2021/38039

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUSTAFA KOCA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/38039)

 

Karar Tarihi: 26/7/2022

R.G. Tarih ve Sayı: 20/9/2022-31959

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ceren Sedef EREN

Başvurucu

:

Mustafa KOCA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan başvurucunun kurum aracılığıyla gazete satın alma talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 2/9/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

4. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, başvuru tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla tutuklu olarak Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

7. Başvurucu 27/6/2021 tarihinde, Evrensel gazetesine aylık aboneliğinin yapılması için İnfaz Kurumuna dilekçe vermiştir.

8. Evrensel gazetesi, 1995 yılından itibaren ulusal çapta yayın yapan bir gazetedir. Basın İlan Kurumu (BİK) 18/9/2019 tarihli ve 2019/266 sayılı kararıyla Evrensel gazetesinin resmî ilan yayımlama hakkını durdurmuştur. BİK Kontrol Kurulu üyeleri tarafından, Evrensel gazetesinin dağıtımını yapan ana bayinin alt bayisinde yapılan denetimler sonucu düzenlenen rapora göre ilgili mevzuatta asgari fiilî satış adedi yönünden öngörülen düzenlemelere aykırılık oluşturacak şekilde gazete çalışanlarının alt bayiden toplu şekilde Evrensel gazetesi alımı yaptıkları, tali bayilerde yapılan satışların kural olarak fiilen ve birer birer yapılmış olması gerektiği, bu kurala rağmen söz konusu hukuka aykırılığın rapor tarihinde de devam ettiği, dolayısıyla Evrensel gazetesinin ilgili mevzuatta öngörülen asgari fiilî satış adedi şartını yerine getirmediği tespit edilmiştir. BİK Genel Müdürlüğü bahsedilen rapor doğrultusunda Evrensel gazetesinin resmî ilan ve reklam yayım hakkının durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren altı ay içinde bahsedilen noksanlık ilgili gazete tarafından giderilmezse mevzuat uyarınca gerekli işlemlerin tesis edilmesine karar vermiştir.

9. Gazete, resmî ilan yayımlama hakkını yeniden kazanmak için başvuruda bulunmuştur. Gazete yönetimi, başvurularında 18/9/2019 tarihinden itibaren söz konusu noksanlığın giderildiğini ileri sürmüşse de BİK Kontrol Kurulu üyeleri tarafından, son nokta tali bayilerde yapılan denetimler sonucu hazırlanan 28/11/2019 tarihli raporda gazetenin mevzuata aykırı biçimde gazete çalışanları tarafından satın alınmaya devam ettiği tespit edilmiştir. BİK Genel Müdürlüğü bu doğrultuda 9/1/2020 tarihli ve 2020/9 sayılı kararıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkının durdurulmasını devam ettirmiştir. Dolayısıyla 18/9/2019 tarihinden itibaren Evrensel gazetesinin resmî ilan yayımlama hakkı bulunmamaktadır.

10. İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu (Eğitim Kurulu) 27/7/2021 tarihinde, başvurucunun Evrensel gazetesine aylık aboneliğin yapılması talebini reddetmiştir. Eğitim Kurulu, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrasında, BİK aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin kuruma kabul edilmeyeceğinin öngörüldüğünü, Evrensel gazetesinin de resmî ilan ve reklam yayımlama hakkının olmadığını, bu nedenle söz konusu gazetenin satın alınması talebinin reddedildiğini belirtmiştir.

11. Başvurucu, bu karara karşı İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. Ankara Batı 2. İnfaz Hâkimliği 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesi uyarınca verilen bu kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikâyeti reddetmiştir.

12. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin söz konusu ret kararına itiraz etmiştir. Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesi, ret kararının usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle 18/8/2021 tarihinde itirazı reddetmiştir.

13. Başvurucu 2/9/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

14. 5275 sayılı Kanun'un "Süreli ve Süresiz Yayınlardan Yararlanma Hakkı" başlıklı 62. maddesi şöyledir:

"(1) Hükümlü, mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla süreli ve süresiz yayınlardan bedelini ödeyerek yararlanma hakkına sahiptir.

(2) Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkartılan gazete, kitap ve basılı yayınlar, hükümlülere ücretsiz olarak ve serbestçe verilir. Eğitim ve öğretimine devam eden hükümlülerin ders kitapları denetime tâbi tutulamaz.

 (3) Kurum disiplinini, düzenini veya güvenliğini bozan ya da tehlikeye düşüren, hükümlülerin iyileştirilmesi amacına ulaşmayı zorlaştıran yahut müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayan hiçbir yayın hükümlüye verilmez.

 (4) Basın İlân Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez. Ancak ilan ve reklamın geçici süreyle kesilmesi hâli, bu hükmün dışındadır. Yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkilidir. "

15. 2/1/1961 tarihli ve 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun'un "Resmi ilanların dağıtılması" kenar başlıklı 32. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Resmi ilanlar, fikir ve içtihat farkı aranmaksızın 34 üncü madde mucibince vasıfları tesbit edilecek olan mevkutelere Basın - İlan Kurumu Genel Kurulunun tesbit edeceği esaslar dahilinde dağıtılır. "

16. 195 sayılı Kanun'un "Gazetelerin vasıfları" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:

"Resmi ilan verilecek mevkutelerin vasıfları:

a) Münderecat,

b) Sayfa sayı ve ölçüsü,

c) Kadro,

ç) Fiili satış,

d) En az yayın hayatı süresi,

Bakımlarından ve uygun görülecek diğer yönlerden Basın-İlan Kurumu Genel Kurulunca tesbit olunur.

