2018/26098

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KÜRŞAT GÜNEY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/26098)

 

Karar Tarihi: 7/6/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI

Başvurucu

:

Kürşat GÜNEY

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, gözaltında fiziksel ve sözlü şiddete maruz kalma şikâyetinin etkili soruşturulmaması nedeniyle kötü muamele yasağının, hukuka aykırı ve uzun süre tutuklu kalması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, yargılandığı ceza davası sürecinde adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/8/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulü ile kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. 1984 yılında doğan ve vergi müfettişi olarak görev yaptığını beyan eden başvurucu, Fettuhlahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmaları kapsamında hakkındaki yakalama kararına istinaden 30/6/2017 tarihinde İstanbul'daki evinde arama yapılmasının ardından gözaltına alınmıştır. Başvurucu, gözaltına alınırken başvurucunun eşi K.G. de evde hazır bulunmuştur. Ertesi gün başvurucu Şanlıurfa'ya götürülerek kolluk görevlilerine teslim edilmiştir.

9. Şanlıurfa Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde (Kolluk Merkezi) on dört gün gözaltında tutulan başvurucu 14/7/2017 tarihinde Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığında (Başsavcılık) alınan ifadesinden sonra Şanlıurfa 3. Sulh Ceza Hâkimliğince (Sulh Ceza Hâkimliği) yapılan sorgusunun ardından silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanarak aynı ildeki ceza infaz kurumuna yerleştirilmiştir.

10. Başvurucunun gözaltı süresince hakkında alınan raporlarda darp ve cebir izi bulunmadığı tespit edilmiştir. Raporlar şöyledir:

- İstanbul Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi tarafından 30/6/2017 tarihinde düzenlenen adli sağlık raporu

- Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Eğitim ve Araştırma Hastanesi) tarafından 1/7/2017 tarihinde düzenlenen adli sağlık raporu

- Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 4/7/2017 tarihinde12.03 ve 20.46 (geçici yer değiştirme nedeniyle) saatlerinde düzenlenen iki adli sağlık raporu

- Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 6/7/2017 tarihinde düzenlenen adli sağlık raporu

- Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 9/7/2017 tarihinde düzenlenen adli sağlık raporu

- Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 14/7/2017 tarihinde 13.19 (adli merciye sevk nedeniyle) ve 18.28 (ceza infaz kurumuna teslim nedeniyle) saatlerinde düzenlenen iki adli sağlık raporu

11. Gözaltında tutulurken başvurucunun avukatıyla 3/7/2017 ile 11/7/2017 tarihlerinde iki kez görüşme yaptığı tutanaklara yansımıştır.

12. Başvurucunun avukatının hazır olduğu Başsavcılıkta alınan ifadesinde veya Sulh Ceza Hakimliğince yapılan sorgusunda gözaltındayken şiddet gördüğüne ilişkin bir söylemi bulunmadığı gibi yargı makamlarınca da bu yönde bir gözlem yapılmamıştır.

13. Başvurucu, bulunduğu ceza infaz kurumu aracılığıyla 27/11/2017 tarihinde Başsavcılığa şikâyette bulunarak gözaltı süresince fiziksel ve sözlü şiddete maruz kaldığını iddia etmiştir. Başvurucu şikâyet dilekçesinde gözaltına alındığı andan itibaren hakaret ve tehditlere maruz kaldığını, konuşmazsa evine dönemeyeceğinin söylendiğini, Şanlıurfaya getirildikten sonra Kolluk Merkezinde kafasına çuval geçirildiğini, üç kişi tarafından tekme ve yumruklarla bir saat darbedildiğini, bildiklerini anlatması için zorlandığını, bayılıncaya kadar fiziksel şiddet gördüğünü, on üç gün boyunca işkenceye maruz kaldığını ileri sürmüş; korktuğu için avukatına olanları anlatmadığını, avukatıyla görüşürken kolluk memurlarının da olduğunu belirterek kolluk görevlilerinden şikâyetçi olmuştur.

