2018/15851

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

ASYA GÖRES VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/15851)

 

Karar Tarihi: 1/12/2022

R.G. Tarih ve Sayı: 21/3/2023 - 32139

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Zühtü ARSLAN

Başkanvekili

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucular

:

1. Asya GÖRES

 

 

2. Halit TEKÇİ

 

 

3. Lokman TEKÇİ

 

 

4. Mehmet TEKÇİ

 

 

5. Sara GÜRDAL

Vekilleri

:

Av. Ramazan DEMİR

 

 

Av. Hüseyin BOĞATEKİN

 

 

Av. Benan MOLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, canavarca bir his sevki ile veya işkence ve tazip ile kasten öldürme suçunun işlendiği iddiasına dayalı ceza muhakemesinin aynı maddi olay sebebiyle yapılan başvuruda yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) karar vermesinden sonraki bölümünün etkisiz yürütülmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/5/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

8. Birinci Bölüm başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

9. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere ve AİHM tarafından verilen Tekçi ve diğerleri/Türkiye (B. No: 13660/05, 10/12/2013) kararına göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Başvurucuların Yakınının Kaybolması

10. Başvurucuların iddiasına göre yakınları N.T., başvurucu Lokman Tekçi’nin Yüksekova’ya taşınmasına yardım etmek amacıyla 27/4/1995 tarihinde Armutlu köyüne gitmiştir. Taşınma sırasında başvurucu Lokman Tekçi; N.T., H.B. ve H.İ. ile birlikte Yukarı Ölçek köyünde yaşayan F.D.yi ziyaret etmiştir. 28/4/1995 tarihinde Yukarı Ölçek köyü yakınlarında operasyon icra eden askerler bahsi geçen beş kişi ile aralarında E.S., N.D., S.S., C.K., K.A. ve A.Y.nin de bulunduğu çok sayıda köylüyü götürmüştür. Tüm şahıslar ertesi gün serbest bırakılmış olsa da N.T. Değerli köyüne bağlı Köycük (eski ismiyle Muşan) mezrasında bulunan askerlere teslim edilmiştir. Dört gün sonra N.T. Köycük’te bulunan askerî birliğin komutanı olan A.O.A. tarafından öldürülmüştür. N.T. başvurucu Halit Tekçi’nin oğlu, diğer başvurucuların ise kardeşidir. Nüfus kaydına göre N.T. 1995 yılı Nisan-Mayıs aylarında 25 yaşındadır ve bekârdır.

B. Başvurucular Tarafından Yapılan Suç Duyurularıyla İlgili Süreçler

11. N.T.nin aralarında başvurucuların da olduğu bazı yakınları 22/5/1995 ve 5/6/1995 tarihlerinde, N.T.nin kaybolması hakkında bazı kamu makamlarına başvurmuştur.

12. Van 21. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı (Askerî Savcılık) 15/12/1997 tarihinde, N.T.yi öldürdükleri iddia edilen M.E.Y. ile Yüzbaşı A.O.A. hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir (Başvurucular söz konusu kararı başvuru formuna eklemedikleri için M.E.Y.nin kim olduğu saptanamamıştır). Askerî Savcılık, terör suçu nedeniyle yakalanan N.F.nin ifadesine göre N.T.nin 31/5/1995 tarihinde Yüksekova’da askerler ile PKK üyeleri arasında yaşanan silahlı bir çatışmaya katıldığını, çatışma sırasında öldürüldüğünü, çatışmanın yaşandığı yere gömüldüğünü, N.F.nin ise güvenlik güçleri tarafından yakalandığını saptamıştır. Bu nedenle Askerî Savcılık, kayıp şahsın babası ile N.F.nin N.T.nin öldürüldüğünü iddia etmelerine rağmen ne bu konu hakkında ne de A.O.A. ve M.E.Y.nin N.T.yi öldürdüğü iddiası hakkında kesinlik olmadığını ifade etmiştir. Askerî Savcılık, N.T.nin PKK üyesi olduğunun da ispatlanmadığını belirtip N.F.nin gözaltında bulunduğu sırada baskı altında alınan ifadesini yalanladığını, bu sebeple söz konusu ifadenin bundan böyle kanıt değeri taşımadığını eklemiştir. Son olarak N.T.nin cesedi bulunmadığı için öldüğünün ya da öldürüldüğünün tespit edilmesinin mümkün olmadığı ve N.T.nin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındığına dair beyanlarının delil unsurlarıyla doğrulanmadığı sonucuna varmıştır.

13. Başvurucu Halit Tekçi anılan karara itiraz etmemiştir.

14. Başvurucu Halit Tekçi’nin N.T.nin kaybolmasından askerlerin sorumlu olduğu iddiasıyla 22/5/1995 tarihinde Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı şikâyet sonrasında bir soruşturma başlatılmış, bu soruşturma kapsamında 2011 yılına kadar adli yargıya dâhil bazı Cumhuriyet başsavcılıkları ile askerî savcılıklar tarafından birkaç kez görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmiştir. Bu süreçte;

i. Başvurucu Halit Tekçi, oğlunun Köycük mezrasında bulunan askerler tarafından gözaltına alındığına ancak bu işlemin kayıt altına alınmadığına, oğlunun elleriyle gözlerinin bağlandığına, A.O.A.nın oğlunu götürdüğüne ve oğlunu öldürüp cesedi bir mayın üzerine koyduğuna ilişkin iddialarını dile getirerek olay hakkında bilgi sahibi olduğunu öne sürdüğü Se.S., H.B., H.C., F.D., M.D., E.S., N.D., S.E., K.A., A.Y., Y.K., C.K., İ.B., M.S., Y.B., M.T., C.B., Mi.T. ve H.K. ile soyadını bilmediği H. adlı kişinin dinlenmesini istemiştir.

ii. N.T.nin aralarında başvurucuların da olduğu bazı yakınları 21/6/1995 tarihinde, yakınlarının kaybolmasıyla ilgili soruşturmanın derinleştirilmesini, bilhassa tanıkların ve A.O.A.nın ifadelerinin alınmasını Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığından talep etmiştir.

iii. A.O.A., Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına olay günü gözaltında bulunan 68 kişinin ad ve soyadlarının el yazısıyla yazılı olduğu bir kâğıt göndermiştir.

iv. 19/7/1995 tarihinde ifadesi alınan A.O.A.; N.T.yi tanımadığını, 1995 yılı Haziran ayı başında Yüksekova Jandarma Komutanlığına provokasyon atışları yapıldığını, N.T.nin bu çatışmada öldürüldüğünü, cesedinin ise PKK üyeleri tarafından alındığını öğrendiğini beyan ederek olay günü gözaltına alınan kişilere ait bir liste sunmuştur.

v. Yüksekova Jandarma Komutanlığı 31/7/1995 tarihinde, N.F.nin ifadesine dayanarak B... kod adlı N.T.nin 31/5/1995 tarihinde Yüksekova Jandarma Komutanlığında görevli askerlerle PKK üyeleri arasında çıkan çatışma sırasında göğsüne isabet eden iki kurşun nedeniyle hayatını kaybettiği hususunda Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığını bilgilendirmiştir.

vi. Yüksekova Cumhuriyet savcısı 14/8/1995 tarihinde Se.S., Y.K., N.D., M.D., F.D., E.S. ve S.E.nin ifadelerini almıştır. Y.K., N.T.nin gözaltına alınıp alınmadığını bilmediğini beyan etmiş; diğer şahıslar ise N.T.yi tanımadıklarını söylemiştir. Beyanlarına göre F.D. ve M.D. dışındaki şahıslar ihtilaf konusu olayların meydana geldiği dönemde gözaltına alınmıştır.