Genel Kurul, Kurumun şubesi bulunmıyan yerlerdeki mevkutelerin vasıflarını yukarıki fıkrada yazılı kayıtlara bağlı olmaksızın tesbit eder.

Genel Kurul Türkiye'de yabancı dillerle yayınlanan mevkuteler ile fikir ve sanat dergilerine ilan ve reklam verme esaslarını ayrıca tayin eder."

17. 195 sayılı Kanun'un "Gazetelerin Ödevleri" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Basın - İlan Kurumu Genel Kurulu, kanunen mevkutelere tutmaya mecbur oldukları defterlerden başka noterden tasdikli defterler tutmak ve vasıflarını kontrol veya ilan ve reklamlar bakımlarından muayyen bilgileri verme ödevlerini yükliyebileceği gibi, bu ödevlerin yerine getirilip getirilmediğini veya gazetelerin tayin edilen vasıflara uygun olup olmadıklarını her zaman kontrol ettirebilir."

18. 195 sayılı Kanun'un "Genel Kurul kararlarının ilanı" kenar başlıklı 36. maddesi şöyledir:

"Dağıtma esasları, mevkutelerin vasıfları ve bunlara 35 inci madde mucibince yükletilecek ödevler hakkında Kurum Genel Kurulunca verilecek kararlar, Resmi Gazete'de ilan edilir."

19. 195 sayılı Kanun'un " Gazetelerin listesi" kenar başlıklı 37. maddesi şöyledir:

"Kurum Genel Müdürlüğü ve valilikler, her ayın sonunda resmi ilan verilebilecek olan mevkutelerin isimlerini ve vasıflarını ihtiva eden birer listeyi, Hükümete ve Kurum şubeleri ile diğer ilgililere gönderirler.

Listeye alınmamaktan doğan ihtilaflar 38 inci maddedeki usul dairesinde halledilir. Ancak, bu halde Yönetim Kurulu, kararını bir hafta içinde verir."

20. 195 sayılı Kanun'un "İhtilafı hal ve itiraz mercileri" kenar başlıklı 38. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Genel Kurulun 36 ncı madde mucibince ilan edilecek kararlarının uygulanmasından dolayı valilikler ve Kurum Genel Müdürlüğü ile mevkuteler veya ilan verenler arasında çıkacak ihtilafların hal merci, Kurum Yönetim Kuruludur. "

21. 195 sayılı Kanun'un 53. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Basın - İlan Kurumu Genel Kurulu tarafından, bu kanuna müstenit işlerin yürütme tarzını göstermek üzere bir yönetmelik yapılır."

22. 5/10/2016 tarihli ve 29848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Resmî İlân ve Reklâmlar ile Bunları Yayınlayacak Süreli Yayınlar Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) "Amaç" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:

"Bu Yönetmeliğin amacı, resmî ilân ve reklâmların yayınlanacağı süreli yayınların vasıf ve ödevlerinin belirlenmesi ile resmî ilânların fikir ve içtihat farkı gözetilmeksizin aranan vasıfları taşıyan ve ödevleri yerine getiren süreli yayınlara dağıtımının sağlanmasıdır."

23. Yönetmelik'in "Resmî ilân yayınlama hakkı" kenar başlıklı 9. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bu Yönetmelikte belirlenen esas ve usûllere uygun olarak vasıf ve ödevlerini eksiksiz ve zamanında yerine getiren gazeteler, yayın yeri ve yayın türü esaslı olarak resmî ilân yayınlama hakkı kazanır."

24. Yönetmelik'in "Resmî reklâm yayınlama hakkı" kenar başlıklı 10. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Resmî ilân yayınlama hakkını haiz veya resmî ilân yayınlama hakkı kazanabilmek için bekleme süresinde bulunan gazeteler, resmî reklâm yayınlama hakkını da haizdir. Resmî ilân yayınlama hakkı sona eren gazetenin, resmî reklâm yayınlama hakkı da sona erer. "

25. Yönetmelik'in "Yayınlama hakkının kazanılması" kenar başlıklı 11. maddesi şöyledir:

"Süreli yayınların yayınlama hakkı kazanabilmeleri için;

a) Yazılı olarak, resmî ilân veya reklâm yayınlama talebinde bulunması,

b) Bu Yönetmelik ve 12/12/1997 tarihli ve 23198 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Basın İlan Kurumu Yönetmeliğiyle yükletilen ödevleri kabul ederek zamanında yerine getirmesi,

c) Yayınlandığı yere göre, bu Yönetmeliğin ilgili kısımlarında belirtilen şart ve vasıfları haiz olması,

ç) Bu maddede yer alan şartları yerine getirerek kendisi için belirlenen bekleme süresini tamamlaması, gerekir."

26. Yönetmelik'in "Yayınlama hakkının durması" kenar başlıklı 19. maddesi şöyledir:

"(1) Yayınlama hakkı, kazanılmasını ve devamını sağlayan şartlardan herhangi birinin ihlâli halinde, ihlâl süresince kendiliğinden durur. İhlâlin önceden ve zamanında tespit edilememiş olması, bu konuda işlem yapılmasına ve müeyyide uygulanmasına engel değildir.

