2017/98 K. 2017/186 T. 29.3.2017
VDDK., E. 2017/98 K. 2017/186 T. 29.3.2017
T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2017/98
Karar No.: 2017/186
Karar tarihi: 29.03.2017
İstemin_Özeti : Davacı adına, hakkında sahte belge düzenlediği yolunda rapor bulunan F1 Araç Üstü Ekipmanları F2 İnşaat Otomobil İç ve Dış Ticaret Limited Şirketinden aldığı gerçek bir emtia teslimine dayanmayan faturaları kayıtlarına dahil etmesi nedeniyle katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesi suretiyle 2011 yılının Eylül ilâ Kasım dönemleri için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi davaya konu yapılmıştır.
Trabzon Vergi Mahkemesi 17.9.2015 gün ve E:2015/236, K:2015/584 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3'üncü maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29'uncu maddesine değindikten sonra; F1 Araç Üstü Ekipmanları F2 İnşaat Otomobil İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi hakkındaki tespitlerin, düzenlediği faturaların gerçek bir mal ve hizmet hareketine dayanmadığını kanıtlar nitelikte olduğu gerekçesiyle, davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 14.3.2016 gün ve E:2016/10601, K:2016/1325 sayılı kararıyla; Anayasanın "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36'ncı maddesinde, "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir." kuralının yer aldığı, 125'inci maddesinde de idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunun hükme bağlandığı, Anayasanın 36'ncı maddesinde yer verilen iddia ve savunma hakkının, birbirini tamamladığı ve birbirinden ayrılmaz niteliğiyle de hak arama hürriyetine temel oluşturduğu, kişinin, savunma seçeneklerini değerlendirebilmesi için öncelikle kendisine yöneltilen suçlamanın varlığını ve sebeplerini bilmesi gerektiği, çağdaş bir hukuk düzeninde savunma hakkının önündeki engellerin kaldırılarak bu hakkın belirtilen şekilde kullanılabilmesinin ise iddia olunan fiile ilişkin tespit ve kanıtların bilinmesi, buna bağlı olarak karşı argümanlar geliştirilerek aksi yönde tespit ve kanıtların sunulmasıyla mümkün olacağı, anılan Anayasa hükümlerinin, Ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış bulunan ve "Hukuk Devleti"nin vazgeçilmez ilkelerinden olan "hak arama özgürlüğü", "adil yargılanma hakkı" ve "mahkemeye başvuru hakkı" ilkeleri ile doğrudan ilgili olduğu, söz konusu temel haklara anayasal bir değer yüklendiği, savunma hakkının, Anayasanın ‘Kişinin Hakları ve Ödevleri'ni belirleyen ikinci bölümünde yer alan temel haklardan olduğu, evrensel konumu nedeniyle, insanlığın ortak değerlerinden sayıldığı, felsefi ve hukuksal nitelikleri ve içerikleriyle adalet kavramı ve yargılama işlevinin, birbirini tamamlayan, birbirinden ayrılamaz nitelikteki sav-savunma-karar üçlüsünden oluşan yargıyla yaşama geçtiği, Anayasa Mahkemesinin 14.7.1998 tarih ve E:1997/41, K:1998/47 sayılı kararında, Avrupa İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin, savunma hakkının önemini ve gereğini vurgulayan 6'ncı maddesini de dikkate alarak savunma hakkının niteliğini vurguladığı, herkesin kendisine yönelik isnadın nedeninden ve niteliğinden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek hakkına sahip olduğu, olayı, isnadın nedenini ve hukuki niteliğini bilmeyen kişinin kendisini yeterince savunamayacağının açık olduğu, bu hususun, savunma hakkının temelini oluşturduğunun belirtildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 35'inci maddesinin 2'nci fıkrasında takdir komisyonu kararı üzerine tarh edilen vergilerde kararın ve re'sen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer suretinin ihbarnameye ekleneceği düzenlemesine yer verildiği, mükelleflerin uzlaşma, dava açma ve savunma gibi yasal haklarını kullanabilmeleri için tarhiyatın dayanağı olan ve tarhiyatın yapılma nedeni ile