14. Başsavcılık, başvurucunun yakalanması ve gözaltı sürecine ilişkin olarak kolluk tarafından düzenlenen tutanakları, başvurucu hakkında alınan doktor raporlarını ve diğer belgeleri Kolluk Merkezinden temin ederek yaptığı inceleme sonucunda 16/3/2018 tarihinde somut bulgu veya delil olmaması gerekçesiyle kolluk görevlileri (meçhul sanık) hakkında işkence yapma suçundan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir.

15. Başsavcılık kararı başvurucuya 26/4/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucunun Başsavcılık kararına itiraz ettiğine ilişkin olarak UYAP'ta bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte başvuru formunda başvurucunun esas karar numarasını bildirdiği itiraz değerlendirme kararının bu şikâyetle ilgili olmadığı, başvuru formuna itiraz değerlendirme kararının da eklenmediği anlaşılmıştır.

16. Başvurucu 17/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

17. Başvurucu hakkında yapılan ceza yargılaması sonunda Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesince (Ağır Ceza Mahkemesi) 28/6/2018 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tutukluluk hâlinin devamına karar verildiği görülmüştür. Başvurucunun hükmen tutukluluk kararına itirazı Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin4/7/2018 tarihli kararıyla reddedilmiş, ret kararı başvurucuya 11/7/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

18. Diğer taraftan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin (Ceza Dairesi) 1/6/2021 tarihli kararıyla başvurucu hakkında verilen anılan mahkûmiyet hükmünün bozulduğu, Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 4/10/2021 tarihinde başvurucunun 8 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, bu mahkûmiyet hükmünün aşamalardan geçerek en son Ceza Dairesinin 3/3/2022 kararıyla onandığı UYAP'taki kayıtlardan anlaşılmıştır.

19. Başvurucunun aynı yargılamaya ilişkin ihlal iddialarını içeren başvurusu (B.No: 2022/46472) Anayasa Mahkemesinin 14/11/2022 tarihli kararıyla kabul edilemez bulunmuştur. Başvurucunun anılan başvurusunda isnat edilen eylemler nedeniyle cezalandırılmasının suç ve cezaların kanuniliği ilkesini ihlal ettiği, gözaltına alındığı andan itibaren avukat yardımından yararlanamadığı, yasa dışı delil olan ByLock kullandığına ilişkin delilin hükme esas alınması nedeniyle yargılama sonucunun hakkaniyete uygun olmadığı şikayetlerinin de bulunduğu görülmüştür. Başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin benzer yöndeki şikâyeti bakımından eldeki başvurunun inceleme aşamasında olduğu dikkate alınarak değerlendirme yapılmamıştır.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Anayasa Mahkemesinin 7/6/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

21. Başvurucu, yukarıda yer verilen iddialarına (bkz. 13) benzer şekilde Kolluk Merkezinde işkenceye maruz kaldığını ileri sürmüş; çıplak bırakıldığını, cinsel organı dâhil vücudunun birçok yerine darbe aldığını, şok aletiyle bacaklarına elektrik verildiğini, gözaltı boyunca fiziksel şiddetin devam ettiğini, bu nedenle ifadesini okumadan imzaladığını, iki kez doktora götürülmüş ise de muayene edilmeden hakkında rapor düzenlendiğini, Başsavcılığın hiçbir araştırma yapmadan şikâyeti hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdiğini iddia etmiştir.

22. Bakanlık görüşünde, başvurucunun kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmediği belirtilmiş; ayrıca kötü muamele yasağına ilişkin Anayasa maddelerine ve emsal kararlara yer verilmiştir.

2. Değerlendirme

23. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”

24. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

25. Somut başvuruda, başvurucu gözaltında kötü muameleye maruz kaldığını iddia etmekteyse de bu hususta yapılan ceza soruşturması sonucunda verilen Başsavcılık kararına itiraz ettiğine ilişkin bilgi bulunmamaktadır. Bu durumda başvurucunun etkili kabul edilen yargı yollarını usulüne uygun tükettiğinden bahsedilemez.

