2019/235 K. 2019/868 T. 13.11.2019
VDDK., E. 2019/235 K. 2019/868 T. 13.11.2019
T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2019/235
Karar No.: 2019/868
Karar tarihi: 13.11.2019
TEMYİZEDEN(DAVALI): İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı - İSTANBUL
(Şişli Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. K1 - (Aynı yerde)
KARŞITARAF(DAVACI): K2
İSTEMİN KONUSU : İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin, 26/09/2018 tarih ve E:2018/1732, K:2018/2718sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem:Davacı adına, sahte fatura düzenlemek suretiyle elde ettiği komisyon gelirini kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle takdir komisyonu kararı uyarınca 2009 yılı için re'sen salınan gelir vergisi ile üç kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezası davaya konu yapılmıştır.
İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin 25/02/2015 tarih ve E:2014/1094, K:2015/457 sayılı kararı:
Davacı hakkında düzenlenen 28/09/2010 tarihli vergi tekniği raporunda, davacının 2009 ve 2010 yıllarında düzenlediği faturaların sahte olduğu belirtilmiştir. Vergi tekniği raporu esas alınarak 2009 ve 2010 yıllarına ait gelir vergisi, geçici vergi ve katma değer vergisi matrahlarının tespit edilmesine yönelik olarak 28/09/2010 tarihli vergi inceleme raporları düzenlenmiştir. Bu raporlarda, davacı hakkında yapılan Ba-Bs analizine atıfla 2009 yılında 6.097.028,14 TL, 2010 yılında ise 8.497.292,10 TL tutarında sahte belge düzelendiği tespit edilmiş ve bu tutarların takdir komisyonunca matrah takdir edilmesi sırasında done alınması önerilmiştir. Davacının 2009 ve 2010 yıllarında komisyon karşılığında sahte belge düzenlediği ve %2 oranında komisyon geliri elde ettiğinden bahisle takdir komisyonu kararı uyarıncadava konusu tarhiyat yapılmıştır.
Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, davacının sahte belge düzenleme fiiline kanıt olarak esasen Ba-Bs analizinde yer alan uyumsuzluk gösterilmiştir. Ancak bu husus tek başına münhasıran komisyon geliri elde etme amacıyla fatura düzenlendiğinin kanıtı olamayacağından bu hususun diğer somut bilgi ve belgelerle de desteklenmesi gerekmektedir.
Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, davacı nezdinde yapılan 26/08/2009 tarihli açılış yoklaması haricinde hiçbir yoklama yapılmadığı, sahte belge düzenlemeye ilişkin olarak sadece ibraz görevine riayet etmeme ve Ba-Bs analizinin uyumsuzluğunun esas gerekçe olarak gösterildiği, davacının anılan 2009 ve 2010 yıllarında gerçekten faal olup olmadığı, varsa faaliyetinin kapsamı, işçisinin olup olmadığı, araç ve kapasitesinin durumu, ödemelerinin ne şekilde yapıldığı gibi hususların tespitine dönük olarak açılış yoklaması haricinde hiçbir yoklama ve tespitin yapılmadığı görülmüştür.
Bu haliyle davacının münhasıran komisyon geliri elde etme amacıyla sahte fatura düzenlediğinden bahsedilmeyeceğinden dava konusu tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Mahkeme bu gerekçeyle cezalı tarhiyatı kaldırmıştır.
Davalı idarenintemyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 04/10/2017 tarih ve E:2015/8423, K:2017/6583 sayılı kararı:
Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda belirtilen davacının ekonomik durumu, iştigal konusu, faaliyette bulunduğu iş açısından organizasyon gücü, yine faaliyetini yürütecek araç, gereç, makine ve çalışan sayısı ile mal ve hizmet satışlarının niteliği, vergi ödemelerini yerine getirmedeki özensizliği dikkate alındığında, sözü edilen tespitlerin davacının komisyon karşılığında sahte fatura düzenlediğini somut olarak ortaya koyacak nitelik ve yeterlilikte olduğu ve davacının gerçekte herhangi bir mal ve hizmet teslimi bulunmaksızın komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediği sonucuna varıldığından yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
İstanbul 7.Vergi Mahkemesinin 26/09/2018 tarih ve E:2018/1732, K:2018/2718 sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Sahte fatura düzenlediği tespit edilen davacı adına yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek aksi yöndeki ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ K3'İN DÜŞÜNCESİ :Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, davacının gerçekte herhangi bir mal ve hizmet teslimi bulunmaksızın komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, vergilendirmeye esas alınan matrahın hukuka uygun olup olmadığı yönünden yapılacak inceleme ve değerlendirmede varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacının düzenlediği faturaların sahte olduğuna ilişkin yeterli tespitin bulunmadığı gerekçesiyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı hakkında düzenlenen 28/09/2010 tarihli vergi tekniği raporunda, davacının 2009 ve 2010 yıllarında düzenlediği faturaların sahte olduğu belirtilmiş, aynı tarihli basit rapor ile de komisyon gelirinin hesaplanmasına ilişkin belirlemeler yapılmıştır.
