2019/15069

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DENİZ ŞAH BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/15069)

 

Karar Tarihi: 3/2/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucu

:

Deniz ŞAH

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza davasında başvurucunun (sanığın) duruşmada hazır bulunma talebi reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanmaya çalışılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 15/4/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Birinci Bölüm Birinci Komisyon tarafından incelenen başvurunun eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddiası yönünden kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.

5. Komisyonca adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası yönünden başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına ve adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

8. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

10. Başvurucu, Geyiksuyu Jandarma Komando Tabur Komutanlığı personeli ile DHKP/C silahlı terör örgütü üyesi olduğu değerlendirilen kişiler arasında 6/4/2016 günü Tunceli ili Hozat ilçesi Taşıtlı Köyü kırsal alanında meydana gelen çatışma neticesinde yaralı olarak ele geçirilmiştir. Başvurucunun üzerinden -diğer suç delilleri ile birlikte- S.U. adına düzenlenmiş bir adet sürücü belgesi temin edilmiştir.

11. Başvurucu silahlı terör örgütüne üye olma ve terör örgütü kurma ve yönetme suçlarından 13/4/2016 tarihinde tutuklanmış ve Elazığ E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna teslim edilmiştir.

12. Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 31/5/2016 tarihli uzmanlık raporunda, başvurucunun üzerinden ele geçirilen ve S.U. adına düzenlenmiş olan sürücü belgesinin tamamen sahte olduğu ve iğfal kabiliyetinin bulunduğu tespitlerine yer verilmiştir.

13. Başvurucu hakkında Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından DHKP/C silahlı terör örgütünün faaliyetleri kapsamında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, kişinin yerine getirmekte olduğu kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs, resmi belgede sahtecilik, sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermileri satın alınması taşınması bulundurulması, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi suçlarından 16/3/2017 tarihinde iddianame düzenlenmiştir.

14. İddianamenin kabulü ile açılan dava Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 2017/82 Esas sırasına kaydedilerek görülmeye başlanmıştır.

15. Başvurucu Mahkemeye hitaben yazdığı 10/4/2017 tarihli dilekçe ile Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) uygulamasının yüz yüzelik ve doğrudan doğruyalık ilkelerini ihlal ederek etkili savunma yapma imkanını ortadan kaldırdığını ve bu nedenle SEGBİS aracılığı ile sorgulanmak istemediğini beyan ederek savunmasını mahkeme salonunda ve avukatının hukuki desteği eşliğinde yapabilmek için duruşmada hazır edilmesini talep etmiştir.

16. Başvurucu yargılamanın 7/6/2017 tarihli ilk celsesine ceza infaz kurumu ile gerçekleştirilen SEGBİS bağlantısına yanıt verilmemesi nedeniyle katılamamıştır. Mahkeme SEGBİS aracılığı ile savunma yapmak istemeyen başvurucunun duruşmada hazır bulundurulmasında sakınca bulunup bulunmadığının Tunceli Valiliği, Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü ve Tunceli İl Jandarma Komutanlığından sorulmasına ve başvurucunun Mahkemeye getirilmesi için Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna müzekkere yazılmasına karar vermiştir.

17. Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 5/9/2017 tarihli yazısı ile Adana Cezaevi Jandarma Bölük Komutanlığının 5/9/2017 tarihli görüş yazısı Mahkemeye bildirilmiştir. Anılan görüş yazısı içeriğinde Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşanan terör olayları nedeniyle karayolu ile tutuklu sevkinin personel ve tutuklunun can güvenliği açısından sakınca teşkil edeceği, Tunceli iline havayolu ile sevk imkânının da bulunmadığı ve duruşmanın SEGBİS aracılığı ile yapılmasının güvenlik zaafiyetini önleyeceği belirtilmiştir.

18. Başvurucu müdafi 8/9/2017 tarihli dilekçe ile başvurucunun duruşmada hazır edilmesi için infaz kurumuna müzekkere yazılmasını talep etmiştir. Başvurucu 11/9/2017 tarihli ikinci celseye de katılmamıştır. Bu celsede Tunceli Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığının başvurucunun Mahkemede hazır bulundurulmasının sakıncalı olup olmadığına ilişkin cevabi yazıları okunmuştur. Valilik ve Emniyet Müdürlüğünün aksine Jandarma Komutanlığı tarafından başvurucunun Mahkemede hazır edilmesi durumunda güvenlik önlemlerinin alınabileceği bildirilmiştir. Mahkeme, başvurucunun duruşmada bizzat hazır edilmesine yönelik talebin reddine karar vermiştir. Ara kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Sanık müdafinin sanığın bizzat mahkemede hazır edilmesi istemli talebinin Tunceli Valiliğinin 24/07/2017 tarihli yazı cevabında sanığın Adliyeye getirilip götürülme esnasında öldürülmesi, kaçırılması veya kargaşa çıkması gibi kamu güvenliğini bozacak durumunun bulunmasının bildirilmesi, yine İl Emniyet Müdürlüğünün 12/06/2017 tarihli cevabi yazısında sanığın getirilip götürülme sırasında öldürülmesi, kaçırılması veya kargaşa çıkması gibi kamu güvenliğini bozacak sansasyonel olaylarının çıkmasının ihtimaller dahilinde olduğunu belirtir yazıları ve 694 sayılı KHK nin 147 maddesi ile 5271 sayılı CMK 196/4 maddesinde yapılan değişiklikle hakim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumda aynı anda görüntülü vesesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurtiçinde bulunan sanığın sorgusunun yapılabilir ve duruşmalara katılmasına karar verilebilir hükmü de gözönünde bulundurularak sanığın ve müdafinin bizzat duruşmada hazır edilmesi talebinin reddi ile bir sonraki celse sanığın SEGBİS ile savunmasının alınmasına, sanığın kimlik bilgisinin yapılmamış olması nedeni ile bizzat SEGBİS salonunda hazır edilmesinin sağlanması için kaldığı ceza infaz kurumuna müzekkere yazılmasına, [...] karar verildi."

