2018/30532

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A.K. VE SEMİ CAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/30532)

 

Karar Tarihi: 14/9/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ömer MENCİK

Başvurucular

:

1. A.K.

 

 

2. Semi CAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucuların yabancı dilde yazılmış bazı dergilerin temin edilip kendilerine verilmesi taleplerinin kabul edilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 4/10/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. 2019/15600 numaralı başvuru incelenen başvuruyla birleştirilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuşlardır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucular, olayların yaşandığı dönemde Kars T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) Fetullahçı Terör Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) ilişkin suçlardan tutuklu olarak bulunmaktadır.

6. Başvurucular, haber dergileri niteliğinde olduğu anlaşılan "Time" ve "Newsweek" adlı dergileri kurum aracılığıyla temin etmek istemiştir. Başvurucular söz konusu taleplerini Ceza İnfaz Kurumuna iletmiş ancak taleplerinin sözlü olarak kabul edilmemesi üzerine Kars İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) başvurmuştur.

7. Hâkimlik, başvurucuların taleplerinin reddine karar vermiştir. Hâkimlik kararında öncelikle İdare ve Gözlem Kurulunun bir kararına değinilmiştir. Kurul kararında posta ya da kargo yoluyla gelen veya ziyaretçiler aracılığıyla getirilen yayınların ve belgelerin ceza infaz kurumunun güvenliğinin sağlanması için kuruma alınmayacağı ancak tutuklu ve hükümlülerin kurum aracılığıyla yayınlara ulaşabileceği belirtilmiştir. Daha sonra Hâkimlik, Ceza İnfaz Kurumunun somut olaya ilişkin yazılarına değinmiştir. Ceza İnfaz Kurumu, Hâkimliğe verdiği cevapta Türkçe olarak yazılan eserlerin Kurum aracılığıylatemin edildiğini ancak başvuruya konu olan dergilerin yabancı dilde yazıldığını, Kurumda bu dergileri tercüme edebilecek personelin bulunmadığını, içeriği bilinmeyen yayınların ise Kurum güvenliği gereğince alınamadığını belirtmiştir.

8. Hâkimlik, Ceza İnfaz Kurumunun yazısı doğrultusunda şikâyetleri incelemiştir. Yaptığı inceleme sonucunda Hâkimlik, başvurucuların İngilizce olarak yazılmış dergileri almak istediğini ve Kurumda bu eserleri tercüme edecek personelin bulunmadığını vurguladıktan sonra içeriklerinin bilinemeyeceği gerekçesiyle başvuru konusu dergilerin alınmasına yönelik taleplerinin reddine karar vermiştir.

9. Başvurucular, Hâkimlik kararlarına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Kars 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararlarının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucuların itirazının reddine karar vermiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

10. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkı" kenar başlıklı 62. maddesinin olay tarihindeki hâli şöyledir:

"(1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.

(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar, hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam eden hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.

 (3) Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez."

11. 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin 2020 yılında yapılan değişiklikten sonraki hâli şöyledir:

"(1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.

(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar, hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam eden hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.

 (3) (Değişik:14/4/2020-7242/32 md.) Kurum disiplinini, düzenini veya güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren, hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran yahut müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez.

 (4) (Ek:14/4/2020-7242/32 md.) Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez. Ancak ilan ve reklamın geçici süreyle kesilmesi hâli, bu hükmün dışındadır. Yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkilidir."

