2019/2291 K. 2020/3711 T. 30.6.2020

11. CD., E. 2019/2291 K. 2020/3711 T. 30.6.2020

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2019/2291
Karar No.: 2020/3711
Karar tarihi: 30.06.2020
 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Sahte fatura düzenlemek, defter ve belgeleri gizleme

HÜKÜM : Beraat,Mahkumiyet

I- Sanık ... hakkında “defter ve belgeleri gizleme” suçundan kurulan hükme yönelik sanık ...’ın temyiz taleplerinin incelenmesinde;

5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, fiilin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı, incelenen dosyaya göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA,

II- “2008, 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek" suçlarından, sanık ... hakkında verilen beraat kararları ile sanıklar ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin sanıklar ..., ... ve katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;

Sanık ...’ın savunmalarında suçlamaları kabul etmediğini, kendisinin bir süre sokaklarda kaldığını, bu esnada ...’ün kendisine iş verme vaadinde bulunduğu ve bir takım belgelere imza attırdığını, düzenlenen faturalardan haberdar olmadığını beyan etmesi, sanık ...’nin suçlamayı kabul etmediğini, yurt dışına işçi olarak gönderileceğini söyleyerek ismini hatırlamadığı bir kişiye belgeler verdiğini, söz konusu şirketten haberdar olmadığını ve sahte fatura düzenlemediğini savunması, sanık ...’in ise şirkette işçi olarak çalıştığını ve faturalardan haberdar olmadığı yönündeki savunmasına rağmen, yoklama tutanaklarında sanık ...’in imzasının bulunması ve tanık olarak beyanına başvurulan ...’ın da bastırılan faturaları ...’e teslim ettiğini beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından;

1- Söz konusu yıllara ilişkin temin edilecek faturaların sanıklara ve tanık ...’e gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması,

2- Sanıkların ve tanık ...’ün faturalardaki yazı ve imzaların kendilerine ait olmadığını söylemesi halinde sanıklar ve tanığın temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,

3-Faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ya da tanığa ait olmadığının anlaşılması halinde ise;

a) Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlendiği anlaşılmakla, bu mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ise dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,

b) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanıkları ya da tanığı tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanıkların bir iştiraki bulunup bulunmadığının sorulması,

Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile beraat ve mahkumiyet hükümleri kurulması,

4- Kabule göre de;

a) Sanıkların aynı takvim yılı içerisinde birden fazla sahte fatura düzenleme şeklinde gerçekleşen eylemlerine ilişkin olarak, TCK'nin 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmayarak eksik ceza tayini,

b) İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20/05/2013 tarih ve 2013/21498 esas sayılı iddianamesi ile sanıklar hakkında 213 sayılı Kanun’un 359/b maddesinin bir kez uygulanması talep edilmiş olmasına karşın, sanık ...’a ek savunma hakkı tanınmadan üç takvim yılından ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesi,

c) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, katılan vekilinin temyiz talebinin sadece sanık ... hakkında verilen beraat kararına ilişkin olması nedeniyle sanıklar ... ve ...’ın ceza miktarı itibarıyla kazanılmış haklarının saklı tutulmasına,

30/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.