19. Başvurucu duruşmanın 1/12/2017 tarihli üçüncü celsesine de duruşmada bizzat hazır bulundurulmadığı gerekçesi ile SEGBİS aracılığıyla katılmamıştır. Başvurucu müdafinin hazır bulunduğu bu celsede kamu görevlisi olan bir kısım müştekiler dinlenilmiş ve başvurucunun bir sonraki celse kimlik tespitinin yapılabilmesi amacıyla SEGBİS aracılığı ile hazır edilmesine, SEGBİS odasına çıkmak istemediği takdirde zorla çıkartılmasına karar verilmiştir.

20. Başvurucu 9/2/2018 tarihli dördüncü celsede duruşmaya Adana F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki SEGBİS odasından katılmıştır. Kimlik tespiti yapılan başvurucu beyanında avukatının isteği üzerine SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katıldığını, bu şekilde savunma yapmak istemediğini, sonraki celselere duruşmada bizzat hazır edilmesi halinde katılacağını ve SEGBİS ile katılmayacağını beyan etmiştir. Mahkeme, SEGBİS kullanımının yasal dayanağının bulunduğu, Tunceli ilinde terör faaliyetlerinin yoğun olarak yaşandığı ve başvurucunun bulunduğu infaz kurumu ile Tunceli ili arasında uzun bir yol mesafesi olduğu gerekçeleri ile başvurucunun duruşmada bizzat hazır bulunma talebinin reddine karar vererek yargılamaya devam etmiştir. Bu celsede tanıklar E.B., R.Ç., V.A., T.K., S.Ö., E.S., E.Ç., M.A.T., H.B. ve Ş.H. dinlenilmiştir. Mahkeme başvurucunun sonraki duruşma gün ve saatinde bizzat duruşma salonunda hazır edilmesi için infaz kurumuna müzekkere yazılmasına karar vermiştir.

21. 8/3/2018 tarihinde Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilen başvurucu Mahkemeye hitaben yazdığı 13/4/2018, 24/4/2018, 23/5/2018, 28/5/2018 ve 8/6/2018 tarihli dilekçelerinde duruşmaya bizzat katılmak yönündeki talebini yinelemiştir. Başvurucu bu dilekçelerinde özetle savunmasını hiçbir etki ve baskı altında olmadan kendisini rahatlıkla ifade edebileceği bir ortamda yapmak istediğini, yüz yüzelik ve doğrudan doğruyalık ilkelerine aykırı olan ve savunma hakkını kısıtlayan SEGBİS'in bu koşulları karşılamadığını, çok sayıda müşteki ve tanık için alınan güvenlik tedbirlerinin kendisi için alınmadığını, ceza infaz kurumunda kendisine işkence ve kötü muamelede bulunan görevlilerin refakatinde özgür iradesi ile savunma yapmasının mümkün olmadığını, dayatılan SEGBİS uygulaması nedeni ile müşteki ve tanık beyanlarına karşı savunma yapamadığını ileri sürmüştür.

22. Başvurucu 14/4/2018, 23/5/2018 ve 8/6/2018 tarihli -beşinci, altıncı ve yedinci- celselere katılmamıştır. 14/4/2018 tarihli beşinci celsede müştekiler A.S., A.K. ve E.M.A. ile tanık G.K. dinlenilmiştir. Başsavcılık 23/5/2018 tarihli altıncı celsede esas hakkında mütalaasını sunmuş, 8/6/2018 tarihli yedinci celsede de aynı mütalaayı yinelemiştir. Mahkeme, başvurucu müdafinin hazır bulunduğu bu celselerde başvurucunun bir sonraki duruşma gün ve saatinde duruşmada bizzat hazır edilmesi ve eğer bizzat hazır edilemeyecek ise SEGBİS aracılığı ile hazır edilmesi için infaz kurumuna müzekkere yazılmasına karar vermiştir.

23. Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 16/4/2018 ve 12/6/2018 tarihli cevabi yazılarında Bolu Cezaevi Jandarma Bölük Komutanlığı tarafından başvurucunun mahkemede hazır bulundurulmasının güvenlik açısından riskli olduğunun bildirildiği ve bu nedenle başvurucunun istenilen gün ve saatlerde SEGBİS odasında hazır bulundurulacağı bildirilmiştir. Anılan cevabi yazıların ekinde bulunan ve Bolu Cezaevi Jandarma Bölük Komutanlığı tarafından hazırlanan 21/7/2017 tarihli tutanağın ilgili kısmı şöyledir:

"Suç vasıfları olarak 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak, Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma', 'PKK, FETO/PDY ve diğer terör örgütleri' suçlarından hükümlü ve tutuklu olanlarının (BTÖ) PKK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde adam kaçırma ve propaganda amaçlı yol kesme eylemleri ve yol güzergâhları üzerinde patlayıcı madde (EYP) düzeneği yerleştirmek sureti ile icra ettiği bombalı eylemlerini son zamanlarda arttırdığı, Hakkari, Şırnak, Van, Tunceli, Bingöl, Bitlis, Siirt, Batman, Ağrı ve Muş bölgesinin terör olayları yönünden hassasiyet arz etmesi sebebiyle bu illere yapılacak söz konusu sevklerin, yapılmasının güvenlik açısından riskli olduğu, duruşmaların SEGBİS sistemi ile yapılmasının daha uygun olacağı değerlendirilmiş[tir]"

24. Mahkeme infaz kurumuna yazdığı 13/6/2018 tarihli müzekkere ile başvurucunun SEGBİS vasıtasıyla ifade vermek istemese bile 27/6/2018 tarihinde SEGBİS odasında hazır edilmesini istemiştir.

25. Mahkeme 27/6/2018 tarihli hüküm celsesinde başvurucunun duruşmada bizzat hazır edilme talebinin reddine karar vermiştir. Ara kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...667 sayılı KHK'ya karşılık gelen 196. Madde uyarınca sanığın savunma ve beyanının SEGBİS sistemi ile alınmasında herhangi bir sakınca bulunmadığından ayrıca Bolu F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli ceza infaz kurumu müdürlüğü ve daha önce Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü'nün ile yapılan yazışmalar da göz önüne alındığında, Tunceli ilinde terör faaliyetlerinin yoğunluğu da göz önünde bulundurularak ve sanığın kaldığı ceza evi ile Tunceli ili arasındaki uzun yol mesafesi de göz önünde bulundurularak bu talebin reddine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olundu."

26. 27/6/2018 tarihli duruşma tutanağından, başvurucunun ceza infaz kurumundaki SEGBİS odasına zorla getirildiği, odaya girmemek için görevlilere zorluk çıkardığı, kapının girişine kendisini bıraktığı, kendisine sorulan sorulara cevap vermediği ve "savunma hakkımız engellenemez" şeklinde sloganlar attığı anlaşılmaktadır. Başsavcılık önceki celselerde sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrarlamıştır. Başvurucu müdafi, başvurucunun SEGBİS odasına zorla getirilmesi, elleri ve kollarının görevlilerce tutulması ve bu şekilde beyanda bulunmak zorunda bırakılmasının suç teşkil ettiğini ifade ettikten sonra esas hakkında mütalaaya karşı beyanda bulunmuştur. Başvurucu esas hakkında mütalaaya karşı beyanı ve son sözlerinin neler olduğu yönündeki sorulara "savunma hakkımız engellenemez" şeklinde slogan atarak cevap vermiştir.

27. Mahkeme, başvurucu hakkında DHKP-C silahlı terör örgütü adına anayasal düzeni cebir ve şiddet yoluyla değiştirmeye teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 18 yıl hapis cezasına, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan 9 yıl hapis ve 30.000 TL adli para cezasına, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde izinsiz olarak tehlikeli madde bulundurmak suçundan 8 yıl 4 ay hapis ve 20.000 TL adli para cezasına ve resmi belgede sahtecilik suçundan 3 yıl hapis cezasına hükmetmiştir.

28. Başvurucu müdafi 29/6/2018 tarihli dilekçe ile -mahkûmiyet kararının usul ve yasaya aykırı olduğu iddiasının yanı sıra- başvurucunun zorla getirilmesine ilişkin kurulan ara karar ile zorla getirme işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur. Anılan istinaf başvurusu Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 22/2/2019 tarihli kararı ile esastan reddedilmiştir. Mahkûmiyet hükmü resmi belgede sahtecilik suçu açısından istinaf kararı ile 22/2/2019 tarihinde kesinleşmiştir. Öte yandan yargılama diğer suçlar açısından temyiz kanun yolu aşamasında devam etmektedir.

29. Başvurucu, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin nihai kararı 3/4/2019 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir.