matrah farkının tespitine ilişkin hesaplamaların nasıl yapıldığına dair açıklamaları içeren takdir komisyonu kararının, vergi inceleme raporunun veya tarhiyata dayanak alınan vergi tekniği raporunun ihbarnameye eklenmesinin gerekli olduğunu, takdir komisyonu kararının, inceleme raporunun veya vergi tekniği raporunun ihbarnameye eklenmemesinin, anılan Kanunun 108'inci maddesinde belirtilen basit şekil noksanlığı olarak mütalaa edilmesine de olanak bulunmadığı, davacı adına vergi inceleme raporu uyarınca yapılan tarhiyatın dayanağı olan ve söz konusu vergi inceleme raporunda atıf yapılan, F1 Araç Üstü Ekipmanları F2 İnşaat Otomobil İç ve DışTicaret Limited Şirketi hakkında düzenlenmiş vergi tekniği raporunun davacıya tebliğ edilmediği, anılan vergi tekniği raporu davacı adına düzenlenmemişse de davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda, doğrudan anılan vergi tekniği raporuna atıf yapıldığı göz önüne alındığında, vergi tekniği raporunun davacıya tebliğ edilmemesi nedeniyle savunma hakkının engellendiği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Dosyanın yetki nedeniyle gönderildiği Erzurum Vergi Mahkemesi, 6.12.2016 gün ve E:2016/1280, K:2016/975 sayılı kararıyla; Trabzon Vergi Mahkemesi kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak; tarhiyata dayanak teşkil eden ve davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunun davacıya tebliğ edildiği, 213 sayılı Kanunun 35'inci maddesinin 2'nci fıkrası ile 366'ncı maddesinin 2'nci fıkrasında alt firma hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun tebliğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği, söz konusu vergi tekniği raporlarının farklı mükellefe ait vergi mahremiyeti kapsamında değerlendirilebilecek bilgiler içermesi, re'sen araştırma ilkesi gereği anılan raporun Mahkemece incelenmiş olması ve uyuşmazlık konusu tarhiyatların dayanağı olan vergi inceleme raporunun davacıya tebliğ edilmiş olduğu hususları dikkate alındığında, savunma hakkının kısıtlanmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle ısrar etmiştir.
Davacı tarafından; vergi inceleme raporunda doğrudan atıf yapılan F1 Araç Üstü Ekipmanları F2 İnşaat Otomobil İç ve DışTicaret Limited Şirketi hakkındaki düzenlenen vergi tekniği raporunun kendilerine tebliğ edilmemesi nedeniyle savunma haklarının engellendiği, Mahkemenin söz konusu vergi tekniği raporunu incelemiş olmasının, kendilerine savunma hakkı tanındığı anlamına gelmeyeceği, şirket müdürü hakkında beraat kararı verildiği ileri sürülerek, ısrar kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : K1
Düşüncesi :Temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddi ile işin esası yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Danıştay Dokuzuncu Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca tebligat işlemleri tamamlandığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Erzurum Vergi Mahkemesinin, 6.12.2016 gün ve E:2016/1280, K:2016/975 sayılı kararının ısrar hükmü aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bu yönden bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Vergi mahkemesi kararı, davacıya fatura düzenleyen şirketler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarının davacıya tebliğ edilmemesi nedeniyle savunma hakkını engellediği gerekçesiyle bozulduğundan ve uyuşmazlığın esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından, bu incelemenin Kurulumuzca değil, ilk derece yargı yerince verilen kararları temyizen incelemekle görevli vergi dava dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu nedenle, temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddine, kararın, redde ilişkin hüküm fıkrası temyizen incelenmek üzere dosyanın Danıştay Dokuzuncu Dairesine gönderilmesine, 29.3.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.