2018/4067 K. 2018/8056 T. 16.10.2018

11. CD., E. 2018/4067 K. 2018/8056 T. 16.10.2018

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2018/4067
Karar No.: 2018/8056
Karar tarihi: 16.10.2018
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet

HÜKÜM : Mahkumiyet

I- Sanık ...’nin, hakkında 2007-2008-2009-2010-2011-2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek eylemleri yönünden verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ;

03.10.2012 tarihli iddianamede Sanık ... hakkında 2007 ve 2008 takvim yıllarına yönelik açılmış bir dava bulunmamasına karşın 2007-2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme eylemlerinden sanık hakkında kurulan hükümler yok hükmünde olup bu husustaki kanuna aykırılıkların kanun yararına bozma yoluyla giderilmesi mümkün görülmüştür.

5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 311. maddesi hükmüne göre, eski hale getirme istemiyle birlikte temyiz talebinde de bulunulması halinde, inceleme mercii Yargıtay'ın ilgili dairesi olduğundan, mahkemenin 17.03.2016 tarihli eski hale iade talebinin kabulüne dair ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;

Yokluğunda verilen gerekçeli kararın, sanığın yakalama ile alınan savunmasında bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS sisteminde kayıtlı olan adresine tebliğe çıkarıldığı, bu adresten bila tebliğ iade edilen kararın, sanığın MERNİS adresine Tebligat kanunu’nun 21/2 maddesi gereğince 04.01.2014 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, sanığın hükmün infazı için cezaevine alındığı 22.10.2015 tarihinden sonra 04.03.2016 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu anlaşıldığından, süresinde yapılmayan vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken aynı Yasanın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,

II- Sanıklar ... ile ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıkların temyiz itirazlarının incelenmesinde;

5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 311. maddesi hükmüne göre, eski hale getirme istemiyle birlikte temyiz talebinde de bulunulması halinde, inceleme mercii Yargıtay'ın ilgili dairesi olduğundan, mahkemenin 04.03.2015 tarihli eski hale iade talebinin kabulüne dair ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;

7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Dosya incelendiğinde sanık ...’ın sorgusunda bildirdiği son adresi yerine doğrudan MERNİS adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğu, sanığın cezaevine alındığı 23.01.2014 tarihinde hükmü öğrendiği ve temyiz talebinin süresinde olduğu, sanık ...’ın ise yargılama sırasında bildirdiği son adresi yerine, 11.06.2014 tarihli sorgusunda bildirdiği adresine çıkarılan tebligatın bila dönmesi üzerine MERNİS adresine tebligat yapılmış olduğu ve bu sebeple tebliğ işleminin usulsüz olduğu, anlaşılmakla eski hale getirme talebinin kabulü ile, sanığın cezaevine alındığı 07.05.2015 tarihinde hükmü öğrenip 12.05.2015 tarihinde yasal süresi içinde temyiz ettiği gözetilerek yapılan incelemede;

Sanıkların 2007-2012 takvim yılları arasında sahte fatura düzenlediklerinin iddia ve kabul edildiği olayda;

1- Sanıklardan ...’ın şirkette % 10 pay sahibi olup şirketin kuruluşundan itibaren yönetici sıfatının bulunmadığı ve sanığın atılı suçlamaları kabul etmeyerek sahte faturaları kendisinin düzenlemediğinin iddia etmesi, diğer sanık ...’ın ise kimliğinin sahte olarak kullanıldığı ve şirketle ilgisinin bulunmadığını beyan etmesi karşısında ; sahte fatura düzenlemek suçunda suçun maddi konusunun fatura oluşu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ''Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır'' şeklindeki düzenlemeye göre de, alım-satım ya da hizmet ifasının belgesi olan faturaların, Vergi Usul Kanununun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi, sanıkların düzenlediği iddia olunan faturaların 2009 takvim yılı dışındaki yıllara ait faturaların asılları veya onaylı örneklerinin de dosya içerisinde bulunmadığı görülmekle, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi bakımından; suça konu fatura asılları ya da onaylı suretlerinin duruşmaya getirtilip incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, sanıkların ortağı oldukları şirketin düzenlemiş olduğu faturaları kullanan mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması, bu şirket yetkilileri hakkında sahte fatura kullanmaktan dava açılmış olup olmadığı belirlenip, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi; faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim tesellüm belgeleri, bedellerinin ödendiğine ilişkin ticari teamüle uygun kanıtlama yeteneği olan geçerli ödeme belgeleri ve satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespiti ile faturaları kullanan mükellefin yeterli üretimi, mal girişi ya da stoku olup olmadığı da araştırılıp, karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılması; sanıklar ... ve ...'ın savunmasının doğru olup olmadığının tespiti bakımından, faturaları kullanan şirket yetkililerinin CMK'nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanıkları tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanıkların bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,faturalarda yer alan imza ve yazıların sanıklara ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, Sanık ...’ın temyiz dilekçesinde, şirketin kuruluşunda rol oynadığını beyan ettiği ve şirketin 2009 yılına ait bir kısım faturaları ve bazı belgelerinin de kendisinde ele geçirildiği ... ile yine şirketi kurdurduğu beyan edilen ...’ın CMK'nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi, şirketi fiilen kimin idare ettiği ve faturaların kim tarafından düzenlendiğinin sorulması , 2009 yılı faturalarının ...’e ait iş yerinde yapılan aramada bulunduğunun belirtilmesi karşısında bu arama tutanağının da dosya içerisine alınması, sanıklardan ...’ın kimliğinin çalınması ve başkaları tarafından kullanıldığı , hakkında Gaziantep’te açılmış bir dosyada beraat verildiğine yönelik savunmasının doğru olup olmadığının araştırılması, sonucuna göre toplanan tüm deliller değerlendirilip sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

3- Kabule göre de;

a)Aynı takvim yılı içerisinde birden fazla sahte fatura düzenleme eyleminin zincirleme suç oluşturduğunun ve sanıklar hakkında TCK'nın 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

b)Sanıklar hakkında hüküm kurulurken 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesi yerine uygulama maddesinin 359/d-1 olarak gösterilmesi

c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ile ...’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarı bakımından sanıkların kazanılmış hakkının saklı tutulmasına ve bozma gerekçelerine göre bozma kararının hükmü süresinde temyiz etmeyen sanık ...’ye sirayet ettirilmesine, 16.10.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.