vii. N.F. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet savcısına verdiği 20/11/1995 tarihli ifadesinde N.T.yi tanımadığını, N.T.nin ölümüyle ilgili hiçbir şey bilmediğini, Üstçavuş İ.nin aksi yönde ifade vermesi için kendisini zorladığını söylemiştir.

viii. N.T.nin aralarında başvurucuların da bulunduğu bazı yakınları 17/3/1997 tarihinde, N.T.nin askerler tarafından yakalandığını ve M.E.Y. isimli askerin iş birliğiyle A.O.A. tarafından öldürüldüğünü belirterek Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına dilekçe vermiştir. Başvurucular söz konusu dilekçelerinde özellikle şu hususlara değinmiştir:

- 29/4/1995 tarihinde Köycük’e giden S.Ö. başvurucu Halit Tekçi’ye, N.T.nin ve diğer şahısların askerler tarafından gözaltına alındığını gördüğünü söylemiştir.

- Gözaltına alınıp serbest bırakılan S.B. ve H.C., N.T. ile birlikte iki gün gözaltında kaldıklarını, N.T.nin ellerinin ve gözlerinin bağlı olduğunu, daha sonra başka bir yere götürüldüğünü beyan etmiştir.

- Köycük’te yaşayan ve askerler tarafından gözaltına alınan C.K. ile S.K., N.T. ile birlikte iki gün boyunca gözaltında kaldıklarını ve askerlerin N.T.yi elleriyle gözleri bağlı bir hâlde götürürken gördüklerini söylemiştir.

- 10/5/1995 tarihinde başvurucu Halit Tekçi Yüksekova’da ihtilaf konusu askerî operasyona katılan bir askerle konuşmuştur. Asker, başvurucu Halit Tekçi’ye N.T.nin 1/5/1995 tarihinde PKK’nın sığınakları ile ilgili sorulara bu örgüte üye olmadığı cevabını verdikten sonra A.O.A. tarafından elleri ve gözleri bağlı iken öldürüldüğünü, ardından cesedinin mayın üzerine konulduğunu, mayının patladığını ve cesedinin parçalandığını söylemiştir.

ix. Van Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 10/8/2004 tarihli görevsizlik kararında, ön soruşturma sonucu 8/1/2004 tarihinde düzenlenen bir tutanağa göre N.T.nin İran sınırında peşmerge gibi giyindiği için öldürüldüğü sonucuna varıldığı belirtilmiş; C.K. ile N.D.nin konuyla ilgili ifadeleri açıklanmıştır. Buna göre C.K. 1995 yılının Nisan ayı sonunda askerlerin terörle mücadele konusunda bilgi vermek amacıyla Dişli Karakoluna gittiklerini, askerlerin bu amaçla aralarında kelepçeli bir hâlde olan N.T.nin de bulunduğu altmış kişiyi çevre köylerden topladığını, N.T.yle konuştuğunu, ayrıca A.O.A.nın görüşünü ifade ettikten sonra N.T. hariç olmak üzere toplanan tüm köylüyü serbest bıraktığını beyan etmiş; N.D. ise askerlerin N.T.yi götürdüklerini söylemiştir.

x. N.T.nin aralarında başvurucuların da olduğu on iki yakını 25/2/2005 tarihinde AİHM'e başvurmuştur. Bu başvuruda N.T.nin askerler tarafından tutulduğu bir sırada kaybolduğu iddia edilerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) yaşam, kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılanma ve etkili başvuru hakları ile ayrımcılık yasağını güvence altına alan 2., 5., 6., 13. ve 14. maddelerinin ihlal edildiği ileri sürülmüştür.

xi. Başvurucu Halit Tekçi 15/12/2008 tarihinde Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesinde oğlunun koyunları Yüksekova’ya götürmek için 27/4/1995 ya da 28/4/1995 tarihinde Armutlu’ya gittiğini, geceyi Demirkonak köyünde N.D.nin evinde geçirdiğini, gün ağarırken jandarmanın bu köye bir operasyon gerçekleştirdiğini, köy halkı ile oğlunu topladığını, bir askerin oğluna geleneksel kıyafetlerini giyerse askerî komutan tarafından öldürülme riski olduğunu söylediğini, daha sonra bu komutanın oğlunu yakaladığını beyan etmiştir. Başvurucu Halit Tekçi ayrıca bir tarihte, olayların meydana geldiği dönemde askerliğini yapan bir erle konuştuğunu ve bu erin kendisine oğlunun askerler tarafından öldürüldüğünü söylediğini ifade etmiştir.

xii. 17/12/2008 tarihinde ifadesi alınan M.S., başvurucu Halit Tekçi’nin N.T.nin yakalanması ile ilgili beyanını doğrulamıştır.

xiii. 18/12/2008 tarihinde beyanına başvurulan C.K. ihtilaf konusu olayların meydana geldiği dönemde kendisinin de Dişli Karakolunda gözaltında olduğunu, N.T.yi gördüğünü, onu sürü hayvanı ticareti yaptığı için tanıdığını, N.T.nin kelepçeli olduğunu, N.T. hariç gözaltına alınan herkesin serbest bırakıldığını, bu durumdan N.T.nin bir yakınını haberdar ettiğini beyan etmiştir.

xiv. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı 19/12/2008 tarihinde N.D.nin ifadesini almıştır. N.D. ifadesinde ihtilaf konusu olayların meydana geldiği dönemde N.T.nin geceyi geçirmek için başka bir kişiyle evine geldiğini, sabah köye jandarmanın geldiğini, köylüler ile N.T.yi yakaladığını beyan etmiştir. N.D. yakalananların gözaltına alındığını, ertesi gün N.T. hariç herkesin serbest bırakıldığını eklemiştir. A.O.A. isimli bir komutanın da olaya karışan askerler arasında olduğunu ifade eden N.D. son olarak birkaç gün sonra askerlere N.T.nin başına ne geldiğini sorduğunu, askerlerin de N.T.nin arazide öldürüldüğünü söylediğini anlatmıştır.

