2019/306 K. 2019/911 T. 13.11.2019

VDDK., E. 2019/306 K. 2019/911 T. 13.11.2019

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2019/306
Karar No.: 2019/911
Karar tarihi: 13.11.2019

TEMYİZEDEN(DAVALI): Balçova Belediye Başkanlığı - İZMİR

VEKİLİ: Av. K1 - (Aynı yerde)

KARŞITARAF(DAVACI): 1-K2

2- K3

3- K4

VEKİLİ: Av. K5

İSTEMİN KONUSU : K6'in sahibi bulunduğu ve ölümü üzerine davacıların veraseten iştirak halinde maliki oldukları İzmir İli, A2, 352 pafta 2266 ada, 66 no’lu parsele kayıtlı taşınmazlarla ilgili olarak 15/06/2012 tarihinde düzenlenen yoklama fişinin iptali ile 2010 yılına ilişkin ikmalen tarh edilen emlak vergisi, kültür varlıklarını koruma katkı payı ve gecikme faizinin kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

İzmir4.VergiMahkemesinin, 18/12/2012tarih ve E:2012/969, K:2012/1554sayılı kararı:

Davacılar K3 ve K4 adına tesis edilmiş ve menfaatini ihlal eden bir vergilendirme işlemi bulunmadığından adı geçen davacılar bakımından davanın ehliyet yönünden reddi gerekmektedir.

Uyuşmazlık konusu yoklama fişi, esas işlemin (tarh işleminin) tesisine dayanak teşkil eden bir hazırlık işlemi niteliğinde olduğundan ve kesin ve icrai nitelik taşımadığından davanın 15/06/2012 tarihli yoklama fişine ilişkin kısmının incelenmeksizin reddi gerekmektedir.

Davacılara miras yoluyla intikal eden gayrimenkule ilişkin emlak (arazi) vergisi beyannamesi davacı K2 tarafından verilmiş olsa da davacının söz konusu gayrimenkulün 2/8 hissesine sahip olduğu dosya içeriğinde yer alan 11/11/2004 tarihli veraset ilamı ile sabit olduğundan, dava konusu taşınmaz yönünden hissesi oranında emlak vergisi mükellefiyeti bulunan davacı adına bu durum gözetilerek 213 sayılı Kanun'un mükerrer 30. maddesi uyarınca idarece tarh işlemi yapılması gerekirken bu durum gözetilmeden yapılan dava konusu emlak (bina) vergisi, kültür ve tabiat varlıklarını koruma katkı payı tarhiyatları ile bunlar üzerinden hesaplanan gecikme faizlerinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Gecikme faizi, tarh olunan vergi kesinleştikten sonra tahakkuk aşamasında ortaya çıkan bir amme alacağı olduğundan tarh aşamasında vergi aslı üzerinden davacı adına gecikme faizi hesaplanması da Vergi Usul Kanunu hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.

Vergi mahkemesi bu gerekçeyle davanın kısmen ehliyet yönünden reddine, kısmen incelenmeksizin reddine karar vermiş, davacı K2 adına tarh edilen vergi ve katkı payı ile gecikme faizini kaldırmıştır.

Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin, 11/02/2016 tarih ve E:2013/5713, K:2016/396 sayılı kararı:

Taraflarca ileri sürülen iddialar, Vergi Mahkemesi kararının yoklama fişine ilişkin hüküm fıkrası ile gecikme faizine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.

Dava konusu ihbarname sadece varis K2 adına düzenlemiş olsa da diğer varislerin elbirliği ile malik oldukları taşınmazın vergi ve cezalarından müteselsil sorumlu oldukları açık olduğundan düzenlenen ihbarnamelere karşı birlikte dava açmakta hukuki menfaatleri olduğu muhakkak olup vergi mahkemesince aksi yönde verilen davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısımda isabet bulunmamaktadır.

Davacılardan varis K2'in gayrimenkulün 2/8 hissesine sahip olduğu ve hissesi oranında emlak vergisi mükellefiyeti olduğu sonucuna ulaşılarak verginin tamamından sorumlu olmayacağı gerekçesiyle emlak vergisi tarhiyatı ve kültür ve tabiat varlıklarını koruma payı yönünden dava kabul edilmiştir.

