2018/5809

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Ş.Ç. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/5809)

 

Karar Tarihi: 24/2/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Selçuk KILIÇ

Başvurucu

:

Ş.Ç.

Vekili

:

Av. Mesut ADAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, harç iadesi için müzekkere yazılması talebine yönelik ek kararın hakkaniyete uygun olmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 2/3/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucunun maliki olduğu Bursa'nın Osmangazi ilçesindeki taşınmazların kamulaştırılmasına yönelik 13/11/2000 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığınca (Belediye) karar alınmıştır.

7. Kamulaştırma işlemi üzerine başvurucu tarafından 11/12/2000 tarihinde Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırma bedelinin artırılması davası açılmış ve Mahkemenin 19/2/2002 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

8. Anılan kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin (Daire) 25/6/2002 tarihli kararı ile bozulması üzerine Mahkemece bozma kararına uyularak kamulaştırma bedelinin 3.254.399.146.612 eski Türk lirası olarak (3.254.399,14 TL) artırılmasına 29/11/2002 tarihinde hükmedilmiştir.

9. Davalı Belediyece temyiz edilen karar Dairenin 8/4/2003 tarihli ilamıyla onanmış ve bakiye onama harcının temyiz edene (Belediyeye) yükletilmesine karar verilmiştir. Söz konusu onama kararının tebliğe çıkarılabilmesi için başvurucu tarafından 28/4/2003 tarihinde 131.803,20 TL bakiye onama harcı ödenmiştir.

10. Belediyece kamulaştırmadan vazgeçildiği belirtilerek kararın düzeltilmesi isteminde bulunulması üzerine Daire 13/6/2003 tarihli karar ile kamulaştırma kararı henüz kesinleşmeden yapılan vazgeçme talebi doğrultusunda gerekli kararın verilmesi için mahkeme kararını tekrar bozmuş ve temyiz onama harcı ile karar düzeltme harcının istek hâlinde düzeltme isteyene iadesine karar vermiştir.

11. Mahkeme 14/11/2003 tarihinde bozma kararına uyarak konusuz kalan kamulaştırma bedelinin artırılması talebinin reddine hükmetmiştir. Kararın hüküm kısmının ikinci fıkrasında, 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 7.880.000 eski Türk lirası (7,88 TL) maktu ret harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile başkaca harç alınmasına gerek olmadığına, maktu ret harcının davalı idareden alınmasına, fazla yatırılan harcın karar kesinleştiğinde -istek hâlinde- yatırana iadesi hususuna yer verilmiştir. Söz konusu karar, Dairenin 9/3/2004 tarihli kararı ile onanmış; kararın düzeltilmesi istemi de yine Dairenin 13/9/2004 tarihli kararıyla reddedilerek karar kesinleşmiştir.

12. Kamulaştırma işleminin konusuz kalmasından sonra Belediye ve başvurucu, ödedikleri kamulaştırma bedellerine, harç ücretlerine ve diğer bedellere yönelik olarak karşılıklı alacak davası açmıştır. Başvurucu 4/3/2005 tarihinde açtığı karşı alacak davasında 131.803,20 TL bakiye onama harcının iadesi talebinde de bulunmuştur. Mahkemenin 12/10/2009 tarihli kararında; Belediyenin 221.589,81 TL anapara, 207.396,95 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 428.986,76 TL alacağının olduğu, başvurucunun ise 131.803,20 TL bakiye onama harcı dışında toplam 436.756,71 TL alacağının olduğu belirtilmiş ve bu bedellerin karşılıklı olarak ödenmesine hükmedilmiştir. Ayrıca Yargıtay onama kararı gereğince Belediye tarafından ödenmesi gereken ancak başvurucunun yatırdığı 131.803,20 TL onama harcının muhatabının başvurucu olmadığı, dolayısıyla başvurucunun kendi rızası ile muhatabı olmadığı, ödeme konusunda zorunluluğu bulunmadığı ve karşı taraf olan Belediyece ödenmesi gereken harcı Maliyeye yatırdığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun bu davranışı sonucunda sorumlu olmaması nedeniyle yatırdığı onama harcı ile ilgili olarak idareden faiz talebinde bulunamayacağı, diğer harçları Maliyeden talep etmiş olup iade almış olmasına karşın onama harcını Belediyeden iade talep ettiği ve bu durumun kanun koyucunun amacına uygun olmadığı kanaatine varıldığı ifade edilmiş; öte yandan "bahsi geçen onama harcının Maliyeden talep edilmesi gerektiği" bildirilmiştir.

