2019/25121

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERDAL ERBAYRAM BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/25121)

 

Karar Tarihi: 7/6/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Fatih ALKAN

Başvurucu

:

Erdal ERBAYRAM

Vekili

:

Av. Celal ÜLGEN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yükümlülük süresini tamamlayarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden istifa eden pilotun 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında görevine geri çağrılması nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/7/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Olağanüstü Hal Sürecinde Uygulanan Tedbirler

5. Ülkemizin 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmasına ilişkin süreç, Millî Güvenlik Kurulu kararları, darbe teşebbüsünün bastırılmasının akabinde Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) süreci ve bu süreçte uygulanan tedbirler Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında detaylı şekilde yer almaktadır (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-66; Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, §§ 20, 21; Alparslan Altan [GK], B. No: 2016/15586, 11/1/2018, § 10; ayrıca bkz. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/9/2017 tarihli ve E.2017/16.MD-956, K.2017/370 sayılı kararı).

6. OHAL sürecinde genel ve soyut normlar ihdas edilerek alınan tedbirlerin yanı sıra kişiler hakkında doğrudan etki doğurucu nitelikte işlemler tesis edilmiştir. Örneğin 25/8/2017 tarihli ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (694 sayılı OHAL KHK'sı) 37. maddesiyle, Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ayrılan pilot subayların uçuş için gerekli şartları sağlamaları ve haklarında yaptırılacak güvenlik soruşturmalarının olumlu olması kaydıyla ihtiyaç duyulan hava aracı tiplerinde on sekiz yıllık yükümlülük süresini tamamlamaları için yeniden subay nasbedileceklerine yönelik bir kural getirilmiştir.

7. Türkiye Cumhuriyeti 21/7/2016 tarihinde, Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS, Sözleşme); Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine ise Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'ye (MSHUS) ilişkin derogasyon (askıya alma/yükümlülük azaltma) beyanında bulunmuştur. Olağanüstü hâlin uzatılmasına ilişkin kararlar da Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine bildirilmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 50).

B. Yeniden Pilot Subay Olarak Nasbedilmeye İlişkin Süreç

8. Başvurucu, TSK bünyesinde pilot subay olarak görev yapmış ve zorunlu yükümlülük süresini doldurmasının akabinde 2013 yılında istifa ederek görevinden ayrılmıştır. 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde kabul edilen 694 sayılı OHAL KHK'sının 37. maddesiyle 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ek geçici 98. madde ile TSK'dan ayrılan pilot subayların yükümlülük süreleri on sekiz yıla çıkarılmış ve bu kapsamdaki pilotlar kamu görevlerine geri çağrılmıştır. 25/8/2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren söz konusu OHAL düzenlemesi 1/2/2018 tarihli ve 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 35. maddesiyle kabul edilmiştir.

9. Başvurucu, pilotaj muayenesi ve fizyolojik eğitim sürecinin başlatılması amacıyla 6/10/2017 tarihinde gönderilen çağrı yazısıyla muayeneye davet edilmiştir. Başvurucu, Hava Kuvvetleri Komutanlığına hitaben yazdığı 13/10/2017 tarihli yazıda, idari işlemlerin geriye yürümeyeceğini ve kazanılmış haklarının korunması gerektiğini ifade etmiştir. Öte yandan başvurucu çağrıya uyarak 1/11/2017 tarihinde pilotaj muayenesine iştirak etmiştir.

