2021/1020 K. 2023/152 T. 8.3.2023

VDDK., E. 2021/1020 K. 2023/152 T. 8.3.2023

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2021/1020
Karar No.: 2023/152
Karar tarihi: 08.03.2023
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/1020

Karar No : 2023/152

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

(Önceki unvan: … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı - ANKARA

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 09/02/2021 tarih ve E:2019/6989, K:2021/722 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı tarafından, 05/12/2008 tarih ve 27075 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ (İhracat: 2008/6)'in 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendinde değişiklik yapan ve 21/03/2012 tarih ve 28240 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tebliğ (İhracat: 2012/6)'in 1. maddesinde yer alan kuralın "Kalkınma Bakanlığınca yayımlanan cari yıl yatırım programında yer alan yatırımlardan ..." kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.

Danıştay Dokuzuncu Dairesi tarafından, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'na 5035 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle eklenen ek 2. maddesinin son fıkrasıyla Maliye Bakanlığına ve Dış Ticaret Müsteşarlığına birlikte düzenleyici işlem tesis edilmesine yönelik olarak verilen yetkinin, Maliye Bakanlığı tarafından düzenlenen ve 27/02/2004 tarih ve 25386 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tebliğ ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından düzenlenen ve 05/12/2008 tarih ve 27075 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tebliğ (İhracat: 2008/6) ile ayrı ayrı kullanıldığı anlaşıldığından, davalılarca müştereken olması gerekirken tek başlarına ayrı ayrı çıkarılan Tebliğlerde yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu düzenleyici işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 23/10/2018 tarih ve E:2018/861, K:2018/750 sayılı kararı:

Her iki Tebliğ'in, tek dilekçeyle davaya konu edilen ilgili maddelerinin lafzi söylemi aynı olmakla birlikte, dayandıkları hukuki mevzuat, düzenlemenin alanları, düzenlemeyi yapan idareler ve yetkileri gibi usul ve esasa ilişkin diğer unsurlar bir arada değerlendirildiğinde; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının amaçladığı anlamda aralarında maddi ve hukuki bakımdan bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisinin varlığından söz edilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle aynı dilekçe ile dava konusu edilmelerine olanak bulunmadığından, her bir işleme karşı ayrı dava açılmak üzere dava dilekçesinin reddedilmesi gerekirken, işin esası incelenerek verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Kurul bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Kurul kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle her bir idari işlem için ayrı ayrı yeniden dava açmakta serbest olmak üzere dilekçenin reddine karar vermiştir.

Anılan karar üzerine 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesine uygun olarak düzenlenen dava dilekçesiyle 05/12/2008 tarih ve 27075 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ (İhracat: 2008/6)'in 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendinde değişiklik yapan ve 21/03/2012 tarih ve 28240 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tebliğ (İhracat: 2012/6)'in 1. maddesinde yer alan kuralın "Kalkınma Bakanlığınca yayımlanan cari yıl yatırım programında yer alan yatırımlardan ..." kısmının iptali istemiyle açılan davayı inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 09/02/2021 tarih ve E:2019/6989, K:2021/722 sayılı kararı:

3505 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesinde (4369 sayılı Kanun ile değişik hali uyarınca) ihracat teşvik belgesine bağlanan döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemlerin ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtların, 31/12/2003 tarihine kadar damga vergisi ve harçtan istisna edildiği, bu maddenin uygulanması bakımından döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğunun ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet Bakanı ile Maliye ve Gümrük Bakanı tarafından birlikte tespit edileceği düzenlenmiştir.

3505 sayılı Kanun'da yer alan ve süresi 2003 yılı sonunda biten döviz kazandırıcı işlemlere yönelik istisna, 02/01/2004 tarih ve 25334 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan, 5035 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Damga Vergisi Kanunu'na ek 2. madde, Harçlar Kanunu'na ise ek 1. madde eklenerek sürekli hale getirilmiştir.

Damga Vergisi Kanunu'nun ek 2. maddesi ile Harçlar Kanunu'nun ek 1. maddesinde döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kâğıtların damga vergisinden, bu faaliyetlere ilişkin işlemlerin ise harçlardan müstesna olduğu; aynı maddelerin son fıkralarında da, bu maddenin uygulanması bakımından döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğunun ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı tarafından birlikte tespit edileceği kuralı bulunmaktadır.

05/12/2008 tarih ve 27075 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ (İhracat: 2008/6) 23/12/1999 tarih ve 99/13812 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden hazırlanmış, bu Tebliğ ile ihracatı arttırmak, ihraç ürünlerine uluslararası piyasalarda rekabet gücü kazandırmak ve ihraç pazarlarını geliştirmek amacıyla düzenlemeler yapılmıştır.

