2017/7022 K. 2020/3491 T. 25.6.2020

11. CD., E. 2017/7022 K. 2020/3491 T. 25.6.2020

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2017/7022
Karar No.: 2020/3491
Karar tarihi: 25.06.2020
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Sahte fatura düzenleme, defter ve belgeleri gizleme

HÜKÜM : Mahkumiyet

Katılan vekilinin temyiz talebinin, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmü nedeniyle avukatlık ücreti tayin edilmesi gerektiğine yönelik olduğu gözetilerek yapılan incelemede:

1-Defter ve belgeleri gizleme suçundan açılan kamu davasında, sanığın tebliğ tarihinde adresini değiştirdiğini, kendisine tebligat yapılmadığı için defter ve belgeleri yasal süresi içerisinde ibraz edemediğini savunması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, defter ve belgeleri isteme yazısının tebliğine ilişkin belgenin aslının getirtilip sanığa gösterilerek adına atılı imzanın kendisine ait olup olmadığının sorulması, inkarı hâlinde, sanığın imza örnekleri alınıp kurum ve kuruluşlardan incelemeye elverişli imzaları da getirtilmek suretiyle, belgedeki imzanın sanığın eli ürünü olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması, tebliğ yapılan adresin tebliğ tarihi itibarıyla sanığa ait olup olmadığının usulünce araştırılması, tebliği yapan yoklama memuru Gültekin Kuralay’ın tanık olarak beyanına başvurulmasından sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,

2-2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından açılan kamu davasında;

a)Sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu, bu suçların birbirine dönüşmeyeceği gözetilmeden, hükmün gerekçesinde sanığın sahte fatura düzenlediği kabul edilmesine rağmen, hüküm fıkrasının “1-b ve 1-c” bölümlerinde TCK’nin 43/1. maddesinin uygulanmasına ilişkin paragraflarda “sanığın birden çok sahte fatura kullandığı” belirtilerek gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye neden olunması,

b)İddianamede 213 sayılı VUK’nin 359/b. maddesinin bir kez uygulanması talep edildiği hâlde, 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesi uyarınca sanığa VUK’nin 359/b ve TCK’nin 43/1. maddelerinin her takvim yılı için ayrı ayrı iki kez uygulanması için ek savunma hakkı tanınmadan, 2010 ve 2011 yılları için iki ayrı mahkûmiyet hükmü kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,

3-Kabule göre;

a)Sanığın mahkûmiyetine karar verildiği halde, kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu avukatlık ücretine hükmolunmaması yasaya aykırı,

b)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafileri ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 25/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.