2019/26649

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NOKTA GRUP DİJİTAL BASKI MAKİNALARI KAĞIT KIRTASİYE
SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/26649)

 

Karar Tarihi: 19/10/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Başvurucu

:

Nokta Grup Dijital Baskı Makinaları Kağıt Kırtasiye San. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekili

:

Av. Mehmet UYGUR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, motorlu taşıtın mülkiyetinin haksız olarak kamuya geçirildiği için uğranılan zararın tazmin edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/7/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Olayın Arka Planı

8. Gümrük İdaresince, A. Limitet Şirketi tarafından 2007 ve 2008 yıllarda verilen serbest dolaşıma giriş beyannameleriyle ithal edilen 392 adet aracın yeni ve kullanılmamış olduğu beyan edilmesine rağmen kullanılmış olduğu 6/12/2013 tarihinde düzenlenen soruşturma raporuyla tespit edilmiştir. Raporda söz konusu taşıtların ithalinin gümrük mevzuatına aykırı olarak yetkili mercilerden izin alınmaksızın gerçekleştirilmesi sebebiyle mülkiyetlerinin kamuya geçirilmesi tedbirinin uygulanması da önerilmiştir.

9. A. Limitet Şirketi 31/12/2010 tarihinde tasfiye edilmiştir.

10. Gümrük İdaresi, A. Limitet Şirketinin tasfiye edildiğini gözeterek mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararını şirketin son ortaklarını muhatap alarak 1/12/2014 tarihinde tesis etmiştir.

11. Şirketin ortakların biri olan M.T.A. araçların mülkiyetinin kamuya geçirilmesi işleminin iptali istemiyle Kocaeli 2. Vergi Mahkemesinde dava açmıştır. Kocaeli 2. Vergi Mahkemesi 26/1/2016 tarihinde mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin işlemi iptal etmiştir. Kararın gerekçesinde, tüzel kişiliği sona eren şirketin tasfiyeden önceki işlemleri sebebiyle şirketin ortakları adına idari işlem tesis edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. İlk derece mahkemesi kararı, Danıştay Yedinci Dairesinin 13/3/2019 tarihli kararıyla onanmıştır. Karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 18/2/2020 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

12. Gümrük İdaresince 28/3/2016 tarihinde aracın kayıtlı sahibine teslim edilmesi için Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmıştır.

B. Başvurucuya İlişkin Süreç

13. Başvurucu 10/1/2008 tarihli beyannameyle ithal edilen bu araçlardan birini 13/11/2013 tarihinde 94.600 TL bedelle S.F.den satın almıştır. Başvurucunun aracı satın aldığı tarihte trafik sicilinde araçla ilgili olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı alındığına dair bir şerh yoktur. Başvurucu, söz konusu aracın beşinci sahibi olduğunu iddia etmiştir.

14. Başvurucu, aracı satın aldıktan çok sonra www.turkiye.gov.tr internet adresinden Gebze Gümrük Müdürlüğünün 1/7/2015 tarihli yakalama emrinin mevcut olduğunu fark ettiğini belirtmiştir.

15. Trafik ekiplerince araca 18/8/2015 tarihinde fiilen el konulmuş ve araç otoparka çekilmiştir.

16. Başvurucu, aracın bedeli olan 94.600 TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle 1/10/2015 tarihinde Kocaeli 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) tam yargı davası açmıştır. Dava dilekçesinde; idarenin aracın tedavülüne izin vermesi sebebiyle kusurlu bulunduğu belirtilmiş, bu nedenle aracı satın almak için ödenen bedelin idarece tazmin edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

17. Davalı Gümrük İdaresinin savunma yazısında, aracın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ilişkin işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

18. İdare Mahkemesi 28/12/2015 tarihinde görevsizlik kararı vererek dosyayı Kocaeli Vergi Mahkemesine göndermiştir. Davaya bakan Kocaeli 1. Vergi Mahkemesi 22/2/2017 tarihli ara kararıyla, Kocaeli 2. Vergi Mahkemesinin 26/1/2016 kararından sonra aracı teslim alıp almadığını başvurucuya sormuştur. Başvurucu tarafından mahkemeye sunulan 22/3/2017 tarihli cevabi dilekçede aracın kendileri tarafından teslim alınmadığı, aracın akıbeti hakkında bir bilgilerinin bulunmadığı bildirilmiştir. Kocaeli 1. Vergi Mahkemesi 26/4/2017 tarihinde görevsizlik kararı vererek görevli mahkemenin tespiti için dosyayı İstanbul Bölge İdare Mahkemesine göndermiştir. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 10. İdare Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 6/6/2017 tarihli kararıyla görevli mahkemeyi İdare Mahkemesi olarak tespit etmiştir.

