2018/23631

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SÜLEYMAN TURHAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/23631)

 

Karar Tarihi: 17/11/2021

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Başvurucu

:

Süleyman TURHAN

Vekili

:

Av. Ramazan ÜZER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, tapu tahsis belgesinin geçersiz sayılması sebebiyle hükmedilen tazminatın gerçek zararı karşılamaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 1/8/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 1945 doğumlu olup Antalya'da ikamet etmektedir.

9. Vakıflar Genel Müdürlüğünce (Vakıflar İdaresi) başvurucunun Antalya'nın Kızıltoprak Mahallesi'nde bulunan gecekondusu için 16/5/1985 tarihinde 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tapu tahsis belgesi verilmiştir. Başvurucunun gecekondusunun bulunduğu taşınmaz 21/12/1981 tarihli ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yol ve park alanı olarak ayrılmıştır.

10. Tapu tahsis belgesinden sonra aynı mahallede bulunan 97/1 pafta 453 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan başvurucuya yer tahsisi yapılmıştır. Ayrıca Vakıflar İdaresinin 16/9/1987 tarihli yazısıyla tahsis karşılığında ödemesi gereken tutarın 2.000.000 TL (2 TL) olduğu başvurucuya bildirilmiştir. Başvurucu 4/3/1990 tarihinde 1.666.667 TL (1,67 TL) ödeme yapmıştır.

11. Başvurucu 12/3/2008 tarihinde Antalya Vakıflar İdaresine müracaat ederek tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesini talep etmiştir. Vakıflar İdaresi 19/3/2008 tarihli yazıyla gecekondunun bulunduğu taşınmazın imar planında park ve yol alanında kalması nedeniyle tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesinin mümkün olmadığını, gecekondu önleme bölgesinden tahsis yapılması için Muratpaşa Belediyesine bilgi verildiğini başvurucuya bildirmiştir.

12. Başvurucu 30/6/2008 tarihinde Muratpaşa Belediye Başkanlığına (Belediye) müracaat ederek aynı bölgede ve emsal nitelikte başka bir arsa tapusu verilmesini talep etmiştir. Başvurucunun talebi 18/7/2008 tarihli işlemle, taşınmazının yolda kaldığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Başvurucu bu işleme karşı Antalya 2. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) iptal davası açmıştır. İdare Mahkemesi 8/10/2009 tarihinde davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinde, tapu tahsis belgesi verilen gecekondunun tahsis tarihinden önce çıkarılan imar planında yol ve park alanında kalması sebebiyle 2981 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmasının mümkün bulunmadığı belirtilmiştir. Anılan karar Danıştay Ondördüncü Dairesince 28/2/2013 tarihinde onanarak kesinleşmiştir.

13. Başvurucu 29/6/2015 tarihinde Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Asliye Hukuk Mahkemesi) Vakıflar İdaresi ve Belediye aleyhine tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Dava dilekçesinde, Antalya'nın Kızıltoprak Mahallesi'nde bulunan 97/1 pafta 453 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 400 m²lik bölümünün tapusunun iptal edilerek başvurucu adına tescil edilmesine, bunun mümkün olmaması hâlinde taşınmazın rayiç bedeli üzerinden tazminat ödenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.

14. Asliye Hukuk Mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. 26/9/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda, tapu tahsis belgesine konu taşınmazın 400 m²sinin rayiç değeri hesaplanmıştır. Aynı bilirkişi tarafından hazırlanan 7/11/2016 havale tarihli ek raporda ise %35'lik düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonra taşınmazın rayiç değeri 234.000 TL olarak hesaplanmıştır.

15. Başka bir bilirkişi tarafından hazırlanan 25/10/2016 havale tarihli raporda ise başvurucunun tahsis karşılığında borçlandırıldığı tutardan ödediği (1.666.667 TL) ve eksik kalan (333.333 TL) tutarın dava tarihi itibarıyla güncel değeri hesaplanmıştır. Raporda; 1.666.667 TL'nin değeri Amerikan doları artış oranına göre 1.635,07 TL, avro artış oranına göre 1.472,83 TL, 24 ayar külçe altın artış oranına göre 4.915,45 TL, TÜFE endeksi değişim oranına göre 3.428,19, ÜFE endeksi değişik oranına göre 2.552,12 TL, bunların tümünün ortalamasına göre ise 2.389,21 TL olarak bulunmuştur.

