2019/4931

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SERPİL KOYUNCU ERDEM BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/4931)

 

Karar Tarihi: 23/2/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Muhammed Cemil KANDEMİR

Başvurucu

:

Serpil KOYUNCU ERDEM

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; baro levhasına yazılma işlemine ilişkin iptal davasında mahkeme kararının gerekçesiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 15/2/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Genel Bilgiler ve Olağanüstü Hâl İlanı ve Bu Süreçte Uygulanan Tedbirler

7. Başvuruya konu olaylara ilişkin genel bilgiler ile olağanüstü hâl ilanı ve bu süreçte uygulanan tedbirler için bkz. (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 11-19).

B. Başvurucunun Baro Levhasına Yazılma Talebine İlişkin Süreç

8. Başvurucu Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığında uzman yardımcısı olarak görev yapmakta iken 15/8/2016 tarihli ve 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden ihraç edilmiştir.

9. Başvurucu, ihraç kararından sonra 24/3/2017 tarihinde baro levhasına yeniden yazılma talebiyle Ankara Barosuna başvurmuştur. Başvurucunun talebi, Ankara Barosu Yönetim Kurulunun 26/4/2017 tarihli kararıyla kabul edilmiş ve bu karar Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulunun 24/5/2017 tarihli kararıyla uygun bulunmuştur.

10. Söz konusu karar, Bakanlık tarafından uygun bulunmayarak bir daha görüşülmek üzere TBB'yegönderilmiştir.

11. TBB Yönetim Kurulu 30/6/2017 tarihli kararıyla önceki kararında ısrar ederek başvurucunun baro levhasına yazılmasına karar vermiştir.

12. Bakanlık, başvurucunun baro levhasına yazılmasına ilişkin TBB kararının kesinleşmesi üzerine TBB'ye karşı 14/7/2017 tarihinde iptal davası açmıştır.

13. Ankara 16. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 21/2/2018 tarihli ara kararıyla davanın başvurucuya ihbarına karar vermiştir. Başvurucu, davanın kendisine ihbar edildiğini ancak savunmasının etkisiz olacağını düşündüğünden davaya katılmadığını belirtmiştir.

14. Mahkeme 3/5/2018 tarihli kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesi şu şekildedir:

"...672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesi gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecekleri, meslek adlarını ve sıfatlarını kullanamayacakları; bu unvan, sıfat ve meslek adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamayacakları yönündeki düzenleme karşısında kamu görevinden çıkarılan kişinin avukat olarak baro levhasına yazılmasına ve avukat unvan sıfatını kullanmasına olanak bulunmamaktadır.

Buna göre avukat olarak baro levhasına yazılamayacağı sonucuna varılan kişinin baro levhasına yazılmasına ilişkin kararda ısrar edilmesine yönelik davaya konu kararda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır."

15. Davalı TBB 4/7/2018 tarihli dilekçe ile mahkeme kararına karşı, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesine (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf başvurusunda bulunmuştur.

16. Bölge İdare Mahkemesi 18/10/2018 tarihli kararıyla istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.

17. Başvurucu 15/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvuru formunun mazerete ilişkin açıklamalar kısmında, davada taraf sıfatı olmadığı için kararın kendisine tefhim yahut tebliğ edilmediğini, kararı 31/1/2019 (Sehven 31/1/2018 yazıldığı anlaşılmaktadır.) tarihinde şifahen öğrendiğini belirtmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

18. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller" kenar başlıklı 31. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi şöyledir:

"Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. "

19. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Kanun'un "Yargılamaya Hâkim Olan İlkeler" ana başlıklı ikinci bölümünde yer alan 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Anılan madde şöyledir:

"(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.

 (2) Bu hak;

a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,

b) Açıklama ve ispat hakkını,

c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini,

içerir."

20. 6100 sayılı Kanun'un "Davanın İhbarı ve Davaya Müdahale" başlıklı üçüncü ayrımında "İhbar ve şartları" kenar başlıklı 61. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir."

