapılan operasyonların katliam olduğu, Cizre'de bodrum katında insanların yakıldığı, arabaların arkasına PKK terör örgütü üyelerine ait cesetlerin bağlanarak teşhir edildiği, 27/5/2016 tarihinde Demokratik Bölgeler Partisi Şırnak il yöneticisi olan H.K.nin güvenlik güçleri tarafından sorguya alınmasının ardından öldürülüp cesedinin yok edildiği" şeklinde ifadeler kullanıldığı ileri sürülmüştür. Adı geçen kişinin ölmediği ve 7/10/2016 tarihinde Kerkük'te olduğu kolluk birimlerince belirlenmiştir.

ii. 28/6/2016 tarihinde İstanbul Galatasaray Meydanı'nda Emek ve Demokrasi Koordinasyonunun organize ettiği oturma eylemine ve basın açıklamasına başvurucunun da katıldığı, anılan organizasyonun Özgür Gündem isimli gazetenin kapatılmasının protesto edilmesi amacıyla gerçekleştirildiği, burada yapılan basın açıklamalarında ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki bazı illerinde PKK/KCK terör örgütü mensuplarına karşı yürütülen operasyonların savaş olarak nitelendirildiği iddia edilmiştir.

iii. 2/7/2016tarihinde Galatasaray Meydanı'nda HDP ve Hakların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından organize edilen basın açıklamasına -Diyarbakır Lice'de güvenlik güçlerince yapılan operasyonlarla ilgili- başvurucunun katıldığı ve burada yaptığı açıklamada "Hepinizi ... KJA (Kongreya Jinen Azad-Özgür Kadın Kongresi) adına selamlıyorum ... Lice'de yaşananlara (Güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada ölen bir teröristin cesedinin bir aracın arkasına bağlanarak sürüklendiğine ilişkin olarak sosyal medyada ve bazı basın yayın organlarında haber ve görüntüler yer almıştır.) ilişkin uluslararası çevrelerden, kamuoyundan, uluslararası kamuoyundan, İnsan Hakları Örgütü başta olmak üzere pek çok kurumdan açıklama yapıldı ... şu an Türkiye'de ve Kürdistan'da yaşadığımız manzaranın sorumlusu bu zihniyettir, bu yaklaşım biçimidir. Bugünlerde peşpeşe özür dileniyor hep beraber izliyoruz. Dilensin ona bişey demiyoruz çark etsin ona da bişey demiyoruz ama herşeyden önce özür dilenmesi gereken bir yer varsa bu topraklarda katliama uğrayan halklardır ... bu zihniyetin sonuç alamayacağını Lice'nin direnerek kazanmaya devam edeceğini bugüne kadar kazandığı gibi bundan sonra da kazanmaya devam edeceğini bir kez daha belirtiyoruz. Lice halkıyla dayanışmak için bir araya geldik ama dediğim gibi yetkililer kolluk güçleri bize izin vermedi biz de bu tutumu protesto etmek için 5 dakika oturma eylemi yaptık bikaç dakika oturma eylemi yaptık." şeklinde ifadeler kullandığı iddia edilmiştir.

iv. 20/8/2016 tarihinde Özgür Gündem gazetesinin önünde yapılan basın açıklamasına katılan başvurucunun burada yaptığı konuşmada "...Bir kez daha zihniyeti kapalı olanların, duyguları düşünceleri kapalı olanların kapattığı gazetenin önünde buluştuk. A.E.nin (Ulusal ölçekte yayın yapan ve darbe teşebbüsü sonrasında ilan edilen olağanüstü hâl döneminde çıkarılan, 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile terör örgütleriyle bağlantısı olduğu gerekçesiyle kapatılmasına karar verilen Özgür Gündem gazetesinin yazarlarından biri olup PKK terör örgütü üyesi olduğu suçlamasıyla 20/8/2016 tarihinde tutuklanmıştır.) dayanışması için buradayız ... burada bir mesaj verilmek istendi o da şu; Saray, AKP, devlet, sistem Kürtlerle bir arada olursanız sizi cezalandırırım demek istedi A.E.nin şahsında, biz mesajı böyle aldık. Bu vesileyle Özgür Gündem ve dayanışma daha da büyümelidir, Özgür Gündem'e destek eylemleri daha yükseltilmelidir ... A.E. dünyanın da tanıdığı yakından tanıdığı ilgili çevrelerin çok yakından bildiği bir isim, bize göre tutukluluğu çok uzun sürmeyecektir, tutuklama kararını verenler pişman olacaklardır... Bu karanlık günlerden Türkiye geçecektir, Türkiye Halkları barış özleminde ısrarcıdırlar. Elbette bu bugünleri dayanışmayla birlikte mücadeleyle HDP ve diğer bütün demokrasi güçlerinin ortak direnişiyle mücadelesiyle aşacağımıza biz yürekten inanıyoruz..." şeklinde sözler söylediği iddia edilmiştir.