30. Başvurucu 15/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

31. İlgili hukuk kaynakları için bkz. Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020, §§ 38-60.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

32. Anayasa Mahkemesinin 3/2/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

33. Başvurucu, duruşmada bizzat hazır bulundurulma yönündeki taleplerinin soyut ve belirsiz gerekçeler ile karşılanmadığını, duruşmaya SEGBİS ile katılması yönündeki zorlama nedeni ile etkili savunma yapamadığını ve savunması alınmadan hüküm kurulduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

34. Bakanlık görüşünde;

i. Başvurucunun istinaf kanun yoluna başvurusu sırasında duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğini öne sürmediği ve buna ilişkin bir itirazda bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin ileri sürdüğü iddialarını Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmadan önce istinaf aşamasında dile getirmemesi ve bu iddialarına ilişkin bilgi veya belge sunmaması nedeniyle başvurucunun başvuru yollarını usulüne uygun tüketmediği sonucuna varılması gerektiği ifade edilmiştir.

ii. Başvurucu hakkında resmi belgede sahtecilik suçu dışında kalan suçlardan verilen mahkûmiyet hükümlerinin henüz Yargıtay aşamasında derdest olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle yargılamanın bütünü açısından hukuk sisteminde mevcut yargısal yollar tüketilmeksizin bireysel başvuruda bulunulduğu hususunun da başvurunun kabul edilebilirliği yönünden yapılacak incelemede göz önünde tutulması gerektiği beyan edilmiştir.

iii. SEGBİS ile ilgili mevzuat hakkında açıklamalarda bulunularak SEGBİS yönteminin hangi durumlarda uygulanabileceğinin, hangi mercinin bu yöntemin kullanılmasına karar verme yetkisine sahip olduğunun ve ses görüntü bağlantısı için gerekli olan teknik altyapıya ilişkin koşulların ilgili mevzuatta açık bir şekilde düzenlendiği açıklanmıştır. SEGBİS ile ifadesi alınanların duruşma salonundakileri görebilme ve söylenenleri duyabilme imkânı bulunduğu, yargılama makamının ve duruşmada hazır bulunan diğer kişilerin de aynı şekilde ifade alma, beyanda bulunma ve soru yöneltme gibi yargısal işlemleri karşılıklı olarak gerçekleştirebilme imkânına sahip oldukları, başka bir ifadeyle SEGBİS'in içerdiği bu özellikler sayesinde yargılamanın unsurlarından biri olan yüz yüzelik ilkesinin gerçekleştiği belirtilmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) kararlarına atıfla, video konferans yoluyla duruşma yapılmasının adil yargılanma hakkını ihlal etmediği savunulmuştur.

iv. Yargı çevresi dışında tutuklu bulunan başvurucunun duruşmalara katılımının SEGBİS aracılığı ile sağlanmasının makul sürede yargılanma hakkına uygun olduğu gibi başvurucunun Mahkemeye götürülmesi sırasında gerçekleşmesi muhtemel kaza ve terör saldırısı riskini de ortadan kaldırdığı ileri sürülmüştür. Ayrıca Ağır Ceza Mahkemesinin ilgili kurumlara yazı yazmak suretiyle başvurucunun Mahkemeye nakline engel teşkil edecek güvenlik sorunlarını değerlendirmesini sağlayacak kadar veri elde ettiği ve savunma hakkının kısıtlanmaması için gereken özeni gösterdiği ileri sürülmüştür.

v. SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılması nedeniyle başvurucunun iddia makamına karşı Mahkeme önünde dezavantajlı konuma düştüğüne işaret eden herhangi bir unsur bulunmadığı beyan edilmiştir. Duruşmanın SEGBİS yoluyla yapılmış olmasının, başvurucunun yargılanmasının önemli bir gecikmeye mahal vermeden makul bir süre içerisinde sonuçlandırılması amacının gerçekleştirilmesini sağladığı ve bu suretle adil yargılanma hakkının tüm unsurlarının yerine getirildiği ileri sürülmüştür.

35. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, savunma hakkının kısıtlanmasının 5271 sayılı Kanun'un 289. maddesinde hukuka kesin aykırılık nedeni olarak tarif edilmesi nedeniyle bu hakkın ihlali iddiasının istinaf merciince incelenmesi için ileri sürülmesinin gerekli olmadığını beyan etmiştir. Başvurucu ayrıca duruşmada hazır bulunma hakkının kısıtlanmasını gerektirecek ciddi nedenlerin bulunmadığını ve Mahkemenin savunma hakkını kullanabilmesi için çaba göstermediğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

36. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

37. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı yönünden incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

38. Bakanlık, bireysel başvuruya konu şikâyetin istinaf kanun yolunda dile getirilmediğini ve temyiz kanun yolunun tüketilmediğini ileri sürdüğünden öncelikle bu meselelerin incelenmesi gerekir.

39. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

41. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddialar ile bu mahkemelere sunulmayan bilgi ve belgeler bireysel başvuru konusu edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).

