2021/1397 K. 2022/1139 T. 5.10.2022

VDDK., E. 2021/1397 K. 2022/1139 T. 5.10.2022

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2021/1397
Karar No.: 2022/1139
Karar tarihi: 05.10.2022
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/1397

Karar No : 2022/1139

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …

(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU :… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı adına, … Gemi Nakliye Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden tahsil edilemeyen 2005 ilâ 2008 yıllarına ait kamu alacaklarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ilâ … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

Dava konusu ödeme emirlerine konu vergi borçlarının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerine ilişkin tebliğ alındıları, şirketin adreste bulunamadığı şerhi düşülüp Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesine uygun olarak komşularından bir kişi, muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden birine veyahut bir zabıta memuruna imzalatılmak suretiyle tutanak haline getirilmemiş, düzenlenen adres tespit tutanakları ile ödeme emirlerinin tebliğ alındısı ilişkilendirilmemiştir.

Bu durumda asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve asıl borçlu şirket hakkında takip yolları usulüne uygun olarak tüketilmediği sonucuna varıldığından, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu ödeme emirlerini iptal etmiştir.

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 11/06/2020 tarih ve E:2016/15937, K:2020/1964 sayılı kararı:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenip 06/11/2013 tarihinden önceki tarihlerde ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerinin içeriği kamu alacağının davacı adına düzenlenen ödeme emrine konu edilen kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.

Asıl amme borçlusu şirketin adresinde 06/11/2013 tarihinde muhtar nezdinde düzenlenen tutanakla, şirketin ilgili adreste olmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla 06/11/2013 tarihinden sonraki tarihlerde tebligatların ilanen yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Olayda, şirket adına düzenlenerek 06/11/2013 tarihinden sonraki tarihlerde ilanen tebliğ edilen ödeme emirleri içeriği kamu alacağının, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrine konu edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Bu durumda, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki gerekçeyle verilen kararın değinilen hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Daire, bu gerekçeyle kararın, asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenip 06/11/2013 tarihinden önceki tarihlerde ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerinin içeriği kamu alacaklarının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin değinilen kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrasını onamış, kararın diğer hüküm fıkrasını bozmuş; davalının karar düzeltme istemini reddetmiştir.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:

Vergi Mahkemesi temyiz incelemesi sonucunda bozulan hüküm fıkrası yönünden ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Olayda, ilanen tebliğden önce adres tespit tutanaklarıyla şirketin bilinen adresinde bulunmadığı hususunun 213 sayılı Kanun'un 102. maddesinde öngörülen usullere uygun olarak tespit edildiği, bu nedenle şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin ilanen tebliğine ilişkin 213 sayılı Kanun'un 103. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği görülmektedir.

Yeniden verilecek kararda, asıl amme borçlusu şirkete 06/11/2013 tarihinden sonraki tarihlerde ilanen yapılan tebligatın 213 sayılı Kanun'un 104. maddesinde yer alan şekil koşullarına uygun olup olmadığı, şirket tüzel kişiliğine yönelik takip yollarının usulüne uygun biçimde tüketilip tüketilmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin içeriğinde yer alan 2008 yılına ait usulsüzlük cezası ile özel usulsüzlük cezasının 2008 yılına ait kurumlar vergisinin elektronik ortamda verilmemesi nedeniyle kesildiği görülmektedir. Bu ödeme emrinin anılan cezalar yönünden 213 sayılı Kanun'un mükerrer 355. maddesinin yedinci fıkrasında yer alan ve özel usulsüzlük cezası kesilmesi halinde usulsüzlük cezası kesilemeyeceğini öngören kural dikkate alınarak hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.

Öte yandan ısrar kararına konu edilen … tarih ve … ve …takip numaralı ödeme emirleri içeriğinde yer alan 213 sayılı Kanun'un mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının 5904 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle, 213 sayılı Kanun'un mükerrer 355. maddesinin birinci fıkrasında yer alan özel usulsüzlük cezası miktarları azaltılmıştır. Bu nedenle lehe olan kanun hükümlerinin geçmişe yürüyeceği yolundaki ceza hukukunun genel prensibi dikkate alınarak anılan ödeme emirlerinin hukuka uygunluğu ayrıca değerlendirilmeye muhtaçtır.

Yukarıda yer verilen hususların da incelenmek, değerlendirilmek ve araştırılmak üzere, temyizen incelenen ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY:

Asıl amme borçlusu şirketin bilinen adresi olan "… Sok. No:… …/…" adresine gidilmiş ancak "Adres'de yok TERK" şerhi düşülerek 06/11/2013 ve 20/11/2013 tarihlerinde memur ve mahalle muhtarının imzasıyla adres tespit tutanakları düzenlenmiştir.