v. 25/8/2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Meydanı'nda HDP, HDK ve KJA tarafından organize edilen "Katilleri Tanıyoruz, Katliamlara Teslim Olmayacağız" adı altında düzenlenen protesto eylemi ve basın açıklamasına başvurucunun katılarak burada bir konuşma yaptığı belirtilmiştir. Başvurucunun anılan konuşmasında özetle "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin DAEŞ terör örgütüne silah göndererek açık açık destek verdiği, anılan terör örgütünün bölgede ve hatta dünyada gerçekleştirdiği eylemlerinin sorumlusunun Türkiye olduğu, Cerablus operasyonunu DAEŞ bahane edilerek Kürtlerin bölgeden atılması için yapıldığı" şeklindeki iddiaları dile getirdiği ileri sürülmüştür. Konuşmanın metnine iddianamede aynen yer verilmemiştir.

vi. 11/9/2016 tarihinde İstanbul İstiklal Caddesi'nde PKK/KCK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'a uygulandığı iddia edilen tecrit ile bazı belediyelere kayyım atanmasını protesto etmek amacıyla yapılan ve "Tecrit İnsanlık Suçudur, Amed Açlık Grevini Selamlıyoruz" yazılı pankartın da açıldığı basın açıklamasına başvurucunun katıldığı iddia edilmiştir.

vii. 12/10/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) mensuplarının gözaltına alınmasını protesto etmek amacıyla yapılan etkinliğe başvurucunun katılarak terör örgütü propagandası içerikli bir konuşma yaptığı iddia edilmiştir. Başvurucunun konuşmasının ilgili kısmı şöyledir:

"...Dün Amed ve Dersim'de başlatılan bugün Van ve Hakkari'de devam eden bir siyasi soykırım operasyonuyla karşı karşıya kaldık. Pek çok ilde şu saatlerde son 1 haftada değerli arkadaşlar 180'i aşkın 181 arkadaşımız gözaltına alındı şu an gözaltındalar ... AKP ve Saray iktidarı fırsatçılık yaparak, göz boyayarak, aldattığını sanarak savaş politikaları izlemeye devam ediyor. Fırsatçılığı içerde darbeyle mücadele adı altında yapıyor darbeyle ve terörle mücadele ediyorum diye işte yaptıklarını hep izledik. Medya organları susturuldu, özgür basın susturuldu, halkın haber alma hakkı engellendi, basın özgürlüğü ayaklar altına alındı ... Darbeyle terörle mücadele adı altında fırsatçılığı bu şekilde yaparken bölgesel ve uluslararası alanda da İŞİD'le mücadele ediyorum adı altında Cerablus'u işgal girişimi başlattı, Mimbiç'e yönelik harekat başlatmak istedi işte en sonda Lozan tartışmalarıyla Türkiye'de sıkışmışlığından dolayı savaşı kışkırtarak milliyetçiliği ve şövenizmi yükselterek halklar arası milliyetçiliği yükselterek göz boyamaya devam ediyor. İşte Musul tartışmalarına da hiçbir hakkı olmadığı halde, tam bir işgalci olduğu halde sabahtan akşama kadar başka ülkeleri tehdit etmeye devam ediyor. İşte bütün bunlara değerli arkadaşlar son olarak şunu söylüyorum bütün bunlara şu yüzden geldik 5 Nisan 2015'te sayın Öcalan'la görüşmeler sona erdirildi. Görüşme yok taraf yok dendi savaş politikaları benimsendi ve Türkiye halkları açısından maalesef sadece Kürtlerin değil bütün demokrasi güçleri açısından bir saldırı tehdidi altında yaşar hale geldik biz HDP olarak Demokratik Bölgeler Partisi olarak, belediyelerimiz ve bütün gözaltılarla da tutuklamalarla da asla ve asla başaramayacaksınız. Örgütlü mücadelemiz özgürlük yürüyüşümüz kaldığı yerden devam edecektir baskılar bizi yıldırmayacaktır..."

viii. 26/10/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanları G.K. ve F.A.nın gözaltına alınması ile belediye binasında arama yapılmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirilen eyleme başvurucunun katılarak terör örgütü propagandası içerikli bir konuşma yaptığı iddia edilmiştir. Başvurucunun konuşmasının ilgili kısmı şu şekildedir:

