2020/35635

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

CEMİL UĞUR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/35635)

 

Karar Tarihi: 18/1/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Cemil UĞUR

Vekilleri

:

Av. Veysel OK

 

 

Av. Zelal Pelin DOĞAN

 

 

Av. Erselan AKTAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 19/11/2020 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. PKK'nın Türkiye'deki yapılanmalarını koordine etmek üzere oluşturulan Kürdistan Demokratik Topluluğu/Türkiye Demokratik Örgütlenmesi (KCK/TDÖ) İdeolojik Alan Yapılanmasına bağlı Basın Komitesi içinde Van'da faaliyet yürüttüğü değerlendirilen, başvurucunun da aralarında bulunduğu şüpheliler hakkında 12/2/2020 tarihinde soruşturma işlemlerine başlanmıştır. Soruşturma makamlarınca Mezopotamya Ajansı, Sterk TV, Jin News, Yeni Yaşam adlı basın yayın organlarının PKK/KCK hiyerarşik yapısı içinde yer aldıkları, söz konusu yayın organlarında faaliyetlerde bulunan şahısların Basın Komitesinin talimatları doğrultusunda hareket ettikleri ve Van'ın İpekyolu ilçesinde bulunan bir binayı basın bürosu olarak kullandıkları, PKK/KCK terör örgütünün yapılarını, mensuplarını, eylem ve faaliyetlerini övücü, yüceltici, destekleyici nitelikte yayınlar yaptıkları şeklinde istihbari mahiyette bilgiler elde edilmiştir.

9. Bu bilgiler doğrultusunda PKK/KCK terör örgütüne üye olma ve terör örgütü adına faaliyette bulunma suçu kapsamında toplam on üç kişi hakkında teknik takip işlemine başlanmış ve sonradan eklenen kişilerle birlikte toplam yirmi bir şahsa teknik takip işlemi uygulanmıştır. Söz konusu soruşturma kapsamında başvurucunun telekomünikasyon yoluyla yaptığı iletişimler kayda alınmış, kamuya açık alanlardaki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenmiş, suç unsuru olabileceği değerlendirilen verilerin elde edildiği belirtilmiştir.

10. Van 3. Sulh Ceza Hâkimliğince 5/10/2020 tarihinde, başvurucunun da aralarında bulunduğu yedi şüphelinin ikamet adreslerinde ve basın bürosunun faaliyet yürüttüğü değerlendirilen adreste 6/10/2020 tarihinde arama yapılmasına ve arama sonucu elde edilecek suç delili niteliğinde olan tüm eşyalara el konulmasına karar verilmiştir.

11. Başvurucu, adresinde yapılan arama sonrasında 6/10/2020 tarihinde gözaltına alınmıştır.

12. Başvurucunun ilk ifadesi 9/10/2020 tarihinde Van Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde alınmıştır. İfade alma işlemi sırasında;

- Başvurucuya PKK/KCK yapılanması, KCK sözleşmesi, ideolojik alan sözcülüğü, KCK sözleşmesinde yer alan Basın Kültür Komitesi ve faaliyetleri, Demokratik Aydınlanma Birliği isimli üst yapılanma hakkında bilgi sahibi olup olmadığı, Basın Kültür Komitesi ve Demokratik Aydınlanma Birliği isimli yapılanmalar içinde yer alıp yer almadığı, bu yapılanmaların yerel ve ulusal basın yayın kuruluşları ile bir ilişkisinin bulunup bulunmadığı sorulmuştur.

- Başvurucu, bu yapılanmalar hakkında bilgi sahibi olmadığını, bu yapılanmalar içinde yer almadığını belirtmiştir.

- Başvurucuya Serxwebun, Berxwedan, Halk Gerçeği, Yeni Ülke gazetesi, Özgür Gündem, Politika, Yeni Politika, Alternatif, Gelecek, Özgür Ülke, Yeni Mezopotamya, Yedinci Gün, Med Tv, Cudi TV, Roj Tv, Nuçe Tv, Mezopotamya TV Newroz TV, Ronahi TV, Strek TV, Med Nuçe TV vb. basın yayın organlarında yer alıp almadığı sorulmuştur.

-Başvurucu, basın organlarının hiçbirinde görev almadığını belirtmiştir.

- Başvurucuya birlikte gözaltına alındığı kişileri tanıyıp tanımadığı, bu kişilerle arasında örgütsel bir bağın bulunup bulunmadığı sorulmuştur.

- Başvurucu, bu kişileri mesleği dolayısıyla tanıdığını; aralarında örgütsel bir bağ olmadığını ifade etmiştir.

- Soruşturma kapsamında arama yapılan binanın Mezopotamya Ajansına ait olup olmadığı, bu basın yayın bürosunun resmî başvurusu, ticari işletme kaydı ve yasal izinlerinin bulunup bulunmadığı, büronun kime ait olduğu sorulmuştur.

- Başvurucu; bu binanın Mezopotamya Ajansına ait olduğunu, bu ajansta sadece haber faaliyetlerinin yürütüldüğünü, büronun kendi adına ve Van Ticaret Sanayi Odasına kayıtlı olduğunu, İstanbul merkeze bağlı bir şube olduğunu, bu büronun sadece haber yapma yetkisi olduğunu, mali bir yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir.

- Başvurucuya PKK/KCK'ya müzahir olduğu iddia edilen haber sitelerinde gözaltına alınmasının neden sahiplenildiği, Mezopotamya Haber Ajansının künyesi ve bu haber ajansının terör propagandası faaliyetleri hakkında bildikleri sorulmuştur.

- Başvurucu bu haberlerin iradesi dışında yapıldığını, Mezopotamya Ajansının şube temsilcisi olduğunu, aynı zamanda bu ajansta muhabir olarak çalıştığını, Mezopotamya Haber Ajansının terör örgütünün propagandasını yapmak gibi bir amacının ve bu yönde bir faaliyetinin olmadığını belirtmiştir.

- Başvurucudan ele geçirilen bir video kaydında Kars'ta yapılan kayyım atamaları ile ilgili olarak vatandaşlarla ropörtaj yapıldığı tespit edilmiştir. Soruşturma makamlarınca bu görüşmelerde röportaj veren kişilerin kayyım atamalarının zulüm olduğu yönünde beyanlarda bulunduğu belirtilerek başvurucuya bu röportajı kimin yaptığı sorulmuştur.

- Başvurucu söz konusu röportajı kendisinin yaptığını, röportaj yaptığı kişileri tanımadığını, gazetecilik faaliyeti kapsamında vatandaşlara kayyım atanmasını nasıl karşıladıklarını sorduğunu belirtmiştir.