 (2) Yayınlama hakkının durduğu, muhtelif tetkik ya da kontrol kurulu raporlarının veya elektronik ortamda tutulacak defterlerin incelenmesi veya bunların soruşturulması ve araştırılması sonucu, görev alanlarına göre Kurum veya ilgili valilikler tarafından tespit olunarak karara bağlanır.

3) Durma kararı, verildiği tarihi izleyen yedi iş günü içinde ilgili gazeteye gönderilir"

27. Yönetmelik'in "Durma kararının sonuçları" kenar başlıklı 21. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Yayınlama hakkı duran gazeteye, ihlâller giderilerek bu hakkı yeniden devam edinceye kadar resmî ilân verilmez."

28. Yönetmelik'in "Durma kararına itiraz" kenar başlıklı 24. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilk cümlesi ile (3) numaralı fıkrası şöyledir:

"Durma kararı kendisine tebliğ edilen gazete, on iş günü içinde kararı veren makama ve bu makamın önceki kararında ısrar etmesi halinde, yine on iş günü içinde Yönetim Kuruluna itiraz edebilir...

...

Yayınlama hakkının durması kararına itiraz edilmemesi veya süresinde itiraz edilmemesi ya da nihaî olarak itirazın Yönetim Kurulu tarafından kabul edilmemesi halinde durma kararı kesinleşir. "

29. Yönetmelik'in "Yayınlama hakkının sona ermesi" kenar başlıklı 27. maddesi şöyledir:

"(1) Bu Yönetmelik kapsamında;

a) Durma kararı kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı ay içinde yayınlama hakkı yeniden devam edemeyen gazetelerin,

b) Kendi kusuru ya da giderilmesi kendi elinde bulunan sebeplerle, ramazan ve kurban bayramları dışında, yayınlarına bir takvim yılı içinde, birbiri ardına veya fasılalı olarak üç günden fazla ara veren gazetelerin,

c) Kanunla yetkili kılınmış mercilerce bir takvim yılı içinde altı aydan fazla süreyle yayını durdurulan gazetelerin,

ç) Bir takvim yılı içinde on beş sayısının basılı nüshasını görev alanlarına göre Kuruma veya valiliklere süresinde teslim etmeyen resmî ilân yayınlama hakkı durmuş veya bekleme süresine tâbi günlük gazetelerin,

d) Bir takvim yılı içinde altı sayısının basılı nüshasını görev alanlarına göre Kuruma veya valiliklere süresinde teslim etmeyen resmî ilân yayınlama hakkı durmuş veya bekleme süresine tâbi günlük olmayan gazetelerin,

e) Görev alanlarına göre Kuruma veya valiliklere teslim edilen basılı ve elektronik nüshaları gerçek dışı ve yanıltıcı olan veya gününde yayınlanmayan sayılarını sonradan basan süreli yayınların,

f) İsimlerini 57 nci maddede yer alan esas ve usûllere aykırı şekilde değiştiren süreli yayınların,

g) Engelleme fiilinin kesinleşmiş yargı kararı ile mahkûmiyete yol açtığı durumlarda kontrol kurullarının yaptığı denetimi engelleyen süreli yayınların,

ğ) Yayınına ara veren veya aynı takvim yılı içinde iki defadan fazla iki sayısını birleştiren veya ikiden fazla sayısını tek sayıda toplayan dergilerin,

h) Kurum veya valilikler nezdinde gerçekleştirdiği işlemler veya bu makamlara sunduğu beyan ve belgeler 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve özel ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden süreli yayınların,

ı) Yayınlama hakkından feragat ettiğini yazılı olarak bildiren süreli yayınların,

resmî ilân ve reklâm yayınlama hakkı sona erer."

30. Yönetmelik'in "Gazetelerin Genel Vasıfları" başlıklı "Yedinci Bölüm"ünde, bir gazetenin resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı için sahip olması gereken genel vasıflara ilişkin hükümler öngörülmüştür. Yönetmelik'in 38. maddesi şöyledir:

"Gazetelerin resmî ilân yayınlama hakkının başlaması ve devamı için içerik, yüzölçümü, kadro, fiili satış adedi ve Genel Kurul tarafından tespit edilen diğer genel vasıflar bu Bölümde düzenlenmiştir."

31. Bu doğrultuda Yönetmelik'in 43. ile 49. maddeleri arasında içerik, içerikte benzerlik, iktibasta ölçü ve açıklama, yüz ölçümü, kadro, birden fazla gazete veya dergide çalışanlar, asgari kadroda yer alamayacaklar, fiilî satış adedi ve ortalaması hesabı ile dağıtım ve satış esasları, asgari satış fiyatı ve komisyon oranı, dizgi-tertip ve baskı esasları ile resmî ilanların tertibi ve ölçümlenmesi gibi teknik hususlara ilişkin olarak resmî ilan ve reklam yayımlama hakkını isteyen gazetelerin sahip olması gereken vasıflar belirlenmiştir.

32. Yönetmelik'in "Gazetelerin Genel Ödevleri" başlıklı "Sekizinci Bölüm"ünde ise bir gazetenin resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı için yerine getirmesi gereken yükümlülükler düzenlenmiştir. Buna göre Yönetmelik'in 50. ile 60. maddeleri arasında kontrol ve denetlemelerde açıklık, belgelerin bulundurulması ve temini, defter tutma ödevi, tutulacak defterler, elektronik ortamda kadro bildirim zorunluluğu, yayında süreklilik, teslim yükümlülüğü, süreli yayın ismi ve değişikliği, fatura düzenlenmesi, yıllık koleksiyon ile künye ve zorunlu bilgiler başlıkları altında gazetelerin resmî ilan ve reklam yayımlama hakkına sahip olabilmeleri için yerine getirmeleri gereken teknik yükümlülükler düzenlenmiştir.