xv. Yüksekova Cumhuriyet savcısı 13/8/2009 tarihinde Y.Ş.yi dinlemiştir. Y.Ş. ifadesinde; Gelibolu’daki askerliği sırasında görev yaptığı taburun 1995 yılının Nisan ayında Yüksekova’ya gönderildiğini, aralarında rütbelilerin de bulunduğu tüm askerlerin birkaç gün boyunca Köycük’te konakladığını, N.T.nin taburun birinci birliği tarafından yakalandığını ve kendisinin ikinci birlikte görevli olduğunu beyan etmiştir. Y.Ş. ayrıca olay günü birinci birliğin komutanı olan A.O.A., ikinci birliğin komutanı olan Teğmen K.A., isimlerini hatırlamadığı rütbeli bazı askerler ve elli askerin yanlarına N.T.yi alarak operasyona gittiğini, N.T.nin askerlere teröristlerin dağda saklandıkları ve silahlarını gizledikleri yerleri açıklamak zorunda kaldığını, verdikleri bir mola sırasında N.T. ile konuştuğunu, N.T.nin kendisine adını ve köyünün ismini söylediğini belirtmiştir. Y.Ş. dönüş yolunda A.O.A.nın N.T.yi PKK üyeleri ile silahlarının nerede bulunduğunu söylememesi hâlinde öldürmekle tehdit ettiğini ancak N.T.nin hiçbir şey bilmediğini söylediğini de ifade etmiştir. A.O.A.nın daha sonra N.T.yi on metre kadar uzağa götürdüğünü, N.T.nin komutan tarafından öldürüleceğini düşünerek diğer erlere doğru koştuğunu ve bu komutanın Kürtçe konuşan erlerden ellerini kaldırmalarını istediğini eklemiştir. Bunun üzerine yirmi kadar erin elini kaldırdığını, A.O.A.nın onlara N.T.ye ateş etmelerini söylediğini ancak erlerin bunu yapmayı kabul etmediğini söylemiştir. Y.Ş. daha sonra K.A.nın A.O.A.dan kendisine N.T.yi öldürme emri vermesini istediğini, A.O.A.nın bu emri verdiğini, bunun üzerine K.A.nın N.T.yi on metre kadar ileriye götürüp G3 tipi tüfeğiyle bir ya da iki sefer N.T.ye ateş ettiğini beyan etmiştir. Ardından A.O.A.nın erlere N.T.ye ateş etmelerini emrettiğini, erlerin bu emri yerine getirdiğini, kendisinin de diğer erlerle birlikte ancak silahını kenara yönelterek N.T.nin bulunduğu yöne doğru ateş ettiğini eklemiştir. N.T.nin hayatını kaybettiğini ve K.A.nın mayın sorumlusunu çağırttığını belirten Y.Ş. bir süre sonra mayın patlama sesi duyduğunu, N.T.nin kıyafetlerinin havada uçuştuğunu ve K.A.nın erlere N.T.nin gövdeden ayrılmış başını saçlarından tutarak gösterdiğini ifade etmiştir. N.T.yi Cumhuriyet savcısının kendisine gösterdiği bir fotoğraftan teşhis eden Y.Ş. son olarak başvurucu Halit Tekçi’nin N.T.nin ölümüyle ilgili olarak tanıklık etmesi talebiyle evine geldiğini belirtmiştir.

xvi. İstinabe yoluyla ifadesine başvurulan H.A. 29/4/2010 tarihli ifadesinde 1995 yılı Nisan ayında Aşağı Ölçek mezrasında er olarak görev yaptığını, duyduğuna göre N.T.nin askerler tarafından yakalandığını, A.O.A.nın terk edilmiş bir karakolun önünde sorguya çektiği N.T.den PKK’ya ait mühimmatın gizlendiği yerler ile sığınakları göstermesini istediğini, daha sonra N.T.nin yetmiş kişilik asker grubuyla bir tepeye çıkarıldığını, tepeye giden bazı askerlerden duyduğu kadarıyla N.T.nin askerler tarafından kurşuna dizildiğini ve A.O.A.nın emri doğrultusunda N.T.nin cesedinin bombayla patlatıldığını söylemiştir.

15. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı A.O.A hakkındaki soruşturmanın sürüncemede kalmaması amacıyla açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen Teğmen K. (K.A.) ile olaya karışan diğer askerlerle ilgili soruşturmayı 26/4/2011 tarihinde mevcut soruşturmadan ayırıp canavarca bir his sevkiyle veya işkence ve taziple kasten öldürme suçundan 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 450. maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle A.O.A. hakkında kamu davası açılması için hazırladığı fezlekeyi Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

C. A.O.A. ve K.A. Hakkında Yapılan Yargılamayla İlgili Süreç

1. Yargılama Sürecinin AİHM Kararına Kadar Olan Bölümü

16. Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan fezlekeyi esas alarak A.O.A. hakkında Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde kamu davası açmıştır. Suç tarihinin 1995 olarak belirtildiği iddianamede, özellikle başvurucu Halit Tekçi ile tanıklar Y.Ş ve H.A.nın beyanlarına atıfta bulunulmuştur.

17. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan bir başka fezleke (Sözü edilen fezleke § 15’te belirtilen tefrik kararı üzerine yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanmış olup kimlik bilgileri tespit edilemeyen ve olaya karıştığı iddia edilen diğer askerler yönünden yürütülen soruşturmanın akıbeti tespit edilememiştir.) doğrultusunda Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığı 27/10/2011 tarihli iddianameyle K.A. hakkında da canavarca bir his sevkiyle veya işkence ve taziple kasten öldürme suçundan kamu davası açmıştır. İddianamede K.A.nın N.T.yi A.O.A. ile birlikte öldürdüğü ileri sürülmüştür. Bahsi geçen dava 4/11/2011 tarihli kararla A.O.A. hakkındaki dava ile birleştirilmiştir.

18. Bakanlığın talebi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesi, kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılmasının kamu güvenliği için tehlikeli olacağı gerekçesiyle 14/11/2011 tarihinde davanın Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar vermiştir.

19. Anılan karar sebebiyle Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi yetkisizlik kararı vermiş ve yargılama bu aşamadan sonra Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Ceza Mahkemesi) tarafından yürütülmüştür.

20. Ceza Mahkemesi 21/12/2011 tarihli yazıyla başvurucu Halit Tekçi’nin beyanının alınması için Yüksekova 2. Asliye Ceza Mahkemesinden istinabe talep etmiştir. Sözü geçen yazıda, Ceza Mahkemesince yapılacak duruşmanın 29/3/2012 tarihinde yapılacağı belirtilmiştir. İstinabe edilen yer mahkemesince 23/1/2012 tarihinde dinlenen başvurucu, daha önce Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesini yineleyip davaya katılma isteğini dile getirmiş; ayrıca davanın naklinin haksız olduğunu ve maddi durumunun iyi olmadığını öne sürüp Eskişehir’de can güvenliğinin sağlanmasından endişe duyduğunu ifade etmiştir. İfade verirken vekilinin hukuki yardımından yararlanan başvurucuya istinabe talep yazısı ve ekleri okunmuştur.

21. Ceza Mahkemesi tanıklar Y.Ş., M.S., C.K., N.D., E.S., K.K. ve F.E.nin ifadelerini istinabe yoluyla almıştır:

i. Y.Ş. soruşturma aşamasında verdiği ifadesini tekrar etmiştir.

ii. M.S., C.K., E.S. ve F.E., N.T.nin askerlerce götürüldüğünü beyan etmiştir. F.E. ayrıca N.T.yi götüren askerî birliğin komutanının A.O. isimli bir yüzbaşı olduğunu eklemiştir.

iii. N.D. başka hususlar yanında bazı askerlerden N.T.nin bir araziye götürülüp öldürüldüğünü duyduğunu söylemiştir.

iv. K.K. tarafından verilen ifade şöyledir:

 “Ben olay tarihinde Değerli köyünün Köycük mezrasında oturuyordum. [O]lay ile ilgili olarak Yukarı [Ö]lçek köyündeki köylüler askerler karakolda toplamışlardı. Daha doğrusu Geliboludan gelen seyyar askeri birliğin içerisinde toplamışlardı. [B]izleri de aynı şekilde alarak yanlarına götürmüşlerdi. [B]iz burada 5-6 gün nezarethanede kaldık. [B]en burada [N.T.] isimli vatandaşla tanıştım. [S]adece ikimizi bırakmadılar. [D]iğer herkesi bıraktılar. [B]iz askerlerle operasyona çıktık. [D]aha doğrusu askerler operasyona çıkarlarken beni ve [N.T.yi] yanlarına aldılar. [S]onra dağdan döndük. [D]aha sonra [A.O.A.] komut vererek [N.T.yi] öldürttü. [A]ncak benim görmemem için beni aşağı tarafa gönderdiler. [D]aha sonra da mayın patlatarak [N.T.yi] parçaladılar. [N.T.] benim yanımda [A.O.A.nın] emriyle öldürülmüştür.