12. İlgili diğer ulusal hukuk için bkz. İbrahim Kaptan (2), B. No: 2017/30723, 12/9/2018, §§ 15-19; ilgili uluslararası hukuk için bkz. Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, §§ 17, 18.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

14. Başvurucular adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

15. Başvurucular; dünyaca ünlü iki dergiyi Kurum aracılığıyla satın almak istediklerini ancak İngilizce olan bu dergilerin Ceza İnfaz Kurumunda tercüme yapacak personelin yokluğu nedeniyle kendilerine verilmediğini oysa birçok İngilizce yayının daha önce kendilerine verildiğini belirtmiştir. Bundan başka başvurucular; başvuruya konu dergilere ilişkin bir yasaklama kararının bulunmadığını, tercüman bulundurmanın idarenin bir sorumluluğu olduğunu, yapılan uygulama ile süresiz ve süreli yayınlara ulaşabilme haklarının ellerinden alındığını ifade etmiş ve haber alma özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuruculardan A.K. ayrıca isminin kamuya açık belgelerde gizlenmesi talebinde bulunmuştur.

16. Bakanlık görüşünde; dergilerin tercüme edilememesi nedeniyle içeriğinin denetlenmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla söz konusu dergilerin Ceza İnfaz Kurumunun güvenliği açısından tehlikeli içeriği olup olmadığının anlaşılabilmesinin olay tarihi itibarıyla mümkün olmadığı belirtilmiştir. Bundan başka ceza infaz kurumlarında bulunan FETÖ/PDY mensuplarının haberleşme ihtimali de dikkate alınarak başvurucuların taleplerinin gerekçeli şekilde reddedildiği ifade edilmiş; başvurucuların Türkçe eserleri alma veya kütüphaneden yararlanma imkânına sahip olduğu, başvuruya konu olayda ifade özgürlüğüne en az müdahale eden ölçülü bir sınırlama yapıldığı belirtilmiştir. Başvurucu A.K. yönünden ise ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken değinilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

17. Başvurucular Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında genel olarak bireysel başvuru formunda ileri sürdükleri iddiaları yinelemiştir.

2. Değerlendirme

18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Anayasa Mahkemesi daha önce vermiş olduğu birçok kararında, tutuklu ve hükümlülere kargo yoluyla gelen ya da ziyaretçileri aracılığıyla getirilen veya tutuklu ve hükümlülerin satın aldıkları süreli ya da süresiz yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir (ilgili kararlar için bkz. Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 24; İbrahim Kaptan (2), § 23; Ahmet Sil ve Taner Yay, B. No: 2017/35227, 30/9/2020, § 31; Erdoğan Kardeşler, B. No: 2018/15777, 7/4/2021, § 26). Söz konusu kararlar çerçevesinde bir değerlendirme yapıldığında bir ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucuların bazı dergilerin temin edilmesine yönelik taleplerinin kabul edilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğü, dolayısıyla ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir.

19. Anayasa’nın 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...

Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

21. Herkes gibi tutuklu ve hükümlüler de Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altındadır (Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 43; Hüseyin Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015, § 44; İbrahim Bilmez, B. No: 2013/434, 26/2/2015, § 74; Ahmet Temiz (6), § 34).

22. Somut olayda başvurucular; ücreti yatırılarak yayın talep etme sisteminin düzgün işletilmediğinden, bu nedenle belirli bir haber veya düşünceye erişimin sağlanması için devletin sahip olduğu yükümlülükleri yerine getirmediğinden şikâyetçi olmuştur. Bir ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucuların bazı dergilerin temin edilmesine yönelik taleplerinin kabul edilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir.

23. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi imkânına getirilecek bir sınırlandırmayla devletin ifade özgürlüğüne gerçekleştireceği bir müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olması gerekmektedir. Söz konusu negatif yükümlülüğün yanında somut olayın koşullarının gerektirmesi hâlinde kamu otoritelerinin tutuklu ve hükümlülerin ifade özgürlüklerinden tam olarak yararlanmalarını sağlama pozitif yükümlülüğü de bulunmaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin ceza infaz kurumunda bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini isteyebilmesi, devletçe çerçevesi kanun ve diğer mevzuatla çizilerek kabul edilmiş pozitif yükümlülüklerden biridir (Erdoğan Kardeşler, § 31).