13. Mahkemenin 12/10/2009 tarihli kararı karşılıklı olarak temyiz edilmiştir. Daire 11/5/2010 tarihli kararında öncelikli olarak dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, gerektirici yasal nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre "sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığını" belirtmiştir. Ardından dört madde hâlinde ifade ettiği eksiklikler tamamlandıktan sonra tekrar karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle "kararda belirtilen hususlar yönünden" hükmün bozulmasına karar vermiştir.

14. Dairenin 11/5/2010 tarihli kararına yönelik olarak taraflarca kararın düzeltilmesi isteminde bulunulmamıştır.

15. Bozma kararı üzerine Mahkemenin 17/12/2012 tarihli kararında da öncelikli olarak bozma ilamı üzerine taraflarca karar düzeltme yoluna gidilmediği belirtilmiş, ayrıca "bozma kararına uyulmuş olması itibarıyla başvurucu tarafından yatırılan diğer harç bedelleri gibi 131.803,20 TL onama harcı aslı bakımından bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olması nedeniyle değerlendirme yapılmadığı" vurgulanmıştır. Öte yandan takas ve mahsup uygulanmak suretiyle toplam 226.059,88 TL Belediye alacağının 201.701,33 TL asıl alacak bedeline 8/2/2005 tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmek suretiyle başvurucudan tahsili ile Belediyeye ödenmesine ve tarafların fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

16. Taraflarca temyiz edilen karar Dairenin 12/11/2013 tarihli hükmüyle onanmış, sadece davalı Belediye tarafından yapılan kararın düzeltilmesi istemi yine Dairenin 3/11/2014 tarihli kararı ile reddedilmiştir.

17. Başvurucu, yukarıda anılan kararın kesinleşmesi üzerine 29/1/2015 tarihli harç iadesi talepli dilekçe ile Mahkemeye yeniden müracaat etmiştir. Dilekçesinin sonuç kısmında önceye ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla ödemiş olduğu 131.803,20 TL bakiye harcın tarafına iadesi hususunda ilgili vergi dairesine müzekkere yazılması ve sair ödediği harçlar ile masrafların tarafına ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

18. Mahkeme 12/2/2015 tarihli ek kararında; Mahkemenin 29/11/2002 tarihli kararının onanmasına dair Dairenin 8/4/2003 tarihli ilamının tebliğe çıkarılabilmesi için Belediyece ödenmesi gereken 131.803,20 TL bakiye onama harcının 28/4/2003 tarihinde başvurucu tarafından ödendiğinin ileri sürüldüğü belirtmiştir. Söz konusu harcın Mahkemenin 17/12/2012 tarihli kararına ilişkin dosyada görülen mahsuplaşmaya ilişkin dava ve karşı davadaki alacak taleplerinin konusu arasında olduğu, anılan davada başvurucu ile Belediyenin alacaklarının karşılıklı olarak takas ve mahsubuna karar verildiği ve kararın kesinleştiği vurgulanarak bakiye harç iadesinin mümkün olmadığı sonucuna varıldığı ifade edilmiştir.

19. Temyiz edilen ek karar Dairenin 29/6/2015 tarihli kararıyla onanmış, karar düzeltme istemi de Dairenin 16/10/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

20. Nihai karar 23/2/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 2/3/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 24/2/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