Hukukumuzda kanunlar, genel kurallar içerdiğinden bunların özel durumlara uygulanabilmesi için daha özel ve somut, ayrıntılı düzenleyici işlemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Kanunların uygulanabilmesi için kanunların verdiği yetki çerçevesinde idare, düzenleme yetkisini kullanmaktadır. Kanunun tanıdığı takdir yetkisinin sınırları içinde belli olasılıklar öngörerek bu olasılıkların gerçekleşmesi halinde iradesini hangi yönde kullanacağını önceden takdir edip ilan etmek de idarenin takdir yetkisi içerisinde değerlendirilecek bir durumdur.

Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak şartıyla idarenin genel ve asli bir düzenleme yetkisine sahip olduğu, bir idare hukuku ilkesi olarak kabul edilmiştir. İdarenin bu yetkisi kamu hukukunun gerektirdiği hallerde, ülke genelinde uygulama birliği sağlamak, işlemleri düzenli yürütmek, kanunların uygulanmasından ortaya çıkan tereddütleri gidermek, yasaların uygulamasını göstermek ve bu konuda açıklamalar getirmek için kullanılabilmektedir.

Doktrinde, bütün unsurları göz önünde bulundurulmak suretiyle vergi hukukunda idarenin takdir yetkisi, vergi idaresinin, üst hukuk kuralları tarafından yetkisinin bağlanmadığı, nasıl hareket edeceğinin kesin bir şekilde belirtilmediği durumlarda, mevcut çözüm yollarından kamu yararını gerçekleştirmede kendisine en elverişli görülenlerden birini, bunun kullanılış usulünü ve harekete geçeceği zamanı tayin hususunda veya kendisine tanınan söz konusu yetkiyi kullanıp kullanmama konusunda, yargı denetimi dışında kalmaksızın sahip olduğu serbest hareket edebilme ve karar alabilme yetkisi olarak tanımlanmaktadır.

Şekil unsurunun hazırlanış biçimini oluşturan usul konusunda, idarenin kural olarak takdir yetkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılmakta olup idareye usul ve esasların belirlenmesi konusunda yetki veren hükümlerin çoğu, hukuka uygun olarak ayrıntıların düzenlenmesine yönelik verilen son derece gerekli yetkiler niteliğindedir. Ancak bazen verilen yetkinin vergilemenin esasını etkileyebilecek genişlikte olduğu durumlara da rastlanmaktadır. İstisna ve muafiyet uygulamalarına yönelik verilen yetkiler bu niteliktedir.

Dava konusu Tebliğ ile döviz kazandırıcı diğer faaliyetler hususunda uygulamada oluşan tereddütlerin giderilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması için gerek mevzuatta gerek uygulamada meydana gelen değişiklikler nedeniyle konunun yeni bir tebliğ çerçevesinde düzenlenmesi zorunluluğu doğmuş, Tebliğ ile döviz kazandırıcı faaliyetlerle ilgili işlemler sebebiyle doğan damga vergisi ve harç istisnasının kapsamı ve uygulama usul ve esasları yeniden belirlenmiş, konuya ilişkin tanımlamalar yapılmış, vergi, resim ve harç istisnasının kapsamı düzenlenmiştir.

Tebliğ'in dava konusu edilen kısmında ise yatırım programında yer alan kamu yatırımlarından uluslararası ihaleye çıkarılanların (yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte iştirakine açık olmak üzere) ihalesini kazanan veya yabancı para ile finanse edilenlerin yapımını üstlenen firmaların faaliyetlerinin diğer döviz kazandırıcı faaliyetler olduğu belirlenmiştir.

Davacı tarafından, dava konusu Tebliğ'deki düzenlemenin Kanun'a aykırı olduğu, söz konusu Tebliğ kuralı ile getirilen kısıtlama ile istisna kapsamının daraltıldığı belirtilerek hukuka aykırılığın oluştuğu ileri sürülmekte ise de döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğu konusunda Kanun ile yetkilendirilen davalı tarafından döviz kazandırıcı faaliyetlerde vergi, resim ve harç istisnası uygulamasına yönelik kurallar ihtiva eden dava konusu Tebliğ düzenlemesiyle bu yetkinin kullanıldığı ve düzenlemede, yetkinin dayanağı Damga Vergisi Kanunu'nun ek 2. maddesiyle Harçlar Kanunu'nun ek 1. maddesine aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Daire bu gerekçeyle davayı reddetmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Anayasa Mahkemesinin E:2020/15, K:2020/78 sayılı kararında, istisna tanınan konuların, şartların ve mali yükümlülük çeşitlerinin kanunililik ilkesi gereği kanunla düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 05/03/2014 tarih ve E:2013/147, K:2014/124 sayılı kararında, döviz kazandırıcı faaliyetler yönünden yayımlanan Tebliğ'deki düzenlemelerin, kanunla verilen yetki aşılarak yapıldığı dolayısıyla hukuka uygun düşmediği gerekçesine yer verilmiştir.

