2021/1233 K. 2023/278 T. 29.3.2023

VDDK., E. 2021/1233 K. 2023/278 T. 29.3.2023

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2021/1233
Karar No.: 2023/278
Karar tarihi: 29.03.2023
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/1233

Karar No : 2023/278

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı adına, hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca, ikrazatçılık faaliyetinden elde ettiği faiz gelirini kayıt ve beyan dışı bıraktığının tespit edildiğinden bahisle re'sen salınan 2010 yılına ait gelir vergisi, aynı yılın Ocak-Mart, Temmuz-Eylül ve Ekim-Aralık dönemlerine ait geçici vergi, vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası, elde edilen faiz geliri için fatura düzenlenmediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca anılan yıl için kesilen özel usulsüzlük cezası ile beyannamenin elektronik ortamda verilmediğinden bahisle anılan Kanun'un mükerrer 355. maddesi uyarınca 2010 yılının Temmuz-Eylül ve Ekim-Aralık dönemleri için kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

Davacı tarafından, hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun ihbarnameye eklenmediği, bunun esasa müessir bir şekil hatası olduğu ve savunma hakkının kısıtlandığı ileri sürülmüştür. Davacıya vergi tekniği raporunun tebliğ edilmemesi esasa müessir bir şekil hatası olmadığı gibi söz konusu raporun bir suretinin ... Vergi Mahkemesince davacıya verildiği de anlaşıldığından davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun ihbarname ekinde tebliğ edilmemesi tarhiyatı kusurlandıracak nitelikte görülmemiştir.

Davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu'nda şu tespitlere yer verilmiştir:

i. Davacı 07/02/2006 tarihinde emlak komisyonculuğu işi ile iştigal etmek üzere mükellefiyet tesis ettirmiştir. 25/07/2007 tarihinde bu işine ek olarak meşrubat, hamam-sauna ve masaj işi ile iştigal etmek üzere şube açmıştır. 15/06/2010 tarihinde ise işini terk etmiştir.

ii. Davacı hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığınca tefecilik suçu kapsamında soruşturma başlatılmıştır.

iii. Soruşturma kapsamındaki hususlar doğrultusunda yapılan incelemede vergi müfettişi tarafından ifadesi alınan …, 2009 yılının Ağustos ayında davacıdan üç ayrı seferde toplam 40.000,00 TL civarında aylık %10 faizle yaklaşık iki ay vadeli borç para aldığını, ana para ve faiz tutarını içerecek şekilde üç senet düzenlendiğini, borcun çok az bir kısmını ödediğini, senetleri ödeyemeyince eski düzenlenen senetler tarafına iade edilerek 15/12/2009 tarihinde yeni tutarlı iki senedin daha düzenlendiğini, bu senetleri de ödeyemeyince senetler iade edilerek 22/12/2010 tarihinde yeni tutarlı iki senedin düzenlendiğini, senetler ödenmeyince aylık %10 faiz uygulayarak senet bedeli belirlendiğini, en son 2011 yılının Aralık ayında 230.000,00 TL ve 30.000,00 TL tutarında olmak üzere iki adet senet düzenlediklerini, davacıdan faizle aldığı 40.000,00 TL'ye karşılık faiz ve ana para olarak halen 300.000,00 TL civarında borcunun bulunduğunu beyan etmiştir.

iv. Davacıdan borç para alan ve 8.000,00 TL tutarında icra takibi yapılan …'e bilgi isteme yazısı ulaşmasına rağmen ifade vermeye gelmediği için beyanı alınamamıştır.

v. Davacı ifadesinde, "… ve … ile aramızda herhangi bir akrabalık bağımız ve husumetimiz yoktur. … saunada çalışacaktı, beyaz eşya almıştı, ben de kefil olmuştum, sonra ödemedi, kefil olduğum için borcu ben ödedim, aramızda düzenlenmiş bir senet yoktur. … 4-5 sene önce paraya sıkıştığını söyledi, kendisine tahminen 34.000,00 TL civarında borç para verdim, karşılığında bana arsa verecekti, sonra arsa değerlenince arsayı vermekten vazgeçti, aramızda düzenlenmiş başka senet yoktur, kendisine borç para verirken hiçbir şekilde faiz söz konusu değildir, hatta verdiğim paraları hala tahsil edemedim, tefecilik yapmadığımdan vergi dairesine beyanname vermedim, defter de tasdik ettirmedim." şeklinde beyanda bulunmuştur.

vi. Davacının adı geçen iki kişiden olan alacağının toplam tutarı 305.000,00 TL'dir.

vii. Yakın akrabalık bağı veya ticari bir ilişki olmadan borç alınıp verilmesinin günün koşullarına uygun olmaması, borç verilen tutarın yüksek olması ve birden fazla kişiye borç para verilmesi faiz karşılığında borç para verildiğinin bir göstergesidir.