42. Somut olayda başvurucu, Mahkemeye farklı tarihlerde sunduğu çok sayıda dilekçe ile duruşmaya SEGBİS vasıtasıyla katılmayacağını bildirmiştir. Mahkeme infaz kurumuna yazdığı 13/6/2018 tarihli müzekkere ile başvurucunun SEGBİS vasıtasıyla ifade vermek istemese bile SEGBİS odasında hazır edilmesini talep etmiştir. Bunun üzerine başvurucu 27/6/2018 tarihli hüküm celsesinde, ceza infaz kurumu görevlileri tarafından kurumdaki SEGBİS odasına zorla getirilmiştir. Başvurucu müdafii 29/6/2018 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde zorla getirme kararı ve işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Buna göre, duruşmada bizzat hazır bulunmak isteyen başvurucunun SEGBİS odasına zorla getirilmesi işleminin hukuka aykırılığının istinaf kanun yolunda ileri sürüldüğü hususunda tartışma bulunmamaktadır.

43. Öte yandan, başvurucu hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün istinaf kanun yolu incelemesi neticesinde kesinleştiği ve hapis cezasının infazına başlandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, başvuru formunda ileri sürülen ihlal iddialarının Mahkemece verilen muhtelif hükümler arasında belli bir hükme özgülenmediği görülmektedir. Bu nedenlerle, resmi belgede sahtecilik suçu dışında kalan suçlardan verilen mahkûmiyet hükümlerine ilişkin temyiz incelemesinin devam ediyor olmasının kesinleşen hüküm ile ilgili olarak yapılan bireysel başvurunun kabul edilebilirlik incelemesine herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.

44. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

45. Anayasa Mahkemesi aynı mahiyetteki şikâyetleri Şehrivan Çoban (aynı kararda bkz. §§ 72-104) kararında incelemiş olup anılan karardaki ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi Şehrivan Çoban kararında Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının duruşmada hazır bulunma hakkını da kapsadığını belirterek ceza adaletinin hakkaniyete uygun şekilde gerçekleşebilmesi için sanığın mahkemenin huzuruna çıkarılmasının büyük önem arz ettiğini vurgulamıştır (Şehrivan Çoban, §§ 73, 74). Anayasa Mahkemesi anılan kararda sanığın ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılımının sağlanmaya çalışılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini tespit ederek bu müdahalenin Anayasa'nın 36. maddesini ihlal edip etmediğine ilişkin değerlendirmenin ise kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşulları yönünden yapılacak inceleme sonucunda belirlenebileceğini ifade etmiştir (Şehrivan Çoban, §§ 78-81). Buna göre sanığın SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılımının sağlanması şeklindeki müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için kanuni bir temelinin bulunması, meşru bir amaca dayalı ve ölçülü olması gerekmektedir (Şehrivan Çoban, §§ 82-88).

46. Anayasa Mahkemesi Şehrivan Çoban kararında söz konusu müdahalenin ölçülü bir müdahale olarak kabul edilebilmesi için gerekli olan genel ilkeleri de ortaya koymuştur (Şehrivan Çoban, §§ 89-95). Bu genel ilkelere göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ölçülü bir müdahale olup olmadığı ölçülülük ilkesinin alt ilkeleri olan elverişlilikgereklilik ve orantılılık ilkeleri yönünden yapılacak değerlendirmenin sonucuna göre belirlenebilecektir. Buna göre duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması, ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olduğunun gösterilmesi ve orantılılık yönünden bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede özellikle gereklilik ilkesi uyarınca suç isnadına ilişkin yargılamalarda duruşmada hazır bulunma hakkını sınırlayan herhangi bir tedbirin öncelikle gerekli olduğunun gösterilmesi gerekir. Bu çerçevede sanığın duruşmada hazır bulunmamasını zorunlu kılan bir olgunun varlığı derece mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır (Şehrivan Çoban, §§ 89-93).

47. Müdahalenin gerekli olduğunun ortaya konulduğu hâllerde ise sanığın duruşmada hazır bulunmamasının yargılamanın adilliğine bir bütün hâlinde zarar verip vermediği orantılılık açısından incelenmelidir. Bu kapsamda duruşmada bizzat hazır bulundurulmayan tarafın diğer tarafça ileri sürülen görüşler ve kanıtlar hakkında bilgi sahibi olup olamadığı veya bunlara yorum yapıp yapamadığı, dezavantajlı duruma düşürülmeksizin davaya etkili katılımının sağlanmasında makul bir fırsata sahip olup olmadığı hususları detaylı bir incelemeye tabi tutulmalıdır. Orantılılık açısından yapılacak değerlendirmede, yokluğunda gerçekleştirilen işlemin sanığın duruşmada fiziken hazır bulunmasını gerektiren (esaslı) nitelikte bir işlem olup olmadığına da bakılmalıdır (Şehrivan Çoban, § 94).

48. Somut olayda başvurucunun duruşmada bizzat hazır bulunma talebinin Mahkemece reddedilmesi 5271 sayılı Kanun'un 196. maddesinin (4) numaralı fıkrasına dayandığından anılan müdahale kanunilik ölçütünü karşılamaktadır.

