2020/1603 K. 2022/691 T. 8.6.2022

VDDK., E. 2020/1603 K. 2022/691 T. 8.6.2022

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2020/1603
Karar No.: 2022/691
Karar tarihi: 08.06.2022
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2020/1603

Karar No : 2022/691

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı - ...

(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVACI) : ...

VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : ...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı adına, POS cihazlarını kullanım amaçları ve sözleşme koşullarına aykırı olarak kredi kartı sahiplerinin nakit ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kullandığı ve bu suretle elde ettiği faiz gelirini beyan dışı bıraktığından bahisle düzenlenen vergi tekniği raporunu dayanak alan vergi inceleme raporuna istinaden 2010 yılı için re'sen tarh edilen gelir vergisi ve verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararı:

Davacı adına düzenlenen ve dava konusu cezalı tarhiyatın dayanağını teşkil eden ...tarih ve ...sayılı Vergi Tekniği Raporunda şu tespitlere yer verilmiştir:

i. Davacı 14/07/2008 tarihinde seyyar cep telefonu, kontör, hat ticareti faaliyetine başlamıştır. 14/08/2009 tarihinde iş yeri kiralayarak cep telefonu aksesuarı, hat ve kontör satışı faaliyetine devam etmiştir. 21/05/2012 tarihinde işi bırakma bildiriminde bulunarak faaliyetini sonlandırmıştır.

ii. ...tarih ve ...sayılı, ...tarih ve ...sayılı Vergi Tekniği Raporlarında 2009 ve 2010 yılı hesap ve işlemlerinin komisyon karşılığı finansman temini ve sahte belge düzenleme ihtimali yönünden incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.

iii. Davacının defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmıştır.

iv. 2009 ve 2010 yılı için VDİNTRA bilgi sisteminden "üye işyeri sahibine ilişkin satış bilgileri" sorgulaması yapılarak aylar itibariyle POS cihazları nezdinde para hareketlerine ilişkin veriler alınmıştır.

v. Gelir İdaresi Başkanlığı bilgi işlem merkezi tarafından POS cihazıyla yapılan satışlar hakkında cihazların temin edildiği bankalardan, kredi kartları ile mal ve hizmet alımında bulunmuş görünen kişiler hakkında ayrıntılı bilgi istenmiştir. Gelen CD'lerden davacının iş yerinde bulunan POS cihazından kredi kartı ile 1.000,00 TL ve üzerinde yapılan çekimler tespit edilmiştir.

vi. Kimlik bilgileri ve adresleri belirtilen kişilerden bilgisine başvurulmak üzere örnekleme yoluyla 10 kişi seçilmiştir.

vii. Bu kişilerden bir kişi komisyon karşılığı nakit ihtiyacını karşılamak için kredi kartlarını kullandığını, dört kişi kredi kartlarını başkalarına verdiğini ve nasıl kullanıldığını bilmediğini, bir kişi yapılan işlemi tam olarak hatırlamadığını ancak telefon ya da kontör almadığını, dört kişi de kontör aldıklarını beyan etmiştir.

viii. Davacının, 2009 ve 2010 yıllarında bir kısım satışları ile alışları yönünden hakkında gerçek bir emtia teslimi ya da hizmet ifası olmadan belge düzenleme ve POS tefecilik faaliyetlerinden dolayı vergi tekniği raporu bulunan mükelleflerle ticari ilişkide bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı, bu alış ve satışların nakit olarak yapıldığını beyan etmiştir.

ix. Davacı, herhangi bir GSM firmasının distribütörü ya da ana bayisi değildir.

x. Davacıya, aynı yıl içinde hem kontör alışı hem de kontör satışı gerçekleştirdiği mükelleflerin bulunduğu, aynı dönem içerisinde kontör aldığı firmaya tekrar kontör sattığı, bu durumda nasıl kâr elde ettiği sorulduğunda davacı tarafından, "Kontörümüz kalmadığı zamanlarda birbirimize yardım amaçlı cüz'i rakamlarla satışlarımız oluyordu. Örneğin 19,00 TL'ye alınan kontörü yine alt bayilere 19,20 TL'den satıyorduk. Bu şekilde kâr ettik." şeklinde beyanda bulunulmuştur.