Günümüz ekonomik şartlarında aralarında yakın akrabalık veya iş münasebeti bulunmayan kimseler arasında karşılıksız borç para alınıp verilemeyeceği ve bir takvim yılında birkaç kişiye birden çok yıllarda para verilmesinin ikrazatçılık sayılacağı hususu göz önüne alındığında, davacının faiz karşılığı borç para verdiği ve kazancını beyan dışı bıraktığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Faiz karşılığı borç para verilmediği hususunun ispatı davacıya ait olup bu konuda davacı tarafından geçerli bir kanıt ileri sürülmemiş olup inceleme elemanınca yapılan matrah takdir yöntemi hukuka uygun bulunmuştur.

Bu nedenle verilen ifadeler, elde edilen bilgiler, çek ve senetlere ilişkin icra takipleri birlikte değerlendirildiğinde tespit edilen faiz gelirleri üzerinden davacı adına tarh edilen vergi ziyaı cezalı gelir vergisinde ve geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık görülmemiştir.

Mahsup dönemi geçen dava konusu geçici vergilerde ise hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Öte yandan, dava konusu edilen dönemde mükellefiyet kaydı henüz yapılmamış olan davacının beyannamelerini elektronik ortamda verme imkanı bulunmadığından, davacı hakkında geriye dönük olarak tesis edilen vergi mükellefiyetine istinaden geçmiş dönemlere ilişkin beyannamelerin elektronik ortamda verilmediğinden bahisle Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuki isabet görülmemiştir.

Gerekli izinler alınmaksızın yasalara aykırı bir şekilde yürütülen ikrazatçılık faaliyeti dolayısıyla belge basım izni alınması ve fatura bastırılması mümkün olmadığından, bu faaliyet nedeniyle fatura düzenlenmesi zorunluluğundan söz edilemez. Bu durumda, davacı adına Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında yasal isabet bulunmamaktadır.

Mahkeme bu gerekçeyle geçici vergiler ile özel usulsüzlük cezalarını kaldırmış, diğer yönlerden davayı reddetmiştir.

Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 07/03/2019 tarih ve E:2015/10121, K:2019/1631 sayılı kararı:

Davacı polise ve vergi inceleme elemanına verdiği ifadesinde, …'e borç para vermediğini, anılan kişinin Döşemealtı ilçesi … Mahallesinde bulunan ... bayisinden aldığı beyaz eşyanın bedeli için kefil olduğunu, ödemeleri yapmayınca kefil olarak ödemeyi kendisinin yaptığını ve eşyaların icra yolu ile geri alındığını belirtmiştir. ... bayiinin ifadesine başvurulmadığı, eşyaların icra yolu ile geri alınıp alınmadığı yönünde icra daireleri nezdinde bir araştırma yapılmadığı, …'ün ifadesinin alınamadığı, yine davacı tarafından …..'na 34.000 TL para verme karşılığı senet düzenlendiği, ancak bu senedin de icra yolu ile tahsile konulmadığı belirtilmesine rağmen gerek vergi tekniği raporunda gerek vergi inceleme raporunda bunun aksini ortaya koyacak bir tespitin bulunmadığı dikkate alındığında davacı adına düzenlenen senetlerin davacının bilgisi dahilinde düzenlendiğinin her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delillerle ortaya konulamadığı, eksik inceleme ve varsayım ile davacının ikrazatçı olduğu kabul edilerek yapılan tarhiyatlarda ve kesilen cezalarda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, temyize konu mahkeme kararının, bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ve geçici vergi üzerinden bir kat kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Daire, bu gerekçeyle davacının temyiz istemini kabul ederek kararın bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ile geçici vergi üzerinden kesilen bir kat vergi ziyaı cezaları yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; davalının temyiz istemini reddetmiştir. Daire, davalının karar düzeltme istemini ise reddetmiştir .

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:

Mahkeme, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: …'nun 25 yıldır komşusu olduğunu, zaman zaman bu kişiden borç aldığını, zaman zaman da bu kişiye borç verdiğini, anılan kişiye toplam 34.000 TL borç verdiğini, borcun ödenmemesi üzerine 34.000 TL senet düzenlendiğini, hiçbir zaman faizle borç para vermediğini, borcun halen ödenmediği, senedin icraya verilmediği, vergi tekniği raporunda belirtilen senetlerin kendisinin bilgisi dahilinde düzenlenmediği, kendisi ile arasında husumet bulunan borçlunun ifadesine itibar edilerek somut bir tespit olmaksızın tarhiyat yapıldığı, vergi tekniği raporunun tebliğ edilmemesi nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığı, aynı nedene dayanılarak yapılan diğer tarhiyatlara karşı açılan davalarda Antalya Bölge İdare Mahkemesince lehine karar verildiği, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca tefecilik yaptığına dair somut bir delilin bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacının temyiz isteminin REDDİNE,

2- …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,

3- Davacıdan hüküm altına alınan tutar üzerinden mahkemece karara bağlanan nispi harç ile daha önce yatırılan … TL temyiz karar harcı mahsup edilmek suretiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun ilgili hükümleri ve Kanun'a ek (3) sayılı Tarife uyarınca nispi harç alınmasına,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X -

KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.