Ancak, uyuşmazlıkta varislerin hisselerinin bölünüp tapu tescilinin yapılmadığı, davacılar açısından elbirliği ile mülkiyetin devam ettiği, elbirliği mülkiyetinde ise tüm hissedarların verginin tamamından müteselsilen sorumlu oldukları açık olduğundan, tarhiyata ilişkin ihtilafın gerekirse yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak çözümlenmesi, ardından varsa Emlak Vergisi Kanunu'nun 30. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen kısıtlılık haline ilişkin hususların incelenerek işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken vergi mahkemesince aksi yönde verilen emlak vergisi tarhiyatı ve kültür ve tabiat varlıklarını koruma payına ilişkin kısımda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Daire, bu gerekçeyle kararın ehliyet yönünden reddine ilişkin hüküm fıkrası ile emlak vergisi tarhiyatı ve kültür ve tabiat varlıklarını koruma payına ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş, yoklama fişine ilişkin hüküm fıkrası ile gecikme faizine ilişkin hüküm fıkrasını onamıştır. Daire, tarafların karar düzeltme istemini de reddetmiştir.

İzmir 4.VergiMahkemesinin, 07/11/2018tarih ve E:2018/1150, K:2018/1702sayılı kararı:

Ara kararı ile davalı idareden, 2010, 2011, 2012 vergilendirme dönemlerinde yoklama fişinde bahsi geçen düğün salonu ve oto yıkama işletmelerinin söz konusu parselin ne kadarını kapladığı hususunda bir tespit bulunup bulunmadığı ve imar durumu ile kısıtlılık hali bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin bilgi ve belgelerin sunulması istenilmiştir.

Davalı idarece dosyaya ibraz edilen dilekçede dava konusu parselin beş yılllık imar programında yer almadığı, 2010-2011 yıllarında 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının idare mahkemelerince iptal edilmesi nedeniyle parsel ve çevresinin onama sınırları dışında plansız alanda kaldığı, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 30. maddesine göre anılan taşınmazda fiili kısıtlılık ya da imar planı bulunmadığından hukuki kısıtlılık hükümlerinin mevcut olmadığı bildirilmiştir.

Dilekçe ekinde gönderilen 28/04/2014 tarihli yoklama fişinde taşınmazın toplam alanının 10.606 m² olduğu ve 1.325 m²'lik kısmında oto yıkama, düğün salonu ve bunlara ait müştemilatın bulunduğu, geriye kalan 9.281m²'lik kısmında ise mandalin ağaçları ve tarım arazisi bulunduğu tespitlerine yer verildiği görülmüştür.

Tüm bu hususların değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu gayrimenkulün sadece 1.325 m²'lik kısmında oto yıkama, düğün salonu ve bunlara ait müştemilatın bulunduğu, geriye kalan 9.281m²'lik kısmında ise mandalin ağaçları ve tarım arazisi bulunduğunun tespit edilmiş olması nedeniyle emlak (bina) vergisi, kültür ve tabiat varlıklarını koruma katkı payı tarhiyatlarından, oto yıkama, düğün salonu ve bunlara ait müştemilatın bulunduğu alana isabet eden kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, zirai faaliyet yapılan alana isabet eden kısmında ise hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Vergi mahkemesi ilk kararda yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle ilk kararın bozulan kısmında kısmen ısrar etmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik HâkimiK7'IN açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

2575 sayılı Danıştay Kanununun 38. maddesinin ikinci fıkrasında, Vergi Dava Daireleri Kurulunun, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararları ile vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği hükme bağlanmıştır.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun görevi, sözü edilen kararlara karşı yapılan temyiz başvurularının incelenmesini kapsadığından, İzmir 4. Vergi Mahkemesi kararının ısrar niteliği taşımayan vergi ve katkı payının kısmen kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz incelemesinin Kurulumuzca değil, Danıştay Dokuzuncu Dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

İzmir 4. Vergi Mahkemesinin, 07/11/2018 tarih ve E:2018/1150, K:2018/1702 sayılı kararının ısrar niteliği taşımayan vergi ve katkı payının kısmen kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemi sonuçlandırılmak üzere dosyanın, Danıştay Dokuzuncu Dairesine GÖNDERİLMESİNE,

2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.