19. Davaya yeniden bakmaya başlayan İdare Mahkemesi 30/10/2017 tarihinde bu sefer uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Bölge İdare Mahkemesi 4/4/2018 tarihinde bu kararı da kaldırarak uyuşmazlığın esasının çözümlenmesi için dosyayı İdare Mahkemesine göndermiştir.

20. İdare Mahkemesi çeşitli tarihlerde verdiği ara kararlarıyla başvurucu, Gümrük İdaresi, Ergazi Tasfiye İşletmesi Müdürlüğü ile Ankara İl Emniyet Müdürlüğünden aracın başvurucuya teslim edilip edilmediğini sormuştur. Mahkemeye gönderilen cevabi yazılarda, aracın halihazırda Ergazi Tasfiye İşletmesi Müdürlüğünde bulunduğu bildirilmiştir. Başvurucu ise İdare Mahkemesine gönderdiği cevabi yazıda, aracın kendilerine teslim edilmediği gibi kendilerinin aracın iadesi yönünde bir taleplerinin de bulunmadığı belirtilmiştir.

21. İdare Mahkemesi 21/11/2018 tarihinde davayı esastan reddetmiştir. Kararın gerekçesinde, aracın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ilişkin kararın iptal edilmesine rağmen başvurucu tarafından aracın teslim alınmadığına vurgu yapılmıştır. Kararda aracın teslim alınmamasında idarenin kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.

22. Başvurucu bu karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde, davadan sonra verilen ve kendilerinin haberinin bulunmadığı bir iptal kararına dayanılarak idarenin kusurunun bulunmadığı sonucuna varılmasının hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir. İstinaf dilekçesinde ayrıca aracın yaklaşık üç yıl kullanılamamasından kaynaklı zararın da karşılanmamasından yakınmıştır.

23. Bölge İdare Mahkemesi 22/5/2019 tarihli kararıyla istinaf istemini esastan ve kesin olarak reddetmiştir. Nihai karar 30/6/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 25/7/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

C. Motorlu Taşıtlar Vergisi Tahakkukuna İlişkin Süreç

24. Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından aracın 2016/1 dönemine ilişkin motorlu taşıtlar vergisinin tahsili amacıyla başvurucu adına 17/7/2016 tarihli ödeme emri düzenlenmiştir. Başvurucu, bu ödeme emrinin iptali istemiyle Ankara 1. Vergi Mahkemesinde dava açmıştır. Ankara 1. Vergi Mahkemesi 21/3/2017 tarihli kararıyla ödeme emrini iptal etmiştir. Kararın gerekçesinde, trafik sicilinde başvurucu adına bir araç kaydı gözükmekle birlikte gerçekte başvurucunun üzerinde tasarrufta bulunabileceği bir aracın olmaması nedeniyle başvurucudan mükellef olarak motorlu taşıtlar vergisi istenilmesinin kanunun genel amacıyla bağdaşmadığı vurgulanmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

25. 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin (11) numaralı fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan hâli şöyledir:

"İthali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tâbi olan eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla ithal eden kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası verilir. Eşyanın değersiz, artık veya atık madde olması durumunda, idarî para cezası; dökme halinde gelen eşya için ton başına beşbin Türk Lirası, ambalajlı gelmesi halinde kap başına yüz Türk Lirası olarak hesaplanır."

26. 5607 sayılı Kanun'un 14. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan hâli şöyledir:

"(1) 3 üncü maddenin onuncu ve onbirinci fıkralarında tanımlanan kabahatlerin konusunu oluşturan eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. Bu Kanunun arama ve elkoyma ile müsadereye ilişkin hükümleri, bu kabahatlerin işlenmesinde kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan eşya ve taşıma araçları ile ilgili olarak da uygulanır."