"...Dün gece Amed'de yapılan saldırı 2 belediye eşbaşkanımızın gözaltına alınmasıyla ilgili olarak genel merkezimizin aldığı karar doğrultusunda bir kesintisiz eylem süreci başlatıldı biz de bu kapsamda işte karşınıza çıktık. Bugün İstanbul'un pek çok yerinde de Türkiye'nin ve Kürdistan'ın pek çok yerinde olduğu gibi demokratik tepkimizi meşru yasalardan kaynaklanan tepkimizi ortaya çıkmak için koymak için alanlara çıktık ... Tabi uzun bir süredir gerek partimize yönelik gerek yerel kurumlarımıza yönelik daha da önemlisi 30'u aşkın belediyemize yönelik kayyum ataması adı altında darbeler yapıldığını izledik. Ama değerli basın emekçileri şunu açıkça söyleyelim Diyarbakır Amed bizim için ayrı bir öneme sahiptir, yapılan sıradan bir gözaltı eylemi değildir gözaltı operasyonu değildir. Yapılan halkın demokratik yerel iradesine açık ve doğrudan bir saldırıdır. Bir simgedir dün akşamki görüntüleri hep beraber izledik adeta işgal görüntüleri adeta bir düşman hukuku uygulamasıyla karşı karşıya kaldık belediyemiz basıldı, sadece polis değil jandarma güçleri de belediyelerin etrafını kuşattı. Diyarbakır şu an Diyarbakır Belediyesi ve başka kurumlarımız adeta bir işgal görüntüsündedir. Biz bu zulme bu zulme bu dayatmalara asla ve asla teslim olmayacağız ... Demokratik Özerkliği biz savunuyoruz, Demokratik özerklik HDP'nin de DBP'nin de bizim bütün kurumlarımızın siyasi programında vardır. Türkiye'nin gerçek kurtuluşu da budur biz bunu her fırsatta söylüyoruz. Belediye başkanlarımız elbette demokratik özerkliği savunacak. Ne demek sözde özerklik? Sözde değil özde özerkliği savunmaya da belediyelerimiz de bizler de savunmaya devam edecez. Bir halkın çocuklarının cenazelerine sahip çıkmak ne zamandan beri suç, hangi yasada suç, bunların hepsi düzmece ifadeler hepsi operasyona yapılan operasyona kılıf hazırlamak için bir algı operasyonu yönetmek için ortaya konan argümanlardır. Hiçbir ciddi değeri hiçbir yasal hukuki kıymeti yoktur ..."

ix. 30/10/2016 tarihinde İstanbul Şişli'de HDP organizesinde Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanlarının tutuklanmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirildiği belirtilen ve "Kürdistan Faşizme Mezar Olacak", "Biji Serok [yaşasın başkan] Apo" şeklinde sloganların atıldığı basın açıklamasına başvurucunun da katıldığı ileri sürülmüştür.

x. Başvurucunun Facebook ve Twitter isimli sosyal paylaşım sitelerinde bulunan kişisel hesaplarında PKK/KCK terör örgütünün kurucu üyelerinden olan A.Ç., M.H.D., K.P. ve A.Y.nin (Bu kişiler, terörle bağlantılı suçlardan tutuklu/hükümlü olarak bulundukları Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumundaki koşulları protesto etmek için 1982 yılında ölüm orucu eylemi başlatmış ve bu eylem anılan kişilerin ölümüyle sonuçlanmıştır.) bulunduğu ve üzerinde "14 Temmuz Ölüm Orucu Şehitlerini Minnetle Anıyoruz" ibaresi yer alan ekran karesini "Büyük Özgürlük ve Direniş Ruhunun Sembollerini Saygı ve Minnetle Anıyoruz" kişisel yorumuyla, PKK/KCK terör örgütünün Suriye yapılanması olan YPJ (Yekineyen Parastina Jin-Kadın Koruma Birlikleri) adına Kobani'deki çatışmalar sırasında düzenlediği intihar saldırısında ölen A. isimli örgüt mensubunun bulunduğu ekran karesini "Rojawa aynı zamanda bir kadın direnişidir. Kobane'nin kurtuluşundan kaybettiğimiz tüm değerlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz." şeklindeki yorumla paylaştığı tespit edilmiştir.

2. Başvurucu Aysel Güzel Yönünden

i. Başvurucunun ikametgâhında yapılan aramada Batman 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 29/6/2015 tarihli kararı ile toplatılmasına, dağıtım ve satışının yasaklanmasına karar verilen ve PKK'nın üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan tarafından yazılan bir adet "Bir Savaşın Anatomisi, Kürdistan'da Askeri Çizgi" isimli kitabın, Nazilli Sulh Ceza Hâkimliğinin 28/4/2016 tarihli kararı ile toplatılmasına, dağıtım ve satışının yasaklanmasına karar verilen bir adet "Kürdistan Yurtsever Devrimci Gençlik Manifestosu" isimli kitabın, ayrıca bir adet "Marksizm Leninizmin İlkeleri 1", bir adet "Kürt Açılımı Ergenekon Kapitalizminin Krizi, Devrim Yüklü Bulutlar Yoğunlaşıyor-Sosyalist Parti", bir adet "Öcalan'ın Teslimi" isimli kitabın bulunduğu ve anılan kitapların örgüt propagandası içerdiği iddia edilmiştir.

ii. 11/6/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda Cumartesi Anneleri grubunun organize ettiği oturma eylemine ve basın açıklamasına başvurucunun katıldığı belirtilmiştir. Söz konusu etkinlik sırasında yapılan açıklamalarda "27/5/2016 tarihinde Demokratik Bölgeler Partisi Şırnak il yöneticisi olan H.K.nin güvenlik güçleri tarafından sorguya alınmasının ardından öldürülüp cesedinin yok edildiği" şeklinde iddialar dile getirilmiştir.

iii. 28/6/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonunun organize ettiği oturma eylemine ve basın açıklamasına başvurucunun da katıldığı, anılan organizasyonun Özgür Gündem isimli gazetenin kapatılmasının protesto edilmesi amacıyla gerçekleştirildiği ve burada yapılan basın açıklamalarında Türkiye'nin belirli illerinde PKK/KCK terör örgütü mensuplarına karşı yürütülen operasyonların savaş olarak nitelendirildiği, bu şekilde terör örgütü propagandası yapıldığı iddia edilmiştir.