Takdir komisyonunca, düzenlendiği tespit edilen katma değer vergisi dahil fatura tutarlarının toplamı üzerinden %2 oranında komisyon geliri hesaplanarak ilave matrah tespit edilmiştir. Belirlenen matrah üzerinden davacının beyan ettiği matrah düşülmeksizin 2009 yılı için gelir vergisi tarh edilmiş ve üç kat tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
Davacı hakkında düzenlenen 28/09/2010 tarihli vergi tekniği raporunda, davacı tarafından verilen 21/08/2009 tarihli işe başlama dilekçesi ile elektrik malzemeleri toptan satışı faaliyetiyle iştigal edileceğinin bildirildiği; iş yeri adresinde davacı nezdinde yapılan 26/08/2009 tarihli açılış yoklamasında, iş yerinde iki adet masa, iki adet bilgisayar, bir adet koltuk takımı, iki adet raf ve satışa hazır muhtelif elektrik malzemesinin bulunduğu, iş yerinin aylık net 600,00 TL'ye kiralandığı, iş yeri büyüklüğünün 50 metrekare olduğu ve bir işçi çalıştırıldığı, depo veya şubesinin bulunmadığı tespit edilmiştir. 2009 ve 2010 yıllarına ilişkin defter tasdik bilgilerine tarh dosyasında ve VEDOP sisteminde yapılan sorgulamalarda rastlanılmamış, VEDOP kayıtlarından davacının 2.500 adet irsaliyeli fatura bastırdığı belirlenmiştir. Defter belge isteme yazısı iş yeri adresinde sigortalı çalışan K4'e 30/06/2010 tarihinde, bir diğer defter belge isteme yazısı ise davacının ikametgâh adresinde davacıya 29/06/2010 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen defter ve belgeler incelemeye ibraz edilmemiştir. Davacıdan 2009 yılında mal ve hizmet satın alan mükelleflerin verdiği Ba formlarında bildirilen KDV hariç 5.166.973,00 TL tutarındaki satışın davacı tarafından Bs formu ile bildirilmediği ve bu döneme ilişkin olarak davacı tarafından toplam 658.849,60 TL katma değer vergisi matrahı beyan edildiği; davacıdan 2010 yılında mal ve hizmet satın alan mükelleflerin verdiği Ba formlarında bildirilen KDV hariç 7.201.095,00 TL tutarındaki satışın davacı tarafından Bs formu ile bildirilmediği ve bu döneme ilişkin olarak davacı tarafından toplam 1.778.350 TL katma değer vergisi matrahı beyan edildiği; 2009 ve 2010 yıllarında davacıya mal ya da hizmet satıldığına ilişkin diğer mükellefler tarafından herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, buna rağmen davacı tarafından 2009 yılında 117.677,83 TL, 2010 yılında ise 315.195,85 TL tutarında indirilecek katma değer vergisi beyan edildiği; 2009 yılında 7.351,62 TL gelir vergisi matrahı beyan edildiği, 2010 yılında toplam 14.589,50 TL geçici vergi matrahı beyan edildiği, 2009 yılının Temmuz ilâ 2010 yılının Haziran dönemlerine ilişkin üçer aylık verilen gelir (stopaj) vergisi beyannameleri ile 7.900 TL matrah beyan edildiği tespit edilmiştir. Raporda, 28/09/2010 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş 10.457,19 TL vergi borcunun bulunduğu, vadesi gelmemiş vergi borcunun ise 37.725,33 TL olduğu; davacının 2010 yılının Ağustos döneminden itibaren beyannamelerini vermemesi nedeniyle 31/08/2010 tarihi itibarıyla mükellefiyetinin re'sen terkin edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı tespitlerine yer verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrası uyarınca, vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olup iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfeti bunu iddia edene aittir. Kanunun 134. maddesi ile de aynı amaca işaret edilerek, vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu hükme bağlanmıştır.
Vergi Usul Kanununun 227. maddesinin 1. fıkrasında, kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiştir. Kanunun 229. maddesinde ise faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari belge olduğu kurala bağlanmıştır. Aynı Kanunun 230. maddesinin birinci fıkrasına göre de faturada faturanın düzenleme tarihi, seri ve sıra numarası, faturayı düzenleyenin ve müşterinin adı, unvanı, adresi, bağlı olduğu vergi daireleri, hesap numaraları ile malın veya işin nev'i, miktarı, fiyatı ve tutarı, malın teslim tarihi ve irsaliye numarasının bulunması zorunlu kılınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Vergi Usul Kanununun yukarıda yer verilen hükümlerinde gösterilen bilgileri içermesine rağmen gerçekte bir emtia teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan ya da malı satan ve işi yapan dışındaki bir kişi tarafından düzenlenen faturaların, alım satım ya da hizmet ifasının belgesi olarak kabul edilmesine olanak yoktur. Başka bir ifade ile düzenlenen faturaların, biçimsel kurallara uygun olmasının yanındavergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti ile uyumlu olması da gereklidir.
Faturalarıngerçek mahiyetle uyumlu olmadığının kabul edilebilmesi, belgeyi düzenleyenin faaliyet konusu, sermayesi, organizasyonu, ekipmanı, işin gerektirdiği sayıda işçisinin olup olmadığı, emtia alımlarının gerçekliği, mali durumu ile iş hacmi arasındaki ilişki, vergi ödevlerinin yerine getirilmesindeki özen gibi hususlar hakkında yapılacak inceleme sonucunda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının somut olarak ortaya konulmasına bağlıdır.
Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, davacının gerçekte herhangi bir mal ve hizmet teslimi bulunmaksızın komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle, vergilendirmeye esas alınan matrahın hukuka uygun olup olmadığı yönünden yapılacak inceleme ve değerlendirmede varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacının düzenlediği faturaların sahte olduğuna ilişkin yeterli tespitin bulunmadığı gerekçesiyle verilen ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin, 26/09/2018 tarih ve E:2018/1732, K:2018/2718 sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/11/2019tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.