33. Son olarak Yönetmelik'in 61. ile 71. maddeleri arasında BİK'in görev alanına giren yerlerde yayımlanan gazetelerin vasıflarına ilişkin özel hükümler öngörülmüştür. Burada düzenlenen özel hükümler de gazetelerin içerik uygunluğu, asgari yüz ölçümü, asgari kadro, asgari kadroda gösterileceklerin nitelikleri, asgari fiilî satış adedi, asgari iade oranı, aboneler ve abonelerin araştırılması ile muhasebelerin bilanço esasına göre düzenlenmesi gibi teknik konulara ilişkin yerine getirmeleri gereken düzenlemelerdir.

B. Uluslararası Hukuk

34. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 7/3/2018 tarihli ve 2018/1 sayılı tavsiye kararına ek "Medya Çoğulculuğu ve Şeffaflığı Prensipleri"nin ilgili kısmı şöyledir:

"2. 7 Medya çoğulculuğu ancak editoryal ve ticari medya içeriklerinde yüksek derecede şeffaflık sağlanması ile sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilir: medya ve diğer aktörler, içeriklerinin kaynağı konusunda öngörülen yüksek standartlara uyum sağlamalı ve içeriklerinin politik kaynaklarca sağlanıp sağlanmadığı ya da reklam veya sponsorluk ve ürün yerleştirme gibi diğer ticari iletişim formlarına yer verip vermediklerini açık bir şekilde belirtmelidirler ... Bu yükümlülükler medya aktörlerince yerine getirilmediği takdirde yetkili düzenleyici otoriteler tarafından orantılı yaptırımlar uygulanmasını öngören hükümler düzenlenmelidir.

...

4. 8 İlgili mevzuat aynı zamanda, medya konusunda bağımsız düzenleyici kamu otoritesinin ya da bu konuda yetkili başka bir kurumun, medya organlarının sahipleri ve bunların denetlenmesiyle ilgili - ulusal ya da yerel gibi ayrımlar da dahil olmak üzere farklı medya sektörleri hakkındaki bilgiler dahil-bilgilere kamunun kolay, çabuk ve etkili bir şekilde erişmesini garanti altına alacak düzenlemeler de içermelidir ... "

V. İNCELEME VE GEREKÇE

35. Anayasa Mahkemesinin 26/7/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

36. Başvurucu, adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

37. Başvurucu, Evrensel gazetesinin BİK tarafından resmî ilan ve reklam yayımlama hakkının durdurulduğu gerekçesiyle kurum aracılığıyla söz konusu gazeteyi alma talebinin reddedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmiştir. Başvurucu; böyle bir kısıtlamanın Anayasa'da öngörülen meşru amaçlardan birini gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, nitekim BİK'in ceza infaz kurumlarıyla bir ilgisinin bulunmadığını, bu nedenle söz konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

38. Bakanlık görüşünde, başvuru konusu müdahaleyle kanunla belirlenmiş nitelikleri haiz olmayan ve BİK tarafından denetlenmeyen gazetelerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinin önüne geçileceği, böylece tüm ceza infaz kurumlarında kurum disiplini, düzeni ve güvenliği doğrultusunda nesnel ve objektif kriterlere dayalı olarak süreli yayınların verilmesinin sağlanmış olacağı, ceza infaz kurumları arasında ortaya çıkabilecek farklı uygulamaların da bu şekilde engelleneceği ve uygulamalarda yeknesaklık sağlanacağı belirtilmiştir. Görüşte, resmî ilan ve reklamın geçici süreyle kesilmesi hâlinin başvuru konusu müdahalenin öngörüldüğü hükmün dışında olduğu ifade edilmiştir.

2. Değerlendirme

39. Anayasa’nın 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...

Bu hürriyetlerin kullanılması, ... kamu düzeni, kamu güvenliği, ... suçların önlenmesi, ... gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir...

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

40. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Müdahalenin Varlığı

41. Ceza infaz kurumlarında tutuklu ya da hükümlü olarak bulunan başvurucunun kurum aracılığıyla gazete satın alma talebinin reddedilmesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir (Recep Bekik ve diğerleri [GK], B. No: 2016/12936, 27/3/2019, § 29; Yavuz Şen ve diğerleri, B. No: 2017/20009, 12/1/2022, § 32).

ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

42. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin ...gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”

43. Sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.

 (1) Kanunilik

44. Müdahalenin dayanağı olan 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrasının kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.

 (2) Meşru Amaç

45. Başvuru konusu müdahalenin kamu düzeni ile suçların önlenmesi meşru amacıyla gerçekleştirildiği ve Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu konudaki detaylı değerlendirme "Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk" başlığı altında yapılacaktır.

 (3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk

46. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri kararında demokratik toplum düzeninde ifade özgürlüğünün önemi ile temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerektiğine ilişkin açıklamalarda bulunmuştur (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 34, 35).

