2020/4658

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MELDA ÖZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/4658)

 

Karar Tarihi: 16/6/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucu

:

Melda ÖZ

Vekili

:

Av. Fuat AKÇAY

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, sürekli işçi kadrosunda istihdam edilme talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/1/2020 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu Isparta Devlet Hastanesinde alt taşerona bağlı olarak tıbbi sekreter unvanı ile geçici işçi statüsünde çalışmaktayken hastanenin kapatılarak şehir hastanesine dönüştürülmesi üzerine 19/3/2017 tarihinde işveren tarafından başvurucunun iş akdi feshedilmiştir.

9. 24/12/2017 tarihli ve 30280 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 127. maddesi ile 30/6/1989 tarihli ve 20211 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23. maddede, kamu kurum ve kuruluşlarında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalışmakta olanlara sürekli işçi kadrolarına veya mahalli idare şirketlerinde işçi statüsüne geçme hakkı tanınmış, başvurucu da bu haktan yararlanmak üzere İl Sağlık Müdürlüğüne başvuruda bulunmuş ancak "...hizmet alım sözleşmeleri kapsamında 4/12/2017 tarihinde çalışıyor olmak" şartını sağlamadığından bahisle KHK'daki koşulları taşımaması nedeniyle başvurucunun bu talebi reddedilmiştir.

10. Başvurucu 27/4/2018 tarihinde Isparta İdare Mahkemesinde (Mahkeme) işlemin iptaline yönelik dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; 19/3/2017 tarihinde Isparta Devlet Hastanesinin kapatılması ve yerine Isparta Şehir Hastanesinin açılması nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini, kapsama dâhil edilenlerle aynı konumda olduğunu, ayrıca işyerinde disiplinsiz davranışlarının bulunmadığını, buna rağmen haksız bir şekilde talebinin reddedildiğini, yapılan uygulamanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek işlemin iptaline karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

11. Mahkeme 16/10/2018 tarihli kararla davayı reddetmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"....sürekli işçi kadrolarına geçirilme hakkından yararlanabilmek için 375 sayılı KHK nın geçici 23. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen idarelerde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 04/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olmak gerektiği şartına yer verilmiş; bunun yanında 6428 sayılı Kanun kapsamındafaaliyete geçen tesislere taşınması nedeniyle faaliyetleri sona erdirilen sağlık kurum ve kuruluşlarında, bu kurum ve kuruluşların kapatılma tarihinde birinci fıkrada belirtilen hizmet alımları kapsamında çalıştırılanların 04.12.2017 tarihinde söz konusu tesislerde (Şehir Hastanesinde) çalışıyor olması halinde 04.12.2017 tarihi itibariyle birinci fıkrada belirtilen idarelerde çalışıyor olmak şartının aranmayacağı düzenlenmiştir.

Bakılan uyuşmazlıkta dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden, davacının Isparta Devlet Hastanesinin kapatılması nedeniyle 19.03.2017 tarihinde işten ayrıldığı ve 4.12.2017 tarihi itibariyle de Isparta Şehir Hastanesinde çalışmasının bulunmadığı anlaşıldığından, "...4/12/2017 tarihi itibarıyla çalışıyor olmak" şartını taşımadığı gerekçesiyle sürekli işçi kadrosuna geçirilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."

12. Başvurucunun istinaf talebi Konya Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesinin 29/3/2019 tarihli kararıyla temyiz yolu açık olmak üzere reddedilmiştir.

13. Başvurucunun temyiz talebi Danıştay Onikinci Dairesinin 24/9/2019 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiş ve hüküm onanmıştır.

14. Nihai karar 31/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 30/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

15. 375 sayılı KHK'nın geçici 23.maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 ''5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri (MİT Müsteşarlığı hariç) ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı listede yer alan idarelerin merkez ve taşra teşkilatlarında; ödemeleri merkezi yönetim, sosyal güvenlik kurumu, fon, kefalet sandığı, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı, gençlik hizmetleri ve spor il müdürlüğü bütçelerinden veya döner sermaye bütçelerinden, anılan liste kapsamındaki diğer idareler için ise kendi bütçelerinden karşılanan 4734 sayılı Kanun ve diğer mevzuattaki hükümler uyarınca personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olanlar;

a) 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımak,

b) Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmak,

c) Bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunmak,

ç) En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini yazılı olarak beyan etmek,

