2019/206 K. 2019/901 T. 13.11.2019

VDDK., E. 2019/206 K. 2019/901 T. 13.11.2019

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2019/206
Karar No.: 2019/901
Karar tarihi: 13.11.2019

TEMYİZEDENLER: 1- (DAVALI)İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı - İSTANBUL

(Sarıgazi Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. K1 - (Aynı yerde)

2- (DAVACI)K2

VEKİLİ : Av. K3

İSTEMİN KONUSU : İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin, 24/10/2018 tarih ve E:2018/1782, K:2018/2660sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem:Yeminli mali müşavir olan davacı adına, 2006 yılı kurumlar vergisi tam tasdik raporu düzenlediği F1 Halıcılık İşletmesi Anonim Şirketine ait vergi borçlarının tahsili amacıyla müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen 23/11/2010 tarihli ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İstanbul 3.VergiMahkemesinin, 26/10/2011 tarih ve E:2010/4224, K:2011/3867sayılı kararı:

Davacı şirket adına düzenlenen raporda ikmalen tarha konu edilen, davacının yeminli mali müşavir sıfatıyla sorumluluğu bulunduğu belirtilen ve vergi kanunlarının yorumuna dahi ihtiyaç olmayan finansal kiralamaya konu iktisadi kıymetler için yapılan anapara ödemelerinin amortismana tabi tutulmaksızın doğrudan gider hesabına aktarılması, bir takım sigorta primlerinin ödenmediği halde indirim konusu yapılması, başka bir şirket tarafından kullanılan kredilere ilişkin olarak tahakkuk eden faizlerin şirket gider hesapları ile ilişkilendirilmesi hususları üzerine hesaplanan tutarların yasal defter ve belgeler üzerinden hesaplanmış olması, matrah farkının düzenlenen tasdik raporuyla ilgili olarak yeminli mali müşavirin bilmesi ve incelemesi gereken belgelerden hareketle bulunması nedenleriyle müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla bu borçlardan dolayı sorumlu tutulmasında yasalara aykırılık bulunmamaktadır.

Re'sen tarha konu edilen ve davacının yeminli mali müşavir sıfatıyla sorumluluğu bulunduğu belirtilen örtülü kazanç dağıtımında ise şirkete ait bir takım taşınır ve taşınmaz malların bedellerinin takdir komisyonlarınca belirlenmesi ve sonrasında kayıtlı değerleri ile emsal bedel olarak belirlenen tutarları arasındaki farkın tarhiyata esas alınmasında davacının bildiği ya da bilmesi gerektiği belgelerden değil ve fakat işletme dışı donelerden hareketle tespit edilmesi karşısında, sorumluluğunun bulunduğundan bahsedilemeyeceğinden davaya konu ödeme emrinin, emsaline göre göze çarpacak derecede düşük bedel üzerinden örtülü kazanç dağıtımı nedeniyle bulunan matrah farkı için düzenlenen kısmında yasal isabet bulunmamaktadır.

Şirket adına kesinleşmiş vergi, ceza ve faiz için davaya konu ödeme emri içeriği tutar ile işbu karara göre tespit edilecek tutarın oranlanması suretiyle davacının sorumlu olduğu tutarın belirlenmesi ve bu şekilde belirlenecek tutarın takip ve tahsiline ilişkin işlem tesis edilmesi gerektiği de tabiidir.

Vergi Mahkemesi, bu gerekçeyle dava konusu ödeme emrini kısmen iptal etmiştir.

Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 03/12/2015 tarih ve E:2012/323, K:2015/6194 sayılı kararıyla istemleri reddetmiştir. Dairenin davalı idarenin karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra kararın kabule yönelik kısmına yöneltilen temyiz istemini yeniden inceleyerek verdiği 04/05/2018 tarih ve E:2016/8889, K:2018/4258 sayılı kararı:

Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve 18 Sıra Nolu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliğinin ilgili hükümlerine yer verilmiştir.

18 Sıra Nolu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliğindeyeminli mali müşavirlerin tasdik ettikleri beyanname ve eklerinde yer alan bütün bilgilerle bunların dayanağını teşkil eden defter kayıtları ve belgelerdeki bilgilerin doğruluğundan ve yeniden değerleme, amortisman tutarları, yatırım indirimi, her türlü istisna ve muafiyet tutarları ve benzeri tutarların vergi mevzuatı çerçevesinde doğru olarak tespit edilmesi, aktif ve pasif kıymetlerin Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olarak değerlemelerinin yapılması, kaydi envanterin sağlanması ve randıman tespitlerinin yapılmasından sorumlu olduğu belirtilmektedir.

Bu durumda, ilgili tebliğ düzenlemesinin yeterli açıklıkta olması ve yeminli müşavirin sorumluluğunun kapsamının sınırlarının belirlenmesi karşısında re'sen tarha konu vergi ve cezalardan sorumlu olması gerekirken şirkete ait bir takım taşınır ve taşınmaz malların bedellerinin takdir komisyonlarınca belirlenmesi ve sonrasında kayıtlı değerleri ile emsal bedel olarak belirlenen tutarları arasındaki farkın tarhiyata esas alınmasında davacının bildiği ya da bilmesi gerektiği belgelerden olmayıp işletme dışı donelerden hareketle tespit edildiği gerekçesiyle re'sen tarha konu vergi ve cezaları kaldıran Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Daire, bu gerekçeyle kararın kabule ilişkin kısmını bozmuştur.

