2021/1324 K. 2022/1140 T. 5.10.2022

VDDK., E. 2021/1324 K. 2022/1140 T. 5.10.2022

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2021/1324
Karar No.: 2022/1140
Karar tarihi: 05.10.2022
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/1324

Karar No : 2022/1140

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …

(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı adına, 2008 yılının Eylül ilâ Kasım dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile aynı yıla ait özel usulsüzlük cezasının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:

Dava konusu ödeme emrinin içeriği vergi ve cezaya ait ihbarname davacının adresinde muhtara imzası karşılığında tebliğe çalışılmıştır. Ancak tebliğin davacıya neden yapılamadığı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesinde belirtildiği şekilde tespit edilmemiş, tebliğ alındısı anılan maddede öngörüldüğü şekilde tutanak haline getirilmemiştir.

Bu durumda usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen amme alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle ödeme emrini iptal etmiştir.

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2016/5374, K:2019/8704 sayılı kararı:

İhbarnamelere ait tebliğ alındısı usulüne uygun şekilde tutanak haline getirilmiştir.

Bu nedenle mahkemece dava konusu ödeme emrine ilişkin olarak davacının böyle bir borcunun olup olmadığı, kısmen ödenip ödenmediği veya kamu alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığına yönelik yapılacak değerlendirme neticesinde ulaşılacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

Daire, bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararı:

Mahkeme, ilk kararında yer alan aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'İN DÜŞÜNCESİ: Dava konusu ödeme emri içeriği vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin tarh ve ceza zamanaşımı süresi içerisinde 213 sayılı Kanun'da öngörülen tebliğ yöntemleri uygulanmaksızın mahalle muhtarına bırakılmak suretiyle tebliğ edilmesi hukuka uygun düşmemiştir. Diğer taraftan vergi ve cezalara ilişkin ihbarnameler usulüne uygun biçimde tebliğ edilmediğinden vergilerin usulüne uygun olarak tahakkuk ettiğinden bahsedilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle usulüne uygun olarak tahakkuk etmeyen ve zamanaşımına uğrayan vergi üzerinden gecikme faizinin hesaplanmasında hukuki isabet görülmemiştir. Bu durumda ödeme emrinin iptali yolundaki ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

Davacı adına tarh edilen vergi ile kesilen cezalara ilişkin ihbarnameler davacının ikametgâh adresine tebliğe çıkarılmıştır. Tebliğ zarfı, ihbarnamelerin tebliğ edilememe sebebine ilişkin herhangi bir şerhe yer verilmeksizin mahalle muhtarına teslim edilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT :

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 93 ilâ 109. maddelerinde tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler, memur eliyle tebliğ, elektronik ortamda tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.

213 sayılı Kanun'un 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartıyla tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesinde, kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin, tebliğ tarihi sayılacağı düzenlenmiştir.

Aynı Kanun'un 51. maddesinde ise, mali tebliğlerin, kendi kanunlarında sarahat bulunmayan hallerde, Tebligat Kanunu'nun umumi hükümlerine tevfikan yapılacağı kurala bağlanmıştır.

213 sayılı Kanun'un 113. maddesinde, zamanaşımı, süre geçmesi nedeniyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmıştır. Kanun'un 114. maddesinin birinci fıkrasında, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı; "Ceza Kesmede Zamanaşımı" başlıklı 374. maddesinde ise vergi ziyaı cezasının, cezanın bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın birinci gününden; Kanun'un 353. maddesi uyarınca kesilecek usulsüzlük cezasının, usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak beş yıl geçtikten sonra kesilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Kamu yararı düşüncesiyle kabul edilen ve vergi idaresini borçlarını takip etme konusunda dikkatli olmaya yönelttiği gibi disipline de eden ve bu anlamda vergi idaresinin etkinliğini artıran zamanaşımı, mükellefin müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade etmekte ve yargı merciince verginin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı re'sen araştırılmaktadır.

Vergi Usul Kanunu’nda vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden belgelerin ne şekilde tebliğ edileceğine dair özel hükümlere yer verilmiştir. Bu nedenle vergilendirmelerle ilgili evrakların tebliğinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre değil, 213 sayılı Kanun'da yer alan hükümlere göre yapılması gerekmektedir.

Dava konusu ödeme emri içeriği vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin zamanaşımı süresi içinde 213 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri uyarınca tebliği gerekirken, tebliğ alındısı muhtara imzalatılmak suretiyle yapılan tebliğin usulüne uygun olduğundan söz edilemeyecektir. Anılan vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin zamanaşımı süresi içinde yeniden tebligata çıkarılarak usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiği hususu davalı idarece ortaya konulamadığından tarh ve ceza zamanaşımına uğrayan vergi ve cezaların tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emrinin vergi ve cezalara ilişkin kısmı hukuka uygun düşmemiştir.

Diğer taraftan, usulüne uygun biçimde tebliğ edilmeyerek zamanaşımına uğrayan tarhiyata konu vergilerin tahakkuk ettiğinden bahsedilemeyeceğinden ödeme emrinin, tarh edilen vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizine dair kısmında da hukuki isabet görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle ödeme emrinin iptali yolunda verilen ısrar kararının neticesi itibarıyla hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X -

KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.