24. İdari ve yargısal otoritelerin aldıkları kararlarla kişilerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşmasını engelleyici veya zorlaştırıcı bir tutum sergilemeleri devletin ifade özgürlüğü kapsamındaki pozitif yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sonucunu doğurabilir (bireysel başvuru hakkı bağlamında benzer değerlendirmeler için bkz. Candaş Kat, B. No: 2015/18467, 19/11/2019, § 40). Öte yandan pozitif yükümlülük bağlamında tutuklu ve hükümlülere bu imkânın kullandırılması işin teknik boyutu, devletin olanakları, kurumların imkân ve kapasitesi ile infaz hukukunun gereklilikleri gibi koşullarla da bağlantılıdır (Abdülmenaf Osman, B. No: 2015/5483, 10/5/2018, § 15; Erdoğan Kardeşler, § 31).

25. Somut olayda başvurucuların dünyaca bilinen "Time" ve "Newsweek" adlı dergilerin Kurum aracılığıyla temin edilmesine yönelik taleplerinin kabul edilmediği anlaşılmıştır. Hâkimlik başvurucuların taleplerini reddederken söz konusu yayınların yabancı dilde yazılmış olması, Ceza İnfaz Kurumunda bu yayınları tercüme edecek personel yokluğuna ve bu nedenle dergilerin denetlenemeyecek olmasına dayanmıştır (bkz. §§ 8, 9).

26. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği birçok kararda tutuklu ya da hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma yöntemlerini teker teker sıralamıştır. Bu yöntemlerden biri, kanunun açık hükmünün de emrettiği gibi ücretinin hükümlü ve tutuklularca karşılanması koşuluyla herhangi bir yayının kurumca satın alınmasıdır (İbrahim Kaptan (2), § 31; Recep Bekik ve diğerleri, § 38; Ahmet Sil ve Taner Yay, § 45). Somut olayda başvurucuların taleplerinin de bahis konusu yöntem kapsamında olduğu açıktır.

27. Ücretleri tutuklu ve hükümlüler tarafından ödenmek ve kurum tarafından temin edilmek suretiyle istenen süreli yayınların öncelikle kuruma getirilmesi için gerekli işlemler yapılır. Dergiler kuruma geldiğinde ise kamu otoritelerinin Anayasa Mahkemesi içtihadında kabul edilen ilke ve kriterler ışığında (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 41-45) 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca bir denetim yapması beklenir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. İbrahim Kaptan (2), § 32; Ahmet Sil ve Taner Yay, § 46; hakkında toplatma kararı bulunmayan yayınlar yönünden 5275 sayılı Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca yapılması gereken denetime ilişkin ilkeler için bkz. Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 45).

28. Ceza infaz kurumu idareleri üzerinde kurum düzeni ve güvenliği ile suç işlenmesinin önlenmesi görevlerini layıkıyla yerine getirmelerine engel olacak derecede yükümlülük oluşturulmasına yol açabilecek uygulamaların arzu edilmeyeceği açıktır (Recep Bekik ve diğerleri, § 52). Nitekim İbrahim Kaptan (2) (aynı kararda bkz§§ 32-37) kararında Anayasa Mahkemesi, ceza infaz kurumu idarelerinin görevlerini layıkıyla yerine getirmelerini zorlaştırması hususunu da gözönünde bulundurarak tutuklu ve hükümlülere kargo yoluyla gelen ya da ziyaretçileri aracılığıyla getirilen, ders kitapları hariç, süreli ya da süresiz yayınların tümünün kategorik olarak ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesinin ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlal oluşturmadığı sonucuna varmıştır.

