2017/9792 K. 2021/1187 T. 8.2.2021

11. CD., E. 2017/9792 K. 2021/1187 T. 8.2.2021

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2017/9792
Karar No.: 2021/1187
Karar tarihi: 08.02.2021
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Sahte fatura düzenlemek, defter ve belgeleri gizleme

HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat

Sanık ... hakkında 2007 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan açılan kamu davasında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz talebinin olmadığı, katılan vekilinin sanık ... hakkındaki defter ve belgeleri gizleme suçu ile sanıklar ..., ... ve ... (...) hakkındaki sahte fatura düzenlemek suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz nedenlerine hasren yapılan incelemede;

1- Sanık ... hakkında 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın temyiz taleplerinin incelenmesi;

Yokluğunda verilip, 11.04.2014 tarihinde usule uygun olarak tebliğ edilen hükmü, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süre geçtikten sonra 08.12.2014 havale tarihli dilekçe ile temyiz eden sanığın temyiz isteminin, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 317. maddesi uyarınca REDDİNE,

2- Sanık ... hakkında defter ve belgeleri gizleme, sanık ... hakkında 2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıkların, sanık ... hakkında 2011 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesi;

Sanık ... hakkında defter ve belgeleri gizleme suçundan açılan kamu davasında; sanığın savunmasında şirketi ... ve ...'tan noter huzurunda devraldığını ve şirketin müdürü olduğunu, şirketi devralırken herhangi bir defter almadığını, bu nedenle defterleri teslim etmediğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; CMK'nin 217. maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip suçun sübutu yönünden vicdani kanıya ulaşan mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Sanık ... hakkında defter ve belgeleri gizleme, sanık ... hakkında 2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarına ilişkin yargılama sürecindeki işlemlerin hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ile delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, vicdanî kanının deliller ve dosyadaki bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, fiillerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, fiillere uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlenip uygulandığı ve 2011 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçunun sanık ... tarafından işlendiğinin sabit olmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek Mahkemece kabul ve takdir kılındığı anlaşılmış; katılan vekilinin ve sanıkların temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükümlerin ONANMASINA,

3- Sanık ... hakkında 2007 ve 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen mahkumiyet; sanık ... hakkında 2006 ve 2007 takvim yıllarında, sanık ... hakkında 2007, 2008, 2009, 2010, 2011 takvim yıllarında, sanık ... (...) hakkında 2011 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik sanık ... ve katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesi;

Sanıklar ..., ... ve 2007 takvim yılı için ...'a yüklenen sahte fatura düzenleme suçlarının yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen uzatılmış dava zamanaşımının, en aleyhe kabulle 2006 takvim yılı için 31.12.2006, 2007 takvim yılı için 31.12.2007, 2008 takvim yılı için 31.12.2008 olarak belirlenen suç tarihlerinden temyiz inceleme tarihine kadar; sanık ...'a yüklenen 2008, 2009, 2010, 2011 takvim yıllarında, sanık ... (...)'e yüklenen 2011 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK'nin 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık asli dava zamanaşımının, kesici son işlem olan sanıkların sorgularının yapıldığı, sanık ... yönünden 08.10.2012 tarihinden, sanık ... (...) yönünden 27.11.2012 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış; sanık ...'ın ve katılan vekilinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak, sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, Başkan ...'in, sanık ... hakkında 2009, 2010, 2011 takvim yıllarına ait sahte fatura düzenleme suçlarından her yıl için ayrı ayrı kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik karşı oyu ve oy çokluğu ile diğer yönlerden ise oy birliğiyle 08.02.2021 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz incelenmesine konu olan somut olayda; Maliye Bakanlığı ... tarafından yapılan ihbar üzerine gerçekleşen eylemde; sanık ... baştan beri yaptığı bir plan dahilinde Çankaya Vergi Dairesi Müdürlüğünden 609 035 0567 vergi kimlik numaralı vergi mükellefiyetliliğini tesis ederek, vergi mükellefiyetinin avantajları ile temin ettiği faturaları hukuki ve fiili kesinti söz konusu olmaksızın; 2009, 2010 ve 2011 yıllarında gerçek bir mal teslimine dayanmaksızın komisyon karşılığı sahte fatura düzenleme suçundan sübut bulan eylemi gerçekleştirmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Doktrin “aynı suç işleme kararı”nı tespit etmek için sanığın baştan itibaren yaptığı bir plan içinde hareket etmesi gerektiği görüşündedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda sahte fatura düzenleme suçlarında, suçların oluşumu bakımından takvim yılının esas alınmasını gerektirir herhangi bir düzenleme bulunmaması, VUK'nda özel düzenleme olmayan hususlarda 5237 sayılı TCK'nin genel hükümlerinin uygulanmasında zorunluluk bulunması, sanığın ardışık şekilde 2009, 2010 ve 2011 yıllarında hukuki bir kesinti olmadan devam eden eylemlerine zincirleme suç hükümlerine ilişkin 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesinde belirlenen esasların gözetilmesi gerektiği,

Yüksek 11. Ceza Dairemizde yapılan temyiz incelemesi sonucunda, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 359. maddesinde düzenlenen vergi kaçakçılığı suçundan Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesince 2009, 2010, 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme eylemlerinden her üç takvim yılı için kurulan hükmün onanması yönündeki karara, her takvim yılında suç işleme iradesinin yenilendiğine dair dosya içerisinde herhangi bir bilgi ve belge olmaması dikkate alındığında hukuki kesinti olmadan devam eden eylemlerine ait VUK'nda ayrı bir suç olduğuna dair herhangi bir yasal düzenleme  bulunmaması, 5237 sayılı TCK'nin genel hükümlerinin uygulanmasının gerekmesi, sanığın eylemlerinin   her birinin  yenilenen kasıtla işlenmiş ayrı suçlar olduğuna dair yeterli kanıt olmaması, sanık hakkında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesine göre bir kez uygulama yapılarak 5237 sayılı Yasanın 61. maddesine göre cezanın belirlenerek sanığın "2009, 2010, 2011 yıllarında sahte fatura düzenleme şeklinde devam eden eylemlerinin", "bir suç işleme icrası" kapsamında değerlendirilerek 5237 sayılı Yasanın 43. maddesinin uygulanarak sonuç cezanın belirlenmesi gerektiğinden; sanık hakkında üç kez hüküm kurulmasına ilişkin sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 08.02.2021