10. Başvurucu, söz konusu zorunlu çağrı işleminin iptal edilmesi talebiyle Ankara 16. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) 27/12/2017 tarihinde iptal davası açmıştır. Dava dilekçesinde; 2012 yılında yapılan yasal değişikliklerle pilotlar için pilotaj eğitim sürelerinin iki katı süreyle hizmet zorunluluğu getirildiğini, dolayısıyla pilotların on üçüncü hizmet yılında görevlerinden ayrılabilmelerine imkân sağlandığını, kendisinin on dört buçuk yıl pilot subay olarak görev yaptığını, zorunlu yükümlülük süresini artıran ve geriye dönük şekilde uygulanan yeni düzenlemenin sivil havacılıkta devam eden mesleki kariyerini, aile düzenini ve beklentilerini olumsuz şekilde etkileyeceğini ifade etmiştir. Yaşam standartlarının düşeceğini, ödemesi gereken kredi taksitlerini ödeyememe ve icra tehdidiyle karşı karşıya kalacağını, yurt savunması ve TSK'nın gereksinim duyması durumunda isteyerek geri dönebileceğini ancak mevcut uygulamanın hukuki olmadığını iddia etmiştir. Geçmişte zorunlu hizmet süresini tamamlayarak istifa ettiğini, bu anlamda elde ettiği hukuki durumun kazanılmış hak teşkil ettiğini, geriye dönük şekilde uygulanan kanuni düzenleme nedeniyle hukuki güvenlik ilkesinin zedelendiğini ileri sürmüştür.

11. Mahkeme, başvurucunun on sekiz yıllık zorunlu hizmet süresini tamamlamak üzere yeniden pilot subaylık görevine çağrılmasına ilişkin dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 4/10/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda; başvurucunun uçuş için gerekli sağlık şartlarını taşıdığının Etimesgut Şehit Sait Ertürk Devlet Hastanesinin sağlık kurulu raporuyla tespit edildiği ve güvenlik soruşturmasının olumlu değerlendirildiği belirtilerek tesis edilen işlemin mevzuattaki koşullara uygun olduğu ifade edilmiştir. İstinaf başvurusu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 9/5/2019 tarihli kararıyla kesin şekilde reddedilmiştir.

12. Nihai karar 5/7/2019 tarihinde başvurucu tarafından öğrenilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

13. 694 sayılı OHAL KHK'sının 37. maddesiyle 926 sayılı Kanun'a eklenen ek geçici 98. maddenin birinci fıkrası şöyledir:

"22/5/2012 tarihli ve 6318 sayılı Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 112 nci maddenin birinci fıkrası ve 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yapılan değişiklikten sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan pilot subaylar, uçuş için gerekli şartları sağlamaları ve haklarında yaptırılacak güvenlik soruşturmalarının olumlu olması kaydıyla ihtiyaç duyulan hava aracı tiplerinde ilgili Kuvvet Komutanının teklifi ve Millî Savunma Bakanının onayı ile 18 yıllık yükümlülük süresini tamamlamaları için yeniden subay nasbedilir. Bunların emsallerinin bulunduğu rütbelere terfi işlemleri, 38 inci maddede belirtilen rütbe terfi şartları ve esasları, aranmaksızın derhal yapılarak nasıpları emsalleri tarihine götürülür. Atanan pilot subayların dışarıda geçirdikleri süreler rütbe bekleme süresinden, uçuş süreleri ise uçuş hizmet süresinden sayılır."

14. 694 sayılı OHAL KHK'sının 37. maddesi, 7078 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile kabul edilmiştir.

15. 926 sayılı Kanun'un ek geçici 98. maddesinin 21/2/2019 tarihli ve 7166 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 6. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrası şöyledir:

"Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten önce tabi oldukları yükümlülük sürelerini tamamlayarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan pilot subaylar, uçuş için gerekli şartları sağlamaları ve haklarında yaptırılacak güvenlik soruşturmalarının olumlu olması kaydıyla ihtiyaç duyulan hava aracı tiplerinde ilgili Kuvvet Komutanının teklifi ve Milli Savunma Bakanının onayı ile halihazırda 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde pilotlar için belirlenen yükümlülük süresini tamamlamaları için yeniden subay nasbedilirler. Bunların emsallerinin bulunduğu rütbelere terfi işlemleri, 38 inci maddede belirtilen rütbe terfi şartları ve esasları aranmaksızın derhal yapılarak nasıpları emsalleri tarihine götürülür. Atanan pilot subayların dışarıda geçirdikleri süreler rütbe bekleme süresinden, uçuş süreleri ise uçuş hizmet süresinden sayılır."