iv. 23/7/2016 tarihinde İstanbul Sultangazi'de darbe teşebbüsü sonrasında ilan edilen olağanüstü hâl dönemindeki uygulamaları protesto etmek amacıyla düzenlenen ve PKK/KCK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın posterlerinin açıldığı basın açıklamasına başvurucunun da katıldığı ileri sürülmüştür.

v. 26/10/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanları G.K. ve F.A.nın gözaltına alınması ile belediye binasında arama yapılmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirilen etkinliğe başvurucunun da katıldığı belirtilmiştir. Söz konusu etkinlikte, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki bazı belediyelere kayyım atanmasını faşizm ve darbe olarak niteleyen konuşmalar yapıldığı iddia edilmiştir.

vi. 28/10/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda HDP'nin organize ettiği ve Diyarbakır Belediye Başkanı'nın gözaltına alınmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirildiği belirtilen basın açıklamasına başvurucunun katıldığı belirtilmiştir.

vii. 30/10/2016 tarihinde Şişli'de HDP'nin organize ettiği, Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanlarının tutuklanmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirildiği belirtilen ve "Kürdistan Faşizme Mezar Olacak", "Biji Serok Apo" şeklinde sloganların atıldığı basın açıklamasına başvurucunun da katıldığı belirtilmiştir.

viii. 1/11/2016 tarihinde İstanbul Kartal'da HDP'nin organize ettiği, "Kobani Günü" adı altında düzenlenen etkinliğe başvurucunun katıldığı belirtilmiştir. Söz konusu etkinlikte Kobani eylemlerinin zafer olarak görüldüğüne ve PKK/KCK terör örgütünün Suriye yapılanması olan PYD'nin övüldüğüne ilişkin konuşmaların yapıldığı iddia edilmiştir.

ix. Twitter isimli sosyal paylaşım sitesinde "Hdp İstanbul Kadın" rumuzlu kullanıcı tarafından paylaşılan başvurucunun kendisinin de katıldığı İstanbul Sancaktepe HDP İlçe Başkanlığında düzenlenen etkinliğe ilişkin olarak PKK/KCK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın ve anılan örgütün diğer mensuplarının duvara asılı fotoğraflarının bulunduğu ekran karesini "Sancaktepe kadınları ile gerçekleştirilen kahvaltıya Pm. S.Ö. ve İ.B.nin katılımı ile gerçekleştirildi." ibareli yorumla retweet (yeniden gönderim) yapmak suretiyle takipçileri ile paylaştığı ve bu paylaşımın örgüt propagandası içerdiği iddia edilmiştir.

3. Başvurucu Feremez Erkan Yönünden

i. 25/6/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda İHD ve Cumartesi Anneleri grubu tarafından organize edilen, "İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek" adı altında düzenlenen protesto eylemine başvurucunun katıldığı belirtilmiştir. Söz konusu etkinlik sırasında yapılan açıklamalarda "PKK/KCK terör örgütü mensuplarına karşı yapılan operasyonların katliam olduğu, Cizre'de bodrum katında insanların yakıldığı, arabaların arkasına anılan terör örgütü üyelerine ait cesetlerin bağlanarak teşhir edildiği, 27/5/2016 tarihinde Demokratik Bölgeler Partisi Şırnak il yöneticisi olan H.K.nin güvenlik güçleri tarafından sorguya alınmasının ardından öldürülüp cesedinin yok edildiği" şeklinde ifadeler kullanıldığı ileri sürülmüştür.

ii. 28/6/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonunun organize ettiği oturma eylemine ve basın açıklamasına başvurucunun katıldığı belirtilmiştir. Anılan organizasyonun Özgür Gündem isimli gazetenin kapatılmasının protesto edilmesi amacıyla gerçekleştirildiği ve burada yapılan basın açıklamalarında ülkenin Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde PKK/KCK terör örgütü mensuplarına karşı yürütülen operasyonların savaş olarak nitelendirildiği iddia edilmiştir.

iii. 2/7/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde güvenlik güçlerince PKK/KCK terör örgütü mensuplarına yapılan operasyonları protesto etmek amacıyla HDP ve HDK tarafından organize edilen basın açıklamasına ve oturma eylemine başvurucunun katıldığı ileri sürülmüştür.

iv. 11/9/2016 tarihinde İstiklal Caddesi'nde PKK/KCK terör örgütü lideri AbdullahÖcalan'a uygulandığı ileri sürülentecridi ve bazı belediyelere kayyım atanmasını protesto etmek amacıyla yapılan "Tecrit İnsanlık suçudur, Amed açlık grevini selamlıyoruz" yazılı pankartın açıldığı ve "Baskılar Bizi Yıldıramaz", "Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek", "Gün Gelecek Devran Dönecek Faşizm Halka Hesap Verecek", "Yaşasın Halkların Direnişi", "Biji Berhadane Amade [yaşasın Amedin direnişi]" şeklinde sloganların atıldığı basın açıklamasına başvurucunun da katılarak açılış konuşması yaptığı belirtilmiştir. Başvurucunun konuşmasının ilgili kısmı şöyledir:

"...Tekrar artık tekrar etmekten de insan bir hal oldu tekrar karşı karşıyayız. Değişik bir protesto açıklamasıyla burda bulunmaktayız, basın açıklamamızı yapacaz değerli arkadaşlar biliyosunuz. Amed'de Kürt Halk Önderliği sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecrit ve 15 Temmuzdan bu yana kendisinden haber alınamayışından dolayı 50 Kürt siyasetçisi açlık grevine bedenini yatırmış bulunmaktadır. Her ne kadar bugün görüşme gerçeklemiş ise de şu ana kadar bize haber ulaşmamıştır. Dolayısıyla biz bugün basın açıklamamızı bu açlık grevini selamlamak ve elbette Kürdistan'da Demokratik Bölgeler Partisi belediyelerine atanan atanmış olan kayyumlara yönelik burada protesto açıklamamızı yapacaz..."

v. 12/10/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda, HDP ve DBP mensuplarının gözaltına alınmasını protesto etmek amacıyla yapılan etkinliğe başvurucunun katılarak terör örgütü propagandası içerikli bir konuşma yaptığı iddia edilmiştir. Başvurucunun konuşmasının ilgili kısmı aşağıdaki şekildedir:

"...Değerli basın emekçisi arkadaşlar çok değerli halkımız, bugün burda oluşumuzun sebebi Kürdistan illerinde partimize, parti il başkanlarımıza ilçe başkanlarımıza, il ve ilçe yöneticilerimize Demokratik Bölgeler Partisinin il, ilçe başkanlarına ve yöneticilerine yapılan siyasi operasyonları protesto etmek için burda basın açıklamamızı yapacaz..."

vi. 26/10/2016 tarihinde Galatasaray Meydanı'nda Diyarbakır Belediye Başkanı G.K.nın gözaltına alınmasını ve belediye binasında arama yapılmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirilen protesto eylemine başvurucunun da katıldığı iddia edilmiştir.

vii. 30/10/2016 tarihinde Şişli'de HDP'nin organize ettiği Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanlarının tutuklanmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirildiği belirtilen ve "Kürdistan Faşizme Mezar Olacak", "Biji Serok Apo" şeklinde sloganların atıldığı basın açıklamasına başvurucunun da katıldığı belirtilmiştir.

viii. Başvurucunun Twitter isimli sosyal paylaşım sitesinde, katıldığı İstanbul Fatih HDP İlçe Başkanlığında düzenlenen etkinliğe ilişkin olarak PKK/KCK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın ve örgüt flamasının fotoğraflarının duvara asılı bulunduğu ekran karesini "Fatih ilçe kongresi için son halk toplantısındaydık." ibareli yorumla, başvurucunun yine Twitter üzerinden yapmış olduğu "#öcalanonurumuzdur" isimli konu başlığı (hashtag) ile örgüt liderinin fotoğrafının üzerinde "Güneşimizi Karartamazsınız" yazılı olan duvara asılı bez afiş ile birlikte önündeki bir topluluğun bulunduğu ekran karesini paylaştığı ve bu paylaşımın örgüt propagandası içerdiği ileri sürülmüştür.

4. Başvurucu Muhittin Arslanboğa Yönünden

i. 26/10/2016 tarihinde İstanbul Altıyol Meydanı'nda, Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanları G.K. ve F.A.nın gözaltına alınması ile belediye binasında arama yapılmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirilen etkinliğe başvurucunun da katıldığı iddia edilmiştir.

ii. 30/10/2016 tarihinde Şişli'de HDP'nin organize ettiği, Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanlarının tutuklanmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirildiği belirtilen ve "Kürdistan Faşizme Mezar Olacak", "Biji Serok Apo" şeklinde sloganların atıldığı basın açıklamasına başvurucunun da katıldığı ileri sürülmüştür.

5. Başvurucu Ayşe Karadağ Yönünden

i. Başvurucunun ikametgâhında yapılan arama neticesinde PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan tarafından yazılan bir adet "Kürdistan'da Halk Kahramanlığı", bir adet "Partileşme Sorunları ve Görevlerimiz", "Kürt-Türk İlişkileri Üzerine Barış ve Demokrasi Konuşmaları 1988-1999" isimli kitaplar ile Mahsum Şafak tarafından yazılan bir adet "PKK ve Değişim Stratejisi" isimli kitap ve bir adet "Kongra-Gel Kürdistan Halk Kongresi Demokratik Kuruluş Belgeleri", bir adet "Rojava Devrimi için Avukat Dayanışması" isimli kitabın bulunduğu ve anılan kitapların örgüt propagandası içerdiği iddia edilmiştir.