- Başvurucunun cep telefonunda yapılan inceleme neticesinde S. isimli bir kişiyle görüşme yaptığı tespit edilmiştir. Bu görüşmede S. isimli şahsın hâlâ devleti karşısına alabilecek güçte olduğundan bahsettiği, başvurucunun da "beni pis edecekler mektup yollarsın" dediği, S. isimli kişinin de "sen de onları pis ettin, aile olmasa daha pis edecektin" şeklinde cevap verdiği tespit edilmiştir. Başvurucuya bu konuşmada geçen ifadelerle neyi kastettiği sorulmuştur.

- Başvurucu bu görüşmeyi hatırlamadığını belirtmiştir.

- Başvurucunun cep telefonunda yapılan incelemede, Telegram adlı sosyal medya uygulamasında yaptığı bir mesajlaşma tespit edilmiştir. Bu mesajda kendisini milletvekili danışmanı olarak tanıtan S.M. isimli kişi başvurucuya "ayrıca dün şehadet yıldönümü olan şehit mizgin mezarını da ziyaret ettik" şeklinde bir mesaj yazmıştır. Soruşturma makamları Mizgin adlı kişinin 1992 yılında güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada öldürülen G.A. adlı kişi olabileceğini değerlendirmiş ve bu bağlamda başvurucuya öldürülen terör örgütü üyelerini şehit olarak göstermeye çalışıp çalışmadığı, öldürülen örgüt mensuplarıyla ilgili haber yapmak için talimat alıp almadığı sorulmuştur.

- Başvurucu; milletvekili danışmanları ile çeşitli görüşmelerinin olduğunu, söz konusu mesajın bu kapsamda kendisine atıldığını ancak bunu haberleştirmediğini, Mezopotamya Haber Ajansının haberlerine bakıldığında Mizgin adlı kişiyle ilgili bir haberin olmadığının görüleceğini belirtmiştir.

- Başvurucunun cep telefonunda yapılan incelemede Whatsapp adlı sosyal medya uygulamasında yaptığı bir mesajlaşma tespit edilmiştir. Bu mesajlaşma başvurucunun telefonunda İzmir milletvekili olarak kayıtlı bir kişi ile gerçekleştirilmiştir. Soruşturma makamlarının tespitine göre konuşma içerikleri 11/9/2020 tarihinde Van'ın Çatak ilçesinde üç terör örgütü üyesinin etkisiz hâle getirilmesi ve iki jandarmanın şehit edilmesi olayı sonrasında iki şahsın gözaltına alınmasıyla alakalıdır ve bu olayla ilgili yayın yasağı bulunmaktadır. Bu mesajlaşmada başvurucunun milletvekilinden elde ettiği bilgilerle haber yaptığı fakat haberin istediği şekilde yayımlanmaması nedeniyle bu durumu merkeze aktaracağından bahsettiği belirtilmiştir. Başvurucuya bu mesajda geçen ''merkez'' ifadesiyle neyin kastedildiği, hakkında yayın yasağı bulunan bir konuda neden ve kimin isteği üzerine haber yaptığı sorulmuştur.

- Başvurucu ''merkez'' ifadesiyle Mezopotamya Haber Ajansının İstanbul'daki merkezini kastettiğini, yayın yasağının o dönem kendilerine tebliğ edilmediğini, haberi kimseden talimat almadan kendi isteğiyle yaptığını belirtmiştir.

- Başvurucunun N.J. adlı bir kişiye hakkında yayın yasağı bulunan yukarıda belirtilen olay ile ilgili bir haber metni gönderdiği tespit edilmiştir. Başvurucuya bu haberi gönderme amacının ne olduğu sorulmuştur.

- Başvurucu; bu haberi yayımlanması için Jin News adlı haber ajansına göndermek istediğini, bu haber sitesinin Türkiye'den yayın yaptığını, bu haber sitesinin PKK ile irtibatına ilişkin bilgisinin olmadığını belirtmiştir.

- Başvurucunun cep telefonunda yapılan inceleme neticesinde bir kişiye bir haber linkinin gönderildiği tespit edilmiştir. Başvurucuya bu haberi kimin yaptığı, bu haber içeriğinde çekim yapmaya engel olduklarından bahsedilmek suretiyle polislerin hedef hâline getirilmeye çalışılıp çalışılmadığı sorulmuştur.

- Başvurucu; Mezopotamya Haber Ajansının Van bürosu temsilcisi olduğunu ancak haberleri kontrol etmek gibi bir görevinin bulunmadığını, bu haberi kendisinin yapmadığını belirtmiştir.

- Başvurucunun cep telefonunda Mezopotamya Serhat adlı bir Whatsapp grubunun bulunduğu tespit edilmiştir. Başvurucuya bu Whatsapp grubunda kimin yer aldığı, gruptaki şahıslarla örgütsel bir bağlantısının bulunup bulunmadığı, Serhat kelimesinin seçilmesindeki amacın ne olduğu sorulmuştur.

- Başvurucu bu grubun haber için kurulduğunu, gruptaki kişilerin Mezopotamya Haber Ajansı çalışanları olduğunu, bu kişilerle örgütsel bir bağının bulunmadığını, Serhat kelimesinin yaşadığı bölgenin adı olduğunu, herhangi bir özel anlamının olmadığını belirtmiştir.

- Başvurucunun cep telefonunda yapılan inceleme neticesinde bir mesajlaşma içeriğinde Ş.A. adlı kişiyle Mezopotamyaajansı22.com sitesinin kapatıldığından ve sitenin yeni adının Mezopotamyaajansı24.com olduğundan, bu sitenin kapatılmasının başvurucunun sayesinde olduğundan bahsedildiği tespit edilmiştir. Başvurucuya bu sitenin neden kapatıldığı, mesajda "bizimkiler" diyerek kimi kastettiği sorulmuştur.

- Başvurucu bu mesajlaşmanın Ş.A. ile aralarındaki şakalaşma olduğunu, bu internet sitelerinin kapatılmasında bir dahlinin olmadığını belirtmiştir.

- Başvurucunun cep telefonunda Özgür Ülke isimli gazetenin 1994 yılındaki bir sayısının kapağı bulunmuştur. Soruşturma makamları gazetenin bu sayısında ölen terör örgütü üyeleri üzerinden propaganda yapıldığını değerlendirmiştir. Başvurucuya bu belgeyi neden bulundurduğu sorulmuştur.

- Başvurucu bu belgenin telefonuna ne zaman ve nasıl geldiğini bilmediğini, hiçbir yerde bu belgeyi paylaşmadığını ve fark etmediğini, fark etmiş olsaydı sileceğini belirtmiştir.

- Başvurucunun telefonunda hendek olayları ile ilgili olan ve PKK/KCK terör örgütünün propagandasının yapıldığı, emniyet güçlerinin acımasız ve kötü gösterildiği, terör örgütü mensuplarının kahraman olarak gösterildiği değerlendirilen bir film bulunmuştur. Başvurucuya bu videoyu bulundurma amacı sorulmuştur.