16. 926 sayılı Kanun'un ek geçici 98. maddesine 7078 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile eklenen ilgili kısmı şöyledir:

"Pilot subaylara 2629 sayılı Kanun uyarınca ödenecek uçuş tazminatı, uçuş sürelerine bakılmaksızın 23 uçuş hizmet yılı esas alınarak belirlenir. 2629 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (h) bendi uyarınca yapılacak toptan ödemede, hizmet yılı döneminin başlangıç tarihi olarak bu madde kapsamında göreve başlanılan tarih esas alınır. Bunlara, en az 120 saat uçuş yaptıkları her görev yılı için, 2629 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin (h) bendi uyarınca 80 saat üzerinden hesaplanacak toptan ödeme tutarında ilave tazminat, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaksızın her görev yılı sonunda ayrıca ödenir. Bu madde kapsamında yeniden subay nasbedilen pilotlara göreve başladıkları yıldan itibaren her hizmet yılının sonunda ödenecek toptan ödeme ve ilave tazminattan mahsup edilmek üzere her ay damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaksızın 10.000 Türk Lirası tazminat ödenir. Bu tazminat ödemeleri, toptan ödeme ve ilave tazminatın yetersiz olması durumunda personelden tahsil edilir. Her bir yıllık görev süresini tamamlamayanlara, ilgili hizmet yılı için bu fıkra uyarınca toptan ödeme ve ilave tazminat ödenmez.

Atanan pilot subaylardan ilgili yönetmeliğe göre sağlık yeteneklerini sonradan kaybedenlerin yükümlülükleri sona erer. Görevlendirildikleri hava aracı tipinde sağlık dışındaki nedenlerle uçuculuk niteliğini kaybedenler ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlik suçu işleyenlerin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiği kesilir ve sivil pilot sertifikaları ilişik kesme tarihinden itibaren kalan yükümlülük süresi kadar iptal edilir. Bunlara, ilişiklerinin kesildiği tarihte ikinci fıkra uyarınca toptan ödeme yapılır.

Malullük ve ölüm hali hariç olmak üzere yükümlülük süresini tamamlamadan Türk Silahlı Kuvvetle-rinden ayrılanlar, nasbedildikleri yeni rütbelerinin emeklilik de dahil olmak üzere hiçbir hakkından yararlanamazlar. Emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken bu madde kapsamında görevlendirilenlerin bu aylıkları kesilir. Aylıkları kesilenlerden hesaplanan yükümlülük süresince görev yapma şartını yerine getirmemiş olanların bu hizmet süreleri hizmet birleştirmesine konu edilmez ve başkaca bir şart aranmaksızın haklarında toptan ödeme hükümleri uygulanır. Aylıkları kesilenlerin sigortalılıklarının sona erdiği tarih yazılı istek tarihi kabul edilerek ilgili sosyal güvenlik mevzuatına göre aylıkları yeniden bağlanır. Bu maddenin uygulanması nedeniyle geçmişe yönelik olarak herhangi bir ödeme yapılmaz.

Bu madde kapsamındakiler, göreve başladıkları tarihten itibaren yükümlülük süresince 41 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca Yüksek Askeri Şûra tarafından belirlenecek hizmet kadrosu fazlası albay miktarı kapsamında değerlendirilmezler.

Hizmet süresini tamamlayanlardan talepleri uygun görülenler, bu madde kapsamındaki hakları korunmak suretiyle muvazzaf subay olarak görevlerine devam edebilirler.

Ek geçici 92 nci madde kapsamında subaylığa nasbedilen ve bu madde kapsamında uygulama yapılan hava aracı tiplerinde görevli pilotlar, şartları sağlamaları halinde, müracaat tarihinden itibaren dört yıl zorunlu hizmet şartıyla bu madde kapsamına alınırlar. Bunlara hak ettikleri toptan ödeme müracaat tarihi esas alınarak ödenir.

Seçim sürecine dahil edilerek buna ilişkin çağrı emrinin tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde çağrı emrine uymayanlar ile subaylığa nasıplarını müteakip nasıp kararının tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde atandıkları birliklere katılış yapmayanların sivil pilot sertifikaları yükümlülük süresince iptal edilir.