16. Asliye Hukuk Mahkemesi 30/12/2016 tarihli kararıyla tapu iptali ve tescil talebini reddetmiş, tazminat istemini ise Vakıflar İdaresi yönünden kabul ederek başvurucu lehine 191.414,60 TL tazminata hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde; İdare Mahkemesinin kararına atıfta bulunularak başvurucuya tapu tahsis belgesinin verilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle tapu iptali ve tescil talebinin reddi gerektiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte kararda başvurucunun 400 m²lik tapu verileceği inancıyla 1.666.667 TL ödeme yaptığı vurgulanmış, bu tutarın isabet ettiği 333 m²nin rayiç değerinin hesaplanarak başvurucuya ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi 7/11/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda taşınmazın rayiç bedeli olarak bulunan 234.000 TL'ye 333/400 oranını uygulamak suretiyle tespit ettiği anlaşılan 191.414,60 TL'nin başvurucuya ödenmesine karar vermiştir.

17. Vakıflar İdaresi bu karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 11/4/2017 tarihinde istinaf istemini kabul ederek Asliye Hukuk Mahkemesi kararını kaldırmış, Vakıflar İdaresi aleyhine hükmedilen tazminat miktarını 2.389,21 TL'ye indirmiştir. Kararın gerekçesinde İdare Mahkemesi kararına atıf yapılarak başvurucunun işgal ettiği yerin 21/12/1981 tarihinde yapılan uygulama imar planında park ve yol alanında kalması nedeniyle tapu tahsis belgesinin baştan beri geçersiz olduğu vurgulanmıştır. Kararda, tapu tahsis belgesinin bir mülkiyet belgesi değil fiilî kullanımı gösteren bir zilyetlik belgesi olduğu gözetildiğinde başvurucunun Vakıflar İdaresinden talep edebileceği bedelin idareye ödediği 1.666.667 TL'nin güncelleştirilmiş değeri olduğu belirtilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, 21/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen 2.389,21 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte Vakıflar İdaresinden alınarak başvurucuya verilmesine hükmetmiştir.

18. Başvurucu bu karara karşı temyiz yoluna başvurmuştur. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 13/3/2018 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesi kararını, temyiz isteminin yerinde olmadığını belirterek onamıştır. Nihai karar 25/7/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

19. Başvurucu 1/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

20. Başvurucu bu arada 19/6/2017 tarihli dilekçeyle Yargıtay Birinci Başkanlığına müracaat ederek tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesi isteminin ifa edilememesi hâlinde hak sahibine ödenmesi gereken tazminatın taşınmazın rayiç değeri mi yoksa hak sahibi tarafından ödenmiş tutarın güncellenmiş hâli mi olacağı hususunda 14. Hukuk Dairesi ile 3. Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu arasında içtihat farklılığı bulunduğunu belirtmiş ve içtihadın birleştirilmesini talep etmiştir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu 31/5/2018 tarihinde, ileri sürülen kararların konularının farklı olduğu gerekçesiyle içtihadı birleştirme yoluna gidilmesine gerek olmadığına karar vermiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

21. 2981 sayılı Kanun’un "Tapu verme" kenar başlıklı 10. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"a) Bu Kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde, gecekondu sahiplerince yapılmış yapılar, 12 nci madde hükümlerine göre tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yer hak sahibine tahsis edilir ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine 'Tapu Tahsis Belgesi' verilir.

Tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder.

...

Hak sahibi olmadığı halde tapu verilen kişilerin tapuları resen iptal edilir."

22. 2981 sayılı Kanun’un "Tapu tahsis belgesi verilen gecekondular" kenar başlıklı 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Tapu tahsis belgesi verilen gecekondular hakkında aşağıdaki uygulamalar yapılır.

...

b) (Değişik : 22/5/1986 - 3290/6 md.) Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde olan veya bu Kanun uyarınca mülkiyetlerine geçen arsa veya araziler üzerinde, ıslah imar planları ile meydana getirilen imar parselleri içinde hak sahiplerine, yapılarının işgal ettiği arazi de dikkate alınarak ıslah imar planında getirilen ölçülere uygun şekilde arsa veya hisse tahsis edilir. Gecekondusu muhafaza edilemeyen hak sahiplerine aynı bölgede veya diğer gecekondu ıslah veya önleme bölgesinde başka bir arsa veya hisse verilir. Tahsis edilen arsa veya hissenin bedeli 4/11/1983 tarih ve 2942 sayılı Kanun veya 6/6/1984 tarih ve 3016 sayılı Kanuna göre tespit edilir.

…"

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Anayasa Mahkemesinin 17/11/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

24. Başvurucu, Vakıflar İdaresi tarafından verilmiş bulunan tapu tahsis belgesinin yok sayılarak sadece o dönemde ödenen tutarın güncellenmiş hâliyle sınırlı olarak tazminata hükmedilmesinin keyfî olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu; tapu tahsis belgesi verilmesi karşılığında üzerine düşen yükümlülükleri ifa ettiğini, bu sebeple taşınmazın rayiç bedelinin hesaplanarak ödenmesi gerektiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararlarının da bu yönde olduğunu belirtmiştir. Başvurucu son olarak 14. Hukuk Dairesi ile 3. Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu kararları arasında içtihat farklılığının bulunduğunu ifade etmiştir.