- Başvurucu, bu filmi hiç izlemediğini, telefonuna ne zaman ve nasıl geldiğini bilmediğini belirtmiştir.

- Başvurucunun ikametgâhında yapılan aramada terör örgütü propagandası niteliğinde olduğu değerlendirilen Yeni Yaşam gazetesine ait basılı örnekler, "Bedirhan bir Cüdi söylencesi" isimli bir kitap (içeriğinde Kürt ve Ermeni soykırımı yapıldığı şeklinde ibarelerin yer aldığı) ve terör örgütünün ideolojik altyapısının sağlamlaştırılması amacıyla kullanıldığı ileri sürülen Demokratik Modernite isimli kitap ele geçirilmiştir. Başvurucuya bu kitapları ve gazeteleri bulundurma amacı sorulmuştur.

- Başvurucu; Yeni Yaşam gazetesinin Türkiye'de hâlen legal olarak faaliyet gösterdiğini, "Bedirhan bir Cüdi söylencesi" ve "Demokratik Modernite" isimli kitabı hatırlamadığı bir kitap evinden aldığını, okuması için kimseye vermediğini, kendisinin de okumadığını ve içeriği hakkında bilgisinin bulunmadığını ifade etmiştir.

- Basın bürosunda yapılan aramada üzerinde ''Demokratik Toplum Kongresi'' (DTK) yazılı not defteri bulunmuştur. Not defterinde ceza infaz kurumlarında kalan tutuklu şahıslarla alakalı yapılacak olan muhtemel haberlere ilişkin notların yer aldığı, ayrıca çatışmada öldürülen bir teröristin ailesiyle görüşülmesinden bahsedildiği tespit edilmiştir. Soruşturma makamlarına göre DTK PKK/KCK'ya bağlı bir yapılanmadır. Bu defterde yer alan notlarla terör örgütü üyeliğinden hükümlü veya tutuklu olanlar üzerinden mağduriyet yaratılmaya çalışılabileceği belirtilmiştir. Başvurucuya bu notların kime ait olduğu sorulmuştur.

- Başvurucu bu not defterinin kendisine ait olmadığını, kime ait olduğunu bilmediğini, DTK hakkında bir bilgisinin olmadığını belirtmiştir.

- Basın bürosunda yapılan aramada terör örgütünün ideolojik altyapısının sağlamlaştırılması amacıyla kullanıldığı ileri sürülen ve birçok sayısı hakkında toplatma kararının bulunduğu, Abdullah Öcalan tarafından yazılan kitapların kaynakça olarak belirtildiği "Jineoloji aile tartışmaları" isimli dergi, Yeni Yaşam gazetesine ait basılı örnekler (Soruşturma makamlarına göre bu gazete nüshalarında Abdullah Öcalan'a tecrit uygulandığından bahsedilmiş, tecritin kaldırılması için yapılan eylemlerin sembolü hâline gelen ve çatışmada öldürülen terörist yakınlarınca kurulan Beyaz Tülbentliler adlı oluşum barış anneleri olarak lanse edilmiştir.).

- Başvurucu; Jineoloji isimli dergi hakkında bilgi sahibi olmadığını, bu dergilerin kime ait olduğunu bilmediğini, Yeni Yaşam gibi birçok gazeteyi alıp okuduklarını, bu gazetelerin kime ait olduğunu bilmediğini, bu gazeteleri yere serip sofra kurmak için de kullandıklarını, "Barış Anneleri" hakkında bilgisinin olmadığını, Abdullah Öcalan'a yönelik tecrit uygulamaları hakkında sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları açıklamaları takip ettiğini ancak bu konuda haber yapmadığını belirtmiştir.

- Basın bürosunda yapılan aramada üzerinde "Van Tso" ibarelerin bulunduğu ve içinde birtakım notların yer aldığı not defteri ele geçirilmiştir. Bu defterin içeriğinde "bölgedeki gençler üzerinden uygulanan özel savaş politikaları ırkçı saldırılar genç kadınlara sorulacak, TJA'nın halk buluşmalarında yaptığı etkinliklerden kadınların beklentisi nedir, kadınlara mahallelerde sorun kadınlara öz savunma nedir diye sorulabilir kendi mahallelerimizde özel savaş politikalarına dair araştırma haberler yapılıyor pkk liderine uygulanan tecride ilişkin röportaj alınacak" şeklinde notların olduğu belirtilmiştir.

- Soruşturma makamlarının tespitine göre TJA (Türkçe açılımı Özgür Kadın Hareketi) adlı oluşum 31/10/2016 tarihli ve 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan KJA'nın (Kongra Jinen Azad/Özgür Kadın Kongresi) devamı niteliğindedir. Soruşturma makamlarına göre söz konusu notlarda terör örgütü PKK'nın amaçlarıyla örtüşecek şekilde ve terör örgütünün propagandası mahiyetinde haberler elde etmek amacıyla sorular sorulduğu görülmektedir. Başvurucuya bu notların kime ait olduğu sorulmuştur.

- Başvurucu bu notların kendisine ait olmadığını, kime ait olduğunu bilmediğini, TJA hakkında herhangi bir haber yapmadığını, TJA'nın KJA'nın devamı olduğunu bilmediğini, kadın gençlik alanı hakkında da bilgi sahibi olmadığını belirtmiştir.

- Basın bürosunda yapılan aramada bir not defteri daha ele geçirilmiştir. Notların içinde tutukluların ailelerinin bilgileri ve telefon numaralarının olduğu belirtilmiştir. Soruşturma makamlarına göre PKK tarafından 12/9/2020 tarihinde başlatılan yeni hamleye ilişkin olarak kadrolara gönderilen talimatlarda "basın alanının ajitasyon propaganda boyutunu üstlenerek etkili bir tarzda yansıtmayı esas almasından, gidilmeyen örgütlendirilip harekete geçirilmeyen tek bir tutsak ailesinin bırakılmamasından" bahsedildiği, bu notların da bu talimat ile örtüştüğü ileri sürülmüştür. Not defterinde yer alan "Cizrede ve Batman'da asker ve polis tarafından çocuklara ve kadınlara tecavüz ediliyor ama devlet aklıyor buna ilişkin ne söylersiniz" şeklindeki ifadelerle güvenlik güçlerinin tecavüzcü olarak nitelendirilip hedef gösterildiği, halk arasında güvenlik güçlerine yönelik kin ve düşmanlık oluşturmaya çalışıldığı belirtilmiştir. Başvurucuya bu notların kime ait olduğu sorulmuştur.

- Başvurucu bu notların kendisine ait olmadığını, kime ait olduğunu bilmediğini, hangi suçtan tutuklu olduğu fark etmeksizin tutuklular ile ilgili haberler yaptıklarını, bu haberlerin genellikle mahkeme süreçleriyle alakalı olduğunu ve haberlerin herhangi bir örgütsel amaç taşımadığını belirtmiştir.