Subay nasbedilen pilotların çalıştıkları firmalarla yaptıkları iş sözleşmeleri Türk Silahlı Kuvvetlerin-de görev yaptıkları sürece askıya alınır. Görev süreleri sona erenler, görev öncesi çalıştıkları firmalar tarafın-dan sicil ve kıdemleri devam edecek şekilde aynı statüde yeniden istihdam edilir. ..."

17. 926 sayılı Kanun'un 113. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin ilgili kısmı şöyledir:

"Pilotaj eğitimini (pilot adaylarına verilen uçuş eğitimi) bitirenlerin yükümlülük süresi altı yıl ... daha uzatılır."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Anayasa Mahkemesinin 7/6/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucu; on dört buçuk yıl boyunca görevini yerine getirerek zorunlu hizmet süresini tamamladığını, akabinde istifa ederek sivil havacılık alanında çalışmaya başladığını, zorunlu hizmet süresini on sekiz yıla çıkaran düzenlemelerin geriye dönük olarak uygulanmasının kazanılmış haklarına ve hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğunu ifade ederek adil yargılanma hakkının ve hukuk devleti ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

20. Bakanlık görüşünde; OHAL döneminde yürürlüğe giren KHK'lar kapsamında terör örgütleriyle irtibatı tespit edilen çok sayıdaki pilot subayın kamu görevinden uzaklaştırıldığı, oluşan personel açığının giderilmesi amacıyla sınıf değişikliği yoluyla personel temini yapıldığı ve kısa sürede personel istihdamına imkân veren kanuni düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu ifade edilmiştir. Görüşte; OHAL koşulları içinde millî güvenlik hizmetinin layıkıyla yürütülmesi ve ülke savunmasının zarar görmemesi amacıyla hayata geçirilen düzenlemeler kapsamında tesis dilen işlemin gerekli olduğu belirtilmiştir. Daha önce istifa eden ve TSK bünyesinde yeniden istihdam edilen personelin terfilerinin emsallerinin bulunduğu rütbelere yapıldığı, pilot subayların dışarıda geçirdikleri sürelerin rütbe bekleme süresinden, uçuş sürelerinin ise uçuş hizmet süresinden sayıldığı, uçuş tazminatı dâhil tüm mali haklarının ödenmesinin öngörüldüğü, bu düzenlemeler ile sivil pilot ile savaş pilotu arasındaki gelir farkının azaltılarak maddi kaybın en alt seviyeye indirilmesinin hedeflendiği, tedbirin bu yönüyle ölçülü olduğu yönünde değerlendirmelere yer verilmiştir. Ayrıca görüş yazısında mevzuata yer verilmiş ve incelemenin Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler çerçevesinde yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

B. Değerlendirme

21. Anayasa’nın "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, özel hayatına ... saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ... gizliliğine dokunulamaz."

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının, zorunlu hizmet süresini tamamlayarak istifa etmesinin akabinde zorunlu hizmet sürelerinin artırılmasını öngören yasal düzenlemeler doğrultusunda göreve yeniden çağrılmasına yönelik tesis edilen işleme karşı açılan iptal davasının reddedilmesine ve bu suretle sivil havacılıkta devam eden mesleki kariyerinin sona erdirmesine ilişkin olduğu görülmektedir. Kişilerin mesleki hayatlarının onların özel hayatlarıyla sıkı ilişkisinin olduğu ve meslek hayatına yönelik müdahalelerde özel hayata saygı hakkının gündeme geldiği yadsınamaz. Bununla birlikte öncelikle bu tür müdahalelerin hangi durumlarda özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmeye uygun olduğu veya başvuru konusu edilen uyuşmazlıkların hangilerinin bu bağlamda uygulanabilir kabul edileceği hususlarında belirlenen ölçütler dikkate alınarak değerlendirmeler yapılması gerekmektedir (Tamer Mahmutoğlu [GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, § 82).