22. Ceza Mahkemesi, Genelkurmay Başkanlığından 1995 yılında Gelibolu’daki 18’inci Zrh. Tug. 1. Mknz. P. Tb. 1. Bl. Kom. ile 2. Bl. Komutanlığı emrinde görev yapan tüm askerlerle ilgili bilgi istemiştir. Genelkurmay Başkanlığının gönderdiği 15/2/2012 tarihli yazı ve ekindeki listeye göre 1995 yılında söz konusu askerî birliklerde 582 er ve erbaş görev yapmıştır. Y.Ş., 2. Bl. Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini ifa etmiştir. Tanık H.A.nın ismi listede yer almamaktadır.

23. Duruşmanın 29/3/2012 tarihinde yapılan birinci celsesine sadece sanıklar ile müdafileri katılmıştır. Sanık A.O.A. sorgusunda isnat edilen suçu kabul etmemiş ve N.T.nin yakalandığına dair iddiaya itiraz etmiştir. A.O.A. taburda harekât ve eğitimden sorumlu subay olduğunu, bölük komutanı olmadığını da eklemiştir. Sanık K.A. ise 1995 yılında Yüksekova’da teğmen rütbesi ile takım komutanı olarak görev yaptığını, A.O.A. ile aynı taburda görevli olduklarını söylemiştir.Aynı celsede başvurucu Halit Tekçi’nin davaya katılma isteği kabul edilmiş, müdafilerinin talepleri uyarınca sanıkların duruşmadan vareste tutulmalarına karar verilmiştir.

24. Başvurucu Halit Tekçi’nin bir vekilinin de hazır bulunduğu 12/6/2012 tarihli ikinci celsede tanık İ.A.Ş. dinlenmiştir. İ.A.Ş. yaptığı askerlik hizmeti kapsamında 1995 yılında Yüksekova’da bulunduğunu, yargılamaya konu olayı ne gördüğünü ne duyduğunu beyan edip sanıkları tanımadığını söylemiştir.

25. 4/10/2012 tarihli üçüncü celsede başvurucu Halit Tekçi’nin ifadesi alınmıştır. Başvurucunun daha önce verdiği ifadelerle benzer olan beyanının ilgili kısmı şöyledir:

 “... S... isimli bir şahıs ve ismini bilmediğim bir şahıs oğlumun ve başkalarının gözaltına alındığını eğer para verirsem oğluma işkence yapmayacaklarını söylediler. Bende yardımcı olmalarını istedim. Bana mark vermemi istediler. Bin mark istediler. Ben parayı verdim. Bir bir buçuk saat sonra geldiler... Ben [S.ye] [N.T.yi] gördünmü dedim. Bana mayısın birinde mahkemeye götürecekler işkence yapılmayacak dedi. Gelen kişiler ifade verdiler. Serbest bırakıldılar. Ben hükümet konağında bekledim. Oğlumu sordum. Bana serbest bırakıldığını söylediler... M... denilen kişinin dükkanına 3 asker geldi. Askerin biri benim oturduğum dükkana geldi. Kendisinin [V]anlı olduğunu söyledi. Benimle [K]ürtçe konuşmamı söyledi. Ben [M.ye] dedimki bu askere soralım oğlumun akibetini biliyormu. Oğlum hakkında bilgin varmı diye sordum. Bana oğlunun eşgalini söyle dedi. [A.O.A.] ismini o askerden öğrendim. Senin oğlun bizim elimizdeydi. Oğlum kendisinin çoban olduğunu söylemiş. Ancak ona [PKK’lı] olduğunu söylemişler. Oğlum başka bir köye gidecekti. [A.O.A.] operasyon komutanıymış... Bana askerlere ve [Y]üksekovadaki insanlara sor onlar bilirler dedi. Ben ancak bir kişi buldum. Yüksekovanın bir köyünde Me... isimli birini buldum. Bana Me... isimli bir şahıs o gün nöbette olduğunu dışarı çıkmadığını [söyleyip] [Y.Ş.] isimli birini tarif etti. [Y.Ş.nin] birliğinin [B]oludan [Y]üksekovaya geldiğini öğrendim. Vanlı asker ne demişse [Y.Ş. de] aynısını söyledi. [Y.Ş.] olaydan haberdar olduğunu ancak korktuğunu söyledi. Kendisinin ikinci bölükte olduğunu oğlumu birinci bölükte yakaladığını ve oğluma sığınak göstermesi için baskı yap[ıldığını] [anlattı]. Oğlum suç işlemediğini [söylemiş]. Gözümün önünde oğlumun öldürüldüğünü ancak benim oğlum olup olmadığını bilmediğini [söyledi]. [O]ğlum ile [Y.Ş.] sessizce öldürülmeden önce görüşmüş... Oğullarımın fotoğraflarını alıp [Y.Ş.ye] gösterdim. Bana beş fotoğrafın arasından [N.T.nin] fotoğrafını kaldırdı... Bu görüşmelerim oğlumun kaybolmasından 15-20 gün sonra olmuştu...”

26. Aynı celsede başvurucu Halit Tekçi'nin vekilinin olay yerinde keşif yapılmasına ilişkin talebi Ceza Mahkemesince reddedilmiştir.

27. Başvurucu Halit Tekçi ile vekillerinin de hazır olduğu 18/12/2012 tarihli dördüncü celsede tanık H.A. dinlenmiştir. H.A. ifadesinde soruşturma aşamasında alınan beyanlarına benzer söylemlerde bulunup ilave olarak olayın gerçekleştiği tarihte karargâh bölüğünde sıhhiye eri olduğunu, N.T.ye işkence yapıldığını, arkadaşı Mu.T.den duyduğuna göre N.T.nin A.O.A.nın emri ile bir subay tarafından öldürüldüğünü, davayı genel ağdan (internet) öğrendiğini ifade etmiştir. Aynı celsede başvurucu Halit Tekçi'nin vekilleri, davanın yeniden Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesine nakledilmesini ve sanıkların tutuklanmasını talep etmiştir. Yasal imkânsızlık nedeniyle davanın nakli talebini reddeden Ceza Mahkemesi mevcut delil durumunu, sanıkların sabit ikametgâhlarının bulunmasını ve dosyanın geçirdiği safahatı gözeterek sanıkların tutuklanmasına yönelik talebi yerinde görmemiştir.