- Başvurucuya basın yayın bürosunun finansal kaynağı ve yürütmekte olduğu faaliyetler kapsamında herhangi bir ücret alıp almadığı sorulmuştur.

- Başvurucu; basın bürosunun finansal kaynağının yapılan haberler olduğunu, sabit maaşlı ve sigortalı çalıştığını, diğer muhabirlerin yapılan habere göre ajansın merkezinden ücret aldığını, bunun haricinde illegal bir gelir kaynaklarının olmadığını belirtmiştir.

- İletişimin tespiti ve kayda alınması yoluyla elde edilen tapelerden yola çıkılarak başvurucunun PKK üyeliğinden ceza infaz kurumunda olan E.A.nın ağabeyi M.A. ile görüştüğü tespit edilmiştir. Başvurucuya E.A. ile ne gibi bir bağlantısının olduğu, bu şahısla alakalı haber yapmak istemesinin sebebi ve bu haber için bir talimat alıp almadığı sorulmuştur.

- Başvurucu bu kişilerin ismini İnsan Hakları Derneğinin Ankara Şubesinden aldığını, söz konusu kişileri tanımadığını, M.A. ile yapacağı bir haber için iletişime geçtiğini, bu görüşmenin gazetecilik faaliyeti olduğunu belirtmiştir.

- Soruşturma makamlarının tespitlerine göre Mezopotamyaajansı.org sitesi hakkında Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 7/2/2018 tarihli kararıyla koruma tedbiri uygulandığı, Mezoptomyaajansı.com hakkında ise herhangi bir koruma tedbiri ve kısıtlama olmadığı, bu sitelerde yayımlanan haberlerde PKK'nın terör örgütü olarak görülmediği, Abdullah Öcalan ile ilgili haberlerde terör örgütü ibaresinin bulunmadığı, PKK ile irtibatlı olan Türkiye'de yayın yapmayan ANF isimli haber sitesinde yer alan haberlerin paylaşılarak örgüte müzahir kişilere ulaştırıldığı, PKK üst düzey yöneticileri tarafından yapılan açıklamaların kamuoyuna duyurulduğu, terör örgütünün Suriye yapılanması olan PYD'ye ait örgütsel haberlere yer verildiği, terör örgütünün Avrupa yapılanmasının eylem çağrılarını içeren haberlerin paylaşıldığı, bu haber ajansının PKK/KCK yapılanmalarının haberlerinin müzahir kitlelere ulaştırılmasında rol oynadığı değerlendirilmiştir.

- Başvurucu; bu ajansın bir basın şirketi olduğunu, bu basın şirketi için haber yaptığını, şirketin Türkiye'de faaliyet gösteren yasal bir şirket olduğunu, internet uzantıları ile ilgili bilgisinin olmadığını belirtmiştir.

13. Başvurucu 9/10/2020 tarihinde Savcılıkta ifade vermiştir. İfadesinde başvurucu; kolluktaki ifadesine ekleyeceği bir hususun olmadığını, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtmiştir. Başvurucunun müdafii ise dosyada müvekkili hakkında örgüt adına suç işlediğine veya hareket ettiğine dair somut bir delil bulunmadığını, müvekkilinin gazeteci olduğunu, terör örgütü lehine propaganda içerikli herhangi bir haberinin olmadığını, bu haber içeriklerinin örgüt üyeliği ile ilişkilendirilemeyeceğini, tape kayıtlarında suç içeren herhangi bir veri bulunmadığını, suçun yasal unsurlarının oluşmadığını, müvekkilinin sabit ikametgâhı olduğunu, kaçma şüphesinin ve delil karartma ihtimalinin bulunmadığını belirtmiştir.

14. Başsavcılık 9/10/2020 tarihinde terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle başvurucuyu (Mezopotamya Ajansı Müdürü A.B., Jin News muhabiri Ş.A., eski Mezopotamya Ajansı çalışanı N.S., Yeni Yaşam gazetesi dağıtımcısı F.Ç. ve eski dağıtımcı Ş.E. ile birlikte) Van 3. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir. Tutuklama talep yazısında başvurucunun yüklenen suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve başvurucu yönünden tutuklama nedenlerinin bulunduğu belirtilmiştir. Tutuklamaya sevk yazısının ilgili kısmı şu şekildedir:

"Şüphelilerin CMK'nın 135. maddesi kapsamında dinleme yapıldığı, yine şüphelilerin ikametlerinde ve iş yerlerinde arama ve el koyma işlemlerinin yapıldığı, şüphelilerin tape kayıtları ve dijital materyaller incelendiğinde KCK'nın ideolojik alan yapılanmasına bağlı basın komitesinde belirtildiği üzere silahlı terör örgütü PKK/KCK lehine, devlet aleyhine, toplumsal olayları haber yaparak veya röportaj ile KCK'nın doğrultusunda örgütün perspektif ve talimatları ile kamuoyunda ajite ve propaganda yaptıkları, yine şüphelilerin örgüte müzahir haber sitelerinde yine örgüt ve taraftarları/sempetizanları lehine ajitasyon ve propaganda yaparak örgütün talimatı doğrultusunda hareket ettikleri, dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde şüphelilerin PKK/KCK silahlı terör örgütünün faaliyetleri içerisinde sürekli olarak yer alarak örgütün (KCK sözleşmesi ve Perspektif/Talimat'ta belirtilen hususları) emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri bu suretle şüphelilerin örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer alarak örgüt adına faaliyetlerde bulunarak örgütle organik bağ kurduklarının anlaşıldığı, şüphelilerin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemlerinden üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işledikleri anlaşılmakla, şüphelilerin üzerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunduğu anlaşılmakla; şüphelilerin üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi dikkate alınarak 5271 sayılı CMK’nın 100. vd. maddeleri uyarınca ayrı ayrı tutuklanmalarına, Karar verilmesi kamu adına talep olunur."