21. 6100 sayılı Kanun'un "İhbarda bulunulan kişinin durumu" kenar başlıklı 63. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Anayasa Mahkemesinin 23/2/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu; davanın kendisine ihbar edildiğini ancak mahkemeler tarafından gerekçe olarak kabul edilen kamu görevinden ihraç edilmiş olma durumunun devam etmesi nedeniyle savunmasının etkisiz olacağı düşüncesiyle davaya katılmadığını, davayı TBB ile irtibata geçerek takip ettiğini, davaya katılmamasının bireysel başvuru hakkını engellemediğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin içtihatlarıyla sabit olduğunu belirterek derece mahkemesinin kararının yeterli gerekçe içermemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

24. Bakanlık görüşünde; başvurucunun şikâyet ettiği durumun özel hayatına ne derece ciddi bir etkisi olduğunu ortaya koyamadığı, şikâyetin çalışma özgürlüğü kapsamında ele alınması ve konu bakımından yetkisizlik nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

B. Değerlendirme

25. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

26. Başvurucu, avukatlık mesleğini yapabilmek için gerekli olan baro levhasına yazılmasına ilişkin işlemin mahkeme kararı ile iptal edilmesi üzerine bireysel başvuruda bulunmuştur.

27. Mahkemenin 21/2/2018 tarihli ara kararıyla, başvurucunun baro levhasına yazılması işlemine karşı Bakanlık tarafından 14/7/2017 tarihinde açılan davanın, dava sonucundan menfaati etkilenecek olan başvurucuya ihbarına karar verilmiştir. Başvurucu, davanın kendisine ihbar edildiğini ancak savunmasının etkisiz olacağını değerlendirdiğinden davaya katılmadığını belirtmiştir. Başvurucu, davaya müdahil olarak ihlal iddialarını Mahkeme ve Bölge İdare Mahkemesi önünde ileri sürmemiştir.

28. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33).

29. Somut olayda Mahkeme, başvurucunun sonucundan etkilenme ihtimalinin olduğu bir davayı başvurucuya ihbar ederek dava konusuna ilişkin iddialarını yargılama sürecinde ortaya koyma imkânı sunmuştur. Başvurucunun davanın kendisine ihbar edilmesinden sonra davaya müdahil olma yoluyla davanın tarafı olma imkânından yararlanmadığı, etkisiz bir yol olarak değerlendirilemeyecek derece mahkemeleri önünde ihlal iddialarını ileri sürme imkânını kullanmadığı görülmektedir. Başvurucunun adil yargılanma hakkına dair usule ilişkin güvencelerden yararlanabilmesinin ilk koşulu davanın tarafı olmasıdır. Başvurucunun iddialarını öncelikle derece mahkemeleri önünde davaya müdahil olma yoluyla ileri sürme imkânı varken bu yola başvurmadığı anlaşılmaktadır (benzer değerlendirmeler için bkz. Bülent Aydoğan, B. No: 2020/11654, 13/1/2022, § 29).

30. Diğer taraftan başvurucu, adil yargılanma hakkının dışında, avukatlık yapamaması nedeniyle serbest teşebbüste bulunma hakkının, avukatlık mesleğine ilişkin eğitimlere katılmasının engellenmesi nedeniyle eğitim ve öğrenim hakkının, baro levhasından kaydının silinmesi nedeniyle çalışma hakkının, kazanç elde etmesinin engellenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ve kendisi ile benzer durumdaki avukatların görevlerine devam etmesi nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

31. Derece mahkemeleri önünde ihlal iddialarını ileri sürme imkânını kullanmadığı görülen başvurucunun adil yargılanma hakkı yönünden varılan sonuç gözetilerek anılan iddiaları yönünden de ayrı bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvuruya konu edilen yargılamada taraf olmadığı anlaşıldığından, adil yargılanma hakkına ilişkin başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 23/2/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.