B. Değerlendirme

25. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, tapu tahsis belgesinin geçersiz sayılması sebebiyle ödenen tazminatın taşınmazın rayiç bedeline göre hesaplanmamasına yöneliktir. Başvurucunun şikâyetinin mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi uygun bulunmuştur.

27. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır (Mustafa Ateşoğlu ve diğerleri, B. No: 2013/1178, 5/11/2015, §§ 49-54). Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir" denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).

28. Anayasa'da yer alan mülkiyet hakkı mevcut mal, mülk ve ekonomik değerleri koruyan bir temel haktır. Kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma beklentisi -bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun- mülkiyet kavramı içinde değildir (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, § 36).

29. Anayasa Mahkemesi daha önce pek çok kararında şehir planlaması ile ilgili düzenlemelere aykırı şekilde inşa edilmiş olması sebebiyle idari makamlarca yapının her an yıkılması mümkün bulunmasına rağmen bu yönde bir girişimde bulunulmaması ve önlem alınmaması, uzunca bir süre bu duruma sessiz kalınması, esasen yapı sebebiyle vergi tahsil edilmesi veya yapının kamu hizmetlerinden yararlandırılması suretiyle bu alanlarda sosyal ortam ve aile ortamının oluşturulmasına izin verilmesi hâlinde, inşa edilen yapının kullanılmasından kaynaklanan ekonomik değerin Anayasa'nın 35. maddesi çerçevesinde önemli bir mal varlığı değeri ve dolayısıyla bir mülk oluşturduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir (birçok karar arasından bkz. Ayşe Öztürk, B. No: 2013/6670, 10/6/2015, § 85; Nazif Kılıç, B. No: 2014/5162, 15/6/2016, § 35; İrfan Öztekin, B. No: 2014/19140, 5/12/2017, §§ 43-45; Rifat Algan, B. No: 2014/19138, 22/2/2018, §§ 49-51).

30. Bireysel başvuruya konu uyuşmazlık başvurucunun gecekondusunun yıkılmasına ilişkin değil, tapu tahsis belgesinin geçersiz sayılması sebebiyle ödenen tazminat miktarının hesaplanma yöntemine ilişkindir. Somut olayda Vakıflar İdaresi tarafından 16/5/1985 tarihinde başvurucu adına tapu tahsis belgesi düzenlenmiş, başvurucunun tapu tahsis belgesinin tapuya dönüştürülmesine yönelik 12/3/2008 tarihli istemi, başvurucuya ait gecekondunun 1981 tarihli uygulama imar planında yol ve park alanında kaldığı gerekçesiyle Bölge Müdürlüğünün 19/3/2008 tarihli işlemiyle reddedilmiştir.

31. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında tapu tahsis belgesinin, taşınmazın mülkiyetinin elde edileceğine dair meşru beklenti oluşturan bir kanun hükmünün veya yerleşik yargısal içtihadın bulunmadığı vurgulanarak Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ilişkin korumadan yararlandırılmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir (Ayşe Öztürk, § 60; Süleyman Üstün, B. No: 2013/6767, 4/2/2016, §§ 59-61). Bununla birlikte başvurucu tarafından 4/3/1990 tarihinde Vakıflar İdaresine 1.666.667 TL ödeme yapılmıştır. Başvurucunun bu tutardan kaynaklı olarak ekonomik bir menfaate sahip olduğu da açıktır. Bu yönden başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı kapsamında korunması gereken bir menfaatinin mevcut olduğu kabul edilmiştir.

32. Başvurucunun tapu tahsis belgesinin geçersiz sayılmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği sonucuna ulaşılmaktadır.

33. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

34. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Anılan madde uyarınca temel hak ve özgürlükler, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 62).

35. 2981 sayılı Kanun'un 10. maddesinin (a) fıkrasında Kanun hükümlerine göre Hazine, belediye, il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığı tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun'un 13. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde Hazine, belediye, il özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde olan veya bu Kanun uyarınca mülkiyetlerine geçen arsa veya araziler üzerinde ıslah imar planları ile meydana getirilen imar parselleri içinde hak sahiplerine, yapılarının işgal ettiği arazi de dikkate alınarak ıslah imar planında getirilen ölçülere uygun şekilde arsa veya hisse tahsis edileceği, tahsis edilen arsa veya hissenin bedelinin 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu veya 6/6/1984 tarihli ve 3016 sayılı Kanun'a göre tespit edileceği kuralına yer verilmiştir.