28. Ceza Mahkemesi 5/3/2013 tarihinde yapılan beşinci celsede tanık Y.Ş.nin ifadesini almıştır. Y.Ş. soruşturma aşamasındaki beyanlarıyla benzer beyanda bulunup operasyona sabah saatlerinde gittiklerini ancak N.T.nin saat 13.00’ten sonra öldürüldüğünü, olay yerini hatırladığını, istenirse gösterebileceğini ifade etmiştir. Başvurucu Halit Tekçi ise başka hususlar yanında N.D.nin beyanına göre A.O.A.nın N.D.den on adet AK-47 tüfek istediğini, N.D.nin söz konusu tüfekleri ücreti karşılığında temin ettiğini, A.O.A.nın bu tüfeklerin teröristlerden ele geçirildiğini söyleyerek binbaşılığa terfi ettiğini, bölgenin koşullarından dolayı nisan ve mayıs aylarında teröristlerin olayın gerçekleştiği yere gelmediğini, bu nedenle olay tarihinde teröristlerle bir çatışma yaşanmasının mümkün olmadığını söyleyip olay yerinde keşif yapılmasını ve davanın yeniden Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesine nakledilmesini istemiştir. Başvurucu Halit Tekçi’nin vekillerinden biri 1995 yılı Nisan ayında Gelibolu’dan Hakkâri’ye giden bütün askerlerin tanık olarak dinlenmesini talep etmiş, bir başka vekil de Hakkâri bölgesinde 1990 yılından 2013 yılına kadar kaç kişinin kaybolduğu konusunda ilgili yerlerle yazışma yapılmasına ilişkin talebini dile getirmiştir. Duruşmada hazır bulunan ve başvurucu Halit Tekçi’yi temsil edip etmediği tespit edilemeyen bir avukat, sanıkların tutuklanmasını istemiştir (Aynı celsede bazı dernekler adına duruşmaya katılan bir kısım avukatın davaya katılma talepleri daha sonraki bir celsede kabul edilmiştir. Bahsi geçen avukatların bazılarının aynı zamanda başvurucu Halit Tekçi’yi temsil ettiği anlaşılmıştır.). Ceza Mahkemesi verdiği başka ara kararları yanında;

- Genelkurmay Başkanlığı tarafından gönderilen yazı ve eklerinde isimleri geçen tüm tanıkların ifadelerinin alınması için bulundukları mahal mahkemesinden istinabe talep edilmesine,

- Yukarı Ölçek mezrasında insan kemiği ve diğer delillerin araştırması amacıyla Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına,

- Katılan vekilinin ek iddianame tanzim edilmesine ilişkin talebinin reddine (Talebin kim tarafından ne zaman dile getirildiği saptanamamıştır.),

- Yasal olanak bulunmadığından davanın nakline yönelik talebin reddine,

- Sanıkların bağlı oldukları komutanlıklara yazı yazılmasına dair talebin reddine (Talebin kime ait olduğu belirlenememiştir.),

- Kayıp şahıslarla ilgili yazışma yapılmasına ilişkin istemin reddine,

- Dosya içeriği, delil durumu, olayın üzerinden geçen zaman, sanıkların kaçma teşebbüslerinin bulunmaması ve sanıklar yönünden delilleri karartma şüphesi söz konusu olmadığından tutuklama talebinin reddine karar vermiştir.

29. Yargılamanın başından itibaren 1995 yılında Yüksekova’da bulunan bazı rütbeli askerler ile Genelkurmay Başkanlığının gönderdiği 15/2/2012 tarihli yazının ekindeki listede isimleri bulunan bir kısım tanığın beyanlarının alınması için farklı mahallerdeki birçok mahkemeden istinabe talep eden Ceza Mahkemesi, anılan ara kararı (bkz. § 28) doğrultusunda 1995 yılında Gelibolu’daki 18’inci Zrh. Tug. 1. Mknz. P. Tb. 1. Bl. Kom. ile 2. Bl. Komutanlığı emrinde görev yapan bütün askerlerin ifadelerinin alınması için çaba göstermiş ve böylece olay hakkında bilgi sahibi olma ihtimali olan kişilerin çoğunu istinabe yoluyla dinlemiştir.

i. Olay hakkında görgüye ya da duyuma dayalı bilgi sahibi olduğunu ileri süren bir kısım tanığın ifadesi şöyledir:

H.Ü.:“...[B]en 1994’te acemi birliği olarak Isparta’ya gittim. Oradan Çanakkale Gelibolu’ya geçtim. Oradan da bizi Hakkari’ye gönderdiler. Bana Yüksekova çıktı. Yüksekova’da mekanize bir üst bölgesi vardı... [S]anık [A.O.A.] yüzbaşı idi. Sanık [K.A.] teğmendi. [K.A.] bizim bölükteydi. Bizim bölük komutanı ise S... yüzbaşıydı... [B]en operasyonlara da sanıklar [A.O.A.] ve [K.A. ile] birlikte katılıyordum... [Bir] operasyon sırasında 30-35 yaşlarında bir tane köylüyü yakalanmış şekilde ben gördüm, ancak hangi bölük yakaladı tam olarak hatırlayamıyorum, Dört beş gün bu kişiyi gezdirdiler, dağlardaki sığınakları göstermesini istediler, ben de bu sırada yanlarındaydım. Yani tüm tabur birlikte operasyondaydık. Bu yakalanan köylü ben terörist değilim, ben köylüyüm, çocuklarım var diyordu... Sanık [A.O.A.] biz askere hitaben bu köylü yalan söylüyor. Bu teröristtir, dedi. Sanık [A.O.A.] da oradaydı. Diğer rütbelilerde vardı. Ama isimlerini hatırlayamıyorum, Sanıklar [A.O.A.] ve [K.A.] bu köylüyü dövdüler, karın üstüne attılar, bu köylü ile aramda 20-30 metre mesafe vardı. Sanıklar [A.O.A.] ve [K.A.] askerlere hitaben köylüye ateş edin dediler. 25-30 tane asker söylediğim köylüye ateş ettiler. Köylüyü öldürdüler. Cesedini de gördüm, delik deşikti. Rütbelilerde tabancalarıyla ateş ettiler. Benim gördüğüm budur. Ben daha sonra olay yerinden ayrıldım... Ben bu köylünün öldürüldükten sonra cesedini bir mayının üzerine bırakılarak uzaktan kumanda ile patlatıldığını görmedim. Daha sonradan öyle bir duyum aldım... [B]u ölen köylünün üzerinde terörist kıyafeti yoktu ve sivil elbiseler vardı. Biz ölen kişiyle dört beş gün birlikte dağları dolaştık. Ölen bize her hangi bir sığınak göstermedi. Bize devamlı olarak köylüyüm diyordu, benim çocuklarım var. İşim var diyordu. [S]anık [A.O.A.] bu köylünün öldürülmesi emrini biz askerlere verdi... Sanıklar [A.O.A.] ve[K.A.] ölen köylüye tabanca ile ya da tüfeklerle ateş ettiler. Bunu gördüm. Tanık [Y.Ş.] bölük komutanın postasıydı onu hatırladım. Yüksekova’ydı. Tanık [H.A.yı] hatırlayamadım. Ben sanık [K.A.nın] diğer sanık [A.O.A.ya] komutan isterseniz onu vurayım, emir ve komutayı bana verin dediğini hatırlamıyorum...

V.K.:“...[B]bir [şahsın] yakalandığını işkence yapılıp sorgulandığını, daha sonra mağaraları göstermek için dağa çıkarıldığını ve daha sonra da belirtilen şekli ile askerler tarafından kurşuna dizildiği ve sonra da bomba ile parçalandığı olayı doğrudur. Ben bizzat bomba ile patlatma olayını görmedi[m]. Ancak biz olay yerinden ayrıldıktan sonra bir müddet sonra bomba sesi geldi... Çocuğu komutan götürürken komutanı da kendi yanına çekmeye çalıştığı için bak giderken bile yanında birilerini götürmek istiyor dediğini hatırlıyorum. Hatta olaydan sonra bir arkadaşım Van’lıydı ateş etmemişti[.] Yine bir kaç kişi daha ateş etmemişti. Tüfeklerin namluları kontrol edildi. Ateş etmeyen kişiler tespit edilerek onlarda sorgulandı. Ben [a]teş etmiştim... [K]omutan olarak söylediğim kişinin adı [A.O. idi.] O zamanki rütbesi Yüzbaşıydı. Ancak ben terhis olmadan binbaşı olmuştu. Fakat soyadını hatırlamıyorum... Ayrıca çocuğu atış mangasının karşısına geçirirken arkadan ellerini kelepçelediler... [N.T.yi] ismen tanımıyorum[.] Nasıl nerde yakalandı onuda bilmiyorum[.] Ancak bölükte konuşuluyordu...”