Bu kararlar doğrultusunda, davacı tarafından 488 sayılı Kanun'un ek 2. maddesi ile 492 sayılı Kanun'un ek 1. maddesinde davalıya verilen yetkinin sadece döviz kazandırıcı faaliyetlerin belirlenmesi ile sınırlı olduğu, faaliyet türünün belirlenmesinden sonra düzenleyici işlem ile vergi istisnasının uygulanabilmesi için ilave bir takım şartların öngörülmesinin Anayasa'nın 73. maddesine aykırı düştüğü ileri sürülmektedir. Ayrıca kanun ile düzenlenmesi gereken bu konunun tebliğ ile düzenlenmesinin ve kanunda öngörülmeyen bir sınırlamanın tebliğ ile getirilmesinin kuvvetler ayrılığı rejimine aykırılık oluşturduğu ve bu durumun fonksiyon gasbına da sebebiyet vereceği iddia edilmektedir.

Davacı tarafından anılan Kanun'da döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğunun belirlenmesi ve maddenin uygulanmasına dair usul ve esasların tespiti ile sınırlı olarak Maliye Bakanlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından müşterek işlem tesis edilmesi gerekirken her iki idarenin yetkiyi ayrı ayrı kullanmasının şekil yönünden hukuka aykırı düştüğü ve açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 6. maddesi gereğince, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelir, gider, tahsilat, ödeme, nakit planlaması ve borç yönetimi Hazine birliğini sağlayacak şekilde yürütülmektedir. Fayda-maliyet veya maliyet-etkinlik analizleri gibi bazı analizlerin yapılması sonucunda belirlenen projeler Kalkınma Bakanlığınca, 5018 sayılı Kanun'un 16 ve 19. maddeleri uyarınca yatırım programına alınmakta ve program hazırlanmaktadır. Hazırlanan yatırım programına alınan projeler için yapılan analizlerde, vazgeçilecek gelir yönteminin diğer bir deyişle vergi harcamasının tutarı tahmin edilmektedir. (Vergi harcaması kavramı, "devletlerin gelir toplamını azaltan, standart vergi sisteminden ayrılan ayrıcalıklar veya istisna ve muafiyetler" olarak tanımlanabilmektedir.)

Diğer taraftan, belediyelerin programlarında yer alan her yatırım projesi değil Kalkınma Bakanlığının belirli kriterleri gözeterek programda yer almasını uygun gördüğü projeler yatırım programında yayımlanmaktadır.

488 sayılı Kanun ve 492 sayılı Kanun'da verilen yetki ile 23/12/1999 tarih ve 99/13812 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 17. maddesinde verilen yetkiye dayanan Tebliğ'de, “Kalkınma Bakanlığınca yayımlanan cari yıl yatırım programında yer alan yatırımların" döviz kazandırıcı faaliyet olarak belirlenmesi, vergi harcamalarının yönetiminin merkezi yönetimde olması nedeniyle 5018 sayılı Kanun'a, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunlarına, hazine birliği ilkesine, bütçe hukuku ve ilkelerine uygun düşmüştür. Bu nedenle düzenleyici işlemin dava konusu edilen kısmında bu yönden de hukuka aykırılık görülmemiştir.

Bu durumda, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe ile yukarıda açıklanan nedenler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

İLGİLİ MEVZUAT:

27/06/1963 tarihli ve 261 sayılı İhracatı Geliştirmek Amacı ile Vergilerle İlgili Olarak Hükümetçe Alınacak Tedbirlere Dair Kanun'un 24/09/1979 tarihli ve 34 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesiyle değişik 1. maddesinde, ürünlere dışsatım gücü kazandırmak ve müteahhitlik hizmetlerini özendirmek amacıyla alınacak çeşitli önlemlerden bahsedilmiştir.

28/07/1967 tarihli ve 933 sayılı mülga Kalkınma Planının Uygulanması Esaslarına Dair Kanun'un 3/C maddesinde, ihracatın kalkınma planı ve yıllık programlar dairesinde geliştirilmesi ve düzenlenmesi için gerekli tedbirlerin Bakanlar Kurulu Kararnameleri ile alınacağı düzenlemesine yer verilmiştir.

