2017/433 K. 2017/513 T. 25.10.2017

VDDK., E. 2017/433 K. 2017/513 T. 25.10.2017

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/433
Karar No.: 2017/513
Karar tarihi: 25.10.2017
 

İstemin_Özeti : Davacı adına, F1 Özel Teşhis ve Tedavi Hizmetleri Limited Şirketinin 2009 yılının Ocak ve Şubat dönemlerine ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen 30.1.2012 tarih ve 79 ve 110 takip nolu ödeme emirlerinin iptaliistemiyle dava açılmıştır.

Van Vergi Mahkemesi 11.1.2013 gün ve E:2012/338, K:2013/45 sayılı kararıyla; 28.2.2009 tarihinde yevmiye defterine kaydedilen (4) adet faturada yer alan toplam 5.716,42 TL tutarındaki katma değer vergisi ve bu tutar üzerinden hesaplanan vergi ziyaı cezası ile gecikme faizi borcundan 26.2.2009 tarihli ortaklar kurulu kararıyla hissesini devreden davacının sorumlu tutulamayacağı, hisse devrinden önceki şirket borçlarına ilişkin olarak ise söz konusu borçların şirket tarafından vadesinde ödenmemesi ve şirket malvarlığından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, amme alacaklarının ait olduğu dönemde şirket ortağı olan davacı adına, hissesi oranında düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerini kısmen iptal etmiştir.

Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 5.4.2016 gün ve E:2016/2689, K:2016/2276 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 4369 sayılı Kanunla değişik 35'inci maddesinin birinci fıkrası, 55 ve 58'inci maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesi hükümlerine yer verdikten sonra; limited şirketten tahsil edilemeyen vergi borcunun tahsili için öncelikle kanuni temsilcinin takip edilmesi gerektiği, kanuni temsilciden de tahsil edilemezse ilgili olduğu döneme göre şirket ortağının sermaye hissesi oranı gözönünde bulundurularak takip edilmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle davacının temyiz istemini kabul ederek kararın redde ilişkin kısmını bozmuş, davalı idarenin temyiz vekarar düzeltme istemlerini reddetmiştir.

Van Vergi Mahkemesi 1.6.2017 gün ve E:2017/258, K:2017/358 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; 6183 sayılı Kanun ile 213 sayılı Kanun hükümlerine göre limited şirket ortağı ile kanuni temsilcinin takibi arasında herhangi bir öncelik sıralaması bulunmadığı gerekçesiyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.

Davacı tarafından; Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında belirtilen nedenlerle ısrar kararının bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi : K1

Düşüncesi :Temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddi ile işin esası yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Danıştay DokuzuncuDairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Van Vergi Mahkemesinin, 1.6.2017 gün ve E:2017/258, K:2017/358 sayılı kararının ısrar hükmü aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Vergi mahkemesi kararı, limited şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağının öncelikle kanuni temsilciden aranmadığı gerekçesiyle bozulduğundanve uyuşmazlığın esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından, bu incelemenin Kurulumuzca değil, ilk derece yargı yerince verilen kararları temyizen incelemekle görevli vergi dava dairesince yapılması gerekmektedir.

Bu nedenle, temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddine, kararın, davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası temyizen incelenmek üzere dosyanın Danıştay Dokuzuncu Dairesine gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25.10.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.