ii. Başvurucunun ikametgâhında yapılan arama neticesinde bulunan ve başvurucunun el yazısı ile yazdığı not kâğıdında "Başkan bir şey yapamıyorsak oğlunu ortadan kaldıralım." şeklindeki ifadenin olduğu, bahse konu dokümandaki içeriğin aralarında anlaşmazlık olan şahıs ile ilgili ve bahsedilen kişinin oğlunun öldürülmesine yönelik bir teklif mahiyetinde olduğunun değerlendirildiği iddia edilmiştir. Öte yandan aynı not kâğıdında söz konusu ibarenin yanı sıra "Gen Soru", "Kadın Sahiplenme", "Hasta ziyaretleri D.Bakır", "Mardin ve ev ziyaretleri", "Yaşlı Hasta Kimsesizler" gibi başka ibareler de yer almaktadır. Başvurucunun ele geçirilen not kâğıdına ilişkin 4/1/2017 tarihli Savcılık ifadesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"Bana sormuş olduğunuz 'Başkan bir şey yapamıyorsak, oğlunu ortadan kaldıralım' şeklinde not içeren yazıyı ben yazdım ancak bu not iddia edilen şekilde yazılmamıştır, ben Mardin Derik'te belediye başkanlığı yaptığım dönemde şahsi bir husumetten dolayı 2001 veya 2002 yıllarında bir şahıs sarhoş vaziyette o günkü evime geliyor, kapıyı çalıyor açmıyorum, sonrasında evimi kurşunluyor, sonrasında oğlum yaralandı, hastaneye kaldırıldı bunun üzerine oğlumu yaralayan şahıs ve ailesi benim oğlumu ortadan kaldıracaklarını konuşuyorlar, olay kan davasına dönüşecekti, bu konuşmalar benim kulağıma geldi bende ailem olarak çocuğumu korumak için gerekli tedbirleri almaya karar verdim, bu olayı unutmamak için de oğlum hakkında konuşulan bu konuşmayı yazıda belirtildiği şekilde not düştüm, o nottaki ifade bu sebeple yazılmıştır. Başka bir anlamı yoktur. Zaten not detaylı incelenirse bu not Derik'te tutmuş olduğum notlardır."

iii. 11/8/2016 tarihinde HDP İstanbul il binasının üçüncü katında İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararıyla yapılan arama neticesinde el konulan "BDP İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ ADALET VE BARIŞ KOMİSYONU ÇALIŞMA RAPORU" başlıklı belgenin PKK/KCK terör örgütünün talimatları doğrultusunda kurulan ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmî kurumlarına alternatif olarak oluşturulmuş, yargılama, cezalandırma, vergilendirme ve arabuluculuk yapan legal görünümlü illegal bir yapılanma olduğu değerlendirilen Barış ve Adalet Komisyonunun çalışmalarıyla ilgili olduğu, başvurucunun da belirtilen Komisyonda görev aldığı iddia edilmiştir. Söz konusu belgenin içeriği şu şekildedir:

"BDP İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ ADALET ve BARIŞ KOMİSYONU ÇALIŞMA RAPORU

Adalet ve Barış Komisyonları olarak, yüzyıllardır sömürgeciler tarafından toprağı, kültürü, tabiatı talan edilmiş ve birey birey yozlaştırmaya çalışan, kendimizin de birer üyesi olduğu halkımızın sorunlarını adelet ve barış temelli çözmeye çalışmaktayız.

Bu sorunları çözerken üzerinde yürüdüğümüz yol on yıllardır binlerce emekle oluşmuş Ulusal Toplumsal Kurtuluş Mücadelemiz'in perspektifleri ışığında halkımızın gelenek ve göreneklerini de harmanlayarak partimizin programı, tüzüğü ve çizgisidir.

A-) Sorunlar Komisyonumuza ilçelerden süzülüp gelen derinliği ve türü farklı olan birçok sorun aşağı yukarı üç başlıkla kategorize edilebilir:

-Kız kaçırma, Evlilik, Aile içi Sorunlar

-Yaralama, öldürme ve kan davaları

-Ticari Anlaşmazlıklar

B-)Sorunlara Yaklaşım Tarzımız ve Yaşadığımız Problemler

Sorunların çözümünde adaleti ve kişiler arası hukuku gözeterek sonuç almaya çalışıyoruz. Hedefimiz ise adalet temelinde barışı sağlamaktır. Birincil önceliğimiz kadın üzerindeki baskıyı kaldırmak, cinsel taciz, tecavüz ve şiddete karşı kadını korumak ve özgür birey olma yönünde cesaret vermek ve destek olmaktır. Başlık parası, iki eşlilik, aldatma vb. Gibi konularda partimizin tutumu bellidir... Sorunların çözümünde bir tarafın partinin gücünü arkasına almaya çabalayarak adaleti kendi ekseninde çevirmesine her zaman engel olduk, dikkat ettik. Yine taraflardan birisi dahi partimizin iradesini kabul etmeme veya kararlara uymama yönünde tavır sergilediği zamanlarda uyardık ve eğer sonuç almamızı engelleyecek derecede ise sorunun çözümünden çekileceğimizi bildirdik. Sorunların çözümü esnasında her zaman insani ve makul olmaya çalışırken kimi zaman aylarımızı alan sorunların çözümünde taraflarla birçok görüşme gerçekleştirdik; genel merkezimizden, milletvekillerimizinden ve diğer il örgütleri ile kurumlardan da destekler aldık.