İstanbul 3.VergiMahkemesinin, 24/10/2018 tarih ve E:2018/1782, K:2018/2660sayılı ısrar kararı:

Mahkeme,aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararının bozulan kısmında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, uyuşmazlık konusu ödeme emrinin yetkili vergi dairesi tarafından düzenlenmediği bu nedenle ısrar kararının redde ilişkin kısmının bozulması gerektiği; davalı idare tarafından uyuşmazlık konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı bu nedenle ısrar kararının kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Davacı tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davalı idare tarafından davacının temyiz istemine cevapverilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ K4'IN DÜŞÜNCESİ :Uyuşmazlık konusu ödeme emri 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olarak vergi alacağını takip eden asıl borçlunun bağlı olduğu yetkili vergi dairesi tarafından düzenlendiğinden, işin esasının incelenerek karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

Yeminli mali müşavir olan ve F1 Halıcılık İşletmesi Anonim Şirketi'nin 2006 yılı kurumlar vergisi tam tasdik raporunu düzenleyen davacı adına müteselsil sorumlu sıfatıyla ödeme emri düzenlenmiştir.

Anılan ödeme emrinin davacının yeminli mali müşavirlik hizmetini yürüttüğü mükellefin bağlı bulunduğu Sarıgazi Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından düzenlendiği anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre her idari işlemin beş unsuru bulunmaktadır ve unsurlardan birindeki hukuka aykırılık işlemin iptalini gerektirmektedir.

3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirlere vermiş olduğu yetkiye ilişkin mali sorumluluğu düzenleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227. maddesinde, vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya, bu uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığının yetkili olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı maddede, beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek mensuplarının, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulacağı belirtilmiştir.

3568 sayılı Kanun'un 12. maddesi hükmüne dayanılarak hazırlanan 02/01/1990 tarihli ve 20390 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20. maddesinin ikinci fıkrasında, inceledikleri ve sonucunda tasdik raporu düzenledikleri konu ve belgelerin gerçeği yansıtmaması ve doğru olmaması halinde, ziyaa uğratılan vergilerden ve kesilecek cezalardan 213 ve 3568 sayılı Kanun hükümleri uyarınca mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, bu sorumluluğun yerine getirilmesinde Borçlar Kanunu'nun "Tam teselsül" hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Anılan Yönetmeliğin 7. maddesinin son fıkrasıyla verilen yetkiye dayanarak çıkarılan 30/07/1995 tarih ve 22359 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 18 sıra Nolu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu Genel Tebliğinin müşterek ve müteselsil sorumluluğun tespitine ilişkin bölümünde ise, sorumluluğu tespit edilen yeminli mali müşavirle ilgili takibatın, yeminli mali müşavirin bağlı bulunduğu vergi dairesince yerine getirileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Davacının temyiz istemi yönünden:

Vergi Mahkemesince verilen ilk kararın uyuşmazlık konusu ödeme emrinin davacı şirket adına düzenlenen raporda ikmalen tarha konu edilen finansal kiralamaya konu iktisadi kıymetler için yapılan anapara ödemelerinin amortismana tabi tutulmaksızın doğrudan gider hesabına aktarılması, bir takım sigorta primlerinin ödenmediği halde indirim konusu yapılması, başka bir şirket tarafından kullanılan kredilere ilişkin olarak tahakkuk eden faizlerin şirket gider hesapları ile ilişkilendirilmesi hususlarına ilişkin olarak hesaplanan matraha ilişkin kısmının reddine ilişkin hüküm fıkralarına karşı davacının yönelttiği temyiz istemi istemi Danıştay Dördüncü Dairesince reddedildiğinden, kararın belirtilen hüküm fıkraları kesinleşmiştir.

Vergi mahkemesince verilen ilk kararın diğer hüküm fıkralarının bozulmasından sonra verilen ısrar kararının varlığı, ilk kararın kesinleşen hüküm fıkralarının yeniden temyizen incelenmesini olanaklı kılmayacağından, davacının, kararın sözü edilen hüküm fıkralarına yönelttiği temyiz iddialarının incelenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Davalı idarenin temyiz istemi yönünden:

Yukarıda yer verilen mevzuat uyarınca dava konusu ödeme emrinin, davacının bağlı bulunduğu Başkent Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından düzenlenmesi gerekirken, bu konuda yetkili olmayan vergi dairesince düzenlenmesi nedeniyle ödeme emrinde yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığından, ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacının temyiz isteminin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,

2- Davalı idarenin İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin, 24/10/2018 tarih ve E:2018/1782, K:2018/2660 sayılı ısrar kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE,

2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. Maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/11/2019tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY:

Uyuşmazlık konusu ödeme emri yetkili vergi dairesi tarafından düzenlendiğinden, işin esasının incelenerekkarar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

¸Bu belge 5070 Sayılı Yasa Hükümleri uyarınca Elektronik İmza ile imzalanmış olup, ayrıca ıslak imza ile İMZALANMAYACAKTIR.