22. Başvurucu; Belediyenin 2000 yılında almış olduğu kamulaştırma kararından üç sene sonra tek taraflı kararı ile vazgeçtiğini ve bu vazgeçme nedeniyle tarafına ödediği kamulaştırma bedelini faiziyle birlikte geri aldığını, buna karşın kendisinin ise tarafından ödenen temyiz onama harcının hem anaparasını hem de faizini hâlen alamadığını, idarenin sonradan vazgeçeceği bir kamulaştırma kararı sonucunda yapmak zorunda kaldığı mahkeme masraflarının ve faizlerinin karşılanmaması ile sonuçlanan yargılama sürecinde adaletten bahsedilemeyeceğini ifade etmiştir. Başvurucu ayrıca Mahkemenin ek kararında gerekçe olarak ileri sürülen takas ve mahsup definin hatalı olduğunu, Mahkemenin 12/10/2009 ve 17/12/2012 tarihli kararının incelenmesinden temyiz onama harcına yönelik herhangi bir takas veya mahsup durumunun bulunmadığını, bakiye onama harcının Maliyeden talep edilebileceği şeklinde hüküm kurulduğunu, mahkeme kararının adil olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:

"Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler."

24. Anılan hüküm gereğince Anayasa Mahkemesi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (G.S., B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).

25. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (Zafer Öztürk, B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 18).

26. Nihai işlem veya kararların anılan tarihten önce kesinleştiğinin tespiti hâlinde ilgili şikâyetler bakımından başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir. Anayasa Mahkemesinin yargı yetkisine ilişkin bu tespitinin bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında yapılabilmesi mümkündür (Korcan Pulatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 32).

27. Somut olayda, başvurucuya ait taşınmazların Belediyece kamulaştırılması üzerine başvurucunun açtığı kamulaştırma bedelinin artırılması davasının konusuz kalması nedeniyle reddedilmesi üzerine Belediye ve başvurucu ödedikleri kamulaştırma bedellerine, harç ücretlerine ve diğer bedellere yönelik karşılıklı olarak alacak davası açmıştır. Başvurucu, kamulaştırma bedelinin artırılması davasında Mahkemece verilen kısmen kabul kararının onanmasına yönelik 8/4/2003 tarihli Daire kararının tebliğe çıkarılabilmesi için Belediyece ödenmesi gereken 131.803,20 TL bakiye onama harcının ödendiğini belirterek 4/3/2005 tarihinde açtığı karşı alacak davasında 131.803,20 TL bakiye onama harcının iadesi talebinde de bulunmuştur.

28. Söz konusu alacak davasında Mahkeme 12/10/2009 tarihli kararıyla, sorumlu olmamasına karşın yatırdığı onama harcı ile ilgili olarak başvurucunun Belediyeden faiz talebinde bulunamayacağını, diğer harçları Maliyeden talep etmiş olup iade almış olmasına karşın onama harcını ise Belediyeden iade talep ettiğini ve bu durumun kanun koyucunun amacına uygun olmadığını belirtmiş; bununla birlikte "söz konusu onama harcının Maliyeden talep edilmesi gerektiği" vurgulayarak 131.803,20 TL bakiye onama harcına yönelik gerekçesini oluşturmuştur (bkz. § 12).

29. Mahkemenin 12/10/2009 tarihli kararının karşılıklı olarak temyiz edilmesi üzerine Daire 11/5/2010 tarihli kararıyla dört madde hâlinde ifade ettiği eksiklikler dışındaki 131.803,20 TL bakiye onama harcını da kapsayan "sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığına" karar vermiş ve hakkında karar düzeltme yoluna gidilmeyen sair temyiz itirazları yönünden kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

30. Bahsi geçen bakiye onama harcının Mahkemenin 12/10/2009 tarihli kararına ilişkin dosyanın konusunu oluşturduğu, Mahkemenin 12/10/2009 tarihli kararının bakiye onama harcına ilişkin kısmına yönelik temyiz itirazlarının Dairenin 11/5/2010 tarihli kararıyla yerinde görülmediği ve karar düzeltme yoluna da gidilmemesi nedeniyle bakiye onama harcına yönelik hükmün kesinleştiği belirlenmiştir.

31. Mahkemenin kesinleşen kararı üzerine başvurucu 29/1/2015 tarihli dilekçesiyle, anılan 131.803,20 TL bakiye onama harcını ödediğini belirterek Mahkemeden bu kez söz konusu bedelin iadesi hususunda ilgili vergi dairesine müzekkere yazılması ve sair ödediği harçlar ile masrafların tarafına ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

32. Başvurucunun söz konusu talebi üzerine Mahkemece ek bir karar alınarak onama harcını da kapsayan alacak davasının mahkeme kararıyla kesin hükme bağlandığı ve bu meselenin kesinleştiği belirtilerek ayrıca bir değerlendirme yapılmaksızın bahsi geçen harcın iadesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir.

