2018/2993 K. 2020/3514 T. 25.6.2020

11. CD., E. 2018/2993 K. 2020/3514 T. 25.6.2020

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2018/2993
Karar No.: 2020/3514
Karar tarihi: 25.06.2020
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Sahte fatura kullanmak

HÜKÜM : Mahkumiyet

Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı kararına göre; sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK'nin 230. maddesinde belirtilen unsurları taşıyıp taşımadığının tespitine gerek olmadığı, sanık savunmaları ve dosya içerisinde bulunan vergi suçu raporunda sanığın şirket yetkilisi olduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki 2 ve 3 numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

1-Hakkında 2008-2009 takvim yıllarında sahte fatura kullandığı iddiasıyla kamu davaları açılan sanığın savunmasında; suçlamayı kabul etmeyerek faturaların sahte olduğunu bilmediğini, gerçek ticari ilişki karşılığında alındığını beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, sanığın kullandığı ve sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyen şirket yetkilileri hakkında dava açılmış olup olmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek özetinin duruşma tutanağına geçirilmesi, bu davayı ilgilendiren ve sahtecilikle ilgili olan delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına konulması, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları düzenleyen mükelleflerin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı da araştırılıp, defter ve belgeler üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması ve faturaları düzenleyen şirket yetkilileri veya kişilerin, CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak düzenlediklerinin sorulması, toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-Kabule göre de;

a-Sahte fatura kullanma suçunda her takvim yılında işlenen suçların ayrı suçları oluşturduğu, sanık hakkında 2008 ve 2009 takvim yıllarından ayrı hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, iki takvim yılı için tek hüküm kurulması,

b-213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Kanun'la değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü, buna göre; sahte fatura kullanma suçunun cezasının alt sınırının 3 yıl hapis olduğu gözetilmeden, temel cezanın 18 ay hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,

c-Sanık hakkında katma değer vergisi yönünden sahte fatura kullanmak suçundan inceleme yapıldığı, bu haliyle 2008 takvim yılı yönünden; suç tarihinin son kullanılan 30.12.2008 tarihli faturanın KDV beyannamesinde kullanıldığı 25.01.2009 tarihi olduğu, 2009 takvim yılı yönünden ise: son kullanılan 31.05.2009 tarihli faturanın KDV beyannamesinde kullanıldığı 25.06.2009 tarihi olduğu gözetilmeden gerekçeli karar başlığına 2008 olarak yazılması yasaya aykırı,

d-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanığın ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 25.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.