23. Anayasa Mahkemesi, önceki birçok kararında, özel hayata ilişkin herhangi bir nedene dayanılmaksızın mesleki hayata yönelen müdahalelerin özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi gerekli olan koşulların neler olduğuna ilişkin detaylı değerlendirmelerde bulunmuştur (Tamer Mahmutoğlu, §§ 84-90; C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, §§ 97-101; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 106-110). Başvurucu hakkında gerçekleştirilen işlem, özel hayata saygı hakkının otomatik olarak uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte müdahalenin başvurucunun mesleki faaliyetlerinin aksamasına, kariyer planlarının değişmesine, sosyal çevresiyle olan ilişkilerine önemli derecede etki ettiği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirildiğinden başvuru özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunmuş ve bu kapsamda incelenmiştir.

24. Başvuruya konu olan işlem tüm ülkede olağanüstü hâlin devam ettiği bir süreçte tesis edilmiştir. Söz konusu kararın terör örgütleriyle irtibatlı ya da iltisaklı olduğu değerlendirilen pilot subayların TSK'dan uzaklaştırılması nedeniyle ortaya çıkan personel açığının giderilmesine yönelik alınan tedbirlerden biri olduğu, bu durumun olağanüstü hâlin ortaya çıkardığı tehlikeleri bertaraf etmek amacına yöneldiği görülmektedir. Dolayısıyla başvurucunun özel hayata saygı hakkının ihlal edilip edilmediğine dair inceleme Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca yapılacaktır (Engin Karataş, B. No: 2018/3488, 13/9/2022).

25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedenin de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

26. Anayasa'nın 15. maddesine göre yapılacak inceleme; müdahalenin Anayasa'daki çekirdek haklarla ilgili olup olmadığı, anılan maddenin ikinci fıkrasında sayılan hak ve özgürlüklere dokunup dokunmadığı, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırılık teşkil edip etmediği ve durumun gerektirdiği ölçüde olup olmadığının tespitiyle sınırlı olacaktır (Ayla Demir İşat, § 146).

27. Savaş, seferberlik veya OHAL gibi olağanüstü yönetim usullerinin benimsendiği dönemlerde Anayasa'nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında özel hayata saygı hakkı yer almamaktadır. Dolayısıyla bu hak yönünden OHAL'lerde Anayasa'daki güvencelere aykırı tedbirler alınması mümkündür. Ayrıca anılan hak, milletlerarası hukuktan kaynaklanan yükümlülük olarak insan hakları alanında Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden özellikle MSHUS'un 4. maddesinin (2) numaralı ve AİHS'in 15. maddesinin (2) numaralı fıkralarında ve bu Sözleşme'ye ek protokollerde dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında da sayılmamıştır. Ayrıca somut olaydaki özel hayata ilişkin tedbirin milletlerarası hukuktan kaynaklanan diğer herhangi bir yükümlülüğe (olağanüstü dönemlerde de korunmaya devam eden bir güvenceye) aykırı olduğu da saptanmamıştır (Ayla Demir İşat, §§ 147, 148).

28. Kişilerin keyfî şekilde mesleki hayatlarına ve dolayısıyla özel hayatlarına müdahale edilmemesi, aksi yöndeki durumda meydana gelmesi muhtemel olan etkiler ve sonuçlar düşünüldüğünde en önemli güvenceler arasındadır. Öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesi, kişilerin kendilerinin, ailelerinin geleceğini ve itibarını etkileyen mesleki hayata yönelik tedbirlerin keyfî olmaması, bu kapsamda doğan uyuşmazlıkların özel hayata saygı hakkının gereklilikleri bağlamında çözümlenmesi olağanüstü yönetim usullerinin benimsendiği dönemlerde de geçerli olan temel güvencelerdir (Ayla Demir İşat, §§ 149, 150).

29. Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca olağanüstü yönetim rejimlerinin uygulandığı dönemde temel hak ve özgürlüklere müdahale oluşturan tedbirin meşru olup olmadığı hususunda yapılacak son inceleme, bunun durumun gerektirdiği ölçüde olup olmadığının belirlenmesidir.