kaydıyla, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on gün içinde idaresinin hizmet alım sözleşmesinin yapıldığı birimine, sürekli işçi kadrolarında istihdam edilmek üzere yazılı olarak başvurabilirler. Başvuranların şartları taşıyıp taşımadıklarının tespiti, bu tespite itirazların karara bağlanması, şartları taşıyanların idarelerince belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak yazılı ve/veya sözlü ya da uygulamalı sınava alınması, sınav sonuçlarına itirazların karara bağlanması ve sınavda başarılı olanların kadroya geçirilmesine ilişkin süreç bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksan gün içinde idarelerince sonuçlandırılır. Sınavlarda başarılı olanlar, varsa bu fıkranın (c) bendinde öngörülen davalardan feragat ettiklerini tevsik eden belgeyi ve/veya icra takibine konu alacaktan feragat ettiğine dair icra müdürlüğünden alınacak belgeyi ibraz etmek, bu fıkranın (ç) bendinde öngörülen sulh sözleşmesini ibraz etmek ve öngörülen şartları taşımaya devam etmek kaydıyla, sınav sonuçlarının kesinleşmesini müteakip, her bir sözleşme itibarıyla, yüklenicinin hakedişlerinin ödendiği bütçe, teşkilat ve birim/yerleşim yeri adına vize edilmiş sayılan sürekli işçi kadrolarına idarelerince topluca geçirilir. Bu fıkra kapsamında feragat edilen davalara veya takiplere ilişkin yargılama ve takip giderleri davacı veya takip eden üzerinde bırakılır ve taraflar lehine vekalet ücretine hükmolunmaz, hükmedilenler tahsil edilmez ve bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar tahsil edilenler ise iade edilmez. Bu fıkra kapsamında yapılacak sulh sözleşmelerinden damga vergisi alınmaz.''

V. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Anayasa Mahkemesinin 16/6/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

17. Başvurucu; iş akdinin hiçbir gerekçe gösterilmeden özel firma tarafından feshedildiğini, haksız işten çıkarma dolayısıyla da kanuni düzenlemeden yararlanamadığını, Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğunu, subjektif değerlendirmelerle davanın reddine hükmedildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini belirtmiştir.

18. Bakanlık görüşünde, hukuk kurallarını yorumlama yetkisinin derece mahkemelerine ait olduğu ve ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde bulunduğu ileri sürülmüştür.

B. Değerlendirme

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16; M. Aydın Gürül, B. No: 2012/682, 2/10/2013, § 18). Başvuru formunda eşitlik ilkesinin hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin objektif ve somut gerekçeler belirtilmediğinden bu kapsamda dile getirilen ihlal iddiaları temellendirilmemiş, bu nedenle söz konusu hak kapsamında inceleme yapılmamış, iddialar hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında ele alınmıştır.

20. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

21. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

22. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

23. Başvuru konusu davada Mahkemenin başvurucunun 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesinde belirtilen "4/12/2017 tarihi itibarıyla çalışıyor olmak" şartını sağlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin KHK kapsamında yaptığı değerlendirmeye karşın başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, bu suretle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Selahaddin MENTEŞ bu görüşe katılmamıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Selahaddin MENTEŞ'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 16/6/2022 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞI OY

1. Mahkemenin sayın çoğunluğu tarafından somut davada Mahkemenin başvurucunun 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesinde belirtilen "4/12/2017 tarihi itibarıyla çalışıyor olmak" şartını sağlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği anlaşıldığı, Mahkemenin KHK kapsamında yaptığı değerlendirmeye karşın başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun bulunmadığı dolayısıyla başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu belirtilerek başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Aşağıda belirttiğim gerekçelerle sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.

2. Başvurucu Isparta Devlet Hastanesi bünyesinde alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken, Devlet Hastanesinin kapatılarak Şehir Hastanesine taşınması sonucunda iş akdi feshedilmiştir. Başvurucu ile aynı konumda olan bir kısım işçi Isparta Şehir Hastanesinde çalışmaya devam ederken başvurucunun bu yöndeki talebinin işverenler tarafından reddedildiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun kendi isteği dışında işten ayrılmak zorunda kaldığı 19/3/2017 tarihinden yaklaşık 9 ay sonra yürürlüğe giren 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre 4/12/2017 tarihi itibariyle kişilerin fiilen çalışıyor olma koşulunu sağlamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermesi kanun hükmünün şekli yönden değerlendirilmesi ve somut olayda olduğu gibi bu durumun da haksız sonuçlara sebebiyet vermesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Özellikle başvurucunun durumunda olduğu gibi kural yürürlüğe girmeden kendi isteği ve kusuru dışında işten çıkarılan kişiler için kanunda öngörülen bu şartın kişilerin somut olaydaki gibi özel durumları dikkate alınarak değerlendirme yapılması mahkemelerin bu konuda araştırma yaparak kararlarında bu hususlara vurgu yapması gerekmektedir. Aksi durum yargılamaların hakkaniyet ölçütünden uzaklaştırabilir. Başvuru konusu olayda yargısal mercilerin kanun hükmünü şekli yönden yorumlayarak başvurucunun işten çıkmak zorunda bırakıldığı kurumda ne kadar süre görev yaptığı, şehir hastanesinde tekrar göreve başlama talebinin reddinin haklı gerekçelere dayanıp dayanmadığı gibi olaya özgü koşullar yönünden değerlendirme yapmadıkları anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu konularda inceleme yapılmadan verilen kararın hakkaniyete uygun yargılama koşullarını sağladığı söylenemez.

3. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Yukarıda belirttiğim gerekçelerle Sayın çoğunluğun görüşüne katılmadım.

 

 

 

 

Üye

 Selahaddin MENTEŞ