36. Somut olayda başvurucuya 16/5/1985 tarihinde tapu tahsis belgesi verilmiş ise de başvurucunun gecekondusunun 1981 tarihli uygulama imar planında yol ve park alanında kaldığının tespit edilmesi sebebiyle Vakıflar İdaresi tarafından tapu tahsis belgesinin baştan beri geçersiz olduğu kabul edilmiştir.

37. Uyuşmazlıkta uygulanacak hukuk kurallarının yorumlanması görevi öncelikle derece mahkemelerine aittir. Bu bağlamda 2981 sayılı Kanun uyarınca tapu tahsis belgesi verilebilmesi için gecekondunun bulunduğu taşınmazın uygulama imar planında kamu hizmetine ayrılmamış olması şartının aranıp aranmadığını değerlendirmek idarelerin ve derece mahkemelerin yetkisindedir. Anayasa Mahkemesinin kanunların yorumu bağlamındaki görevi derece mahkemelerin değerlendirmelerinin keyfîlik veya bariz takdir hatası içerip içermediğini denetlemekten ibarettir.

38. Bu anlamda başvurucunun Vakıflar İdaresinin tapu tahsis belgesinin geçersiz olduğunu tespit eden 19/3/2008 tarihli işlemine karşı dava açmadığını not etmek gerekir. Öte yandan başvurucunun aynı bölgede ve emsal nitelikte başka bir arsa tapusu verilmesi talebinin Belediye tarafından reddine ilişkin 18/7/2008 tarihli işleme karşı açtığı dava İdare Mahkemesince, tapu tahsis belgesi verilen gecekondunun tahsis tarihinden önce çıkarılan imar planında yol ve park alanında kalması sebebiyle 2981 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Ayrıca başvurucu bireysel başvuruya konu yargılamada Asliye Hukuk Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin tescil talebinin reddine ilişkin olarak verdiği hüküm fıkralarına karşı üst yargı mercilerine başvurmadığı gibi bireysel başvuru formunda da tescil talebinin reddedilmesine yönelik olarak herhangi bir şikâyet dile getirmemiştir.

39. Bu koşullarda tapu tahsis belgesinin, başvurucunun gecekondusunun belgenin verildiği tarihten önceki uygulama imar planında yol ve park alanı içinde kalması sebebiyle baştan beri geçersiz olduğu tespitinin kanuni dayanağının olmadığının değerlendirilmesi için hiçbir neden bulunmamış ve müdahalenin kanuni dayanağının mevcut olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

40. Şartları taşımayanların hak sahibi olmalarının önlenmesi amacıyla tapu tahsis belgesinin geçersiz sayılmasının kamu yararına dönük meşru bir amacının bulunduğu açıktır.

41. Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2016/16, K.2016/37, 5/5/2016; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).

42. Somut olayda başvurucunun şikâyeti lehine hükmedilen tazminatın hesaplanma yöntemine ilişkin olduğundan elverişlilik ve gereklilik kriterleri yönünden bir inceleme yapılmasının bir anlamı bulunmamaktadır. Bu sebeple ölçülülük ilkesi yönünden yapılacak inceleme orantılılık ile sınırlı tutulacaktır.

43. Orantılılık sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç ile başvurulan sınırlama tedbiri arasında aşırı bir dengesizlik bulunmamasına işaret etmektedir. Diğer bir ifadeyle orantılılık, amaç ile araç arasında adil bir denge kurulmasını gerektirmektedir. Buna göre mülkiyet hakkına getirilen sınırlamayla ulaşılmak istenen meşru amaç ve başvurucunun mülkiyet hakkından yararlanmasındaki bireysel yarar arasında makul bir orantı kurulmalıdır. Hedeflenen amaca ulaşıldığında elde edilecek kamusal yararla kıyaslandığında sınırlama ile kişiye yüklenen külfetin aşırı ve orantısız olmaması gerekir (D.C., B. No: 2018/13863, 16/6/2021, § 49).

44. Olayda başvurucu, tapu tahsis belgesinin 400 m² olarak düzenlendiğini ve 400 m²nin rayiç bedelinin ödenmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Nitekim Asliye Hukuk Mahkemesi de taşınmazın rayiç bedelinin ödenmesi gerektiğini kabul etmiş ve başvurucunun borçlandırıldığı tutarın (2.000.000 TL) %83,33'ünü (1.666.667 TL) ödediğini gözeterek 400 m²nin bu orana isabet eden 333 m²sinin rayiç bedeli olan 191.414,60 TL'nin başvurucuya ödenmesine hükmetmiştir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi başvurucunun tapu tahsis belgesinin baştan beri geçersiz olduğunun tespit edildiğini dikkate alarak başvurucuya ödenecek tazminatın 4/3/1990 tarihi