49. Başvurucunun duruşmaya bizzat katılma talebi, yasal düzenlemeler uyarınca sanığın savunmasının SEGBİS vasıtası ile alınmasının sakınca oluşturmadığı ve transfer esnasında kendisinin ve kamu görevlilerinin yaşamı yönünden risk oluşturduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Buna göre müdahalenin kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması, bunun yanı sıra gerek tutuklu kişinin gerekse tutukluya refakat edecek güvenlik görevlilerinin yaşamının ve vücut bütünlüğünün korunması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır.

50. Ölçülülük ilkesi açısından ilk olarak müdahalenin elverişli olup olmadığı incelenmelidir. Somut olayda başvurucunun SEGBİS yoluyla duruşmaya katılımının sağlanmak istenmesinin amacı Mahkemenin bulunduğu il merkezinde ve çevresinde meydana gelen terör olayları nedeniyle duruşma salonuna transfer sırasında başvurucunun ve görevlilerin güvenliği açısından zorluk yaşanmamasıdır. Buna göre başvurucunun transferi nedeniyle oluşabilecek güvenlik kaygısı gibi meşru bir amaca ağırlık verilerek duruşmada hazır bulunma hakkına sınırlama getirilmesi anlaşılabilir bir durumdur. Başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkına yapılan müdahalenin başvurucunun ve kamu görevlilerinin yaşam haklarının korunması amacına ulaşılması bakımından elverişli bir araç olduğu söylenebilir.

51. İkinci olarak müdahalenin gerekli olup olmadığı incelenmelidir. Ölçülülük denetiminde gereklilik ölçütü, müdahalede bulunulurken en hafif aracın seçilmesi anlamına gelmektedir (Şehrivan Çoban, § 90). Gereklilik ölçütü yönünden duruşmada hazır bulunma hakkı ancak olayın koşullarının zorunlu kıldığı durumlarda sınırlanabilecektir (Şehrivan Çoban, § 91). Bu çerçevede sanığın duruşmada hazır bulunmamasını zorunlu kılan bir olgunun varlığı derece mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır.

52. Başvuru konusu olayda, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs başta olmak üzere çok sayıda nitelikli suçtan yargılanan başvurucu, Mahkemenin bulunduğu il merkezine yakın denilebilecek bir mesafede bulunan Elazığ ilindeki bir infaz kurumunda tutuklu olarak bulunmasına rağmen soruşturma devam ederken Mahkemenin yargı çevresine daha uzak olan Adana ilindeki bir ceza infaz kurumuna sevk edilmiştir. Mahkemenin dördüncü celsede başvurucunun duruşmada hazır bulunma yönündeki talebini reddederken dayandığı gerekçelerden biri başvurucunun bulunduğu Adana ilindeki infaz kurumu ile Mahkemenin bulunduğu il arasındaki mesafenin uzunluğu olmasına rağmen başvurucu celse arasında bu defa daha uzak bir ildeki infaz kurumuna nakledilmiştir (bkz. § 20-21). Diğer bir ifadeyle, duruşmada hazır bulunma hakkından açıkça feragat etmeyen aksine bu hususta ısrarcı olan başvurucu her seferinde Mahkemenin bulunduğu il merkezine daha uzak bir infaz kurumuna nakledilmiştir. Bununla birlikte başvurucunun nakil nedenleri kararda gösterilmemiştir. Dahası yargı organları ile infaz kurumu idaresinin başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının gerekliliklerinin sağlanmasına uygun şekilde planlama yapıp yapmadıklarına ilişkin bir veriye de ulaşılamamıştır.

53. Mahkeme, infaz kurumlarınca gönderilen ve Tunceli iline tutuklu naklinin, tutuklu ve refakatindeki kamu görevlilerinin can güvenliği açısından riskli olduğuna ilişkin Jandarma Bölük Komutanlığı tutanaklarına istinaden başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin reddine karar vermiştir. Ancak esas alınan tutanakların somut olaya özgü olarak yapılan araştırmalar neticesinde elde edilen verilere istinaden düzenlendiği hususunda kuşku bulunmaktadır. Nitekim Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü tarafından 23/5/2018 ve 27/6/2018 tarihli altıncı ve sekizinci celseler öncesinde Mahkemeye iletilen ve başvurucunun Mahkemede hazır bulundurulmasının güvenlik açısından riskli olduğuna ilişkin tespitler içeren tutanağın belirtilen celse tarihlerinden uzun süre önce 21/7/2017 tarihinde düzenlendiği anlaşılmaktadır (bkz. § 23). Başvurucunun bir yıllık süre zarfında sekiz celse devam eden duruşmada hazır edilememesinin gerekçesi olarak gösterilen güvenlik riski, her celse öncesinde olaya özgü olarak araştırılmadığı gibi geçmiş tarihli kolluk tutanaklarındaki tespitlerin duruşma tarihi itibarıyla geçerli olup olmadığı hususu da irdelenmemiştir. Somut olayda ilk derece mahkemesince başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayalı olarak kabul edilmediğinin somut ve olaya özgü bir gerekçeyle ortaya konulduğundan söz etmek mümkün gözükmemektedir.