Hemen hemen tüm sorunların merkezinde kadın yer almasına rağmen erke bakış açısıyla sorunun bir tarafı olan kadın ile görüşüldüğünde çözüm eksik kalabiliyor veya ataerkil bakışla çözülmeye çalışılıyor. Zaten kadının, kendisiyle görüşen erkeğe sorununu tam manasıyla aktaramadığı durumları da sık sık yaşıyoruz. Bu nedenle Adalet ve Barış Komisyonları'na kadı ve erkekten oluşan eş başkanlık sistemini ve komisyondaki kadın arkadaş sayısının arttırılmasını öneriyoruz.

Sorunların çözümünde yukarıda belirtildiği gibi ataerkil, kadın sorunu ve özgürlüğünü temel almayan yaklaşımlar sergilenebilmektedir. Ayrıca parti yetkilisi olmaktan ötürü sekter, insani boyutu dikkate almayan davranışlarda gelişebilmektedir. Tüm bunların önüne geçilebilmesi adına komisyon üyelerinin yetkinliklerini arttırıcı eğitimler geliştirilebilinir. Adalet ve hukuk olgularının her birimizde daha fazla gelişmesi gerektiğine inanmaktayız.

C-) Önerilerimiz

1-) Komisyonumuza ulaşan çeşitli sorunların çözerken halkımızın ve insanlarımızın sosyolojik psikolojik ve hukuksal sorunlarını da çeşitli boyutlarıyla yaşıyor ve görüyoruz. Bu sorunların irdelenmesi, hem bizim hem de sorunun tarafları açısından daha iyi anlaşılması, çözümü esnasında destek alınması ve bu sorunların ışığında halkımızın her türlü analizinin yapılabilmesi açısından alanında ihtisas görmüş sosyolog, psikolog, avukat gibi uzmanlardan faydalanılabilir ya da sürekli pratik destek alabiliriz.

2-) Adalet ve Barış Komisyonu'nun geleceğe dair kurumsallığının devam ettirilebilmesi, tecrübelerin, birikimlerin ve çözüm yöntemleri ile elde edilen sonuçların aktarılması ve yazılı kayda geçirilmesi içim, komisyonlar bir matbu yazılı metin üzerinden çözülen ve çözülemeyen sorunların yazılı metinlere dönüştürerek dokümanter bir çalışma haline getirilebilirler Bu yöntem benzeri sonlarda daha evvel nasıl davranıldığı, hangi sonuçlar elde edildiği vb. gibi konularda birçok veriyi derlememizi sağlar.

3-)Yukarıda da belirtildiği gibi Adalet ve Barış Komisyon'larının bir kadın ve erkekten oluşan eş başkanlık ile yürütülmesi ve komisyonlardaki kadın sayısının arttırılması önerimizdir.

4-) Ticari anlaşmazlıklar, alacak verecek davaları ve partimiz siyaseti ile çelişen, halkımızda yanlış algı oluşturacak ( kirli işlere bulaşmış kişilerin sorunları vb) kimi sorunlara bakılmaması önerimizdir.

5-) Komisyon üyelerine cins bilincini geliştirme, Kürdistan'da Kadın Sorunu, kadın iradesini ve özgürlüğünü geliştirme vb. konularda eğitim verilmesi.

6-) Adalet ve Barış Komisyonları'na komisyonların çalışmaları esnasında destek alabilecekleri pratik ve akademik eğitim bilgilerinin yer aldığı broşürler hazırlanarak dağıtılabilir.

7-) Parti Tüzüğünde Adalet ve Barış Komisyonu'na bir madde olarak yer verilmesi.

8-) Komisyon olarak yoğun görüşmeleri şehir hayatının çeşitli zorlukları (zaman, trafik, mekan, insanları buluşturma, günlük hayat içindeki insanların yoğun iş temposu vb.) içinde gerçekleştirmeye çalışırken kimi zaman günde birkaç görüşmeyi İstanbul'un çeşitli yerlerinde gece geç saatlere kadar yapmak zorunda kalmaktayız. Bu açıdan komisyonun fiziki çalışma koşullarını olgunlaştırabilmek adına bir binek aracın temin edilmesi önerimizdir.

21-07-2013

BDP İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ ADALET ve BARIŞ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ AYŞE KARADAĞ "

iv. 12/11/2016 tarihinde Cumhuriyet Meydanı'nda PKK/KCK terör örgütünün kadın yapılanması olan ve bahse konu terör örgütü bünyesinde faaliyet yürüten KJA isimli oluşumun organize ettiği basın açıklamasına başvurucunun da katıldığı belirtilmiştir. Söz konusu etkinlikte KJA isimli oluşumun övüldüğüne ve belediye başkanlarının yerine kayyım atanmasının "darbe" olarak nitelendirildiğine ilişkin konuşmaların yapıldığı iddia edilmiştir.