H.T.:“1995 yılında ben Yüksekova’da askerlik yapıyordum. İsmini hatırlayamadığım bir kaçakçı yakalanmıştı. Onu bölüğe getirdiler, işkence yaptılar ve son gün bu kişiyi götürerek öldürdüler. Toplu olarak askerlerin hepsine ateş edin dediler ancak ben ateş etmedim. Bölük astsubayı olan komutanımız bu emri verdi, ancak ismini hatırlamıyorum. Öldürdükten sonra dinamit ile patlattılar. Emri veren kişi [A.O.A.] olabilir, ancak aradan zaman geçtiği için hatırlayamıyorum.”

A.E.:“...Ben askerliğimi 1993 yılında Çanakkale ili Gelibolu İlçesinde Ortaköy Gelibolu Piyade Taburunda piyade olarak askerliğimi yaptım. Ancak aynı yıl içinde bölüğümüzün ana üst bölgesi olan ... Dağ Komando taburuna bağlı idik. O bölgede askerliğimizi yaptık. [A.O.A.] bizim taburun komutanıydı. Biz operasyonlara 4-5 tim olarak operasyona katılmıştık. Benim hatırladığım kadarıyla Hakkari Yüksekova’ya bağlı bir köyde çatışma olmuştu. O [ç]atışmada bir terörist sağ olarak ele geçirilmişti. Daha sonrasında biz yine operasyona çıkacakken bir teröristin yakalandığını ve bize yol göstereceğini söylediler. Ancak biz bu şahsın terörist olduğunu bilmiyordu[k]. Elleri bağlı olan şahsın daha sonradan bize terörist olduğunu Suriyeli olduğunu bize sığınakları göstereceğini söylediler. Şahıs bizi sığınağa götüremedi. ’[B]en sığınağı bulamam’ demiş, ben 5. time bağlıydım... [A.O.A.nın] bahse konu operasyona katılıp katılmadığını tam olarak hatırlamıyorum. Adını tam olarak bilmediğim başka bir tim komutanı [B]u adam sığınakları bilmiyor. Bizi pusuya düşürecek.’ diyerek bu şahsın tim komutanları tarafından bu şahsı askerlerin arasından alarak başka bir yere götürdüler. Götürdükleri yer yokuşun arkasıydı. Orada bu şahsa ne yapıldığını bilmiyorum. Daha sonrasından bir çatışma ortamı yaratılmaya çalışılarak bütün askerlere atış emri verildi. Ancak biz iddianamede belirtildiği gibi şahsa değil uçurum arasındaki boşluğa toplam 5 tim ateş etti. Nasıl olduğunu görmedim...”

A.K.:“1995 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde Çobanpınar Karakolunda askerlik yaptım, burada askerliğimi yaparken benim bulunduğum bölük güvenlik amacı ile arazi taramasına çıkmıştı, diğer bölük iddianamede adı geçen tanımadığım [N.T.yi] karşıda görüş alanımız içerisinde arazi alanı içerisine getirdiklerini gördüm, daha doğrusu biz arazi taraması için çıkarken adam diğer bölüğün yanındaydı, ben gözümle gördüm, daha sonra biz tarama için araziye çıktık, onlarda diğer tarafın güvenliğini sağlamak için ilerledik, biz bulunduğumuz yerden dere yatağından silah seslerinin geldiğini duyduk, ben bu aşamaları görmedim, timler birleştiği zaman oradaki askerlere ne oldu diye sorduk, ismi geçen şahsın kaçmaya çalıştığını, bunun üzerine askerler tarafından vurulduğunu söylediler, ben ateş edilme olayını görmedim ancak duydum, silah sesini de duydum...”

F.C.:“...[O]layların bir kısmını hatırlıyorum aradan uzun zaman geçtiğinden dolayı bazı şeyleri hatırlamıyorum[.] [B]en olay tarihinde Yüksekovada askerliğimi yaptım, hatırladığım kadarı ile bir operasyon esnasında birisinin yakalandığını hatırlıyorum, bu şahıs silahları ve arkadaşlarının yerini gösterecekti, ben o tarihte çevre güvenliği aldığımdan dolayı olayların nasıl geliştiğini hatırlamıyorum ancak K... Teğmenin komutayı bana verin ben halledeyim, ben öldüreyim dediğini hatırlıyorum, yakalanan şahsı bizzat görmedim söylediğim gibi çevre güvenliği aldığımızdan dolayı şahsın vurulma anını görmedim ancak silah sesi ve patlama sesi duyduğumu hatırlıyorum.”

H.G.:“Ben askerlik görevimi 1994-1996 yıllarında Hakkari Yüksekova’da yaptım, olay tarihinden bir gün önce biz arazide dururken gece teröristler tarafından baskın yedik, çatıştık, bize baskın yapanların etrafını sardık ve hemen hemen 10 kişi yakaladık, ertesi gün yakaladığımız iki kişinin teröristlerin yerlerini bize göstermeleri amacıyla üç tim olarak olay tarihinde operasyon için görev aldık, o iki kişi bize teröristlerin yerini gösterecekti ama onların kim olduklarını bilmiyorum, bize teröristlerin bulunduklarını iddia ettikleri mağaraya gittik ancak mağara boş çıktı hiçbirşeyle karşılaşmadık, durum böyle olunca o iki kişiden bir tanesi için ismini şuanda hatırlamadığım bir yüzbaşı bizlere hitaben ismini ve doğum tarihini söyledi, katıldığı eylemleri okudu, bize yanlış bilgi vermek ve yanlış adres göstermesinden dolayı infaz edileceğini bildirdi... [Ü]ç timden 50 civarı kişiyi görevlendirerek ateş edilmesini istedi ve orada infaz edildi, diğer şahıs ise öldürülmedi...”

Ü.Y.:“...Yüksekova [i]lçesinin ismini hatırlayamadığım bir köy[ün]de[ki] taburda askerlik görevimi yaptım, o dönem ismi iddianamede belirtilen [A.O.A.] bizim taburda yüzbaşı olarak görev yapardı, biz ara ara operasyonlara çıkardık, gününü tam hatırlayamadığım bir gün de operasyondayken koyunlarını otlatmakta olan ismini bilmediğim bir çoban gördük, çobana hangi köyden olduğunu sorduk, kendisi bizi köyüne götürdü, babası bizim yanımıza gelerek çobanın kendisinin oğlu olduğunu söyledi, oradaki rütbeliler de bu çocuğun çoban olmadığı peşmerge kıyafetiyle dolaştığını ve bu çobanın PKK mensubu biri olduğunu söylediler, benim gördüğüm kadarıyla o bölgedeki insanların bir çoğu peşmerge kıyafetiyle dolaşırdı, daha sonra çobanı yanımıza alarak dağa götürdük, çobanı benim bulunduğum yerden bayağı bir uzaklığa götürdüler, benden bayağı bir uzak bir mesafede silah sesleri geldi, daha sonra bu çobanın öldürüldüğünü öğrendim, bu çobana kimin ateş ettiğini görmedim... [O]lay tarihinde askerlik görevimi yerine getiriyordum, ancak hangi tarihler arasında olduğunu aradan uzunca bir zaman geçmiş olması nedeni ile şuan hatırlamıyorum... [B]iz arkadaşlarımız arasında bu çobanın öldürüldüğünü konuşuyorduk.”