30. Başvurucunun artırılan zorunlu hizmet süresini tamamlamak üzere geri çağrılmasına ilişkin tedbirin ve bu kapsamda derece mahkemelerince sonuca bağlanan uyuşmazlığın Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında durumun gerektirdiği ölçüde olduğunun söylenebilmesi için öncelikle keyfî olmaması gerekir. Diğer taraftan söz konusu tedbirin ölçülü olup olmadığı değerlendirilirken elbette ülkemizde OHAL ilanına sebebiyet veren durumun özellikleri ve OHAL ilanı sonrasında ortaya çıkan koşullar dikkate alınmalıdır.

31. Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçülülük, olağanüstü yönetim usullerinin uygulanmasına neden olan durum karşısındaki ölçülülüğü ifade etmektedir. Buna göre temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının sınırlandırılması veya durdurulması için başvurulan aracın amacı gerçekleştirmeye elverişli ve bunun için gerekli olması, ayrıca araçla amacın ölçülü bir oran içinde bulunması gerekir (AYM, E.1990/25, K.1991/1, 10/1/1991). Tedbir, olağanüstü durumu oluşturan tehdit veya tehlikenin ortadan kaldırılması amacına ulaşma bakımından elverişli ve bu amacın gerçekleşmesi için gerekli olmalı; ayrıca ulaşılmak istenen amaç doğrultusunda ortaya çıkan kamu yararı ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandıran tedbirin birey üzerindeki olumsuz etkisi arasında orantısızlık bulunmamalıdır (Ayla Demir İşat, § 154; birçok karar arasından bkz. AYM, E.2013/57, K.2013/162, 26/12/2013).

32. Ölçülülüğün unsurlarının tespitinde tedbirin alındığı dönemin tüm koşulları birlikte değerlendirilmelidir. Ayrıca müdahale edilen hak ve özgürlüğün niteliği de önemlidir. Yine tedbirin alındığı zamanın da ölçülülüğün belirlenmesinde gözönüne alınması gerekir. Bu bakımdan olağanüstü durumu oluşturan olayların yaşandığı ve somut tehlikenin tüm gerçekliğiyle birlikte ortada olduğu dönemde alınan bir tedbir ile tehlikenin veya bunu doğuran tehdidin büyük ölçüde bertaraf edildiği bir zamanda alınan tedbir farklı şekilde değerlendirilmelidir. Öte yandan temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden tedbirin süresi, kapsamı ve ağırlığı, ölçülülüğün belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Nitekim müdahalenin süresi arttıkça bireyin üzerindeki külfet de ağırlaşmaktadır. Bunun yanında bir tedbir kısa süreli olmakla birlikte kapsamı veya ağırlığı itibarıyla temel hak ve özgürlükleri çok ciddi ölçüde etkileyebilir. Böylece tedbirin ağırlığı, süresinden bağımsız olarak bireyin aşırı bir külfet altına girmesine neden olabilir (Ayla Demir İşat, §§ 155-156; Şükran Dağ Cabir, B. No: 2019/19839, 15/3/2023, § 34).

33. Diğer taraftan temel hak ve özgürlüklere yönelik ölçüsüz veya keyfî müdahaleler karşısında bireylere, bunlara karşı koyabilecekleri usule ilişkin güvencelerin sağlanması gerekir. Bu bağlamda idari makamlar ve mahkemeler, tedbirin keyfî olmadığını ortaya koyan ilgili ve yeterli gerekçeler oluşturmalıdır. Dolayısıyla bireylerin bu güvencelerden önemli ölçüde yoksun bırakılmaları ölçülülük ilkesiyle bağdaşmayacaktır. Ayrıca bir tedbirin olağanüstü durumu oluşturan tehdit veya tehlikeyi bertaraf etmeye elverişli, bunun için gerekli ve ulaşılmak istenen amaç ile orantılı olup olmadığı hususlarında söz konusu tehdit veya tehlike ile karşı karşıya kalan ve onunla mücadele etme bakımından öncelikli sorumluluğu bulunan kamu makamlarının geniş bir takdir alanı bulunmaktadır. Bununla birlikte bireysel başvuruya konu edildiğinde alınan tedbirin bu takdir alanını aşıp aşmadığını incelemek Anayasa Mahkemesinin görevidir (Ayla Demir İşat, § 157; Şükran Dağ Cabir, § 35).