 (a) Tutuklu ve Hükümlülerin Süreli Yayınlara Erişimi

47. Anayasa Mahkemesi çok sayıda kararında tutuklu ve hükümlülerin süreli yayınlara erişimine ilişkin şikâyetlerini ifade özgürlüğü ve ilgili diğer haklar bağlamında incelemiştir (içtihat için bkz. Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017; Sinan İyit [GK], B. No: 2013/1495, 30/11/2017; Diyadin Akdemir, B. No: 2015/9562, 4/4/2018; İbrahim Kaptan (2), B. No: 2017/30723, 12/9/2018; Recep Bekik ve diğerleri). Anayasa Mahkemesi hükümlü ve tutukluların süreli yayınlara erişimi konusunda ise 5275 sayılı Kanun hükümlerini dikkate almış ve kurum kütüphanesinden yararlanılabileceğini, ayrıca mahkemelerce yasaklanmamış olması koşuluyla resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan süreli yayınların da ücretsiz olarak dağıtılabileceğini hatırlatmıştır. Bunun yanında Anayasa Mahkemesi hükümlü ve tutukluların -ceza infaz kurumlarında bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması koşuluyla- süreli yayınların kurumca satın alınarak kendilerine verilmesini isteyebileceğinin de altını çizmiştir (Recep Bekik ve diğerleri, § 38).

48. 24/10/2019 tarihinde Bakanlık ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin ülke genelinde Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı kütüphanelerden yararlanabilmesine ilişkin süresiz bir iş protokolü imzalanmıştır. Söz konusu protokol uyarınca kütüphanelerdeki kitapların listesi hükümlü ve tutuklulara sunulmakta, bu kişilerin on beş günde bir talepleri alınmak suretiyle istenen yayınlar geçici derme olarak ceza infaz kurumlarına gönderilmektedir. 29/3/2021 tarihinde anılan iki Bakanlık arasında süresiz bir iş birliği protokolü daha imzalanmıştır. 24/10/2019 tarihinde imzalanan protokol kapsamında yürütülen çalışmalara ek olarak imzalandığı belirtilen bu protokol uyarınca Kültür ve Turizm Bakanlığının ceza infaz kurumu yerleşkelerinde müstakil halk kütüphaneleri açması öngörülmüştür. Ayrıca protokolde hükümlü ve tutuklular için kütüphane otomasyon sistemi kurulacağı da belirtilmiştir. Böylece hükümlü ve tutukluların mevcut kurum kütüphaneleri dışında ülke genelinde Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı yaklaşık 1.200'ü aşkın kütüphanede bulunan 21 milyondan fazla yayına erişimleri sağlanarak ve ceza infaz kurumu kütüphanelerine yeni halk kütüphaneleri kurularak ücretsiz yararlanabilecekleri süreli ve süresiz yayınlara ulaşma imkânı oldukça etkili bir şekilde genişletilmiştir.

49. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri kararında, ücreti emanet hesabından karşılanmak suretiyle kurum aracılığıyla süreli yayın satın alma talepleri reddedilen hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği iddiasını incelemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararda Halil Bayık ve Sinan İyit kararlarında öngörülen kriterleri karşılamayan değerlendirmeler yapıldığını, ayrıca ceza infaz kurumlarında süreli yayınlara erişime ilişkin mevcut sistemde bir yeknesaklığın sağlanamadığını tespit etmiştir (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 50-54). Anayasa Mahkemesi sonuç olarak ceza infaz kurumlarında süreli yayınlara erişime ilişkin mevcut sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun yaşandığını, idari ve hukuki tedbirler alınarak yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması yönünden etkin bir düzen kurulmadığı takdirde söz konusu yapısal sorunun devam edeceğini ve bunun Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün devamlı ihlali anlamına geleceğini ifade etmiştir (Recep Bekik ve diğerleri, §§ 55-61). Yavuz Şen ve diğerleri kararında da aynı gerekçelerle, henüz tespit edilen yapısal sorunun çözümüne ilişkin olarak bir düzenleme yapılmadığı da görüldüğünden kurum aracılığıyla gazete satın alma talepleri reddedilen başvurucuların ifade özgürlüğü şikâyetlerinin bulunduğu 1.846 bireysel başvuru dosyası birleştirilmiş ve başvurucuların ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmiştir (Yavuz Şen ve diğerleri, §§ 42-45, 49).

50. Somut başvuru konusu müdahalenin kanuni dayanağı olan 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası, 14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun'un yayımı tarihinde yürürlüğe giren 32. maddesiyle öngörülmüştür. Buna göre BİK aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin ceza infaz kurumuna kabul edilmeyeceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla gazetelerin ceza infaz kurumlarına kabulü konusunda söz konusu değişiklikle öngörülen bu yeni düzenleme ile getirilen ceza infaz kurumlarına gazete kabul politikasının Anayasa Mahkemesinin Recep Bekik ve diğerleri ile Yavuz Şen ve diğerleri kararında kabul edilen ilkeler doğrultusunda demokratik bir toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı incelenmelidir.

