2018/10436

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEDENİ GEÇGEL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/10436)

 

Karar Tarihi: 29/12/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Başvurucu

:

Medeni GEÇGEL

Vekili

:

Av. Hüseyin AKÇARA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yüksek miktarda ilk derece ve temyiz karar ve ilam harcına hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, mülkiyet hakkının ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/3/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyet yönünden Komisyonca ayırma kararı verilerek anılan şikâyet 2018/26888 başvuru numarasına kaydedilmiş ve belirtilen şikâyetin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna 7/1/2019 tarihinde karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 1959 doğumlu olup Batman'da ikamet etmektedir.

9. Başvurucu tarafından 19/7/2013 tarihinde Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) Hazine, Kütüklü köyü tüzel kişiliği ve 35 gerçek kişi hasım gösterilmek suretiyle Batman'ın Beşiri ilçesi Kütüklü köyünde bulunan 13 taşınmaz ile köy boşluğu üzerinde meydana getirilen muhdesatın kendisine ait olduğunun tespit edilmesi talep edilmiştir. Dava dilekçesinde söz konusu taşınmazlardaki ev, ahır, ambar ve müştemilatı ile meyve ağaçlarının başvurucu tarafından meydana getirildiğinin tespiti istenmiştir. Dilekçede, taşınmazların Ilısu Barajı havzasında kalması sebebiyle tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu belirtilmiştir. Başvurucu 170,80 TL peşin karar ve ilam harcı yatırmıştır.

10. Davaya cevap veren Hazine, anılan taşınmazları kendisinin satın aldığını ifade ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Hazinenin cevap dilekçesinde 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 'un -3/7/2003 tarihli ve 4916 sayılı Kanun'un 4. maddesiyle değişik- 5. maddesi uyarınca bu tarihten önce Hazine arazileri üzerinde kurulan her türlü eklentinin mülkiyetinin Hazineye geçtiği vurgulanmış, davanın haksız kazanç sağlama amaçlı olarak açıldığı ileri sürülmüştür.

11. Mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporlarında, taşınmazlar üzerindeki ev, garaj, ahır, ambar vs. yapıların değeri 72.981,06 TL, ceviz ve zeytin ağaçların değeri 7.268.009,20 TL olmak üzere tüm muhdesatın toplam değeri 7.340.991,26 TL olarak tespit edilmiştir.

12. Muhdesatın değerinin bilirkişi tarafından tespitinden sonra Mahkeme 21/1/2015 tarihli duruşmada 125.194,98 TL daha peşin karar ve ilam harcı yatırmasını başvurucuya ihtar etmiş, başvurucu 12/2/2015 tarihinde söz konusu tutarı mahkeme veznesine ödemiştir.

13. Mahkeme 11/3/2015 tarihinde davayı kabul etmiş ve muhdesatın başvurucuya ait olduğunu tespit etmiştir. Mahkeme ayrıca 501.463,11 TL nispi karar ve ilam harcına hükmetmiş, başvurucu tarafından peşin olarak yatırılan125.365,78 TL'nin mahsubuyla kalan tutarın Hazine dışındaki diğer davalılardan tahsiline ve peşin yatırılan harç da dâhil olmak üzere başvurucu tarafından yapılan 127.965,53 TL yargılama giderinin Hazine dışındaki diğer davalılardan alınarak başvurucuya verilmesine karar vermiştir.

14. Hazine karara karşı temyiz yoluna müracaat etmiştir. Hazinenin temyiz dilekçesinde, muhdesatın başvurucuya ait olduğu tespitinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Başvurucu da harca ilişkin hüküm fıkrası yönünden kararı temyiz etmiştir. Başvurucu, kamulaştırma işlemlerini başlatan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüyle muhdesatın bedelinin 1.128.417 TL olduğu hususunda uzlaşmaya varıldığını ve harcın miktarının bu tutar üzerinden hesaplanmasının hakkaniyete uygun olacağını ileri sürmüştür.

15. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 16/6/2016 tarihli kararıyla tarafların temyiz istemini reddederek mahkeme kararını onamış, ayrıca başvurucu aleyhine 501.463,11 TL temyiz karar ve ilam harcına hükmetmiştir.

