2021/1605 K. 2022/976 T. 14.9.2022

VDDK., E. 2021/1605 K. 2022/976 T. 14.9.2022

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2021/1605
Karar No.: 2022/976
Karar tarihi: 14.09.2022
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/1605

Karar No : 2022/976

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı

(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Serbest muhasebeci mali müşavir olan davacı adına, beyannamelerini ve bildirimlerini verdiği … Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin 2009 ve 2010 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi, katma değer vergisi, gelir (stopaj) vergisi, banka muameleleri vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden oluşan borçlarının tahsili amacıyla müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

3568 sayılı Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 2. maddesinde serbest muhasebeci mali müşavirlerin çalışma konularının, gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak, muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, işletmecilik, muhasebe, finans, mali mevzuat ve bunların uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu konularda müşavirlik yapmak, bu konularda belgelerine dayanılarak inceleme, tahlil, denetim yapmak, mali tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak olduğu ifade edilmiştir.

Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'in 17. maddesinde de serbest muhasebecilerin çalışma konularının, gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak olduğu belirtilmiştir.

Yukarıdaki maddelerde sayılan yetkilerin kullanılmasından doğan mali sorumluluklar ise 4008 sayılı Kanun'la Vergi Usul Kanunu'na eklenen mükerrer 227. madde ile düzenlenmiştir. Buna göre beyannameyi imzalayan meslek mensupları, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizinden mükelleflerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.

Anılan hükümler uyarınca, muhasebecilik hizmeti verilen şirketin defter ve belgelerini muhasebe kurallarına göre tutmak dışında karşıt inceleme yapmak, rapor hazırlamak gibi yetkileri bulunmayan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin, yasal düzenleme olmaksızın (4) Sıra No'lu Genel Tebliğ uyarınca harici araştırmayı gerektirmeden, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu anlaşılabileceği ifade edilen belgelerden sorumlu tutulmaları cezaların kanuniliği ilkesine uygun düşmemektedir. Bunun yanında, imzaladığı beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmadığı yolunda davacı hakkında bir tespit de bulunmamaktadır.

Bu durumda, müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Mahkeme bu gerekçeyle ödeme emrini iptal etmiştir.

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü ve Yedinci Dairelerinin müşterek heyetinin 29/11/2019 tarih ve E:2015/514, K:2019/6722 sayılı kararı:

213 sayılı Kanun'un mükerrer 227. maddesine göre mükelleflerin beyannamelerini imzalayan meslek mensuplarının sorumlulukları, imzaladıkları beyannamede yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından doğmaktadır. Bu nedenle serbest muhasebeci mali müşavirler, imzaladıkları beyannamede yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygunluğunu tespit edebilmeleri için mükellefler tarafından kendilerine ibraz edilen belgelerin, muhasebe kurallarına uygun olarak kanuni defterlere kaydedilmesinden, mali tablolara aktarılmasından ve harici araştırmayı gerektirmeden sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerden de sorumludurlar. Diğer taraftan, miktar ve tutar itibarıyla işletmenin faaliyet konusu veya iş hacmiyle mütenasip olmayan belgeler ile ticari örf ve teamüle uygun olmayan belgelerin kullanılmaması hususu da meslek mensubunun sorumluluğu kapsamındadır.

3568 sayılı Kanun'da sayılan meslek mensuplarından olan davacının imzaladığı beyannamede yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygunluğunun sağlanmasının yukarıda belirtilen şekilde olması gereken uyuşmazlıkta, Vergi Mahkemesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak davacının beyannamelerini imzaladığı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu'ndaki tespitler uyarınca şirketin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlendiği hususunu sorumluluğu gereği bilmesi gerekip gerekmediği, ilgili dönem beyannamelerini vermek suretiyle bu organizasyona olanak sağlayıp sağlamadığı, diğer bir ifadeyle, muhasebe işlemlerini yaptığı mükellefle ilgili olarak mesleki özen ve sorumluluğu gösterip göstermediği yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken mezkûr gerekçeyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Daire bu gerekçeyle mahkeme kararını bozmuş, davacının karar düzeltme istemini de reddetmiştir.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:

İlgili mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin, genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile ilgili diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işler yapmak faaliyetinde bulunan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlere bu faaliyetleri nedeniyle 213 sayılı Kanun'un mükerrer 227. maddesi ile yüklenilen sorumluluk, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına, defter kayıtlarının da dayanağı belgelere uygun olup olmadığına ilişkindir. Nitekim anılan maddede sadece "uygunluk" ifadesine yer verilmesiyle de sorumluluğun kapsam ve sınırları açıkça belirlenmiştir. Buna göre kanun gereği sınırlı bir uygunluk denetimi yapma yetkisi bulunan meslek mensubunun, beyannamelere doğru şekilde aktarılan defter kayıtları ve kayıtlara dayanak belgelerde yer alan bilgilerin doğruluğundan sorumlu tutulamayacağı, (4) Sıra No'lu Genel Tebliğ'in IV. bölümünde düzenlenen ve muhasebecilerin harici araştırmayı gerektirmeden sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerden sorumlu olacakları yolundaki kural gereği belgelerin doğruluğundan sorumlu tutulmasının vergi ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227. maddesi uyarınca şirket beyannamelerini imzalayan muhasebecilerin sorumluluğu, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından, bir başka ifadeyle defter kayıt ve belgeleri ile beyannamelerin birbirleriyle tutarsız olmasından kaynaklanan bir sorumluluktur.

Bu durumda, asıl mükellefle ilgili olarak yapılan inceleme sonucu hesaplanan verginin, davacının yürüttüğü muhasebecilik faaliyeti ile ilgili hususlardan kaynaklanmadığının (faturaların üzerinde yazılı tutarlardan farklı tutarlarla kayıt ve beyanlara yansıtılması, defterde kayıtlı olan tutarların beyannamelere aktarılmaması veya fazla/eksik aktarılması gibi) açık olması karşısında meslek mensubunun müteselsilen sorumlu tutulması için gerekli yasal şartların mevcut olmadığı görüldüğünden, dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Mahkeme, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu ödeme emrinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 227. maddesi ve (4) Sıra No'lu Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğ uyarınca düzenlendiği ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek ödeme emrinin iptali yolundaki ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,

2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/09/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X -

KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü ve Yedinci Dairelerince yapılan müşterek heyet sonucu verilen kararda yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.