2021/71 K. 2023/86 T. 25.1.2023

VDDK., E. 2021/71 K. 2023/86 T. 25.1.2023

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2021/71
Karar No.: 2023/86
Karar tarihi: 25.01.2023
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/71

Karar No : 2023/86

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı

(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı tarafından, 2007 yılında gerçekleştirilen indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin, 08/11/2012 tarihinde verilen 2008 yılının Kasım dönemine ilişkin düzeltme beyannamesinde iade edilebilir katma değer vergisi olarak beyan edilmesi üzerine 19/11/2012 tarihinde nakden iadesi istemiyle yapılan başvurunun, izleyen yılın sonuna kadar iade talebinde bulunulması gerekirken 08/11/2012 tarihinde verilen düzeltme beyannamesi ile süresinden sonra iade talebinde bulunulduğundan bahisle reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali ve iadesi reddedilen tutarın yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.

... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

İade talebinin reddine dair işlemin iptali istemi yönünden yapılan inceleme:

Davacı şirketin 2007 yılında gerçekleştirdiği indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklendiği ve indirim yoluyla gideremediği katma değer vergilerinin nakden iadesi talebinin, davalı tarafından, 85 ve 119 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerinde yer alan düzenlemeler uyarınca ilgili yılda iadesi gereken katma değer vergisi miktarının izleyen yılın Kasım dönemine kadar verilecek katma değer vergisi beyannamelerinin birinde gösterilmesi gerektiği, davacı tarafından bu dönemler geçtikten sonra düzeltme beyanı ile iade talebinde bulunulduğu gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.

Maliye Bakanlığı, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile mahsup/iade taleplerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi konusunda yetkili kılınmış ise de söz konusu yetki, iade talebinin nereye ve nasıl yapılacağı, iade işlemlerinde hangi belgelerin aranılacağı gibi hususlarla sınırlıdır. Hakkın özüne dokunabilecek bir hususun genel tebliğ ile düzenlenmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan ve indirimli orana tabi işlemler ile ilgili iade talepleri konusunda süre sınırlaması öngören düzenleme, davacı tarafından indirimli orana tabi işlemlerin gerçekleştirildiği 2007 yılından sonra 28/02/2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Diğer bir ifadeyle, 2007 yılında indirimli orana tabi işlemler gerçekleştirilirken bahse konu yasal düzenleme yürürlükte değildir. Kaldı ki söz konusu kanuni düzenlemeye göre davacının en geç 2008 yılının Aralık dönemine kadar iade talebinde bulunması gerekmektedir. Anılan düzenleme ise 2008 yılının Aralık döneminden sonra 28/02/2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla düzenlemenin 2007 yılına ilişkin indirimli orana tabi işlemler ile ilgili iade taleplerine uygulanması mümkün değildir.

Bu durumda, davacı şirketin 2007 yılında gerçekleştirdiği indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenmiş olduğu ve indirim yoluyla gideremediği katma değer vergilerinin nakden iadesi talebinin, beş yıllık genel zamanaşımı süresi içerisinde her zaman yapılabileceği ve uyuşmazlıkta da bu süre içerisinde yapıldığı anlaşıldığından, iade talebinin, süresinden sonra talepte bulunulduğu gerekçesiyle reddine dair dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Faiz istemi yönünden yapılan inceleme:

İadesi gereken tarihten işbu karara göre iade edilinceye kadar geçen süre içinde davacının kullanımından mahrum kalınan tutarın 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’da öngörülen oranda faiz uygulanmak suretiyle davacıya iadesi gerekmektedir.

Vergi mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiş ve iadesi reddedilen tutarın faiziyle birlikte davacıya iadesine karar vermiştir.

Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 06/11/2018 tarih ve E:2016/2799, K:2018/10444 sayılı kararıyla istemi reddetmiştir.