15. Başvurucu, Van 3. Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan sorgusunun ardından silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 9/10/2020 tarihinde tutuklanmıştır. Başvurucu sorgusunda "Ben gazeteci olarak çalışmaktayım ve bu ispatlanabilir, dosyada hiçbir suç ve somut delil yoktur, çoğu yaptığımız haberlerdir, yapılan dinlemelerde de suç unsuru olacak bir şey yoktur, dosya kapsamının çoğu haber niteliğindedir, bana okumuş olduğunuz Ş.A. ile aramda geçen yazışmalarda 'bizimkiler hızlı, sayemde 22 kapandı' espri olarak söyledim yoksa Mezopotamya 22'nin kapanmasıyla bir ilgi ve alakam yoktur, tutuklama tedbiri ağır olacaktır, kaçma durumum yoktur, bilinen tanınan biriyim, bahsettiğim Mezopotamya sendikaya üyelik E-devlet sistemi üzerinden sigorta yapılarak üye olunmaktadır, vergisini ödeyen bir şirkettir, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" şeklinde beyanda bulunmuştur. Tutuklama kararın ilgili kısmı şöyledir:

"KCK Sözleşmesi Md.l4/l-İdeolojik Alan Merkezi: Önderlik çizgisi temelinde gereken teorik çalışma ve ideolojik mücadelenin yürütülmesinden, kadro ve halk eğitiminin sürdürülmesinden, kültür, sanat-edebiyat çalışmaların geliştirilmesinden, propaganda-ajitasyon çalışmalarının yürütülmesinden ve süreklileştirilmesinden sorumludur. Hareketimizin tüm ideolojik çalışmalarının örgütlendirip yürütmesinden sorumlu kurumdur. Görevlerini daha etkin ve başarılı yürütmek için kendini aşağıdaki komiteler biçiminde örgütler: a.Kültür Komitesi: Edebiyat ve sanat çalışmalarını yürütmekle sorumludur. Kürt kültürünün ve azınlık kültürlerin geliştirilmesi ve toplumun kültürel eğitiminin ilerletilmesi faaliyetlerini yürütür. Kültür-sanat örgütlenmelerini geliştirir ve destekler. b.Basın Komitesi: Önderlik çizgisine göre basın- yayın politikalarını oluşturur, basın örgütlenmesinin sağlanmasını ve geliştirilmesini destekler. İdeolojik ve ulusal birliğin pekiştirilmesine yönelik çalışmalar yürütür. Demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü toplum paradigması ekseninde toplumsal aydınlanmayı gerçekleştirmek için çalışmayı temel görev sayar. Demokrasinin oturtulması için kamusal alanda eleştiri, gözlem gücü ve temel bir denetleme mekanizması olarak işlev yürütür. Bilgi tekeline dayalı iktidarlaşmayı aşmak ve demokrasinin halka dayalı oluşumunu gerçekleştirmek amacıyla her türlü bilimsel bilginin genelleşmesini hedefler.'

Şüphelilerin CMK 135 kapsamında dinleme yapıldığı, yine şüphelilerin ikametlerinde ve iş yerlerinde arama ve el koyma işlemlerinin yapıldığı, şüphelilerin tape kayıtları ve dijital materyaller incelendiğinde KCK'nın ideolojik alan yapılanmasına bağlı basın komitesinde belirtildiği üzere silahlı terör örgütü PKK/KCK lehine, devlet aleyhine, toplumsal olayları haber yaparak veya röportaj ile KCK'nın doğrultusunda örgütün perspektif ve talimatları ile kamuoyunda ajite ve propaganda yaptıkları, yine şüphelilerin örgüte müzahir haber sitelerinde yine örgüt ve taraftarları/sempetizanları lehine ajitasyon ve propaganda yaparak örgütün talimatı doğrultusunda hareket ettikleri, dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde şüphelilerin PKK/KCK silahlı terör örgütünün faaliyetleri içerisinde sürekli olarak yer alarak örgütün (KCK sözleşmesi ve Perspektif/Talimat'ta belirtilen hususları) emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri bu suretle şüphelilerin örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer alarak örgüt adına faaliyetlerde bulunarak örgütle organik bağ kurduklarının anlaşıldığı, şüphelilerin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösterir şeklide haberler yaptıkları üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işledikleri, şüphelilerin sahip olduklarını iddia ettikleri basın kartlarının resmi hiçbir geçerliliğinin olmadığı, geçerli bir basın kartının Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın belirlediği şartları taşıyan kişilere ancak verilebileceği, doğal olarak mevcut şartları taşımadıklarından söz konusu şüphelilerin basın mensubu olmadıklarının anlaşıldığı, şüphelilerin geçerli basın kartları olmamasına rağmen alınan beyanlarında da ikrar ettikleri üzere kendilerini serbest gazeteci olarak tanımlayarak ajanslara ücreti karşılığı haber topladıklarını beyan ettikleri, şüpheliler tarafından yapılan haberlerin incelenmesinde haberlerin tamamının PKK/KCK terör örgütünün faaliyetlerine ve örgütün propagandasına yönelik olduğu, Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle mücadele yöntem ve faaliyetlerini eleştiren, küçük düşüren ve karalamayı amaç edinen bir fikir birlikteliği içerisinde kaleme alındığı, bu bağlamda KCK sözleşmesi kapsamında örgütün ajitasyon - propaganda faaliyetine hizmet edinmeyi amaçlandığı, örgütün sadece kırsal alanda silahlı eylemlerde bulunmadığı bunun yanı sıra örgüt ideolojisinin ve doktrin halk arasında yaygınlaşması amacı ile de çeşitli organizasyonlar kurduğu şüphelilerin söz konusu haberleri de organizasyon dahilinde yaptığına dair dosya içerisinde kuvvetli şüphe bulunduğu asıl meslekleri gazetecilik olmayan şüphelilerin kendi iş kolları ve faaliyet alanlarında topladıkları haberleri tek bir merkezde toplayarak ve örgüt ideolojisi çerçevesinde derleyerek yayınladıkları bu suretle KCK sözleşmesinde belirtilen amaca hizmet etmeyi çalıştıkları değerlendirilmekle şüphelilerin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduklarına dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu kanaatine varılmış, ayrıca haber yaptıkları sitelerde tamamen örgütsel yayınların yapıldığı hiçbir şekilde toplumsal farklı haberlere yer verilmediği anlaşılmakla, tüm bu hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde, şüphelilerin üzerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller ve tutuklama nedenlerinin bulunduğu, şüphelilerin üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti mevcut delil durumu, atılı suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi ve şüphelilerin üzerine atılı suçun CMK'nın 100. Maddesinde sayılan katalog suçlardan olması sebebiyle bir tutuklama nedeninin var sayıldığı, yargılama sonunda şüpheliler hakkında mahkumiyet hükmü tesis edilmesi halinde verilmesi muhtemel cezaya göre tutuklama tedbirinin ölçülü olacağı, şüphelilerin üzerine atılı suçun yasada gösterilen alt ve üst sınırı değerlendirildiğinde adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı kanaatine varılarak Van C.Başsavcılığının talebinin kabulü ile şüphelilerin CMK'nın 100. maddesi gereğince ayrı ayrı tutuklanmalarına ... [karar verildi.]"

16. Başvurucu, müdafii aracılığıyla 15/10/2020 tarihinde tutuklama kararına itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucu, gazetecilik faaliyeti kapsamındaki eylemlerinin PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımından delil olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve olayda tutuklama nedenlerinin bulunmadığını beyan etmiştir.