26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

27. Başvurucu; başvuru formunda ayrıntılarına yer vererek Hakimler ve Savcılar Kurulunun otoritesi altında bağımsız ve tarafsız bir mahkeme kalmadığını belirterek bu mahkemelerde yargılandığını, isnat edilen eylemler nedeniyle cezalandırılmasının suç ve cezaların kanuniliği ilkesini ihlal ettiğini, gözaltına alındığı andan itibaren avukat yardımından yararlanamadığını, yasa dışı delil olan ByLock kullandığına ilişkin delilin hükme esas alınması nedeniyle yargılama sonucunun hakkaniyete uygun olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

28. Başvurucu, Hakimler ve Savcılar Kurulunun otoritesi altında bağımsız ve tarafsız bir mahkeme kalmadığını belirterek başvuruya konu davayı gören ve temyiz incelemesini yapan hâkimlerce bağımsız ve tarafsız olmayan bir yargılama yürütüldüğünü ileri sürmüştür.

29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olaylarda bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır.

30. İhlal iddiasına ilişkin delilleri sunma ve temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğün yerine getirilmediği, dolayısıyla iddiaların temellendirilmediği durumlarda kabul edilemezlik kararı verilebilir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021).

31. Başvurucu, yargılandığı mahkemelerde görevli hâkimlerin hangi eylemleri veya mahkemelerce verilen hangi kararlar nedeniyle bu hakkının ihlal edildiğini somut olgularla ortaya koyamamış ve ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Bu nedenle söz konusu iddianın temellendirilmemiş şikâyet kapsamında kabul edilmesi gerekmektedir.

32. Diğer taraftan başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer ihlal iddiaları Anayasa Mahkemesinin 14/11/2022 tarihli kararıyla kabul edilemez bulunmuştur. Aynı ceza yargılamasına ilişkin benzer iddiaların Anayasa Mahkemesince yeniden değerlendirilmesini haklı kılan bir husus bulunmamaktadır. Bu nedenle başvurucunun adil yargılanmaya ilişkin diğer ihlal iddiaları ayrıca incelenmemiştir.

33. Açıklanan nedenlerle, başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

34. Başvurucu; şartlarının oluşmamasına rağmen tutuklandığını, makul tutukluluk süresinin aşıldığını, bağımsız mahkemelerce tutukluluk değerlendirmesi yapılmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

35. Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir.

36. Bir suç isnadına bağlı olarak tutuklulukta geçen sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih; doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 66). Dolayısıyla suç isnadına bağlı şikâyetlere ilişkin iddiaların dile getirildiği bir bireysel başvurunun ilk derece yargılaması devam ederken tutukluluğun devamına karar verilen her aşamada başvuru yolları tüketildikten sonra başvuru süresi içinde yapılması gerekir (Mehmet Emin Kılıç, B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 28).

37. Bu bağlamda bir suç isnadına bağlı olarak tutuklulukla ilgili şikâyetleri içeren bireysel başvurunun tutukluluk hâlinin devamı kararı sonrasında yapılması durumunda söz konusu karara itiraz edilmiş ise itiraz merciince verilen kararın öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir.

38. Somut olayda Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hükümle birlikte verilen tutukluluk hâlinin devamına dair karara başvurucunun yaptığı itirazın 4/7/2018 tarihinde reddedildiği ve anılan kararın 11/7/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Buna göre nihai kararın öğrenilmesinden itibaren otuz gün geçtikten sonra 17/8/2018 tarihinde yapılan bireysel başvurunun bu kısmında süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır. Anılan mahkûmiyet hükmü, temyiz incelemesi sonucunda bozulmuş ve başvurucunun tutulmasının niteliği tekrar “bir suç isnadına bağlı tutmaya” dönüşmüş olsa da bu durumun, bireysel başvurunun süresinde yapılması gerektiği yönündeki kural üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır (Benzer değerlendirme için bkz. Tuncay Yazıcı, B. No: 2014/735, 9/6/2016, §40).

39. Açıklanan gerekçelerle bireysel başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 7/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.