Davalının karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra temyiz istemini yeniden inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 15/06/2020 tarih ve E:2019/3736, K:2020/2018 sayılı kararı:

Uyuşmazlıkta, 2007 takvim yılında gerçekleşen indirimli orana tabi işlemler nedeniyle doğan katma değer vergisi iadelerinin talep edilebilmesi, indirimli orana tabi işlemlerden dolayı mahsuben iadenin varlığı; iadenin doğduğu tarihten itibaren verilecek katma değer vergisi beyannamelerinde gösterilmesi, mahsup yoluyla iade edilemediğinden iadesi gereken kısım için de (ihtilaflı yıl için) ilgili dönem katma değer vergisi beyannamesinin verilme süresinin son gününe kadar iade talebinde bulunulması gerekmektedir. Bu tarihe kadar mahsup yoluyla iade talebinde bulunmayan davacı şirketin, daha sonraki düzeltme beyannamesi ile iade talebinde bulunmasının hukuki dayanağı bulunmadığından, davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.

... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… ısrar kararı:

Vergi Mahkemesi aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından süresinden sonra yapılan iade talebinin reddinin mevzuat gereği olduğu belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Katma Değer Vergisi Kanunu'nun iade alacağının doğduğu 2007 yılında yürürlükte olan halinde davalı idarece iade talebinin reddine gerekçe gösterilen yönde bir kısıtlamanın olmadığı, kanun altı düzenleyici işlemlerle çerçevesi kanunla çizilmiş bir hakkın kapsamının daraltılamayacağı, ısrar kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ: Israr kararının, davacının iade talebinin reddine dair işlemin iptaline ilişkin kısmınında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, anılan kararın, iadesi reddedilen tutarın davacıya faiziyle birlikte iadesine ilişkin kısmının, iptal hükmünün sonuçlarından hareketle ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere iptal kararları idari işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla hukuk düzeninden kalkması sonucunu doğurmaktadır. Diğer bir ifadeyle, idari işlemin iptali üzerine işleme konu olan hukuki durum, o idari işlem hiç tesis edilmeseydi hangi durumda olacak idi ise o duruma geri döndürülmektedir.

Uyuşmazlıkta, davacının iade talebi, talebin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Dolayısıyla, davacının iadeye hak kazanıp kazanmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Kaldı ki davacı tarafından iade talep edilirken Yeminli Mali Müşavir Tasdik Raporu düzenlenmeyeceği belirtilmiş, iadenin vergi dairesince yapılacak incelemenin sonucuna göre yapılması istenmiştir.

Bu durumda, iade talebinin reddine dair işlemin iptali üzerine iadeye ilişkin süreç, davacının iade talebinde bulunduğu aşamaya dönmüş olacağından, idarece iptal edilen işlemdeki gerekçeye dayanılmaksızın iade istemi hakkında yeniden işlem tesis edilmesi gerekecektir.

Belirtilen hususlar dikkate alındığında, Mahkemece, iade ve faiz istemlerinin reddedilmesi gerektiğinden, iadesi istenen tutarın faiziyle birlikte davacıya iadesine karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY:

Davacı tarafından, 2007 yılında gerçekleştirilen indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi, 08/11/2012 tarihinde verilen 2008 yılının Kasım dönemine ilişkin düzeltme beyannamesinde iade edilebilir katma değer vergisi olarak beyan edilmiştir.

19/11/2012 tarihinde idare kayıtlarına giren aynı tarihli dilekçe ile indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin nakden iadesi istemiyle başvuruda bulunulmuştur.

Anılan başvuruya ilişkin dilekçede, iade talebine ilişkin olarak Yeminli Mali Müşavir Tasdik Raporu düzenlenmeyeceği, iade işlemlerinin vergi dairesince yapılacak inceleme sonucu düzenlenecek vergi inceleme raporuna istinaden sonuçlandırılması gerektiği belirtilmiştir.

