2019/5776

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

CEVDET DENİZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/5776)

 

Karar Tarihi: 16/6/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Hüseyin Özgür SEVİMLİ

Başvurucu

:

Cevdet DENİZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; ceza davasında duruşma gün ve saati bildirilmeyen başvurucunun (sanığın) yokluğunda duruşma yapılması ve delillerin hatalı değerlendirilmesi suretiyle mahkûmiyet kararı verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 13/2/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne kaşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ile eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2016/22 Sayılı Dosyasında Yapılan Yargılamaya Dair Dava Süreci

7. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 12/1/2016 tarihinde düzenlediği iddianame ile başvurucu hakkında 2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte faturalar düzenleme eylemi nedeniyle zincirleme biçimde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na (213 sayılı Kanun) muhalefet suçundan aynı Kanun'un 359. maddesinin (b) fıkrası uyarınca cezalandırılması talebiyle İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açmıştır.

8. İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesi 6/7/2017 tarihinde başvurucunun iki ayrı takvim yılı içinde sahte fatura düzenleme eylemlerini sabit görerek 213 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan iki kez olmak üzere 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

9. Başvurucunun mahkûmiyet hükümlerine karşı yaptığı istinaf başvurusu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 27/9/2017 tarihli ve kesin nitelikteki kararı ile 2011 takvim yılında gerçekleşen sahte fatura düzenleme eylemlerinden kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden esastan reddedilmiştir. 2012 takvim yılına konu eylemler yönünden kurulan mahkûmiyet hükmü ise bozulmuştur. Bozma kararı üzerine İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2017/618 sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan dava ise inceleme tarihi itibarıyla derdesttir.

10. İstinaf başvurusu üzerine kesinleşen 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası yönünden infaz aşamasında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18/1/2018 tarihli müddetname başvurucuya bulunduğu ceza infaz kurumunda 22/1/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

B. Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin E.2017/186 Sayılı Dosyasında Yapılan Yargılamaya Dair Dava Süreci

11. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 27/9/2016 tarihinde düzenlediği iddianame ile başvurucu hakkında 2011, 2012 ve 2013 takvim yıllarında sahte faturalar düzenleme eylemi nedeniyle zincirleme biçimde 213 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan aynı Kanun'un 359. maddesinin (b) fıkrası uyarınca; 2016 takvim yılında da yasal defter ve diğer belgeleri gizleme eylemi nedeniyle de aynı Kanun'un 359. maddesinin (a) fıkrası uyarınca cezalandırılması talebiyle Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açmıştır.

12. Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesi 29/12/2016 tarihinde başvurucuya atılı tüm eylemleri sabit görerek iddianamede belirtilen belgeleri gizleme suçundan erteli 15 ay hapis; üç ayrı takvim yılı içinde sahte fatura düzenleme eylemleri yönünden de üç kez olmak üzere her biri için 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

13. Başvurucunun mahkûmiyet hükümlerine karşı yaptığı istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 1/3/2017 tarihli ve kesin nitelikteki kararı hükümler bozulmuştur.

14. Bozma kararı üzerine aynı Mahkemenin E.2017/186 sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda 8/5/2018 tarihinde başvurucu hakkında belgeleri gizleme suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; üç ayrı takvim yılı içinde sahte fatura düzenleme eylemleri yönünden de üç kez olmak üzere 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

15. Başvurucunun sahte fatura düzenleme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerine karşı yaptığı istinaf başvurusu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 11/10/2018 tarihli ve kesin nitelikteki kararı ile esastan reddedilmiştir.

16. İstinaf başvurusu üzerine kesinleşen üç ayrı 2 yıl 6 ay hapis cezası yönünden infaz aşamasında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10/12/2018 tarihli müddetname başvurucuya bulunduğu ceza infaz kurumunda 17/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu her iki davada verilen hapis cezalarına konu mahkûmiyet hükümleri yönünden 13/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Anayasa Mahkemesinin 16/6/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

19. Başvurucu, başvuru harç ve giderlerini ödeyecek gelirinin bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

20. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

21. Başvurucu; her iki mahkemede yürütülen yargılama sırasında ceza infaz kurumunda olduğu hâlde duruşma gün ve saatlerinin kendisine bildirilmediğini, bu nedenle duruşmalara katılamadığını ve yokluğunda karar verildiğini, her iki davada suçların sübutu açısından gerekli delillerin toplanmadığını ve mevcut delillerin hatalı olarak değerlendirilmesi sonucunda mahkûmiyet hükümleri kurulduğunu beyan ederek adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ileri sürmüştür.

22. Bakanlık görüşünde, belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme yetkisinin esasen derece mahkemelerinde olduğu gözönünde bulundurarak Anayasa Mahkemesi kararları ile ortaya konan ilkeler ışığında somut olayın koşulları değerlendirildiğinde somut olaylarda söz konusu değerlendirmelerin derece mahkemelerince ayrıntılı ve titiz bir şekilde yapılarak başvurucunun mahkûmiyetine karar verildiği, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesine riayet edildiği ve varılan sonucun adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği belirtilmiştir.

23. Her iki ceza davasında da atılı suçlamaların hukuki niteliği, iddianamelere konu eylemler ve dosyada bulunan deliller hakkında başvurucunun bilgiye sahip olduğunu vurgulayan Bakanlık; başvurucunun bu davalarda lehine olan hususları ileri sürebildiğini, aleyhine olan delillere karşı çıkabildiğini ve yargılamalara konu olaylara ilişkin kendi anlatımlarını mahkemelere sunabildiğini belirtmiştir. Bakanlık ayrıca başvurucunun her iki yargılamada da başvurucunun mahkeme huzurunda dinlendiğini ifade etmiştir.

C. Değerlendirme

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

25. Ceza infaz hukukunda müddetname 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 20. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereği düzenlenen ve kesinleşen mahkeme kararına istinaden hükümlünün ceza infaz kurumunda ne kadar süre ile kalacağını gösteren bir belgedir. Müddetnamede; mahkûm olunan cezanın niteliği, cezanın hangi mahkeme tarafından verildiği, Yargıtay aşamasından geçmiş ise ilgili ilama dair bilgiler yer almaktadır. Dolayısıyla müddetnamenin hükümlüye tebliğ edildiği tarihin başvurucular açısından en geç nihai kararın öğrenildiği tarih olarak kabul edilmesi gerekir (Hakan Fuat Komili, B. No: 2013/2470, 17/9/2013, § 18).

26. Somut olayda, başvurucunun kesinleşen iki ayrı ceza davasına konu müddetnamelerin 22/1/2018 ve 17/12/2018 tarihlerinde tebliğinden itibaren otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 13/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.

27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 16/6/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.