33. Buna göre uyuşmazlık konusu bakiye onama harcına yönelik hususun Dairenin 11/5/2010 tarihli kararıyla hükme bağlandığı ve bu kısmın kesinleştiği açıktır. Bu itibarla başvurucunun kesin hüküm üzerine Mahkemeye yaptığı başvurunun ve Mahkemenin herhangi bir değerlendirme yapmaksızın mevcut durumu belirten ek kararının etkili bir yol olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

34. Dolayısıyla başvuruya konu bakiye onama harcına yönelik kararın ilgili kısmının, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başladığı 23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılmıştır.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe katılmamıştır.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Celal Mümtaz AKINCI'nın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 24/2/2021 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvurucu, Belediyenin kamulaştırmadan vazgeçmesi nedeniyle, kamulaştırma bedelinin arttırılması davası sonucunda kararı icraya koyabilmek için yatırmak zorunda kalınan temyiz onama harcının kendilerine iade edilmesi gerektiğini, mahkemece söz konusu harcın Maliye’den talep edilmesi gerektiğinin belirtildiğini. Kararın kesinleşmesi üzerine daha önceki harç iadelerinde olduğu gibi harcın iadesini sağlayabilmek için ilgili mahkemeye başvurduklarını ancak harcın takas ve mahsuba konu edildiğinden bahisle taleplerinin reddine karar verildiğini, ölçülülük ilkesine aykırı bu durumun hakkaniyete uygun yargılanma ilkesine aykırı olduğunu ve müvekkilinin zarar görmesi sonucu doğurduğunu ileri sürmüştür.

2. Dosya incelendiğinde yerel mahkemenin 12/10/2009 tarihli kararında “anılan onama harcının başvurucu ile belediyenin alacaklarının takas ve mahsubuna dahil edilmeyerek Maliyeden talep edilmesine…” karar verilmesi üzerine, davacı (başvurucu) tarafından harç iadesini sağlamak için Maliyeye müzekkere yazılmasının istenilmesi üzerine, mahkemenin 12/2/2015 tarihli ek kararı ile; “ davacı (başvurucu) ile belediye arasındaki alacaklar yönünden takas mahsuba konu edildiği” gerekçesiyle talebin reddedildiği görülmüştür.

3. Uyuşmazlık konusu temyiz onama harcının kararın icraya konulabilmesini sağlamak amacıyla dosyanın davacısı (başvurucu) tarafından yatırıldığı çekişmesizdir. Söz konusu harcın belediye ile davacı alacaklarının takas mahsubuna dahil edilmediği yönünde kesinleşmiş mahkeme kararı da bulunmaktadır. Öte yandan maliyeye yatırılan bir harcın taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinde takas ve mahsuba konu edilmesi de zaten hukuken ve fiilen imkansızdır. Çünkü maliye, belediye ile davacı-başvurucu arasındaki ihtilafta taraf değildir. Onama harcı, davacının kazandığı dava sonucunda ilamın icraya konulabilmesini temin için davacı tarafından maliyeye yatırılmıştır. Dolayısıyla harç maliyenin kasasına girmiştir. Yersiz ödendiğinin anlaşılması halinde de iade ile mükellef olan harcı tahsil etmiş olan maliyedir. Bu yüzden yatırılan onama harcının taraflar arasındaki ihtilafta takas ve mahsuba tabi tutulması mümkün değildir.

4. Açıklanmaya çalışılan nedenlerle, kamulaştırmadan vazgeçilmesi nedeniyle ödenmesi yersiz hale gelmiş olan onama harcının davacı-başvurucuya ödenmemesi hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bağlamında adil yargılanma ve mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğurur.

5. Bu ihlale Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/2/2015 tarihli ek kararı neden olduğundan ve başvurucu da mahkememize bu karar nedeniyle uğradığı hak ihlalini şikayet etmiş olduğundan sayın çoğunluğun zaman bakımından yetkisizlik yönündeki gerekçe ve kararına katılmıyorum.

 

 

 

 

Üye

 Celal Mümtaz AKINCI