27. 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 235. maddesinin 28/3/2013 tarihli ve 6455 sayılı Kanun'un 12. maddesiyle değişik hâlinin ilgili kısmı şöyledir:

"1. Serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda;

...

c) Eşyanın ithali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olduğu halde uygunluk ve yeterlilik belgesine tabi değilmiş veya belge alınmış gibi beyan edildiğinin tespit edilmesi halinde, eşyanın gümrük vergilerinin yanı sıra, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idari para cezası verilir.

...

4. Birinci fıkranın ... (c) bentlerinde belirtilen eşyaya el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir ve eşya 177 ila 180 inci madde hükümlerine göre tasfiyeye tabi tutulur.

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

28. Anayasa Mahkemesinin 19/10/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

29. Başvurucu, araca 18/8/2015 tarihinden itibaren el konulmuş olması ve aracı kullanamaması sebebiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu; motorlu taşıtlar vergisinin tahsili amacıyla aleyhine düzenlenen ödeme emrinin vergi mahkemesince iptal edilmiş olmasının araçla bağının kalmadığının belgesi mahiyetinde olduğunu belirtmiştir. Trafik siciline güvenerek aracı satın aldığını vurgulayan başvurucu, aracın mülkiyetinin kamuya geçirilmesi sebebiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu son olarak dava dilekçesinin ekinde sunduğu emsal kararlara aykırı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ifade etmiştir.

30. Bakanlık görüşünde, olay ve olgular özetlendikten ve ilgili anayasal ilkelere yer verildikten sonra mülkiyet hakkının ihlal edilip edilmediğinin incelenmesinde bunların ve Ticaret Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğünden temin edilen bilgi ve belgelerin de dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Ticaret Bakanlığı, Bakanlık aracılığıyla gönderdiği yazıda bireysel başvuruya konu yargılama sürecinde ileri sürdüğü iddiaları tekrarlamıştır.

31. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundakilere ek olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararın kendisi aleyhine tesis edilmediğini, aleyhine tesis edilen bir mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı bulunmadan aracına el konulmasının mülkiyet hakkının ihlali mahiyetinde olduğunu belirtmiştir.

B. Değerlendirme

32. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, aracının mülkiyetinin kamuya geçirilmesine yöneliktir. Bu sebeple başvurucunun tüm şikâyetlerinin mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi uygun bulunmuştur.

34. Başvuruya konu binek aracı 13/11/2013 tarihinde başvurucu tarafından satın alındığına göre mülkün varlığıyla ilgili olarak bir ihtilaf bulunmamaktadır.

35. Anayasa Mahkemesi müsadere veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirlerinin uygulanmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiğini daha önce kabul etmiştir. Bu kararlarda bu türden müdahalelerin mülkten yoksun bırakma sonucuna yol açmakla birlikte mülkiyetin kamu yararına kullanımının kontrol edilmesi amacını gözettiği dikkate alınmıştır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Bekir Yazıcı [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, §§ 54-58; Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, §§ 42-48; Torsan Orman San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13677, 20/9/2017, §§ 50, 51). Somut olayda da başvurunun konusu mülkiyetin kamuya geçirilmesi işlemine ilişkin olduğundan anılan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmayıp müdahale, belirtilen üçüncü kural çerçevesinde incelenmiştir.

36. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

37. Anayasa'nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 62). Bu durumda öncelikle müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekir.

38. Anayasa'nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir. Öte yandan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkelerin düzenlendiği Anayasa'nın 13. maddesinde de hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği temel bir ilke olarak benimsenmiştir. Buna göre mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerde dikkate alınacak öncelikli ölçüt, müdahalenin kanuna dayalı olmasıdır. Bu ölçütün sağlanmadığı tespit edildiğinde diğer ölçütler bakımından inceleme yapılmaksızın mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılacaktır (Ford Motor Company, B. No: 2014/13518, 26/10/2017, § 49).