20/02/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un 15/02/1954 tarihli ve 6258 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle değişik 1. maddesinde kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım ve satımının ve bunlar ile kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin ve ticari senetlerle tediyeyi temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar ittihazına Cumhurbaşkanının (02/07/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 8. maddesiyle değiştirilmeden önce "Bakanlar Kurulu"nun) salahiyetli olduğu hükme bağlanmıştır.

14/05/1964 tarihli ve 474 sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanun'un 25/06/1992 tarihli ve 3824 sayılı Kanun'un 15 ve 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle değişik 2. maddesinde, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşma hükümleri saklı kalmak kaydı ile Cumhurbaşkanının (02/07/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 49. maddesiyle değiştirilmeden önce "Bakanlar Kurulu"nun) bu Kanun'un eki Gümrük Giriş Tarife Cetvelinde yer alan eşyaların gümrük vergisi had ve nispetlerini 50'ye kadar yükseltebileceği ya da sıfıra kadar indirebileceği veya bu Cetveldeki had ve nispetleri %50'sine kadar arttırabileceği, Tarifedeki notlarda gerekli değişiklikleri yapmaya, bu değişikliklerin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye de yetkili olduğu ifade edilmiştir.

02/02/1984 tarihli ve 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, dış ticaretin, ülke ekonomisinin yararına düzenlenmesini sağlamak amacıyla ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler konulması ve kaldırılması, bu yükümlülüklere ilişkin esasların tespit edilmesi ve oluşan fonların kullanılmasının bu Kanun hükümlerine göre yürütüleceği, 3. maddesinde, ithalat, ihracat veya dış ticaret işlemleri üzerine konulan ek mali yükümlülüklerin nevi, miktarı, tahsili, takibi, iadesi, gerektiğinde bütçeye irat kaydedilmesi, bir fonda toplanması ve fonun kullanım esaslarının Cumhurbaşkanı (02/07/2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 88. maddesiyle değiştirilmeden önce "Bakanlar Kurulu") kararında gösterileceği belirtilmiştir.

Öte yandan 3505 sayılı Kanun'da yer alan ve süresi 31/12/2003 tarihinde biten döviz kazandırıcı işlemlere yönelik istisna, 02/01/2004 tarih ve 25334 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan, 5035 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Damga Vergisi Kanunu'na ek 2. madde, Harçlar Kanunu'na ise ek 1. madde eklenerek sürekli hale getirilmiştir.

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu'nun ek 2. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun ek 1. maddesinde; döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemlerin harçlardan, bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu, aynı maddelerin son fıkralarında da, bu maddenin uygulanması bakımından döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğunun ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından birlikte tespit edileceği kurala bağlanmıştır.

Yüksek Planlama Kurulunun … tarihli ve … sayılı Rapor'u üzerine 261 sayılı Kanun'un değişik 1, 933 sayılı Kanun'un 3/C, 1567 sayılı Kanun'un değişik 1, 474 sayılı Kanun'un değişik 2. maddesi ile 2976 sayılı Kanun hükümlerine göre İhracat, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkındaki 23/12/1999 tarih ve 99/13812 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 31/12/1999 tarih ve 23923 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. Karar'ın 17. maddesinde ise Dış Ticaret Müsteşarlığının bu karar hükümlerine istinaden vergi, resim ve harç istisnaları ile ilgili usul ve esaslara ilişkin tebliğ çıkarmaya, izin ve talimat vermeye, özel ve zorunlu durumları inceleyip sonuçlandırmaya ve uygulamada ortaya çıkacak ihtilafları idari yoldan çözümlemeye yetkili olduğu kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

05/12/2008 tarih ve 27075 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ (İhracat: 2008/6)'in 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendinde değişiklik yapan ve 21/03/2012 tarih ve 28240 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tebliğ (İhracat: 2012/6)'in 1. maddesinde yer alan kuralın dava konusu edilen kısmı, söz konusu düzenlemenin dayanağı olan İhracat, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkındaki 23/12/1999 tarih ve 99/13812 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile bu Karar'ın dayanağı yatırım teşvik mevzuatına da aykırı görülmemiştir.

Bu nedenle anılan düzenleyici işlem yönünden davanın reddi yolunda verilen temyize konu kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 09/02/2021 tarih ve E:2019/6989, K:2021/722 sayılı kararına yöneltilen temyiz isteminin REDDİNE,

2- Davacıdan daha önce yatırılan … TL temyiz karar harcı mahsup edilmek suretiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun ilgili hükümleri ve Kanun'a ek (3) sayılı Tarife uyarınca maktu harç alınmasına,

08/03/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.