xi. Davacıya, kredi kartı ile işlem gerçekleştiren şahıslar ile düzenlenen faturalar karşılaştırıldığında bazı kart sahipleri adına fatura düzenlenmediğinin tespit edildiği belirtilerek bunun nedeni sorulduğunda cevaben, "Çoğunlukla muhatabım bayilerdir. Bazı bayiler kendisine gelen müşterinin kartlarını bana getirip müşterimden alıcağım var diyerek kart geçip kontör alıyorlardı bende faturayı bayii adına kesiyordum." şeklinde beyanda bulunmuştur.

xii. Kredi kartları ile işlem gerçekleştiren şahısların çoğunluğuna fatura düzenlenmemiştir.

xiii. Davacı, tanıdık ve akrabalarının kartlarını kullanıp daha sonra borcunu ödeyip kartları iade ettiğini beyan etmiştir.

xiv. Yapılan bu tespit ile komisyon karşılığı nakit para alan şahısların işlemleri için firmalara davacı tarafından sahte belge düzenlendiği kabul edilmiştir.

Yukarıda yer verilen tespitler üzerine vergi inceleme elemanınca, faaliyet alanının kontör ticareti olduğu göz önüne alındığında bir kontörün defalarca el değiştirmesinin ticari, teknik ve ekonomik icaplara uymadığı, zira alışverişin kaynağı olan kontörün telefon şirketlerinden sağlandığı, her satıcı üzerine az da olsa bir kâr payı koyduğunda kontörü ikincil piyasadan almanın kârlı olmadığı, 100 kontörün ortalama 18,00-20,00 TL'ye satıldığı, aylık 50,00-100,00 TL tutarlı faturalar ile sınırsız konuşma imkânının bulunduğu bir ortamda nihai tüketicilerin tek seferde en az 1.000,00 TL tutarında kontör almasının rasyonel olmadığı ifade edilmiştir.

Diğer taraftan, davacının kâr edebilmesi için alışlarının GSM firmasının distribütörü ya da ana bayisi durumunda olan mükelleflerden gerçekleşmesi, satışlarının da nihai tüketicilere yapılması gerektiği, zira mükellefin kontör aldığı firmaya daha sonraki bir dönemde tekrar kontör satarak kâr elde etmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.

İnceleme elemanınca, tüm bu tespitlerin, davacının kontör alım satım faaliyetinin haricinde ayrıca 2009 ve 2010 takvim yıllarında tefecilik faaliyeti yaptığını gösterdiği değerlendirmesinde bulunulmuştur.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesi uyarınca vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve olaya ilişkin muamelelerinin gerçek mahiyeti esastır. Bu kural karşısında davacının tefecilik faaliyetinde bulunup bulunmadığının, tefecilik faaliyetinde bulunuyor ise ne kadar faiz geliri elde ettiğinin ayrıntılı bir şekilde araştırılması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle tefecilik yaptığı ileri sürülen davacının defter ve belgeleri, kontör alım ve satımları ile ilgili faturaları, konu ile ilgili olarak davacı tarafından sunulan diğer (kargo fişi vb.) belgeler incelenerek gerekirse davacının fatura aldığı ve verdiği kişiler nezdinde karşıt incelemeler yapılarak davacının faiz geliri elde ettiği iddia edilen kişilerin (kredi kartı sahiplerinin, kredi kartını ödünç aldığı belirtilen kişilerin) ifadelerinin alınması suretiyle durumun açıkça ortaya konulması gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta, vergi inceleme elemanınca sadece örnekleme yoluyla 10 kişinin ifadesine başvurulmuştur. Bu kişilerden de sadece bir kişi komisyon karşılığı para temin ettiğini beyan etmiştir. Kredi kartı sahiplerinden kartını başkalarına verdiğini ifade edenlerin ifadelerinin alınmasına karşın kredi kartını ödünç alanların ifadelerine başvurulmamıştır. Davacının kontör alımlarının ve satımlarının gerçek olup olmadığına yönelik ilgili şirketler ya da mükellefler nezdinde bir araştırma yapılmamıştır. Sadece on kişinin ifadesi alındıktan sonra davacının iş yerinde bulunan POS cihazlarından kredi kartı çekimlerinden 1.000,00 TL ve üzerinde olanların nakit ihtiyaçların karşılanması (tefecilik) amacıyla gerçekleştirildiği kabul edilerek dava konusu cezalı tarhiyat yapılmıştır.