39. Somut olayda başvurucunun taşıtının mülkiyetinin kamuya geçirilmesinin hukuka aykırı olduğu Kocaeli 2. Vergi Mahkemesinin temyiz ve karar düzeltme denetimlerinden geçmiş 26/1/2016 tarihli kararıyla saptanmıştır. Mülkiyetin kamuya geçirilmesi işleminin hukuka aykırı olması başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanaktan yoksun olduğunu da göstermiştir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik ihlalin Kocaeli 2. Vergi Mahkemesi tarafından tespit edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu aşamadan sonra Anayasa Mahkemesince yapılacak inceleme bu ihlalin giderilip giderilmediğine yönelik olacaktır.

40. İdari işlemin iptal edilmesi başvurucunun mağduriyetini hafifletse de tam olarak gidermemektedir. Mağduriyetin gerçek manada ortadan kalkabilmesi için aracın başvurucuya iade edilmesi ve varsa bu sebeple oluşan maddi ve manevi zararlarının da karşılanması gerekir.

41. Somut olayda Kocaeli 2. Vergi Mahkemesinin iptal kararından sonra Gümrük İdaresince 28/3/2016 tarihli yazıyla aracın kayıtlı sahibine teslim edilmesini Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğünden istediği anlaşılmıştır. Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğünün aracın başvurucuya teslimi için girişimde bulunup bulunmadığı anlaşılamamakla birlikte başvurucunun yargılama sürecinde iptal kararından ve Gümrük İdaresinin yazısından haberdar olduğu açıktır. Dolayısıyla bireysel başvuru tarihinden önce başvurucunun aracını teslim almasının önünde bir engelin bulunmadığını not etmek gerekir.

42. Başvurucu, İdare Mahkemesinin ara kararına cevaben gönderdiği dilekçede aracın iadesi yönünde bir talebinin bulunmadığını belirtmiştir. Belirtilmelidir ki Anayasa'nın 35. maddesi, mülkiyetin kamuya geçirilmesi işleminin hukuka aykırı olduğunun tespiti hâlinde ihlalin giderimi için el konulan eşyanın iadesi seçeneğini dışlamamaktadır. Diğer bir ifadeyle Anayasa'nın 35. maddesi hukuka aykırı mülkiyetin kamuya geçirilmesi işlemi sebebiyle oluşan ihlalin giderilmesinde başvurucuya seçimlik bir hak tanımamaktadır. Kural ve asıl olan, el konulan eşyanın iadesidir. Eşyanın iadesi mümkün olduğu sürece kişi, eşyanın aynının teslimi seçeneğine kâim olmak üzere eşya bedelince tazminat ödenmesini isteyemez. Bu bağlamda başvurucunun aracın iadesi yerine tazminat talep etme şeklinde anayasal bir hakkı haiz olmadığının altını çizmek gerekir.

43. Bununla birlikte başvurucu, idarenin denetim ve kontrolü altındayken araçta fiziki zarar meydana gelmişse bu zararı talep edebileceği gibi aracın kullanımından mahrum kalması sebebiyle oluşan zararı da isteyebilir. Ne var ki başvurucunun açtığı davanın aracın mülkiyetinin kamuya geçirilmesinden dolayı oluşan ve aracın bedeline tekabül eden zarara yönelik olduğu anlaşılmıştır. Başvurucu, dava dilekçesinde açıkça aracın mülkiyetini kaybetmesi sebebiyle araç bedelince tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Esasen davanın açıldığı tarihte mülkiyetin kamuya geçirilmesi kararı henüz iptal edilmediğinden ve araç da başvurucuya teslim edilmediğinden -varsa- maddi hasardan veya aracı kullanamamadan kaynaklı olarak tazminat talep edilmemesi de makul karşılanabilir. Ancak başvurucunun aracı teslim aldıktan sonra -varsa- maddi hasar veya kullanamamadan kaynaklı zararlarını yeni bir davaya konu etmesinin önünde bir engel de bulunmamaktadır.

44. Sonuç olarak aracın mülkiyetinin hukuka aykırı olarak kamuya geçirilmesi suretiyle başvurucunun mülkiyet hakkı ihlal edilmiş ise de aracın iade edilmesi imkânının başvurucuya sağlandığı ve -varsa- maddi hasarlar ile kullanım yoksunluğundan kaynaklı zararların tazmini için dava açma hakkının bulunduğu gözetildiğinde mülkiyet hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu değerlendirilmiştir.

45. Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 19/10/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.