(b) BİK ile Resmî İlan ve Reklam Yayımlanması Usulü

51. BİK; 195 sayılı Kanun ile kurulmuş, kamu tüzel kişiliği olan bir kurumdur. Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışan Kurumun resmî ilanların dağıtımında adaletsiz davranıldığı gerekçesiyle hükûmet ile gazeteleri karşı karşıya getiren uygulamalara son vermek amacıyla kurulduğu, Kurumun internet sitesinde belirtilmiştir (Estetik Yayıncılık A.Ş., B. No: 2017/37601, 18/6/2020, § 7). Dolayısıyla Kurumun en önemli görevlerinden biri, devlet tarafından finanse edilen resmî ilan ve reklam yayımlama hakkının Yönetmelik'in 1. maddesinde de belirtildiği üzere fikir ve içtihat farkı gözetilmeksizin medya organlarına adil bir şekilde dağıtımını sağlayarak medya çoğulculuğunun oluşumuna katkı sağlamaktır. BİK tarafından hazırlanan bilgi notunda resmî ilan ve reklamların yayımlanması için basına sağlanan kamu desteğinin 2002 yılında 53,5 milyon TL iken 2021 yılında 613 milyon TL'ye ulaştığı belirtilmiştir.

52. Bu doğrultuda resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı verilecek gazetelerin sahip olmaları gereken vasıflar ve yerine getirmeleri gereken yükümlülükler, 195 sayılı Kanun'un 34. ve 35. maddeleri doğrultusunda Yönetmelik'in ilgili maddelerinde belirlenmiştir (bkz. §§ 24-33). Gazetelerden sahip olmaları beklenen vasıflar ve yerine getirmeleri beklenen yükümlülüklerin medya çoğulculuğunu destekleme amacıyla da uyumlu olarak sağlanması gereken asgari teknik unsurlardan oluştuğu görülmektedir. Böylece gazetelerin kamuoyunu bilgilendirmek şeklindeki asli işlevlerini bir medya organından beklenen kalitede yerine getirebilmeleri ve bu konuda yeterli bir denetime tabi kılınabilmesi amaçlanmıştır.

53. 195 sayılı Kanun'un 34. maddesinde her ne kadar Genel Kurulun kurumun şubesi bulunmayan yerlerdeki gazetelerin vasıflarını aynı maddede öngörülen kayıtlara bağlı olmaksızın tespit edebileceği belirtilmişse de 2020 yılında BİK ülke genelinde şube açtığından ülke genelinde yayımlanan -ulusal veya mahallî- tüm gazetelerin resmî ilan ve reklam yayımlama hakkına sahip olabilmesi için artık yalnızca 195 sayılı Kanun ve Yönetmelik'teki şartları yerine getirmeleri yeterlidir. Yani BİK Genel Kurulunun 195 sayılı Kanun'un 34. maddesinde öngörülen kayıtlara uymaksızın resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı şartlarını belirleme yetkisini kullanabileceği bir alan kalmamıştır.

54. Kurumun ilk kurulduğu yıllara ait olduğu düşünülen bir BİK tanıtım broşüründe yer alan ifadeler şu şekildedir:

"İşin kolayına kaçan, aktarma yazılarla sayfalarını dolduran gazete ilân alamaz. Gazetelerin münderecatı yeteri kadar kalifiye fikir işçisine ihtiyaç gösterdiğinden, her nevi gazetenin en az kaç kişi çalıştırması gerektiği ayrı ayrı tespit olunmuştur. Gazetelerin nevilerine göre, belirli günlük satış miktarının altına düşmemeleri istenirken, yayınlanan ilân ve reklâmların ilgililere duyurulması prensibi bilhassa göz önüne alınmıştır."

55. Dolayısıyla 195 sayılı Kanun'un 34. maddesinde münderecat, sayfa sayısı ve ölçüsü, kadro, fiilî satış ve en az yayın hayatı süresi şeklinde ifade edilen ve Yönetmelik'te detaylı bir şekilde düzenlenen bu teknik vasıfların bir yandan yayımlanacak resmî ilan ve reklamların ilgililere duyurulabilmesini, bir yandan da medya kalitesinin artırılmasını garanti altına alma amacına yöneldiği açıktır.

56. Aynı şekilde gazetelerden yerine getirmeleri beklenen defter tutma, bilanço esasına göre muhasebe düzenleme, kadro adedi ile yayın ismi, künyesi ve tutulan yıllık koleksiyonun bildirilmesi gibi yükümlülüklerin amacı, aynı zamanda birer ticari işletme olan gazetelerin ticari esaslara göre faaliyette bulunmalarını da garanti altına alarak hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkeleri doğrultusunda sorumlu bir gazetecilik anlayışıyla çalışmalarını sağlamaktır. Ayrıca bu şekilde medya üzerinde etkili bir toplumsal denetim yaratılmasına da katkı sunulmaktadır.

57. BİK resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunan gazetelerin listesini, her ay il bazında resmî internet sitesinden yayımlamaktadır. Bu konuda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından tutulmuş bazı istatistik verileri de yayımlanmıştır. Buna göre ülke genelinde resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunan gazete sayısı 2016 yılında 1.946, 2017 yılında 1.896, 2018 yılında 1.923, 2019 yılında 1.803 ve 2020 yılında 1.786'dır. Ülke genelinde Türkçe yayımlanan toplam gazete sayısı ise 2016 yılında 2.467, 2017 yılında 2.417, 2018 yılında 2.407, 2019 yılında 2.288 ve 2020 yılında 2.129 olmuştur. Resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunan süreli yayın sayısı 2021 yılında 1.872 olarak açıklanmıştır. Dolayısıyla 2016 ve 2020 yılları arasında ülke genelinde Türkçe yayın yapan gazetelerin ortalama olarak yüzde 80'lik bir oranının resmî ilan ve reklam yayımlama hakkına sahip olduğu, 2021 yılında da resmî ilan ve reklam yayımlama hakkına sahip süreli yayın sayısında bir azalma meydana gelmediği anlaşılmıştır.

