2017/95 K. 2017/157 T. 29.3.2017
VDDK., E. 2017/95 K. 2017/157 T. 29.3.2017
T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/95
Karar No.: 2017/157
Karar tarihi: 29.03.2017
İstemin_Özeti : Davacının banka hesabı ve araçları üzerine uygulanan hacizlerin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
İstanbul 9. Vergi Mahkemesi 23.10.2015 gün ve E:2015/1293, K:2015/2109 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55, 58, 62 ve 64'üncü maddeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93 ve 94'üncü madde hükümlerine değindikten sonra; dava konusu hacizlerin dayanağı ödeme emrinin davacının bilinen ikamet adresinde çalışanına tebliğ edilmesine rağmen amme alacağının vadesinde ödenmemesi nedeniyle dava konusu hacizlerin uygulandığı, 213 sayılı Kanunun tebligata ilişkin hükümlerinde öngörülmeyen bir şekilde, davacının ikamet adresinde çalışanına yapılan tebligatın usulüne uygun olduğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu hacizleri kaldırmıştır.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 13.4.2016 gün ve E:2016/11, K:2016/1610 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Kanunun 55, 58 ve 62'nci maddesi ile 213 sayılı Kanunun 94'üncü madde hükümlerine değindikten sonra; 213 sayılı Kanunda, gerçek kişiler yönünden ikamet adresinde de tebliğ yapılabileceğinin öngörüldüğü, 2003 yılında elde ettiği eurobond kupon gelirinden kaynaklanan vergi borcunun tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin, davacının ikametgah adresinde, 21.5.2014 tarihinde çalışanı olduğu belirtilen K2'a tebliğ edildiği, usulüne uygun olarak tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açılmadığından ve söz konusu ödeme emri içeriği borç da ödenmediğinden kesinleşen amme alacağı için uygulanan hacizlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
İstanbul 9. Vergi Mahkemesi 30.9.2016 gün ve E:2016/2407, K:2016/1745 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukukusal nedenler ve gerekçeye ek olarak; ikametgah adresinin işyeri olup olmadığına, tebligat yapılan şahsın, davacı ile iş ilişkisine ve ne sıfatla çalıştığına ilişkin bir tespit bulunmaksızın yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle, ilk kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare tarafından; gerçek kişilere tebliğatın ikametgah adresinde de yapılabileceği, davacının ikametgah adresinde çalışanına yapılan tebliğde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek, ısrar kararının bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : K1
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacının banka hesabı ve araçları üzerine uygulanan hacizlerin kaldırılması yolunda verilen ısrar kararı, davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93 ilâ 109’uncu maddelerinde tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler ile memur eliyle tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.
Kanunun “Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94’üncü maddenin 1'inci fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı; 2365 sayılı Kanunun 18’inci maddesiyle eklenen 3'üncü fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu hacizlerin dayanağı vergi ve cezaları içeren ödeme emrinin, dava dilekçesinde yazışma adresi olarak da gösterilen davacının ikamet adresinde, çalışanı olduğu belirtilen K2 imzasına 21.5.2011 tarihinde tebliğ edilmesi, 213 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 94'üncü maddesine aykırılık oluşturmadığından, dava konusu hacizlerin diğer yönlerden hukuka uygun olup olmadığı araştırılmak suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin 30.9.2016 gün ve E:2016/2407, K:2016/1745 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 29.3.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.