Bu durumda, eksik incelemeye dayalı rapordan hareketle davacı adına re'sen tarh olunan dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir vergisinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu vergi ve cezayı kaldırmıştır.

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 25/03/2019 tarih ve E:2015/10685, K:2019/2250 sayılı kararı:

Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ile davacının, 2009 döneminde kredi kartı ile yapılan satışlarının 6.500.571,00 TL tutarındaki kısmının, 2010 döneminde ise 2.267.252,76 TL tutarındaki kısmının 1.000,00 TL ve üzerinde olduğu, davacının herhangi bir GSM firmasının distribütörü ya da ana bayisi olmadığı, aynı yıl içinde kontör alışı gerçekleştirdiği mükelleflere kontör satışı gerçekleştirdiği hususları saptanmıştır.

Anılan hususlar dikkate alındığında, POS cihazlarından 1.000,00 TL ve üzerinde yapılan kredi kartı satışlarının ticari, teknik, ekonomik icaplara uymadığı ve POS cihazı kullanarak ikrazatçılık faaliyetinde bulunmak amacıyla gerçekleştirildiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, davacı adına 2010 yılı için re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı gelir vergisinde hukuka aykırılık, aksi yöndeki gerekçeyle davanın kabulü yolunda verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Daire, bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

Davacının karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra davalının temyiz istemini yeniden inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 01/07/2020 tarih ve E:2019/7126, K:2020/2490 sayılı kararı:

Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ile davacının, 2009 döneminde kredi kartı ile yapılan satışlarının 6.500.571,00 TL tutarındaki kısmının, 2010 döneminde ise 2.267.252,76 TL tutarındaki kısmının 1.000,00 TL ve üzerinde olduğu, davacının herhangi bir GSM firmasının distribütörü ya da ana bayisi olmadığı, aynı yıl içinde kontör alışı gerçekleştirdiği mükelleflere kontör satışı gerçekleştirdiği hususları saptanmıştır.

Anılan hususlar dikkate alındığında, POS cihazlarından 1.000,00 TL ve üzerinde yapılan kredi kartı satışlarının ticari, teknik, ekonomik icaplara uymadığı ve POS cihazı kullanarak ikrazatçılık faaliyetinde bulunmak amacıyla gerçekleştirildiği sonucuna varılmıştır.

Diğer taraftan, davacının dava konusu dönemde 138.882,37 TL tutarında emtia alışı ve 95.877,62 TL tutarında emtia satışı olduğu Saraylar Vergi Dairesi mükellefi ...hakkında düzenlenen Vergi İnceleme Raporunda bu mükellefin davacıya satış yapma kabiliyeti bulunduğunun kabul edildiği belirtilmiş olup davacı adına yapılan cezalı tarhiyatın bu mükellef ile yapılan işlemlere isabet eden kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Bu durumda, davacı adına 2010 yılı için re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin ......'e yapılan satışlara isabet eden kısmı dışında kalan kısmında hukuka aykırılık görülmemiş olup tarhiyatın tamamının kaldırılmasına ilişkin Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararı:

Vergi Mahkemesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ile POS cihazıyla gerçekleştirilen ödemeler yoluyla tefecilik faaliyeti yürüttüğünün ve bu faaliyetten elde ettiği geliri beyan dışı bıraktığının hukuken kabul edilebilir somut delillerle ortaya konulduğu belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,

2- ...Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararının ONANMASINA,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X -

KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.