34. Somut olayda, pilot subay olarak görev yapmaktayken zorunlu hizmet süresini 2013 yılında tamamlayarak görevinden istifa eden ve sivil havacılık alanında çalışan başvurucu 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde yürürlüğe giren mevzuata dayanılarak görevine geri çağrılmıştır. Söz konusu düzenlemeler gereğince başvurucunun zorunlu hizmet süresinin on sekiz yıla çıkarıldığı görülmektedir. Başvurucu ise on dört buçuk yıl boyunca görev yaptığı TSK'dan kendi isteğiyle istifa ederek kariyer planını değiştirdiğini, sonradan yürürlüğe giren ve hizmet süresini artıran düzenlemelerin geçmişe dönük şekilde uygulanamayacağını, geri çağırma işleminin iptali talebiyle açtığı davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmektedir.

35. Ülkemizde yaşanan 15 Temmuz darbe girişiminin savuşturulmasının akabinde Millî Güvenlik Kurulunca 20/7/2016 tarihinde yapılan toplantıda "demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla" hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulmuş ve 21/7/2016 Perşembe günü saat 01.00'den itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir. İki yıl boyunca devam eden süreçte OHAL ilan edilmesine neden olan tehditlerin veya tehlikenin bertaraf edilmesi amacıyla OHAL KHK'ları yürürlüğe konulmuştur. 694 sayılı OHAL KHK'sının 37. maddesinde de daha önce tabi oldukları yükümlülük sürelerini tamamlayarak TSK'dan ayrılan pilot subayların uçuş için gerekli şartları sağlamaları ve haklarında yaptırılacak güvenlik soruşturmalarının olumlu olması kaydıyla ihtiyaç duyulan hava aracı tiplerinde yeniden subay nasbedilecekleri düzenlenmiştir. Yine düzenlemelere göre çağrı emrinin tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde çağrı emrine uymayanlar ile subaylığa nasıplarını müteakip nasıp kararının tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde atandıkları birliklere katılış yapmayanların sivil pilot sertifikaları yükümlülük süresince iptal edilecektir.

36. 694 sayılı OHAL KHK'sında yer alan düzenlemede artırılan yükümlülük süresi on sekiz yıl olarak saptanmışken 1/2/2018 tarihinde kabul edilen 7078 sayılı Kanun ile kabul edilen düzenlemeye göre yükümlük süresinin 926 sayılı Kanun'un 113. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde belirlendiği ifade edilmektedir. Başvurucu da bu süreçte 6/10/2017 tarihinde gönderilen yazıyla pilotaj muayenesine davet edilmiştir.

37. OHAL ilan edilmesine neden olan tehdit ve tehlikelerin önlenmesi amacıyla alınan tedbirlerden biri de millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı ya da bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin kamu görevlilerinin kamu görevinden çıkarılmaları olmuştur. Bu kapsamda TSK'da farklı rütbelerde görev yapan birçok pilot subay da kamu görevinden uzaklaştırılmış ve pilot subayların sayısında önemli derecede azalma meydana gelmiştir. Bu kapsamda ortaya çıkan pilot ihtiyacının giderilmesi ve pilot sayısının artırılması amacıyla çeşitli yöntemler içeren bazı yasal düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Tabi oldukları yükümlülük sürelerini tamamlayarak TSK'dan ayrılan pilot subayların görevlerine geri çağrılmaları da bu anlamda belirlenen yöntemlerden biri olmuştur. Yasal düzenlemeler ve bu kapsamda gerçekleştirilen işlemler, daha önce ayrılan pilot subayların tümünün otomatik olarak kamu görevlerine geri dönmelerine imkân vermemektedir. Buna göre başta fiziksel yeterlilikler olmak üzere gerekli şartları sağlayan ve haklarında yapılan güvenlik soruşturmaları olumlu şekilde sonuçlanan kişiler kapsama alınmaktadır.

