2017/566 K. 2017/507 T. 25.10.2017
VDDK., E. 2017/566 K. 2017/507 T. 25.10.2017
T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/566
Karar No.: 2017/507
Karar tarihi: 25.10.2017
İstemin Özeti : Davacı adına, F1 Kooperatifinin muhtelif dönemlere ilişkin borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Eskişehir 1. Vergi Mahkemesi, 14.11.2013 gün ve E:2013/197, K:2013/942 sayılı kararıyla; uyuşmazlığın çözümünün davacının, kooperatifin yönetim kurulu üyesi bulunduğu dönemin belirlenmesini gerektirdiği, 2.5.2012 tarih ve 2030 sayılı Eskişehir İl Bilim Sanayi ve Teknoloji Müdürlüğü yazısında belirtildiği üzere 7.9.2004 tarih ve 6130 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan 1.7.2004 tarihli genel kurul kararıyla K1 ile K2'ün müştereken atacakları imza ile kooperatifi üç yıl süreyle temsile yetkili olduğuna karar verildiği, 2.11.2007 tarih ve 6928 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan 11.9.2007 tarihli genel kurul kararı ile K1, K2 ve K3'dan oluşan üç yetkiliden herhangi ikisinin müştereken atacakları imzalarıyla kooperatifi temsile yetkili kılındığı ancak, bu kararda temsil süresinin belirlenmediği, Eskişehir 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 20.9.2011 gün ve E:2011/94, K:2011/752 sayılı kararıyla, kooperatifin son genel kurul toplantısının 17.2.2007 tarihinde yapıldığı ve bu tarihten sonra 2008, 2009 ve 2010 yıllarında yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının yapılmaması nedeniyle kooperatifin münfesih duruma düştüğü, kooperatifin ana sözleşmesinin 42'nci maddesiyle, yönetim kurulunun genel kurula en az bir, en çok dört yıl için seçileceği, böyle bir süre tespiti yapılmaması halinde yönetim kurulunun bir yıl için seçilmiş sayılacağı hükmünün düzenlendiği ve 17.2.2007 tarihli genel kurul kararı ile böyle bir belirlemenin yapılmamış olması nedeniyle, aralarında davacının da yer aldığı sanıkların bir yıllığına seçilmiş olduğunun kabulü gerektiğinden bahisle, suç tarihi itibarıyla yönetim kurulu üyesi bulunmadığı anlaşılan sanıkların beraatine karar verildiğinin anlaşıldığı, bu bağlamda, davacının 1.7.2004 tarihinde başlayan yönetim kurulu üyeliği sıfatının 11.9.2008 tarihinde son bulduğunun kabulü zorunlu olduğundan davalı idarenin aksi yöndeki iddiasının yerinde görülmediği, bu durumda, davacının 11.9.2008 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin kamu alacaklarından sorumlu tutulamayacağı, öte yandan, asıl borçlu kooperatif adına düzenlenen ve 2004/10-12 dönemine ait gelir (stopaj) vergisi ve 2004/12 dönemine ait katma değer vergisine ilişkin ödeme emirlerinin 22.2.2005 tarihinde, 2005/1 dönemine ait katma değer vergisi, 2005/1-3 dönemine ait gelir (stopaj) vergisine ilişkin ödeme emirlerinin 20.05.2005 tarihinde, 2004 takvim yılına ait kurumlar vergisi ve 2004/1 dönemine ait özel usulsüzlük cezasına ilişkin ödeme emrinin 10.10.2005 tarihinde, 2005/4-6 dönemine ait gelir (stopaj) vergisine ilişkin ödeme emrinin 11.10.2005 tarihinde tebliğ olunduğu, vade tarihinin rastladığı 2005 takvim yılından sonra 6111 sayılı Kanun kapsamında 25.05.2011 tarihinde yapılan başvuruya kadar takip ve tahsili amacıyla hiç bir işlem yapılmayan söz konusu bu borçlara yönelik 6111 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurunun tarihi itibarıyla tahsil zamanaşımı süresi dolduğu anlaşıldığından, bu alacaklar nedeniyle düzenlenen ödeme emirlerinde yasal isabet görülmediği, 2005, 2006, 2007 takvim yılları kamu alacaklarına ilişkin diğer ödeme emirlerine gelince; bu dönemlere ilişkin alacakların asıl borçlu şirket adına 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında peyderpey tebliğ olunduğu ve 25.5.2011 tarihi itibarıyla 6111 sayılı Kanun uyarınca başvuruda bulunulduğundan, söz konusu ödeme emirlerine konu alacakların zamanaşımına uğramadığı, her ne kadar, 6111 sayılı Kanundan faydalanmak üzere yapılan başvuru üzerine kamu alacağı yapılandırılarak niteliği değişmiş ise de yönetim kurulunun toplanmaması nedeniyle münfesih duruma düşen kooperatifin en son 1.7.2007 tarihinde yapılan genel kurul toplantısıyla diğer kişilerle birlikte davacıya kooperatifi temsil ve ilzama yetki verildiği dikkate alındığında, davacının kanuni temsilci olduğu bu dönemlerdeki kamu alacaklarından sorumlu olduğu gerekçesiyle, ödeme emirlerinin bir kısmını iptal etmiş, diğer ödeme emirleri yönünden ise davayı reddetmiştir.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 22.3.2017 gün ve E:2014/2040, K:2017/2854 sayılı kararıyla; davacının kooperatif yönetim kuruluna son kez 2007 yılında seçildiği, bu yıldan sonra genel kurul toplantısı yapılmadığından davacının kooperatifle yöneticilik ilişkisinin kooperatif ana sözleşmesi gereği 2008 yılında sona erdiği, dolayısıyla davacının kooperatif borçlarına ilişkin olarak sorumluluğunun 2008 yılından sonra aranamayacağı yönünde karar verildiği ancak, davalı idarenin savunma ekinde yer alan işlem dosyasından anlaşılacağı üzere davacının 2008 yılından sonra 6111 sayılı Kanundan yararlanmak üzere kooperatif adına yaptığı başvuruda "yönetim kurulu üyesi" ünvanını kullandığı, yine kooperatif adına düzenlenen çok sayıda ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiği, yöneticilik ilişkisinin sona erdiği yılı doğru saptamak açısından, kooperatif nezdinde araştırma yapılmak suretiyle, davacının, kooperatifi temsil yetkisi yönünden herhangi bir hakkı kullanıp kullanmadığı, bu cihetle menfaati bulunup bulunmadığı, Kooperatifler Kanunu, kooperatif ana sözleşmesi ve ilgili mevzuat göz önünde bulundurularak karar verilmek üzere kararın iptale ilişkin hüküm fıkrasını bozmuştur.
