2021/566 K. 2023/23 T. 25.1.2023

VDDK., E. 2021/566 K. 2023/23 T. 25.1.2023

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2021/566
Karar No.: 2023/23
Karar tarihi: 25.01.2023
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/566

Karar No : 2023/23

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Başkanlığı

(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVACI) : ...

İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı adına, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edindiği bağımsız bölümlerin satışından ticari kazanç elde ettiğinden bahisle 09/04/2009 ila 09/11/2009 tarihleri arasında mükellefiyet tesis edilmesine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.

... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararı:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Ticari Kazancın Tarifi" başlıklı 37. maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettiği kazancın ticari kazanç sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Gayrimenkul alım satımının ticari faaliyet sayılabilmesi için ticari amaçla yapılması ve bu muamelelerin devamlılık arz etmesi gerekmekte olup bu saptamanın ise işin niteliği, özellikleri, organizasyonu ile muamelelerin sayısal çokluğu dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Ayrıca devamlılık halinin tespitinde hem alış hem de satış işlemlerinin mevcut olması aranmalıdır.

Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının arsasını kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle müteahhide verdiği ve devamında elde ettiği bağımsız bölümlerin servetin değerlendirilmesi, biçim değiştirmesi niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Dolayısıyla davacının gayrimenkul alım-satımı işiyle uğraşmadığı, sahip olduğu servetin değerlendirilerek nitelik değiştirdiği, yapılan satışın ise ticari kazanç kapsamında değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı, bu haliyle davacının devamlılık ve organizasyon içeren şekilde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 37. maddesi kapsamında ticari kazanç elde ettiğini gösteren bir faaliyetinin olmadığı açıktır.

Bu durumda davacı adına tesis edilen dava konusu mükellefiyet işleminde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 19/10/2020 tarih ve E:2016/11268, K:2020/3941 sayılı kararı:

Gelir Vergisi Kanunu'nun 37. maddesi uyarınca gayrimenkul alım satımının ticari faaliyet sayılabilmesi için ticari amaçla yapılması ve bu muamelelerin devamlılık arz etmesi, işlemlerin sayısal çokluğu, ticari organizasyon olup olmadığı hususlarının dikkate alınması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden davacının 03/06/2008 tarihinde aldığı arsasını 01/04/2009 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide verdiği, payına düşen bağımsız bölümler ile 03/06/2008 tarihinde satın aldığı iki adet gayrimenkulü 09/04/2009 ila 09/11/2009 tarihleri arasında sattığı anlaşılmıştır.

Uyuşmazlık konusu dönemde birden fazla gayrimenkul alımının ve satımının söz konusu olması sebebiyle, ticari faaliyetin unsurları olan süreklilik arz edecek şekilde faaliyette bulunduğu ve faaliyetinin 193 sayılı Kanun'un 37. maddesi uyarınca ticari faaliyet kapsamında olduğu açık olduğundan davacı adına tesis edilen mükellefiyet işleminde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Daire, bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararı:

Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı adına tesis edilen mükellefiyet işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek aksi yönde verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... 'IN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,

2- ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/01/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X -

KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XX-

KARŞI OY

Davacı adına, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edindiği bağımsız bölümlerin satışından ticari kazanç elde ettiğinden bahisle 09/04/2009 ila 09/11/2009 tarihleri arasında mükellefiyet tesis edilmesine dair işlemin iptali istemiyle davanın kabulü yolunda verilen ısrar kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu'nun 37. maddesi uyarınca gayrimenkul alım satımının ticari faaliyet sayılabilmesi ve elde edilen kazancın ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilebilmesi için faaliyetin, belirli bir organizasyon içerisinde, emek-sermaye ilişkisi çerçevesinde ve devamlı olarak yapılması gerekmektedir.

Uyuşmazlık konusu vergilendirme döneminde davacı tarafından yapılan gayrimenkul satışlarının, sahibi olduğu arsanın kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide verilmesi sonucu edinilen 17 bağımsız bölüm ile birlikte satın aldığı 2 taşınmaz da dahil olmak üzere toplam 19 gayrimenkule ilişkin olup davacının bu satışlarının niceliği itibarıyla ticari bir organizasyon gerektirdiği ve devamlılık arz ettiği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, davacının anılan satışlarından elde edilen gelirin ticari kazanç kapsamında kabul edilmesi gerektiğinden, adına tesis edilen mükellefiyet işleminde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Bu nedenle, temyize konu kararın bu gerekçeyle bozulması gerektiği oyu ile karara gerekçe yönünden katılmıyorum.