17. Van 1. Sulh Ceza Hâkimliği 20/10/2020 tarihinde başvurucunun tutuklama kararına karşı yaptığı itirazı tutuklama kararındaki gerekçelere atıf yapmak suretiyle reddetmiştir. Bu karar 26/10/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucu 19/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

19. Van Cumhuriyet Başsavcılığının 4/2/2021 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır. İddianamede suçlamaya esas alınan olgular şöyle özetlenebilir:

- PKK/KCK terör örgütünün Yürütme Konseyi tarafından "Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı" sloganı ile 12/9/2020 tarihinde başlatılan sözde hamleye ilişkin olarak Türkiye alanındaki kadrolara yönelik talimatlar gönderilmiştir. PKK/KCK terör örgütünün yönetimi tarafından alt kadrolara gönderilen talimatlarda özetle genel çalışmaların siyasi kurum üzerinden yürüyeceğinden, yürütülen çalışmaların "Özgürleşen Kürdistan Demokratikleşen Türkiye ve Ortadoğu" sloganıyla değil "Demokratikleşen Türkiye ve Ortadoğu" sloganıyla devam ettirilmesi gerektiğinden, KCK/TM yapılanmasında belirlenen çalışma sisteminin çok parçalı olması nedeniyle ortak bir dil ve karar geliştirmede zorlanıldığından, yeniden yapılanma çerçevesinde çalışma temelinin siyasal alan olması dolayısıyla yürütülecek her çalışmanın siyaseti güçlendirecek ve siyasetle koordineli bir çalışma olması gerektiğinden bahsedilmiştir. Bu kapsamda anılan talimatlarda dağınıklığı önlemek, ortak dil ve siyaset oluşturmak için daha önce bu çalışmaları yürüten KCK/TM yapılanmasının feshedilerek yerine PKK Sekretaryasına bağlı olarak "Türkiye Demokratik Örgütlenmesi" adı altında yeniden bir yapılanma oluşturulduğu ve PKK'ya bağlı yapıların ideolojik alan ile sosyal alan ve kurumlar olmak üzere üç alanda toplandığı belirtilmiştir.

-Başsavcılığa göre ideolojik alan sözcülüğü içinde; kültür ve basın sözcülüğü bulunmaktadır. Savcılığa göre Mezopotamya Ajansı, Sterk TV, Jinnews ve Yeni Yaşam gazetesi adlı basın yayın organları PKK sekretaryasına bağlı olan Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi/Türkiye Demokratik Örgütlenmesi (KCK-TDÖ) İdeolojik Alan Yapılanması Basın Komitesine bağlı hiyerarşik yapısı içinde yer almaktadır. Söz konusu yayın organlarında faaliyetlerde bulunan başvurucunun da aralarında olduğu şahısların bahse konu Komitenin emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri ve Van'ın İpekyolu ilçesindeki bir işyerini basın bürosu olarak kullandıkları değerlendirilmiştir.

- Başsavcılığa göre başvurucunun çalıştığı Mezopotamya Ajansı tarafından açılan internet sayfaları hakkında terör örgütü propagandası içerikli yayınları nedeniyle çok sayıda erişim engeli bulunduğu, www.mezopotamyaajansi20.com (Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 15/10/2019 tarihli ve 2019/8004 D. İş sayılı kararı; www.mezopotamyaajansi21.com (Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 29/7/2019 tarihli ve 2019/5717 D. İş sayılı kararı), ajansın www.mezopotamyaajamsi27.com adresi ile yayın yaptığı, internet sitesi üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenlenen açık kaynak araştırma raporunda; internet sitesinde PKK/KCK terör örgütü propagandası içeren, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ı ve örgüt mensuplarını öven, yine örgütün eylemlerini meşru gösteren ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden çok sayıda haber yapıldığı tespit edilmiştir.

- Başvurucunun ikametgâhında yapılan aramada ele geçirilen Yeni Yaşam isimli gazetede TJA üyelerinin açıklamalarına yer verildiği ve Abdullah Öcalan'a tecrit uygulandığını iddia eden haberlerin yapıldığı belirtilmiştir.

- Aramada ele geçirilen "Bedirhan Bir Cudi Söylencesi" isimli kitapta Kürt ve Ermeni halkına soykırım yapıldığı şeklinde ifadelerin olduğu ileri sürülmüştür.

-Yine aramada ele geçirilen "Demokratik Modernite" isimli kitapta PKK/KCK terör örgütüne müzahir propaganda içerikli bilgiler olduğu iddia edilmiştir.

- Başvurucudan ele geçirilen dijital materyallerin incelenmesi sonucu düzenlenen raporda, terör örgütü propagandası içerikli haber bağlantılarının ve video dosyalarının bulunduğu belirtilmiştir.

- İletişimin dinlenmesi ve kayda alınması neticesinde düzenlenen tape değerlendirme tutanağına göre başvurucunun haber yapmak amacıyla hâlen PKK/KCK terör örgütü faaliyetlerinden ötürü ceza infaz kurumunda bulunan E.A.nın ağabeyi M.A. ile görüşme gerçekleştirdiği ileri sürülmüştür. Savcılığa göre görüşmede başvurucu infaz düzenlemesi kapsamında hasta tutukluların olmadığını belirtmiş, bununla ilgili M.A.ya taleplerinin ne olduğunu sormuş ve bu esnada M.A. ile aralarında geçen görüşmeyi ses kaydı olarak kaydetmeye başlamıştır. Savcılığa göre röportaj şeklindeki bu görüşmede M.A. kardeşi E.A.nın verem, koah, bronşit gibi hastalıklarının olduğunu, ayrıca kardeşinin iki elinin de olmamasından dolayı tek başına hayatını sürdüremeyeceğine ilişkin raporunun bulunduğunu, buna rağmen daha önce tek başına hücre hapsinde tutulduğunu, siyasi veya adli fark etmeksizin bütün hasta tutukluların serbest bırakılmasını istediğini belirtmiştir.

20. Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi 15/2/2021 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2021/48 sayılı dosya üzerinden kovuşturma başlamıştır.

21. Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi 2/4/2021 tarihli ilk duruşmada başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.

22. Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi 6/1/2022 tarihinde başvurucunun beraatine karar vermiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

23. İlgili hukuk için bkz. Şahin Alpay [GK], B. No: 2016/16092, 11/1/2018, §§ 55-64.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

24. Anayasa Mahkemesinin 18/1/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

25. Başvurucu; kuvvetli suç şüphesi olmadan hürriyetinden mahrum bırakıldığını, tutuklama nedenlerinin mevcut olmadığını ve tutuklama tedbirinin ölçülü olmadığını, aleyhinde sunulan delillerin tamamen gazetecilik faaliyeti ile ilgili olduğunu, bu delillerin suç oluşturmadığını, gazetecilik faaliyetlerinin örgüt üyeliği olarak yorumlanamayacağını, tutuklanmasının ardında yatan gerçek sebebin Van’da meydana gelen olay ile ilgili yaptığı haberler olduğunu, yedi ay önce açılmış bir soruşturma mevcut iken bir anda gözaltına alınıp tutuklanmasının neden gerekli olduğunun somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılamadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

26. Başvurucu; tutuklanmasının ardında yatan temel sebebin Van’da meydana gelen olay ile ilgili yaptığı haberler ve devlet yetkililerini rahatsız eden gazetecilik faaliyetleri olduğunu, hakkında yedi ay önce açılmış bir soruşturma varken söz konusu haberlerden sonra apar topar gözaltına alınıp tutuklanmasının gizli amacın varlığını gösterdiğini belirterekkişi hürriyeti ve güvenliği hakkıyla bağlantılı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18. maddesinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Başvurucu, hürriyetinden mahrum bırakılmasının yaşadığı bölgede yürüttüğü gazetecilik faaliyetlerine dayandığını ve hakkında deliller üretilerek asıl olarak gazetecilik faaliyetlerinin hedef alınmak istendiğini, müdahalenin yasa ile öngörülmediğini zira tutuklanmasına dayanak oluşturan delillerin gazetecilik faaliyetlerinden ibaret olduğunu, bu eylemler dolayısıyla terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmanın öngörülebilir olmadığını, ayrıca tutuklama şeklindeki müdahalenin meşru bir amacının bulunmadığını ve demokratik toplumda gerekli olmadığını, müdahalenin zorlayıcı toplumsal ihtiyaçtan kaynaklandığının gösterilemediğini belirterek ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

28. Bakanlık; tutuklama kararında başvurucunun PKK terör örgütünün Basın Komitesi içinde yer aldığını gösteren dijital inceleme tutanakları, arama ve elkoyma tutanakları, örgütsel irtibata ilişkin yazışma içerikleri ve tüm dosya kapsamındaki delillerin kuvvetli suç şüphesinin varlığını belirten olgular olarak gösterildiğini, bu deliller ışığında başvurucunun üzerine atılı suçu işlediğine yönelik kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu ileri sürmüştür. Bakanlık isnat edilen suçun ağırlığına ve suçun katalog suç olmasına atıf yaparak kaçma ve delillerin etkilenmesi tehlikesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olmadığının söylenemeyeceğini belirtmiştir. Bakanlık terör suçlarının soruşturulması ve kovuşturulmasının kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakabileceğini, bu kapsamda Sulh Ceza Hâkimliğince isnat edilen suçlar bakımından öngörülen yaptırımların ağırlığı, niteliği ve önemi gözönünde bulundurularak tutuklama tedbirlerinin ölçülü olacağı ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varılmasının, keyfî ve temelsiz olduğunun söylenemeyeceğini belirtmiştir. Bakanlık ayrıca başvurucunun sırf O.Ş. ve S.T. hakkında yaptığı bir haber sebebiyle tutuklandığı iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürmüştür. Bakanlığa göre başvurucuya kolluk, Başsavcılık ve sorgu Hâkimliğindeki ifadeleri sırasında okunan deliller arasında O.Ş. ve S.T. hakkında yaptığı haber yer almamaktadır. Ayrıca ne tutuklamaya sevk kararında ne de Van 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin tutuklama kararında başvurucunun O.Ş. ve S.T. hakkında yaptığı bir habere değinilmemiştir. Bakanlık, başvurucu hakkındaki soruşturmanın O.Ş. ve S.T. hakkında yaptığı haberden çok daha önce başlatıldığına dikkat çekmiştir.

29. Bakanlık tutuklamanın hukukiliği kapsamında yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak başvurucunun yalnızca ifade ve basın özgürlükleri kapsamında kalan eylemleri nedeniyle soruşturmaya maruz kaldığı ve tutuklandığı iddiası yönünden farklı bir sonuca varılmasını gerekli kılan bir durum bulunmadığını, ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın da hukuki temel ve dayanaktan yoksun olduğunu belirtmiştir. Bakanlık ayrıca somut olayda başvurucunun gazeteci olduğu iddiasını delillendiremediğini, başvurucunun kanuni şartları taşıyan bir basın kartına sahip olduğunu ispatlayamadığından basın mensubu olarak kabul edilemeyeceğini belirtmiştir.

30. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru dilekçesindeki iddialarını yinelemiştir.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

31. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

32. Genel ilkeler için bkz. Şahin Alpay, §§ 77-91.

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

33. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

34. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

35. Başvurucuya Van Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde bulunduğu sırada alınan ifadesinde PKK/KCK terör örgütü, Mezopotamya Haber Ajansının tüzel kişiliği ile finansal kaynağına ilişkin sorular, ikametgâhında yapılan arama ve elkoyma işlemi sonucunda ele geçirilen materyaller, Selman, S.M. ve N.Ş. adlı kişilerle mesajlaşmaları, başvurucu tarafından yapılan bir haber, kendisiyle birlikte tutuklanan diğer gazetecilerin de yer aldığı Whatsapp grubu, kendisiyle birlikte tutuklanan Ş.A. adlı kişi ile Whatsapp görüşmesi, telefonunda bulunan geçmiş tarihli Özgür Ülke gazetesine ait bir haber, ajansın bürosunda yapılan aramada ele geçirilen materyaller, iletişimin tespiti ve kayda alınması yoluyla elde edilen tape kayıtları sorulmuştur.

36. Tutuklamaya sevk yazısında; başvurucunun da aralarında bulunduğu kişilerin PKK’nın Türkiye’deki yapılanmalarını koordine etmek üzere oluşturulan KCK/TDÖ İdeolojik Alan Yapılanmasına bağlı Basın Komitesi içinde Van'da faaliyet yürüttükleri, toplumsal olayları haber yapmak yoluyla PKK/KCK lehine, devlet aleyhine örgütün perspektif ve talimatları ile kamuoyunda ajite ve propaganda yaptıkları, örgüte müzahir haber sitelerinde yine örgüt ve taraftarları/sempatizanları lehine ajitasyon ve propaganda yaparak örgütün talimatı doğrultusunda hareket ettikleri, örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer aldıkları belirtilmiştir.