Eskişehir 1. Vergi Mahkemesi, 7.7.2017 gün ve E:2017/196, K:2017/232 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararındaısrar etmiştir.
Davalı idare tarafından; Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 2.5.2012 tarihli yazısında, davacının 1.7.2004 tarihinden itibaren kooperatifin yönetim kurulunda bulunduğunun belirtildiği, 6111 sayılı Kanundan yararlanmak amacıyla kooperatif adına başvuruda bulunmak ve kooperatif adına düzenlenen ödeme emirlerini tebliğ almak suretiyle temsil yetkisinin davacı tarafından fiilen kullanıldığı, kooperatifin kanuni temsilcisi olmaksızın tasarrufta bulunmasının mümkün olmadığı, 6111 sayılı Kanun kapsamında başvuruda bulunulmadan önce muhtelif tarihlerde tahsilat yapılması ve kooperatif adına düzenlenen ödeme emirlerinin tebliğ edilmesi nedeniyle, kamu alacaklarının zamanaşımına uğramadığıileri sürülerek, ısrar kararının bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : K4
Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının, zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle iptal edilen ödeme emirlerine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden anılan hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin reddi; 11.9.2008 tarihinden sonraki dönem borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin iptali yolundaki hüküm fıkrasının ise Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiğidüşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı adına, F1 Kooperatifinin muhtelif dönemlere ilişkin borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin kısmen iptaliyolundaki ısrar kararı, davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararının, zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle iptal edilen ödeme emirlerine ilişkin hüküm fıkrasıaynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın söz konusu hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Kararın, 11.9.2008 tarihinden sonraki kamu alacaklarına ilişkin ödeme emirlerinin iptali yolundaki hüküm fıkrasının ise Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulmasıgerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Eskişehir 1. Vergi Mahkemesinin, 7.7.2017 gün ve E:2017/196, K:2017/232 sayılı kararının, zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle iptal edilen ödeme emirlerine ilişkin hüküm fıkrasına karşı yapılan temyiz isteminin reddine, 11.9.2008 tarihinden sonraki dönem borçlarına ilişkin ödeme emirlerinin iptali yolundaki hüküm fıkrasının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25.10.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY
Davacı adına, F1 Kooperatifinin muhtelif dönemlere ilişkin borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin kısmen iptaliyolundaki ısrar kararı, davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü HakkındaKanunun 102'nci maddesinde, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmeyen amme alacağının zamanaşımına uğrayacağı kurala bağlandıktan sonra 103'üncü maddesinde tahsil zamanaşımını kesen sebepler, 104'üncü maddesinde ise tahsil zamanaşımını durduran sebepler sayılmıştır.
Beyan üzerine tahakkuk eden borçların tahsili amacıyla kooperatif adına düzenlenen 2004/10-12 dönemine ait gelir (stopaj) vergisi ile 2004/12 dönemine ait katma değer vergisine ilişkin ödeme emirlerinin 22.2.2005 tarihinde, 2005/1 dönemine ait katma değer vergisine ilişkin ödeme emrinin 5.5.2005 tarihinde, 2005/1-3 dönemine ait gelir (stopaj) vergisine ilişkin ödeme emirlerinin 20.05.2005 tarihinde, 2004 takvim yılına ait kurumlar vergisi ile 2004/1 dönemine ait özel usulsüzlük cezasına ilişkin ödeme emrinin 10.10.2005 tarihinde, 2005/4-6 dönemine ait gelir (stopaj) vergisine ilişkin ödeme emrinin 11.10.2005 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra 25.5.2011 tarihinde 6111 sayılı Kanundan yararlanılmak suretiyle söz konusu borçlar yeniden yapılandırılmıştır.
Vergi Mahkemesince, söz konusu borçların vade tarihinin rastladığı 2005 takvim yılını takip eden takvim yılından, 6111 sayılı Kanundan yararlanma talebiyle 25.5.2011 tarihinde yapılan başvuruya kadar takip ve tahsili amacıyla hiç bir işlem yapılmayan bu borçların, 25.5.2011 tarihi itibarıyla tahsil zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, anılan borçların tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirleri iptal edilmişse de 6111 sayılı Kanundan yararlanmak amacıyla 25.5.2011 tarihinde yapılan başvuru sonucunda kooperatif borçlarının yeniden yapılandırılması nedeniyle yeni bir hukuki durum ortaya çıkmıştır. Yapılandırma ile kooperatif borçları nitelik değiştirip yeni bir borç haline geldiğinden tahsil zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlayacaktır. Yeniden işlemeye başlayan tahsil zamanaşımı süresi içinde davacının kanuni temsilci olduğu dönemlere ait borçların tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığından ısrar kararının, zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle iptal edilen ödeme emirlerine ilişkin hüküm fıkrasının da bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.