6. Başvurucu Süleyman Özcan Yönünden

i. Başvurucunun ikametgâhında yapılan aramada Ankara 1 No.lu Hâkimliğin 21/2/2013 tarihli kararı ile toplatılmasına, dağıtım ve satışının yasaklanmasına karar verilen PKK/KCK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan tarafından yazılan bir adet "12 Eylül Faşizmi ve PKK Dirilişi" ve Mersin 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 8/3/2016 tarihli kararı ile toplatılmasına, dağıtım ve satışının yasaklanmasına karar verilen bir adet "Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru" isimli kitapların bulunduğu ve anılan kitapların örgüt propagandası içerdiği iddia edilmiştir.

ii. 26/10/2016 tarihinde Altıyol Meydanı'nda, Diyarbakır Belediye Başkanı G.K.nın gözaltına alınmasını ve belediye binasında arama yapılmasını protesto etmek amacıyla gerçekleştirilen basın açıklamasına başvurucunun katılarak terör örgütü propagandası içerikli bir konuşma yaptığı iddia edilmiştir. Başvurucunun konuşmasının ilgili kısmı şöyledir:

"Bugün demokratik bir tepkimizi göstermek için buradayız. Evet kayyumlar halkın öz iradesiyle seçilen belediyelerimize ve belediye eşbaşkanlarımıza, büyükşehir belediyelerimize yoğun bir saldırı yapılmaktadır. Tıpkı tüm demokratik kuruluşlara ve sivil toplum örgütlerine yapılan bu baskının aynı zamanda partimizin belediyelerine de yönelik yapılması bizi hiçte farklı bir düşünceye götürmüyor. Evet ülkede herşey birkaç kişinin dudakları üzerinde yükselmektedir. Bugün milletvekillerine yönelik, belediyelerimize yönelik, sendikalara yönelik ve tüm toplum sivil toplum örgütlerine sesini çıkaran ve gerçekten de muhalif olan sivil itaatsizlik gösteren herkese karşı bu baskı yapılmaktadır. Ama şu görülmüştür ki bu mücadele hiçbir zaman durdurulamamıştır. Halkımız belediyelerine sahip çıkacaktır, mücadelemiz devam edecektir. Bu anlamda bugün yapılacak burdaki basın açıklaması İstanbul İl Örgütünün İstanbul'daki tüm demokratik kuruluşların ve tüm sivil toplum örgütlerinin katılımıyla 3 bölgede gerçekleşmektedir. Kardeşler artık nerdeyse evimize kayyum gelmektedir nerdeyse sokağın heryerine çarşının heryerine her esnafa kayyum gelmektedir. Bu kayyumun en son örneği de bugün G.K. ve F.A.ya yapılmıştır ... Bugün 27 tane belediye başkanımız içeri alınmıştır. Bunlar kendi oylarıyla %70 %80 lere varan bir oyla seçilmiş insanlardır. Bugüne kadar hiçbir rüşvet ve yolsuzluğa rastlanmamıştır. Zaten devletin müfettişleri her gün orda bu kontrolü bu denetimi yapmaktadır. Değerli kardeşler sessiz ve suçsuz kalmamız gerçekten de giderek baskıları yoğunlaştırmaktadır. Bu anlamda bundan sonraki tepkilerimiz demokratik sivil itaatsizlik temelinde meşru mücadele temelinde olacaktır..."

iii. 1/11/2016 tarihinde İstanbul Kartal'da HDP'nin organize ettiği, "Kobani Günü" adı altında düzenlenen protesto eylemine başvurucunun katıldığı belirtilmiştir. Söz konusu etkinlikte Kobani eylemlerinin zafer olarak görüldüğüne ve PKK/KCK terör örgütünün Suriye kolu olduğu kabul edilen PYD'nin övüldüğüne ilişkin konuşmaların yapıldığı iddia edilmiştir.

iv. Aynı soruşturmada şüpheli olan F.Y. isimli kişinin İstanbul Üsküdar'daki ikametgâhında yapılan aramada ele geçirilen bir kâğıtta elle yazılmış Kadıköy ibaresi ile bilgisayar çıktısı olarak başvurucunun isminin ve bazı makbuz numaralarının yazılı olduğu tespit edilmiştir. Anılan kâğıtta bunun dışında herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Soruşturma mercileri bu belgenin PKK/KCK terör örgütüne maddi yardımda bulunulduğuna dair delil niteliği taşıdığını iddia etmişlerdir. F.Y.nin konutunda ele geçirilen kâğıda ilişkin 4/1/2017 tarihli Savcılık ifadesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"Ben BDP'de [Barış ve Demokrasi Partisi] 2010-2014 yılları arasında yönetimde görev aldım. ... Bu adreste ele geçen makbuz no olarak belirtilmiş dökümanlarda yer alan numaralar parti adına üyelerden toplanan aidatlara ait makbuz numaralarıdır. Bu listeler o dönemde toplanan aidatlara ilişkin makbuz numaralarının kontrol edilmesi ve arşivlerde beş yıl boyunca saklanması gerekliliği sonucu düzenlenen evraklardır. Bu dökümanlar 2010-2011 yıllarına ait olup o tarihte BDP içerisinde faaliyet gösteren [başvurucu] Süleyman Özcan'ın ismi de bu nedenle dokümanlarda yer almış olabilir. Ayrıca bu konuda hakkımda daha önce adli işlem yapılmıştı. Bu dökümanlara konu olayla ilgili yargılama İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmektedir. "

7. Başvurucu Ramazan Çetinçakmak Yönünden

i. Başvurucunun ikametgâhında yapılan arama neticesinde 2012,