2017/396 K. 2017/489 T. 25.10.2017

VDDK., E. 2017/396 K. 2017/489 T. 25.10.2017

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/396
Karar No.: 2017/489
Karar tarihi: 25.10.2017

İstemin_Özeti : Davacı adına tescilli muhtelif tarih ve sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri muhteviyatı olup ticari ismi "karabiber" olan eşya için beyan edilen kıymetin noksan olduğundan bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri ile bu vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Erzurum Vergi Mahkemesi, 29.5.2015 gün ve E:2014/770, K:2015/433 sayılı kararıyla; ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle satış bedelinin esas alınması; satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde de sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması gerektiği, eşyanın gümrük kıymetinin bir üst yönteme göre belirlenmesi olanaklı iken bir sonraki yönteme geçilmesinin olanaklı olmadığı, davacı adına tescilli beyannameler ile ithal edilen "karabiber" ticari tanımlı eşyanın fiili ithal işlemlerinin 1 USD/kg birim kıymetinden tamamlanmasına karşın, Gümrük Veri Ambarı Sistemi (GÜVAS) üzerinden yapılan incelemede, aynı yükümlü tarafından, aynı menşei, aynı veya yakın bir tarihte ithalatı gerçekleştirilen yaklaşık aynı miktardaki "karabiber" ticari isimli eşyaların en düşük birim kıymetinin 1,81 USD/kg olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine satış bedeli yönteminin terk edilerek aynı eşyanın satış bedeli yöntemine geçildiği, 1,81 USD/kg birim fiyatın emsal alınarak saptanan kıymet farkı üzerinden ek tahakkuk yapılarak para cezalarının kesildiğinin anlaşıldığı, beyan edilen kıymetin, gerçek satış bedeli olmadığı yolunda herhangi bir bilgi, belge ya da tespit mevcut olup olmadığı konusunda tereddüt hasıl olduğundan 18.3.2015 tarihli ara kararıyla satış bedeli yönteminin terk edilmesi ve aynı eşyanın satış bedeli yöntemine geçilmesi kararları alınma aşamasında yapılan tespitler sorulmuş olup, cevaben gönderilen CD'lerin, dava konusu işlemin, savunma ile alınan ek tahakkuk ve para cezası kararlarının incelenmesinden, satış bedelinin esas alınmama nedenleri somut olarak ortaya konulamadığı gibi gümrük kıymetinin tespiti için herhangi bir araştırmaya da gidilmediğinin görüldüğü, ayrıca, emsal alınan ile dava konusu eşya mukayese edilirken; eşyanın kalitesi, üretim ve ithal tarihi, miktarı, uluslararası piyasadaki yeri ve önemi, ödeme şekli, şahıslar arasındaki ticari ilişkinin niteliği gibi etkenlerin de gözönüne alınmadığı, dolayısıyla, davalı idare tarafından, eşyanın satış bedelinin tespiti için gerek ihraç ülkesinin yetkili makamları nezdinde, gerekse eşyayı ihraç eden firma ve ithalatçı firmanın bağlı bulunduğu gümrük idaresi nezdinde herhangi bir araştırma yapılmadan, emsal alınan beyannamede ithal eşya için beyan olunana nazaran daha yüksek bir kıymet tespit edilmiş olmasının, eşyanın gümrük vergilerine esas kıymetinin tespitinde satış bedelinin esas alınmaması için yeterli olmadığı, eksik ve yetersiz incelemeye dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, nitekim; Danıştay Yedinci Dairesinin 8.5.2014 tarih ve E:2010/4941, K:2014/2494 sayılı, 24.2.2014 tarih ve E:2010/39, K:2014/988 sayılı, 10.11.2014 tarih ve E:2011/1725, K:2014/5702 sayılı kararlarının da bu yönde olduğu gerekçesiyle işlemin iptaline karar vermiştir.

Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, 17.3.2016 gün ve E:2015/4466, K:2016/2877 sayılı kararıyla; temyiz istemini reddetmiş ise de karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra temyiz istemini yeniden inceleyerek verdiği 29.12.2016 gün ve E:2016/12747, K:2016/6486 sayılı kararıyla; ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle, satış bedelinin esas alınması; satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde de sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması gerektiği; ayrıca gümrük idaresinin, beyanın doğruluğunu tespit amacıyla, her zaman, her türlü bilgi ve belgeyi inceleyerek değerlendirme hak ve yetkisine sahip bulunduğu, her ne kadar; Mahkemece, satış bedeli yönteminin atlanılması için yasada aranan koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda karar verilmiş ise de ithale konu eşyanın ödeme şeklinin peşin olarak beyan edildiği ancak, gönderici ve alıcı hesabının yurt içinde olduğu, davacı tarafından gönderici firmaya yapılan havalede, gönderilen tutarın ithalat bedeli olduğuna ilişkin bir açıklama bulunmadığı, (ayrıca aracı banka konumundaki F1BANK Ticaret Anonim Şirketi Genel Müdürlüğünün 7.7.2014 tarih ve 37107 sayılı yazısında, işlemlerde F2 adlı firmanın adına rastlanılmadığının bildirildiğinin) anlaşılması karşısında; 4458 sayılı Kanunun gümrük kıymetinin tespiti konusundaki hükümlerine göre, satış bedeli yönteminin atlanılması koşullarının olayda gerçekleştiğinin saptandığı, bu durumda, ithale konu eşya kıymetinin bir sonraki sıra olan aynı eşyanın satış bedeli yöntemine göre belirlenip belirlenmediği, diğer bir anlatımla idarece tesis edilen işlemin bu yönden hukuka uygunluğunun irdelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği gerekçesiylekararı bozmuştur.

Erzurum Vergi Mahkemesi, 19.4.2017 gün ve E:2017/318, K:2017/488 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; bozma kararında her ne kadar satış bedeli yönteminin atlanılması koşullarının olayda gerçekleştiğinin saptandığı ifade edilse de davalı idarece, alıcı ve satıcı firmalar arasında ithal konusu eşyanın bedelinin ödenmesi hususunda ya da para transferi noktasında bir muvazaanın varlığı düşünülüyorsa, ispat külfeti gereği anılan iddianın karşılanması noktasında yükümlülüğü bulunduğu dikkate alındığında bu minvalde herhangi bir araştırma yapılmadığı gibi ithalatçı ve ihracatçı firmalar nezdinde transfer edilen tutarların gerçek satış bedelini yansıtmadığı ya da yapılan işlemlerin sahte olduğu noktasında da herhangi bir tespite yer verilmediği, sadece para transferinin yurt içinde gerçekleşmesi, ödenen tutarın niteliğinin ithalat bedeli olduğunun yazılmaması ve gönderici firma isminin dekontlarda bulunmaması sebebiyle satış bedeli yönteminin terk edildiğinin görüldüğü gerekçesiyle ısrar etmiştir.

Davalı idare tarafından; davacının istenilen belgeleri süresi içerisinde sunmamasının kıymet bağlamında şüphe olgusunun gerçekleşmesini sağlayan en önemli etkenlerden biri olduğu, yurt dışı kıymet araştırmasına gidilebilmesinin temel unsurunun istenilen belgelerin sunulması olduğu, re'sen yurt dışı kıymet araştırması yapamadıkları, satış bedelinin esas alınmama nedenlerinin satış bedelinin terk edilmesine ilişkin kararda açıkça belirtildiği ileri sürülerek ısrar kararının bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi : K1

Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca tebligat işlemleri tamamlandığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Erzurum Vergi Mahkemesinin, 19.4.2017 gün ve E:2017/318, K:2017/488sayılı ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25.10.2017gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.