54. Başvurucu aşamalarda ibraz ettiği dilekçelerde ve SEGBİS ile katıldığı dördüncü celsede ısrarla duruşmalara bizzat katılmak istediğini dile getirmiştir. Aralarında bireysel başvuruya konu resmi belgede sahtecilik suçunun da bulunduğu birçok nitelikli suçtan yargılanan başvurucu, sekiz celse süren yargılamanın altı celsesine katılmamış, sesli ve görüntülü iletişim tekniği ile katıldığı dördüncü celsede isnat edilen suçlara ilişkin savunma yapmamış ve Mahkemede bizzat hazır edilmediği takdirde sonraki duruşmalara katılmayacağını ve savunma yapmayacağını beyan etmiştir.

55. Başvurucunun yokluğunda bir kısım müşteki ve tanıklar dinlenmiş, dosyaya gelen yazılı deliller okunmuş ve esas hakkında mütalaa sunulmuştur. Başvurucu, bulunduğu infaz kurumunun SEGBİS odasına zorla getirildiği hüküm celsesinde de savunma yapmayı reddetmiş, bu celsede başvurucunun yokluğunda sunulan esas hakkındaki mütalaa yinelenmiş ve başvurucunun isnat edilen suçlara ilişkin savunması alınmadan Mahkemece hüküm verilmiştir. Diğer bir ifadeyle esas hakkındaki mütalaanın okunduğu ve başvurucu hakkında hüküm verildiği yani esaslı işlemlerin yapıldığı tüm oturumlarda başvurucu duruşmada bizzat hazır bulunamamıştır. Buna göre anayasal düzeni ortadan kaldırma başta olmak üzere birçok nitelikli suçtan yargılanan başvurucunun esaslı işlemlerin yapıldığı oturumların hiçbirinde hazır bulundurulmaması yargılamanın adilliğine zarar vermiştir.

56. Bu çerçevede derece mahkemelerince diğer alternatifler değerlendirilmeden ve olaya özgü somut gerekçeler sunulmadan doğrudan başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin reddedilmesi, en uygun aracın seçilmemesi sebebiyle müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna yol açmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun esas hakkında işlemlerin yapıldığı duruşmada hazır bulunma talebinin reddedilmesinin zorunlu olduğu derece mahkemelerince somut bir biçimde ortaya konulamadığı için müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna varılmıştır.

57. Müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna varıldığından ölçülülük açısından ayrıca orantılılık incelemesi yapılmamıştır.

58. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Selahaddin MENTEŞ bu görüşe katılmamıştır.

3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

59. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

60. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama ile uygun görülecek bir tazminat talebinde bulunmuştur.

61. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

62. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

63. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66-67).

64. İncelenen başvuruda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

65. Bu durumda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/82, K.2018/198) gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

66. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Selahaddin MENTEŞ'in karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/82, K.2018/198) GÖNDERİLMESİNE,

D. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 3/2/2022 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY

1. Mahkemenin Sayın çoğunluğu tarafından başvurucunun adil yargılama kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkını ihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki çoğunluk kararına belirtilen gerekçelerle katılmadım.

2. Olay ve olgular mahkememizin gerekçeli kararında ayrıntılı olarak özetlenmiştir. Başvurucu hakkında; terör örgütü üyeliği suçundan cezalandırılması istemiyle Tunceli 1. Ağır Ceza mahkemesine dava açılmıştır.

3. Mahkeme tensip tutanağında başvurucunun savunmasının SEGBİS sistemiyle alınmasına karar verilmiştir. İlerleyen celselerde de mahkeme ara kararıyla sanığın terör olayları gerekçe gösterilerek savunmasını SEGBİS sistemi üzerinden alınmasına karar verilmiştir.

4. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesince bütün işlemler SEGBİS sistemi üzerinden yürütülmüştür. Sanık SEGBİS sistemi üzerinde savunma yapmak istememiş SEGBİS odasına gelmek istememiş mahkemenin birden fazla kez süre vermesine rağmen “savunma hakkımız engellenemez” şeklinde slogan atarak cevap vermiştir.

5. Başvurucu hakkında Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesince örgüt üyeliği ve vergide sahtecilik suçlarından hüküm kurulmuştur. Sahtecilik suçundan kurulan hüküm İstinaf denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Örgüt üyeliği suçundan kurulan hüküm henüz kesinleşmemiştir.

6. UYAP; teknolojik gelişmeleri kullanarak Adalet Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatının, bağlı ve ilgili kuruluşların, adli ve idari tüm yargı veya yargı destek birimlerinin donanım veya yazılım olarak iç otomasyonunu benzer şekilde bilgi otomasyonun sistemlerini kurmuş kamu kurum ve kuruluşları ile dış entegrasyonu sağlayan bir bilişim sistemidir. Elektronik imza alt yapısına uygun olarak geliştirilmiş merkezi bir bilgi sistemi kurulmuş bu sistemde yargı ve yargı destek birimleri arasında fonksiyonel tam entegrasyon sağlanmıştır. Sistemde elektronik imza rolleri bulunan hâkim, savcı, avukat, zabıt kâtibi, vatandaş yetkileri çerçevesinde her türlü bilgi belge sisteme aktarmakta sistemde aktif ve güvenli işleyişi sağlamaktadır. Daha önce yazışma ve ara kararı gerektiren bilgi ve belgeler e devlet sisteminden güvenli olarak doğrudan temin edilebilmektedir.