Bunun üzerine şirket adına düzenlenen ödeme emirleri ilanen tebliğ edilmiş, kamu alacağının asıl amme borçlusu şirketten tahsil edilememesi üzerine davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konu ödeme emirleri düzenlenmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:

213 sayılı Kanun'un "Tebliğ evrakının teslimi" başlıklı 102. maddesinin 7061 sayılı Kanun'un 17. maddesiyle değiştirilmeden önceki hali şu şekildedir:

"Tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarf posta idaresince muhatabına verilir ve keyfiyet muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tesbit olunur.

Muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memuru durumu zarf üzerine yazar ve mektup posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderilir.

Muhatabın geçici olarak başka bir yere gittiği, bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği takdirde keyfiyet ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ alındısına yazılarak altı beyanı yapana imzalatılır. İmzadan imtina ederse, tebliği yapan bu ciheti şerh ve imza eder ve tebliğ edilemiyen evrak çıkaran mercie iade olunur.

Bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılır. İkinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeple tebliğ edilemiyerek iade olunursa tebliğ ilan yolu ile yapılır.

Muhatap imza edecek kadar yazı bilmez veya her hangi bir sebeple imza edemiyecek durumda bulunursa sol elinin baş parmağı bastırılmak suretiyle tebliğ olunur.

Muhatap tebelluğdan imtina ederse tebliğ edilecek evrak önüne bırakılmak suretiyle tebliğ edilir.

Yukarıdaki fıkralarda yazılı işlemler komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz'edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tesbit olunur."

Kanun'un 103. maddesinin 7061 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle değiştirilmeden önceki halinde ise muhatabın adresinin hiç bilinmemesi, bilinen adresinin yanlış veya değişmiş olması nedeniyle gönderilmiş olan mektubun geri gelmesi ve başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması hallerinde tebliğin ilan yoluyla yapılacağı belirtilmiş, 104. maddesinde ise ilanen tebliğin şekil şartlarına yer verilmiştir.

Anılan Kanun'un 106. maddesinde de ilanın neticeleri düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenip 06/11/2013 tarihinden sonraki bir tarihte ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerinin ilanen tebliğinden önce adres tespit tutanaklarıyla şirketin bilinen adresinde bulunamadığı hususu 213 sayılı Kanun'un 102. maddesinde öngörülen usullere uygun olarak tespit edilmiştir. Bu nedenle şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin ilanen tebliğine ilişkin 213 sayılı Kanun'un 103. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda şirket adına düzenlenip 06/11/2013 tarihinden sonraki tarihlerde ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerinin içeriği kamu alacaklarının tahsili amacıyla düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin iptali yolunda verilen ısrar kararında hukuka uygunluk bulunmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

Diğer taraftan, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararda;

i. Asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 06/11/2013 tarihinden sonra ilanen tebliğ edilmesinin 213 sayılı Kanun'un 104. maddesinde düzenlenen şekle uygun olup olmadığı,

ii. Asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenip 06/11/2013 tarihinden sonraki tarihlerde ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerinin içeriği kamu alacağıyla ilgili olarak şirket tüzel kişiliğine yönelik takip yollarının usulüne uygun biçimde tüketilip tüketilmediği,

iii. Israr kararına konu edilen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin içeriğinde yer alan 2008 yılına ait usulsüzlük cezası ile aynı yıla ait özel usulsüzlük cezasının kesilmesine neden olan fiilin aynı olup olmadığı, cezaları gerektiren fiilin aynı olduğu sonucuna varılması halinde ödeme emrinin anılan kısmının lehe olan kanun hükümlerinin geçmişe yürüyeceği yolundaki ceza hukukunun temel ilkesi çerçevesinde 213 sayılı Kanun'un mükerrer 355. maddesine 5904 sayılı Kanun'un 22. maddesiyle eklenen fıkrada yer alan "Elektronik ortamda beyanname ile bildirim ve form verme mecburiyetine uymayanlara bu maddeye göre ceza kesilmesi halinde, 352 nci maddenin birinci derece usulsüzlüklerle ilgili (1) numaralı bendi ile ikinci derece usulsüzlüklerle ilgili (7) numaralı bendi uyarınca ayrıca ceza kesilmez." kuralı karşısında hukuka uygun olup olmadığı,

iv. 5904 sayılı Kanun'un 01/08/2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 22. maddesiyle 213 sayılı Kanun'un mükerrer 355. maddesinin birinci fıkrasında yer alan özel usulsüzlük cezası miktarlarının azaltılması karşısında lehe olan kanun hükümlerinin geçmişe yürüyeceği yolundaki ceza hukukunun genel prensibi dikkate alınarak ısrar kararına konu edilen dava konusu ödeme emirleri içeriği özel usulsüzlük cezalarının miktarları yönünden hukuka uygunluğu yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle hüküm kurulacağı tabiidir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1-Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,

2-… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X -

KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.