38. Kuşkusuz ülke savunmasının herhangi bir şekilde zafiyete uğramaması ve millî güvenliğin temini açısından TSK bünyesinde görev yapan pilot subayların yeterli sayıda ve donanımda olmaları vazgeçilmez gerekliliklerden biridir. Uzun ve masraflı bir askeri pilotaj eğitiminin ardından pilot subay olmaya hak kazanılabileceği ve OHAL koşullarından kaynaklanan nedenlerle oluşan acil ihtiyacın hızlı bir şekilde giderilebilmesinin zaman alabileceği, mevcut kaynakların ya da sınıf değişikliği suretiyle elde edilen kaynağın yetersiz kalabileceği hususları birlikte düşünüldüğünde askerlik görev ve bilinciyle yetiştirilen ve farklı gerçeklerle görevlerinden ayrılan eski personelin göreve geri çağrılması şeklinde belirlenen aracın amacı gerçekleştirmeye elverişli olmadığı söylenemeyecektir. Ayrıca OHAL koşullarının gerektirdiği acil tedbirlerin hayata geçirilmesi konusundaki gerçek ihtiyaç, öngörülen tedbirin gerekli olduğunu ve keyfî olarak nitelendirilemeyeceğini ortaya koymaktadır.

39. Öte yandan başvurucunun özel hayata saygı hakkına müdahale oluşturan tedbirin ölçülü olup olmadığı belirlenmeli; bu anlamda tedbirin süresi, kapsamı ve ağırlığı değerlendirilmelidir. Hayata geçirilen tedbir, tedbirin muhatabı olan bireyin aşırı şekilde külfet altına girmesine neden olmamalıdır.

40. Somut olayda, yapılan düzenlemeler ile zorunlu hizmet süreleri, yeni personel kaynağının oluşması ve mevcut personelin tecrübesinin artırılması için gerekli olabilecek süre gözetilerek belirli bir zaman dilimiyle sınırlandırılmıştır. Ayrıca görevlerine dönen pilot subayların terfi işlemlerinin ve nasıplarının emsalleri dikkate alınarak gerçekleştirileceği, atanan pilot subayların dışarıda geçirdikleri sürelerin rütbe bekleme süresinden, uçuş sürelerinin ise uçuş hizmet süresinden sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte uçuş tazminatlarının uçuş sürelerine bakılmaksızın 23 uçuş hizmet yılı esas alınarak belirleneceğine, en az 120 saat uçuş yaptıkları her görev yılı için 80 saat üzerinden hesaplanacak toptan ödeme tutarında ilave tazminat ile her ay 10.000 TL tutarında tazminatın damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaksızın görevlerine dönen pilot subaylara ödeneceğine ilişkin düzenlemeler yapılarak sivil havacılık koşullarında elde edilen gelirden mümkün olduğunca mahrum kalmamaları amaçlanmıştır. Dolayısıyla mali koşullar yönünden yapılan iyileştirmelerle kapsamdaki kişilerin üstleneceği külfetlerin azaltılması yolunda adımlar atılmıştır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde ülke savunması ve millî güvenliğin temin edilmesi konusunda oluşan acil ihtiyaç nedeniyle ortaya çıkan kamu yararı karşısında görevine geri çağrılan ve bir süre daha zorunlu hizmet süresine tabi tutulan başvurucunun aşırı külfet altına sokulmadığı ve tedbirin ölçülü olduğu kanaatine varılmaktadır.

41. Neticede kamunun menfaati ile başvurucunun kişisel menfaati arasında kurulmaya çalışılan dengenin adil olarak nitelendirilebileceği değerlendirildiğinden öngörülen güvencelere aykırı olmayan tedbirin olağanüstü yönetim usullerinin uygulanmasına neden olan durum karşısında ölçüsüz olduğu söylenemeyecektir.

42. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun özel hayata saygı hakkına etki eden tedbirin OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlere uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.