58. Ayrıca TÜİK ve BİK verilerine göre ulusal çapta yayın yapan, ülkenin en yüksek tirajlı 29 gazetesinin 2020 ve 2021 yılları boyunca resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunduğu görülmektedir (bu konuda benzer yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2020/53, K.2021/55, 14/7/2021, § 124).

59. Son olarak BİK'in resmî ilan ve reklam yayımlama hakkının durdurulması ya da sonlandırılmasına ilişkin kararlarının yargı denetimine tabi olduğu da belirtilmelidir. Bu kararlar idari yargı denetimine tabi olduğu gibi Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru konusu da yapılabilmektedir (BİK'in resmî ilan ve reklam yayımlama hakkının geçici olarak durdurulması cezalarının incelendiği kararlar için bkz. Estetik Yayıncılık A.Ş. (2), B. No: 2017/30591, 13/1/2021; Uğurlu Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Şti. (3), B. No: 2016/5653, 9/1/2020; Uğurlu Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Şti. (4), B. No: 2016/73997, 16/1/2020).

 (c) Somut Olaya İlişkin Nihai Değerlendirmeler

60. Anayasa Mahkemesi Recep Bekik ve diğerleri ile Yavuz Şen ve diğerleri kararlarında, ceza infaz kurumlarında süreli yayınlara erişime ilişkin mevcut sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun yaşandığını, idari ve hukuki tedbirler alınarak yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması yönünden etkin bir düzen kurulmadığı takdirde söz konusu yapısal sorunun devam edeceğini ve bu durumun ifade özgürlüğünün sürekli ihlali anlamına geleceğini belirtmiştir (bkz. § 49). 20/4/2020 tarihinde, başvuru konusu müdahalenin kanuni dayanağı olan 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası yürürlüğe girmiştir. O hâlde -geçici durdurma hâlleri hariç- BİK tarafından resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı durdurulan gazetelerin ceza infaz kurumlarına alınmaması şeklinde öngörülen sistemin Recep Bekik ve diğerleri ile Yavuz Şen ve diğerleri kararında tespit edilen eksiklikleri giderip gidermediği ve başvuru konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir.

61. Bakanlık Ceza İnfaz Kurumları ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 31/3/2022 tarihi itibarıyla ülkemizde bulunan 384 ceza infaz kurumunun 269'u kapalı ceza infaz kurumu niteliğindedir. Toplam 314.502 hükümlü ve tutuklunun 217.784'ü ise kapalı ceza infaz kurumlarında bulunmaktadır. Dolayısıyla oldukça yüksek sayıdaki tutuklu ve hükümlülerin her birinin her gün kurum aracılığıyla alınmasını talep ettikleri gazetelerin 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinde öngörülen diğer koşullar ve bu konuda Anayasa Mahkemesinin Halil Bayık kararında kabul ettiği kriterler temelinde incelenmesi beklenmektedir. Bu durum ise ceza infaz kurumları ve onların uygulamalarını denetlemekle yükümlü infaz hâkimlikleri ile ağır ceza mahkemelerinin Halil Bayık kararında kabul edilen yüksek standartlar bazında bir inceleme yapabilmelerini oldukça zorlaştırmakta, uygulamanın ilgili ve yeterli gerekçe barındırmayan, ayrıca yeknesak olmayan değerlendirmeler üzerinden yürütülmesine yol açmaktadır.

62. Anayasa Mahkemesinin süreli yayınların ceza infaz kurumlarınca denetlenmesine ilişkin olarak sistemde karşılaşılan sorunları tespit etmesi üzerine kanun koyucu harekete geçmiş ve infaz kurumlarından bağımsız bir şekilde, genel kabul görmüş teknik ölçütlere göre kanuna dayalı yetkilerle çalışan, görevi basının kanunlarda belirlenmiş standartlarda yayın yapıp yapmadığını sürekli olarak denetlemek olan BİK'in periyodik kararlarını bir tür akreditasyon aracı olarak kabul etmiştir. Anılan düzenlemeyle getirilen sınırlamanın, ceza infaz kurumu idarelerinin ve yargı mercilerinin infaz kurumlarına alınması istenen gazeteler konusunda daha etkin bir inceleme yapabilmelerini sağlama amacına yönelik olduğu görülmektedir. Böylece Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre ciddi bir iş yüküne dönüşen süreli yayınların denetlenmesi görevi, kısmen infaz kurumlarının üzerinden alınarak asıl görevleri olan kurum düzeni, disiplini ve güvenliğinin sağlanmasına odaklanmaları sağlanmış, bir yandan da tutuklu ve hükümlülerin ifade özgürlüklerini daha etkin ve öngörülebilir biçimde kullanabilmeleri imkânı genişletilmiş görünmektedir.

63. BİK tarafından resmî ilan ve reklam yayımlama hakkının durdurulmasına ilişkin dikkate alınan kriterlerin, medya çoğulculuğuna zarar vermeyecek biçimde medyada şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerinin hayata geçirilmesi, sorumlu ve kaliteli gazetecilik anlayışının yaygınlaşması amacıyla öngörülen teknik hususlara ilişkin olduğu yukarıdaki bölümde açıklanmıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin Recep Bekik ve diğerleri ile Yavuz Şen ve diğerleri kararlarında işaret ettiği yapısal sorunun çözümü için medya çoğulculuğunu ihlal etmeyecek biçimde, fikir ve içtihat farkı gözetilmeksizin gazetelerin sahip olması gereken asgari standartların teknik olarak belirlenmesine ilişkin bir değerlendirme sürecinin sistem olarak kabul edilmesinin demokratik bir toplumda zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık geldiği kabul edilmiştir.