7. UYAP ile ilgili kanuni alt yapı başta 5271 sayılı Kanun (CMK) olmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili bütün kanunlara ve yönetmeliklere düzenlemeler konularak sağlanmıştır. Bu bağlamda CMK’nın “Elektronik işlemler”kenar başlıklı 38/A maddesinde UYAP ile ilgili olarak (ayrıntılı hükümler içeren) şu düzenlemeye yer verilmiştir.

“(1) Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.

(2) Kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP’tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.

(3) Bu Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve karar elektronik ortamda düzenlenebilir, işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile imzalanabilir.

(4) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya kararlar, gerekmedikçe fiziki olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere gönderilmez.

(5) Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir.

(6) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlarda, mühürleme işlemi ile kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.

(7) Zorunlu nedenlerle fiziki olarak düzenlenmiş belge veya kararlar, yetkili kişilerce taranarak UYAP’a aktarılır ve gerektiğinde ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.

(8) Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hallerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim, Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen yetkili kişi tarafından imzalanır ve mühürlenir.

(9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.

(10) Yargı birimlerinin ihtiyaç duyduğu nüfus, tapu, adlî sicil kaydı gibi dış bilişim sistemlerinden UYAP vasıtasıyla temin edilen bilgi, belge ve kayıtlar, zorunlu olmadıkça ayrıca fiziki olarak istenilmez. UYAP’tan dış bilişim sistemlerine gönderilen bilgi ve belgeler ayrıca zorunlu olmadıkça fiziki ortamda gönderilmez.

(11) Ceza muhakemesi işlemlerinin UYAP’ta yapılmasına dair usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

8. CMK’nın 147. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h) bendinde ise ifade alma ve sorgu işlemlerinde kaydında teknik imkanlardan yararlanılacağı hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun 196. maddesinde de “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” kenar başlığı altında sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun ve savunmasının yapılabileceği belirtilmiştir.

9. SEGBİS sistemi ulusal ağı yargı sisteminde ses ve görüntünün aynı anda elektronik ortamda iletildiği, kaydedildiği bir bilişim sistemidir. SEGBİS teknik özellikleri ve donanımı itibariyle UYAP’ta görüntülü kayıt yapıldığı takdirde duruşma salonunun bir parçası olarak işlev görmektedir. Sistemde ifade alınırken SEGBİS ile duruşma salonuna bağlanan kişiler duruşma salonundakileri görmekte duruşmada yapılanları takip edebilmekte konuşulanları duyabilmektedir.

10. SEGBİS sistemine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek amacıyla çıkarılan ve 29/9/2011 tarihli ve 28060 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik’in 9. maddesinde görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması imkânın varlığı halinde kanunlardaki usul esaslar dairesinde soruşturma veya kovuşturma aşamasındaki yapılan her türlü işlemin SEGBİS ile kayda alınacağı belirtilmiştir. Aynı Yönetmeliğin ceza infaz kurumunda bulunanlar başlığı altında ceza infaz kurumunda bulunan kişinin SEGBİS ile dinlenebileceği ve bu sistem ile duruşmaya katılabileceği düzenlenmiştir.

11. Öte yandan Anayasa’nın 141. maddesinde son fıkrasında “Davaların az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırması yargının görevidir.” denmektedir. Bunun bir yansıması olarak CMK’nın temel yaklaşımı duruşmanın tekliği (tek bir celsede tamamlanması) ilkesidir. UYAP ve SEGBİS sistemi teknik alt yapısı ve sağladığı imkanlar ile bilgi ve belgeye ulaşım kolaylığı göz önüne alındığında tümüyle bu sistemi sağlamaya yönelik olarak tasarlandığı söylenebilir. Dolayısıyla SEGBİS sistem olarak Anayasa’nın bu kuralına uygun ve kuralla öngörülen meşru amacı sağlamaya yönelik olarak işlemektedir.

12. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde başvurucunun duruşmaya SEGBİS yoluyla katılımın sağlanması başlı başına adil yargılanma hakkına aykırı bir durum değildir.

13. Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun savunmasını SEGBİS üzerinden alacağını tensip kararıyla hüküm altına almış, başvurucu ve müdafine tebliğ etmiştir. Başvurucu müdafi huzurunda kendisine birden fazla kez süre verilmesine rağmen slogan atarak mahkemeye cevap vermiştir.

14. Bu açıklamalar ışığında somut olayı değerlendirildiğinde başvurucunun duruşmaya SEGBİS yoluyla katılımının sağlanması başlı başına adil yargılanma hakkına aykırı bir durum olmadığından sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.

 

 

 

 

Üye

 Selahaddin MENTEŞ