29. Anayasa Mahkemesi yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin kurum disiplinini, düzenini veya güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren, hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran yahut müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan yayınlar olup olmadığının belirlenmesinin, bu yayınların incelenmesini gerektirdiğinin ve bunun da teknik ve uzmanlık gerektiren bir iş olduğunun da farkındadır (benzer bir değerlendirme için bkz. AYM, E.2020/53, K.2021/55, 14/7/2021, § 110). Bununla birlikte ceza infaz kurumu idarelerin yaptığı uygulamaların tutuklu ve hükümlülerin bilgiye ulaşmasını, dolayısıyla ifade özgürlüğünü adil olmayan bir şekilde kısıtlaması durumunda ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği sonucuna varılması mümkün olmayacaktır.

30. İdarenin ve derece mahkemelerinin başvuru konusu olayda başvurucuların taleplerinin karşılanması için alternatif yolların bulunup bulunmadığını araştırmadığı görülmektedir. Özellikle dergilerin yabancı dil bilen bir uzman tarafından denetlenmesinin gerekli olması nedeniyle kurum dışından bulunacak bir bilirkişiden destek alınması imkânının var olup olmadığı hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Pek tabiidir ki Anayasa Mahkemesi, bir bilirkişi yardımından yararlanılması nedeniyle herhangi bir maddi külfet doğması durumunda bunun idarece karşılanması yerine yayınların ücretinin talep eden kişiden alınması gerektiğinin de bilincindedir.

31. Kaldı ki söz konusu dergilerin ceza infaz kurumuna alınmasında bir sakınca bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirmenin yerel otoritelerce yapılmasının zorluğu nedeniyle infaz kurumlarının bağlı olduğu, daha geniş olanaklara sahip olan Bakanlıktan söz konusu değerlendirmeyi yapması için görüş sorulması da mümkündür. Nitekim başvuruya konu olaydan sonra 14/4/2020 tarihinde kabul edilen bir kanun ile yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Bakanlığın yetkili olacağı kabul edilmiştir (bkz. § 11).

32. Somut başvuru bağlamında tutuklu ve hükümlülerin haber ve fikir alma özgürlüğüne güvence sağlama hususunda asıl yetkili ve görevlinin ilgili ceza infaz kurumu idaresinin olduğu açıktır. Bununla birlikte süreli yayınlara erişim noktasında hâkimliğin de idarenin bilgiye erişimi imkânsız kılan uygulamalarını engelleme görevinin bulunduğu unutulmamalıdır (benzer bir değerlendirme için bkz. Recep Bekik ve diğerleri, § 54; Ahmet Sil ve Taner Yay, § 48). Ceza İnfaz Kurumu ve derece mahkemelerinin mahpusların yabancı dilde yazılan yayınlara ulaşabilme talepleri yönünden devletin olanakları doğrultusunda kullandıkları takdir yetkisinin Ceza İnfaz Kurumunda bulunan başvurucuların yabancı dilde yazılan eserlerdeki bilgilere erişimini imkânsız hâle getirdiği değerlendirilmiştir.

33. Sonuç olarak başvurucuların yabancı dilde yazılan dergilere ulaşmaları türlü gerekçelerle reddedilmiş ancak eserlerin yabancı dil bilen kimselerce denetlenmesi için her türlü çaba gösterilmesine karşılık söz konusu dergilerin mahpuslara ulaştırılmasının ceza infaz kurumu idaresi üzerinde orantısız yük olacağı gösterilememiştir.

34. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

35. Başvuruculardan A.K. ihlalin tespiti ve 300.000 TL tazminat, başvurucu Semi Can ise ihlalin tespiti ve 1.000.000 TL tazminat talebinde bulunmuşlardır.

36. Başvuruculardan A.K.nın başka bir ceza infaz kurumuna nakledildiği, diğer başvurucunun ise tahliye olduğu anlaşıldığından başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

37. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvuruculara ayrı ayrı net 13.500 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucu A.K.nın kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

C. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

D. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. Başvuruculara AYRI AYRI net 13.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Kars İnfaz Hâkimliğine (E.2018/487, K.2018/546 ve E.2018/1590, K.2018/1558 sayılı kararlar) GÖNDERİLMESİNE,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.