37. Tutuklama kararında başvurucunun da aralarında yer aldığı şüphelilerin PKK/KCK'nın basın yapılanması içinde PKK/KCK lehine, devlet aleyhine, toplumsal olayları haberleştirerek örgütün perspektif ve talimatları ile kamuoyunda ajite ve propaganda yaptıkları, PKK/KCK silahlı terör örgütünün faaliyetleri içinde yer alarak örgütün (KCK sözleşmesi ve perspektif/talimatta belirtilen hususları) emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren nitelikte haberler yaptıkları, sahip olduklarını iddia ettikleri basın kartlarının resmî hiçbir geçerliliğinin olmadığı, geçerli bir basın kartının ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının belirlediği şartları taşıyan kişilere verilebileceği, doğal olarak mevcut şartları taşımadıklarından söz konusu şüphelilerin basın mensubu olmadıklarının anlaşıldığı, geçerli basın kartları olmamasına rağmen alınan beyanlarında da ikrar ettikleri üzere kendilerini serbest gazeteci olarak tanımlayarak ajanslara ücreti karşılığı haber topladıklarını beyan ettikleri, yaptıkları haberlerin incelenmesi neticesinde haberlerin tamamının PKK/KCK terör örgütünün faaliyetlerine ve örgütün propagandasına yönelik olduğu, Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle mücadele yöntem ve faaliyetlerini eleştiren, küçük düşüren ve karalamayı amaç edinen bir fikir birlikteliği içinde kaleme alındığı, terör örgütünün sadece kırsal alanda silahlı eylemlerde bulunmadığı, bunun yanı sıra örgüt ideolojisinin halk arasında yaygınlaşması amacı ile de çeşitli organizasyonlar düzenleyen şüphelilerin söz konusu haberleri de organizasyon dâhilinde yaptığına dair dosya içinde kuvvetli şüphe bulunduğu, asıl meslekleri gazetecilik olmayan şüphelilerin kendi iş kolları ve faaliyet alanlarında derledikleri haberleri tek bir merkezde ve örgüt ideolojisi çerçevesinde toplayarak yayımladıkları, bu suretle KCK sözleşmesinde belirtilen amaca hizmet etmeye çalıştıkları belirtilmiştir.

38. İddianamede de tüm bu hususlara dayanılarak başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği ileri sürülmüştür.

39. Dosyadaki unsurlar ışığında başvurucu, özü itibarıyla PKK/KCK terör örgütünün basın yapılanması içinde yer alarak örgütün propagandası niteliğinde haberler yapmakla suçlanmaktadır. Ancak soruşturma dosyasında başvurucuyu PKK/KCK terör örgütüyle ilişkilendiren bir delil sunulmamıştır. Tutuklama kararında da böyle bir ilişkinin varlığı ortaya konulamamıştır. Tutuklama kararında başvurucunun çalıştığı ajansta örgütsel yayınların yapıldığı ileri sürülmüş ise de başvurucuya atfedilebilir bir haberden bahsedilmemiştir. Böyle bir ajansta çalışma olgusunun başvurucunun yapmış olduğu haberlerin içeriği dikkate alınmadan tek başına terörle bağlantılı bir suçlama bakımından kuvvetli suç belirtisi oluşturduğu söylenemeyecektir. Öte yandan soruşturma makamları başvurucunun PKK terör örgütünün talimatıyla haber yaptığını ileri sürebilecek herhangi bir özel bulgu veya bilgiyi de gösterememiştir. Başvurucunun görev yaptığı haber ajansının Van'daki bir çalışanı olduğu, ajansta yapılan tüm haberlerden sorumlu tutulamayacağı açıktır.

40. Öte yandan kolluk ifadesinde başvurucuya Van'ın Çatak ilçesinde meydana gelen olay ile ilgili yaptığı haberlerin de sorulduğu görülmektedir. Bu haber her ne kadar başvurucuya soru olarak yöneltilmiş ise de ne tutuklamaya talep yazısında ne tutuklama kararında ne de iddianamede ayrıca bir suçlama konusu yapılmamıştır. Bu nedenle başvurucunun bu olaya ilişkin yaptığı haberler yönünden bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

41. Başvurucudan ele geçirilen kitap, dergi, gazete, video ve sair materyaller başvurucu tarafından yazılmış veya oluşturulmuş değildir. Başvurucu sadece bunları bulundurmakla suçlanmıştır. Terör örgütünün propagandası niteliğinde bir içeriğe sahip olduğu ileri sürülen bu materyallerin başvurucu tarafından savunulduğu ya da terör örgütünün propagandası amacıyla kullanıldığı ortaya konulamamıştır. Kaldı ki soruşturma makamlarınca söz konusu materyallerin içeriğindeki hangi unsurların propaganda niteliğinde olduğu da gösterilmemiştir (benzer yönde bkz. Nazan Bozkurt, 2017/32895, 13/1/2021, § 54).

42. Başvurucunun Selman, S.M. N.Ş. adlı kişilerle mesajlaşmasının, kendisiyle birlikte tutuklanan diğer gazetecilerin de yer aldığı Whatsapp grubuna üye olmasının, kendisiyle birlikte tutuklanan Ş.A. adlı kişi ile Whatsapp görüşmesinin normal sosyal ilişkiler mahiyetinde olduğu belirlenmiş ve bu mesajlarda herhangi bir suç unsurunun bulunduğu tespit edilememiştir.

43. Son olarak başvurucu, PKK/KCK terör örgütü faaliyetlerinden ötürü ceza infaz kurumunda bulunan E.A.nın ağabeyi M.A. ile yaptığı telefon görüşmesine dayanılarak suçlanmıştır. Somut olayda Savcılığın da iddianamede açıkladığı üzere söz konusu telefon görüşmesi hasta tutuklular ile ilgili yapılan bir röportaja ilişkindir. Anılan telefon görüşmesinin terör örgütünün talimatıyla gerçekleştirildiğine, röportajın gazetecilik saikiyle değil de örgütün propagandasını yapma saikiyle yapıldığında dair olgular soruşturma makamlarınca ortaya konulamamıştır. Bu nedenle anılan görüşmenin başvurucunun terör örgütüyle bağlantısı olduğuna dair bir olgu olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir.

44. Bu itibarla soruşturma belgelerinde yer alan tespit ve değerlendirmeler kapsamında somut olayda suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.

45. Varılan bu sonuç karşısında tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığına ve tutuklamanın ölçülü olup olmadığına ilişkin ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

46. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

47. Öte yandan başvurucu tutuklama tedbiri nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de başvurucunun temel şikâyetiyle ilgili olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmış olması nedeniyle bu iddianın ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.

48. Son olarak tutuklama süreci ve eldeki belgeler dikkate alındığında somut olayda başvurucunun Anayasa'da öngörülen amaç dışında tutuklandığına ilişkin şikâyetinin yeterli temelinin bulunmadığı değerlendirilmiştir.

B. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

49. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

50. Başvurucu, tahliyesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Başvurucu ayrıca 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

51. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

52. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

53. Başvuruda, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Başvurucu hakkındaki davada 2/4/2021 tarihinde başvurucunun tahliyesine karar verilmiş ve tutukluluk hâli sona ermiştir. Dolayısıyla ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için tazminat ödenmesi dışında yapılması gereken bir hususun bulunmadığı anlaşılmaktadır.