16. Başvurucu karar düzeltme yoluna da başvurmuştur. Karar düzeltme dilekçesinde başvurucu, Mahkemenin harcı davalılar aleyhine sehven hükmettiğini ve davalıların bu harcı kendisinden istemesi nedeniyle temyiz yoluna müracaat etmek zorunda kaldığını belirtmiştir. Başvurucu, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüyle uzlaştıkları tutar olan 1.128.417 TL üzerinden harcın hesaplanmasının daha hakkaniyetli olacağını ileri sürmüştür. Başvurucu yüksek miktarda harca maruz kalması sebebiyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ve Dairenin kararının gerekçesiz olması sebebiyle de gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Karar düzeltme dilekçesinde başvurucu, temyiz aşamasında hükmedilen karar ve ilam harcına yönelik herhangi bir iddia ileri sürmemiştir. Hazine de temyiz aşamasındaki gerekçelerle kararın düzeltilmesini talep etmiştir.

17. Daire 8/2/2018 tarihinde karar düzeltme istemini esastan reddetmiştir. Nihai karar 20/3/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucu 30/3/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Anayasa Mahkemesinin 29/12/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

20. Başvurucu, Mahkemenin 7.343.343,16 TL üzerinden harç hesapladığını oysa harcın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüyle uzlaştıkları 1.128.417 TL üzerinden hesaplanmasının hakkaniyete daha uygun olacağını belirtmiştir. Başvurucu, Mahkemenin nispi karar ve ilam harcını davalılar aleyhine sehven hükmettiğini ancak davalıların bu harcı kendisinden istediğini ve harcı kendisinin yatırdığını, bu nedenle harca yönelik hüküm fıkrasının temyiz edilmesinde hukuki yararının bulunduğunu ifade etmiştir. İlk derece ve temyizde toplamda ödemek zorunda kaldığı harcın orantılı olmadığını belirten başvurucu, mahkemeye erişim hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca Dairenin kararının gerekçesiz olması sebebiyle gerekçeli karar hakkının da ihlal edildiğini iddia etmiştir.

B. Değerlendirme

1. İlk Derece Karar ve İlam Harcı Yönünden

21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"(1) Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."

22. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.

23. Buna göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bunlar, başvuruya konu edilen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden başvurucunun güncel bir hakkı nedeniyle kişisel olarak ve doğrudan etkilenmesidir. Bu çerçevede ortaya çıkan sonuç nedeniyle başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).

24. Somut olayda şikâyet konusu ilk derece karar ve ilam harcı başvurucu aleyhine değil davalılar aleyhine hükmedilmiştir. Davalılara yüklenen yargılama giderlerinin kamu otoritelerince cebren başvurucudan tahsili mümkün değildir. Başvurucu; Mahkemenin yargılama giderlerini davalılara sehven yüklediğini, nitekim davalılar aleyhine hükmedilen harcı da kendisinin ödediğini belirtmiş ise de davalıların anılan hükme karşı temyiz yoluna başvurmadığını ve mahkeme kararının bu şekilde kesinleştiğini not etmek gerekir. Öte yandan davanın taraflarının harç mükellefiyetine yönelik olarak kendi aralarında yaptıkları anlaşmalar vergi idarelerini bağlamadığı gibi ilk derece karar ve ilam harcının fiilen başvurucu tarafından ödenmesi başvurucuyu müdahalenin mağduru hâline getirmez.

25. Bu durumda Mahkeme tarafından hükmedilen karar ve ilam harcının yükümlüsü olmayan başvurucunun söz konusu harçtan dolayı mağdur statüsünün bulunduğunun kabulü mümkün değildir.

26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Temyiz Karar ve İlam Harcı Yönünden

27. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bireysel başvuruda bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılar (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 19, 20; Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 26).

28. Başvurucunun etkili bularak başvurduğu karar düzeltme yolunda, Daire tarafından temyiz aşamasında hükmedilen karar ve ilam harcına yönelik herhangi bir şikâyet ileri sürmediği görülmektedir. Bu durumda temyiz karar ve ilam harcına yönelik iddia yönünden olağan başvuru yollarının tüketildiği kabul edilemez.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. İlk derece karar ve ilam harcına yönelik şikâyetin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Temyiz karar ve ilam harcına yönelik şikâyetin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucunun üzerinde BIRAKILMASINA 29/12/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.