H.Y.:“Ben Yüksekova da askerdim. Bahsedilen şahsı yakalamışlar şahısta PKK nın yerlerini biliyorum. Göstereceğim demiş. Şahsı 3 gün 3 gece gezdirmişler daha sonra şahsı el bombası ile öldürmüşler ancak ben taburda çaycı olarak görevli idim operasyonlara çıkmıyordum. Olayları görmedim. Sadece duydum. [A.O.A.] ve [K.A.nın] şahsı öldürdüğünü duydum.”

Ç.A.:“...1995 yılının ilk baharıydı. Karlar erimeye başlamıştı... [K.A.] benim bölüğümdeki teğmendi. Sanık [A.O.A.] ise yüzbaşıydı. Hatta yeni bin başı olmuştu, ancak benim bölük komutanım değildi. Ben kendi bölük komutanımın ismini hatırlayamıyorum. Köylere operasyona çıkıyorduk. 20-25 köylüyü yakaladık. Terörist olduğundan şüphelenmiştik. Bunların bir tanesi hariç diğerleri daha sonradan serbest bırakılmış, Ben serbest bırakılmayan köylüyü görmedim, hatırlayamıyorum, diğer operasyondaki askerler ve komutanlar köylüyü dört beş gün dağlarda gezdirmişler. Teröristlerin sığınaklarını göster demişler. Bir şey bilmediği için sığınakları gösterememiş. Ben bunları diğer bölük arkadaşlarımdan duydum. Daha sonra bu köylüyü dağda kurşunlayarak öldürmüşler ve cesedini de mayın koyup patlatmışlar. Bu köylüyü askerler ve rütbeliler birlikte ateş ederek öldürmüşler, 20-25 asker ateş ederek öldürmüşler, askerlere K... teğmen ateş edin, vurun diye emir vermiş... Ancak başlarında da [A.O.A.] yüzbaşı varmış, [A.O.A.] yine [K.A.] teğmene bu köylüyü öldürün diye emir vermiş mi onu bilmiyorum, tanık [Y.Ş.] Yüzbaşının postası idi heralde Yüksekova’lıydı. Tanık [H.A.yı] hatırlayamadım...”

S.T.:“...Birliğe gittiğimiz zaman diğer arkadaşlardan böyle bir söylenti duydum, kimden duyduğumu hatırlamıyorum. Nasıl öldüğünü hatırlamıyorum... Benim duyduğum çatışma sırasında bir köylünün öldüğüdür...”

K.Y.:“...1995 Yılı Nisan Ayında bu olayın olduğunu duydum. Ben o tarihde daha asker değildim. Ben Hakkari ili Yüksekova ilçesine dağıtım nedeniyle 1995 yılının 10 veya 11. aylarda intikal ettim... Bana anlatılan olayın olup olmadığını bilemiyorum. Ancak, bu olayı oradaki arkadaşlardan duydum, [A.O.A.] ben oraya gittiğimde taburda binbaşı rütbesindeydi. [A.O.A.yı] şu anda hatırlayacak kadar hafızamdadır. Çünkü kendisi çok sinirli, asabiyetli, köylülerin kendisinden çekindi[ği], adeta titrediği bir insan olduğundan dolayı halen hafızamdadır... Bu olayın olduğunu bölükteki arkadaşlarım arasında konuşulurken duydum, nasıl duyduğum şeklide şöyle ki; arkadaşlara köylülerin neden [A.O.A.dan] bu kadar korktuklarını sorduğumuzda, bizden daha önceki asker arkadaşlarımız yani önceki tertipler 4/3 ve 4/4 arkadaşlar cevaben ‘[A.O.A.] köyden kelle getirir, o kadar sinirlidir, ona dikkat edin, onun yanında yanlış yapmayın’ derlerdi...”

E.Ö.:“Ben 1995 yılında Hakkari Yüksekova’da er olarak askerlik vazifemi yapıyordum, benim bulunduğum bölüğün komutanı sanıklardan [A.O.A. idi], iddianamede anlatılan olaylar sırasında ben rahatsızlığım nedeniyle operasyona katılamamıştım, bu nedenle de [N.T.] isminde birinin öldürülmesi hadisesini görmedim, ancak bildiğim kadarıyla iddianamede anlatılan olayın olduğu operasyonda sanıklar [K.A. ve A.O.A.] vardı, operasyondan sonra arkadaşlarımdan duyduğuma göre de bu ölen şahıs, teröristler adına çalışıp, bölgede çoban gibi dolaşan bir şahısmış, askerlerimiz de bu şahsı teröristlerin olduğu yeri göstermesi için bir müddet gezdirmişler, ancak bu çocuk teröristlerin yerlerini göstermemiş, bilmediği için mi yoksa kasten mi göstermediğini bilmiyorum, akabinde de bu çocuğu bir kayaya bağlayarak el bombası ile patlatarak öldürmüşler.”

İ.Ç.:“...[A]skerliğimin bitimine 6 ay kala bizi Hakkari Yüksekova’ya görevli olarak yolladılar... [Z]annedersem Ağustos sonrası Eylül gibi terhis oldum, dolayısıyla son 6 ay görev yaptığım için 1995 yılının Ocak veya Şubat aylarında Yüksekova’ya göreve gitmiştik, ben bana bahsetmiş olduğunuz olaya bire bir görgü şahidi olmadım, ancak görev yaptığım bölükte ve diğer bölükteki görevli arkadaşlardan böyle bir olay olduğunu duyuyorduk, dağlarda tim olarak ayrılarak intikale gittiğimizde kimi timdeki beraber görev yaptığımız arkadaşlar bana bahsetmiş olduğunuz olayı anlatıyorlardı, ancak anlatan kişinin kim olduğunu şu an hatırlamıyorum, fakat anlatan kişi ya da kişiler bizzat olayı yaşayan kişilermiş, anlatımlarından bunu anlıyordum, söylediklerine göre dağda iken buldukları bir çobanı kaçması ve terörist sanmaları nedeniyle başlarındaki komutanın yakalayarak TNT patlayıcı üzerine koyup ardından görevli askerleri karşısına alarak ateş ettirip öldürttüğü konuşuluyordu, bu olay zamanla bölük içerisinde kulaktan kulağa yayıldı...

Eş.S.:“...[B]öyle bir olayı duydum. Bir şahıs yakalanmıştı çoban veya PKK lı olduğu söyleniyordu. Ben bu şahsı gördüm. 1 hafta yer göstermesi için gezdirdiler. Daha sonra [K.A.nın] timinin bu şahsı öldürdüğünü duydum. Gözümle görmedim. [A.O.A.] komutanı hatırlıyorum bütün taburdan sorumluydu. Yüzbaşı idi. Ben bu olayları diğer arkadaşlardan duydum. Duyduğuma göre mayınla o şahsı patlatmışlar...”

