2017/370 K. 2017/523 T. 8.11.2017
VDDK., E. 2017/370 K. 2017/523 T. 8.11.2017
T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/370
Karar No.: 2017/523
Karar tarihi: 08.11.2017
İstemin Özeti : Davacı adına, K1'in davalı idarenin kod listesinde yer aldığının öğrenilmesi üzerine, adı geçen şahıstan temin ettiği faturalara isabet eden katma değer vergisinin indirimlerinden çıkarılması suretiyle ihtirazi kayıtla verilen Haziran 2011 dönemine ait düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk eden katma değer vergisi, damga vergisi, hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezası davaya konu yapılmıştır.
İstanbul 4. Vergi Mahkemesi, 5.9.2014 gün ve E:2014/1929, K:2014/1744 sayılı kararıyla; K1 hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitlerden anılan şahsın düzenlediği faturaların gerçek bir emtia teslimine dayanmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 14.5.2015 gün ve E:2015/2219, K:2015/4915 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 ve 134'üncü maddeleri ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29'uncu madde hükümlerine yer verdikten sonra; mükelleflerce indirim konusu yapılan katma değer vergilerine ilişkin fatura ve belgelerin gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığı ve düzenlenen belgelerin muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olduğu hususlarının vergi dairesince, Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılacak inceleme sonucu açık ve somut bir şekilde tespit edilmesi durumunda, indirim konusu vergilerin reddi ve re'sen vergi tarhiyatı yapılabileceğinin açık olduğu, vergi idaresinin kendisine verilen tarh ve tahakkuk yetkisini kullanırken subjektif, keyfi ve kanun dışı uygulamalara başvurmaktan kaçınmasının hukuk devleti ve kanuni idare ilkelerinin bir gereği olduğu, uygulamada mükelleflerin yasal defter ve belgelerinin incelenmeye alınmasını takiben hakkında henüz herhangi bir rapor düzenlenmeden, kaydettiği faturaları düzenleyen firmalar hakkında olumsuz tespitler olduğu sözlü ya da yazılı olarak belirtilerek "düzeltme beyannamesi" vermeye yönlendirildiği, mükelleflerin de kod listesine girmemek veya bu listeden çıkmak için düzeltme beyannamesi verdiği, davacı hakkında kayıtlarına sahte belge intikal ettirdiğine yönelik bir şüphe veya bilginin bulunması durumunda yasal olarak vergi dairesine düşen görevin bu durumun tüm açıklığıyla ve her halükarda yapılacak bir vergi incelemesiyle ortaya koymak, mükellef nezdinde somut verilere dayalı olarak rapor düzenlemek, gerektiğinde cezalı tarhiyat yapılmasını sağlamak olduğu, davacıyı bir takım müeyyidelerle beyanname vermeye zorlamanın ise hukuk devleti ve kanuni idare ilkesi çerçevesinde kabul edilebilecek bir durum olmadığı, bu durumda, davacı ve kendisine fatura düzenleyenlerle ilgili bu yönde bir inceleme yapılmadan, düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk ettirilen vergilerde, hesaplanan gecikme faizinde ve kesilen vergi ziyaı cezasında isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuş, davalı idarenin karar düzeltme istemini reddetmiştir.
İstanbul 4. Vergi Mahkemesi, 14.11.2016 gün ve E:2016/1789, K:2016/2179 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararındaısrar etmiştir.
Davacı tarafından; kod listesine alınma baskısı altında beyanname verdikleri, vergi incelemesi yoluyla somut bir tespit yapılarak tarhiyat yapılabileceği, Dairenin bozma kararının gerekçesinin gözetilmediği ileri sürülerek, ısrar kararının bozulması istenmiştir.
Savunmanın_Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : K2
Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca tebligat işlemleri tamamlandığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen katma değer vergisine ilişkin düzeltme beyannamesi üzerine Haziran 2011 dönemi için tahakkuk ettirilen katma değer vergisi, damga vergisi, hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasına karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31'inci maddesinin 2'nci fıkrasında Vergi Usul Kanununa yapılan gönderme uyarınca, 2577 sayılı Yasada ayrıca tanımlanmayan vergi davaları ve bu davaların konusu bakımından Vergi Usul Kanununun 377 ve 378'inci maddelerinin uygulanması gerekmektedir. 378'inci maddenin ikinci fıkrasında, vergi hatalarına ilişkin hükümler saklı tutularak, mükelleflerin kendi beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh eden vergilere dava açamayacakları hükmüne yer verilmiştir.
Beyannamede yazılı matrahın tümünün veya bir kısmının ihtirazi kayıt konularak dava açılabilmesi, 2577 sayılı Yasanın 27'nci maddesinin 3'üncü fıkrasında yer alan; ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlere karşı açılan davalarda tahsilatın durmayacağı, yürütmenin durdurulması istenebileceği kuralı ile dolaylı bir şekilde yasal temele kavuşturulmuştur.
Mükelleflerin, beyannamelerinde bildirdikleri matrahlara veya bildirilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin ihtirazi kayıt konulan kısmına karşı vergi davası açabilmesine olanak var ise de bu istemlerin, yasal süresi içinde verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergileri kapsadığı açıktır.
Beyanname verme süresi geçirildikten sonra, hakkında olumsuz tespitler bulunan mükelleflere ait faturalarda yer alan katma değer vergilerinin indirim olarak dikkate alınması gerektiği istemini içeren dilekçenin, süresinden sonra verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergiye dava açılmasına olanak sağlayan bir çekince olarak kabulüne olanak bulunmadığından, ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 8.11.2017gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.