64. Bunun yanında yayımlanan resmî ilan ve reklamların ilgililere duyurulabilmesi amacı doğrultusunda Yönetmelik'te öngörülen asgari fiilî satış adedi şeklindeki şartın ceza infaz kurumlarının talep edilen gazeteleri temin etme konusunda yaşadıkları sorunları hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünü kullanmalarını anlamsız hâle getirmeden çözebilme olanağı sağlayacağı da görülmektedir. Ulusal veya mahallî iki bini aşkın gazetenin yayımlandığı ülkemizde sayıları iki yüz bini aşan mahpustan her birinin günlük olarak talep ettiği gazetenin kurum düzen ve güvenliği ile mahkûmların ıslahı prensiplerine halel getirip getirmediği yönünden denetlenmesini beklemek ceza infaz kurumu idarelerine, devletten pozitif yükümlülük olarak beklenemeyecek aşırı bir yükümlülük yüklenmesi anlamına gelecektir. Elbette hükümlü ve tutukluların içinde bulundukları şartlarda dış dünyayla en önemli bağlantılarından birinin gazeteler olduğu konusunda şüphe yoktur. Bu doğrultuda gazetelerin ceza infaz kurumuna kabulü konusunda öngörülen bu yeni sistemin kişilerin dış dünyayla olan bağlantılarını ve güncel haber alma haklarını adil olmayan ve orantısız bir şekilde kısıtlamaması da gerekir.

65. Son altı yıllık periyotta resmî istatistiklere göre ülkede yayımlanan iki bini aşkın gazeteden yüzde 80'lik bir kısmının ve en yüksek tirajlı 29 gazetenin BİK'in denetiminden geçmeyi başardığı, ayrıca bu yayınların hükümlü ve tutukluların güncel haber alma haklarını kullanmalarının anlamsız hâle gelmesini önleyecek bir fikir ve içtihat çeşitliliği olduğu görülmektedir. Bunun yanında Bakanlık ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında imzalanan protokoller, hükümlü ve tutukluların ücretsiz olarak süreli ve süresiz yayınlara erişme imkânlarını da oldukça etkili bir şekilde genişletmiştir (bkz. § 48). Her hâlükârda BİK'in resmî ilan ve reklam yayımlama hakkının durdurulmasına ilişkin kararları, söz konusu kurumun medya çoğulculuğunu ve kalitesini sağlamak amacıyla uyumlu hareket etmesini garanti altına alacak şekilde yargı denetimine de tabidir (benzer değerlendirme için bkz. AYM, E.2020/53, K.2021/55, 14/7/2021, § 124). Tüm bu hususlar gözönüne alındığında 5275 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle öngörülen bu yeni sistemin tespit edilen yapısal soruna mahpusların ifade özgürlüğü ile ceza infaz kurumu idarelerinin kurum disiplini, düzeni ve güvenliğini sağlama ve suçları önleme şeklindeki yükümlülükleri arasında adil bir denge kurarak etkili bir şekilde cevap verebileceği, ayrıca Recep Bekik ve diğerleri kararında kabul edilen ilkelerle de uyumlu olduğu değerlendirilmiştir.

66. Somut olayda başvurucunun talep ettiği Evrensel gazetesinin resmî ilan yayımlama hakkı, BİK tarafından gerçekleştirilen kapsamlı denetimler sonucu Yönetmelik'te öngörülen asgari fiilî satış adedi şartını karşılayamadığının tespit edilmesi üzerine durdurulmuştur (bkz. §§ 8, 9). Bu doğrultuda 5275 sayılı Kanun'un 62. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun kurum aracılığıyla Evrensel gazetesi satın alınması talebi reddedilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olay özelinde de öngörülen yeni sistem uyarınca gerçekleştirilen başvuru konusu müdahalenin bir tutuklu olan başvurucunun güncel haber alma hakkını anlamsız ve imkânsız hâle getirecek bir sınırlama içermediği değerlendirilmiştir. Nitekim başvurucunun en yüksek tirajlı 29 ulusal gazetenin de aralarında olduğu yakın fikir ve içtihat çeşitliliğine sahip, ortalama 1.800'e varan gazeteye ulaşım imkânı vardır. Ayrıca son yıllarda getirilen yenilikler (bkz. § 48) başvurucu yönünden de müdahalenin etkilerini fazlasıyla dengeler niteliktedir. Bu bağlamda başvurucunun tirajı yeterli olmadığından resmî ilan yayım hakkı bulunmayan Evrensel gazetesini satın alma talebinin bu sebeple reddedilmesinin ifade özgürlüğü yönünden haksız bir sınırlama oluşturmadığı, kurum düzeni, disiplini, güvenliği ve mahkûmların ıslahı meşru amaçlarını gerçekleştirmek yönünden zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığı, tutuklu olan başvurucuya katlanması gerekenden fazla bir külfet yüklemediği, dolayısıyla orantısız da olmadığı ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

67. Açıklanan gerekçelerle başvuru konusu olayda başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/7/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.