Mur.T.:“Ben 1974/2 tertip olarak Manisa Batıkışla’da askerliğe başladım. Yıl 1994 ya da 1995’di. Bir buçuk ay kaldıktan sonra, Çanakkale Gökçeadaya oradan da Gelibolu’ya gittim. Daha sonra bizi Van’a gönderdiler, oradan da Yüksekova’ya gittim. 1995 yılı nisan aylarıydı... Benim komutanım H... Üsteğmendi. [K.A. da] birinci tim komutanıydı. [A.O.A.] binbaşıydı. Bizim birliklerin bağlı olduğu komutandı... Operasyona çıktığımız bir günde, Onbaşılar köyüne gittik. 7-8 timdik. Timlerden birisi bana sormuş olduğunuz N... ismindeki bir köylüyü ve diğer bir çok köylüyü getirdi. Aylardan dokunzuncu ay olması gerekir, yıl 1995’di. [B]u N... isimli köylüyü ve diğer köylüleri, diğer timler adını hatırlayamadığım bir Yarbay’ın çadırına götürdüler. Çadırda, sorguya aldılar. Daha sonra N... adındaki köylüyü, sanık [K.A.nın] komutanı olduğu tim alarak dağa doğru götürdü. Ben o timin içinde yoktum... [K.A.nın] olduğu tim ve köylü [N.T.] hep birlikte operasyon bölgesine yani dağlara doğru gittiler. Bir gün sonra biz çadırdayken [K.A.nın] timi, geri döndü... Ben bu timdeki arkadaşlarıma sorduğum da, bana, N... ismindeki vatandaşı öldürdüklerini söylediler. Emri verende [K.A.] teğmenmiş, bazı asker arkadaşlar ateş etmek istememiş, onları da cezalandırmışlar, [A.O.A. da] olay yerindeymiş, [K.A.] timleri sıraya geçirmiş ateş emri vermiş, askerlerde ateş etmişler... Bu olayı en iyi bilen [K.A.nın] timindeki Yüksekovalı [Y.Ş.] ismindeki askerdir... Bana öldürme olayını anlatan askerlerin adlarını hatırlayamıyorum...”

C.E.:“... 3. Bölükteki bir arkadaş’ın bana anlattığı kadarıyla yakaladıkları bir çoban’a ‘[A.O.A.] bize pkk’nın yeri göster’ dedi. Çoban da ben böyle bişey bilmiyorum diyince binbaşı orada bulunan bütün askerlere ateş emri verdi. Söz konusu çoban’ın elleri arkadan bağlıydı. Ateş ettikten sonra cesedi tekrar geri getirdiler ve cesedin altına mayın bıraktılar. Sonra parçalanan cesedin parçalarını oradaki askerler bir araya getirdi ve olay yerine gömdük... Bu olayın yaşandığı iddia edilen yer [A]şağı [Ö]lçek köyünün yukarı kısımlarındaki üst bölgedir. Bana da bu olayı anlatan söz konusu bölgeye operasyona giden 3. Bölükteki bir arkadaştır. Olayın üzerinden epey zaman geçmesi nedeniyle o arkadaşın ismini hatırlayamıyorum. Ben sadece bu şahsı tabura getirdiklerinde 5 dk gördüm. Başka da görmedim...”

M.K.:“Ben 1994-1995 yılında Hakkari Yüksekovada askerdim... Ben tarafıma okunan maktül [N.T.nin] öldürülmesi olayını görmedim. Ancak çoban diye Kuzey Irak ta PKK’lı birinin yakalandığını, dağa götürüldüğünü, mağaralar gösterilerek nerede yatıldığını sorulduğunu, sonra mağaralarda bir şey çıkmayınca tek başına bir tepeye konulduğunu, ve vurulduğu yolunda arkadaşlar arasında dedikodu mahiyetinde duydum. Ancak gördüğüm bir şey yoktur...

Ah.K.:“... 07/10/1995 tarihinde Hakkari Yüksekova’ya gittik. Yüksekova’da 7-8 km ilçenin dışında çadırlarda kaldık ve 27/10/1995 tarihinde Hakkari Yüksekova’dan ayrıldık yani Yüksekova kırsalında ortalama 20-22 gün kalmış olduk... Yüksekova’ya gittiğimizde iddianamede anlatılan olay tabur içinde konuşuluyordu. Ben o dönemde bu olayı bizzat gören kimseyle karşılaşmadım ancak teröristlerin yerini göstermeyen bir kişinin öldürüldüğü konuşuluyordu ama bu konuda net bir bilgiye sahip değilim. Ayrıca öldürülen şahsın iddianamede geçen [N.T.] olup olmadığını da bilmiyorum...”

Ö.G.:“...[S]oyadını hatırlayamamakla birlikte [A.O.] isimli bir yüzbaşının ve Azrail K.. lakabıyla tanınan bir teğmenin bizim birliğimizde görev yaptığını düşünüyorum. Buna karşın olayın geçtiği bildirilen Armutlu mezrası bizim görev yaptığımız bölgede bulunmuyordu... [B]en kesinlikle askerlik görevim sırasında [N.T.] isimli sivil vatandaşın adı geçen sanıkların emriyle askerler tarafından kasten öldürüldüğüne ilişkin herhangi birşey duymadım. Bölükte diğer asker arkadaşlarımın arasında da bu olaya ilişkin ayrıntılı bir konudan haberdar olmadım. Ancak yakın zamanda iddianamede belirtilen olaylarla ilgili basında çıkan bir takım haberleri duydum. Askerlik sürecinde soyut anlatımlarla bu tür öldürme olaylarının olduğu askerler arasında anlatılıyordu...”

Mu.S.:“...1995-1996 yılları arasında Hakkari Yüksekova’ ya göreve gittik fakat hangi tarih olduğunu tam olarak hatırlayamıyorum, biz burda gezici birliktik bana söz ettiğiniz iddianamede adı geçen müşteki Halit Tekçi’ yi tanımam, sanık [A.O.A.yı] ismen duydum bu şahsın asker mi yoksa rütbeli mi olduğunu hatırlayamıyorum, çünkü aradan 18 sene gibi bir süre geçti, iddianamede bahsedildiği gibi [N.T.] isimli bir şahsın [A.O.A.] ve orda görevli askerler tarafından vurulduğuna şahit olmadım... [S]adece bölükte askerler arasında böyle bir konuşmanın söylendiğini duydum, bu konuşmaları yapan askerleri de hatırlayamıyorum...”

A.Ö.:“...Gelibolu Ortaköy 18. Zırhlı tugayında 5-6 ay kadar eğitim aldık bu sürenin sonunda. Hakkari Yüksekovaya gönderildik... [B]enim terhis olduğum tarih 27 Ekim 1995’ tir, okuduğunuz iddianameye ilişkin sadece duyumdan ibaret bilgim vardır. [A.O.A.] bizim görev yaptığımız 2. Bölüğe Bölük komutanımızın psikolojik olarak rahatsızlık geçirmesi sonucunda bizim orada ki 2. Ya da 3. Ayımızda komutan olarak gönderildi. [K.A.] isimli teğmen 1. Bölükte görevliydi. Tanık olarak beyanlarından bahsettiğiniz [Y.Ş.yi] tanımıyorum [H.A.] ise 1. Bölükteydi. Ben görev yaparken sivil bir[inin]... dağa operasyona askerlerin yanında götürüldüğünü 18 kişilik Tim tarafından K... Teğmenin emri ile ateş edilerek yani kurşuna dizilerek [ö]ldürüldüğünü duydum. K... Teğmen’ in bölük komutanının bilgisi haricinde ya da dahilinde gerçekleştirip gerçekleştirmediğini bilmiyorum... [A]nlatan kişilerin isimlerini anımsamıyorum... Ben bu olayı yaşandıktan 20 gün falan sonra duydum...”

Yu.B.:“...Arkadaşlarımdan duydu