Başvuru üzerine idarece tesis edilen … tarih ve … sayılı işlem ile davacının iade istemi, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin 5838 sayılı Kanun'un 12. maddesiyle değişik şekliyle (2) numaralı fıkrasında yer verilen düzenleme ile 85 ve 119 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerinde yer verilen düzenlemelere atıfta bulunularak izleyen yılın sonuna kadar iade talebinde bulunulması gerekirken 08/11/2012 tarihinde verilen düzeltme beyannamesi ile süresinden sonra iade talebinde bulunulduğundan bahisle reddedilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun "Oran" başlıklı 28. maddesinin uyuşmazlıkta indirimli orana tabi işlemlerin gerçekleştirildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan halinde katma değer vergisi oranının, vergiye tabi her bir işlem için %10 olduğu, Bakanlar Kurulunun bu oranı dört katına kadar artırmaya, %1'e kadar indirmeye, bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.

Aynı Kanun'un "Vergi İndirimi" başlıklı 29. maddesinin, uyuşmazlıkta indirimli orana tabi işlemlerin gerçekleştirildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan halinin (2) numaralı fıkrasında; ''Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin %51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi nakden iade edilir. Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir." düzenlemesine yer verilmiştir.

Anılan fıkranın 28/02/2009 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanunla değişik halinde ise "...Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir..." hükmü yer almaktadır.

Katma değer vergisi iadelerinin tabi olduğu esaslar Katma Değer Vergisi Kanunu'nda detaylı olarak belirlenmemiş, bunun yerine uygulamaya ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

Katma Değer Vergisi Kanunu'nun yukarıda yer verilen 29. maddesinin yanı sıra aynı Kanun'un 32 ve 36. maddeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 120. maddesinde de iadelere ilişkin usul ve esasları belirleme hususunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı da iadelere ilişkin usul ve esasları belirleme hususunda kendisine verilen yetkileri genel tebliğler vasıtasıyla kullanmıştır.

Bu bağlamda, uyuşmazlıkta indirimli orana tabi işlemlerin gerçekleştirildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan 99 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin "1.5. Yılı İçinde Mahsup Edilemeyen Vergilerin İadesi" başlıklı bölümünde aşağıdaki düzenlemeye yer verilmiştir:

"İndirimli orana tabi işlemlerden doğan iade alacağının yılı içinde mahsuben iade edilemeyen kısmı, izleyen yıl içinde mükellefin isteğine bağlı olarak, nakden veya mahsuben iade edilebilecektir. İade talebi en erken izleyen yılın Ocak dönemine ait olup Şubat ayı içinde verilecek, en geç Kasım dönemine ait olup Aralık ayı içinde verilecek KDV beyannameleri ile yapılabilecektir. 3 aylık vergilendirme dönemine tabi olan mükelleflerde iade talebi en erken izleyen yılın ilk 3 aylık, en geç üçüncü 3 aylık vergilendirme dönemlerine ait beyannamelerle yapılabilecektir.

Bu şekilde iade edilecek vergiler aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

İndirimli orana tabi işlemlere ilişkin olup indirim yoluyla telafi edilemeyen yüklenilen vergi tutarları, yılı içinde mahsup edilen vergiler dikkate alınmadan, 74 ve 76 Seri No.lu KDV Genel Tebliğlerindeki açıklamalar çerçevesinde işlemlerin yapıldığı yılın tamamı için yıllık olarak ve Aralık dönemi sonu itibariyle hesaplanacaktır.

Bu tutardan yılı içinde mahsup edilen vergiler düşüldükten sonra kalan kısmın 10.000 YTL' yi aşan kısmı "İade Edilebilecek KDV" olarak hesaplanacaktır.

İzleyen yılın Ocak dönemi ile iade talebinin yapıldığı dönem arasındaki bütün dönem beyannamelerinde devreden vergi yer alıyor ve her dönemde devreden vergi tutarları "İade Edilebilecek KDV" tutarını geçiyorsa, iade edilebilecek KDV tutarının tamamı iade edilecektir. Bazı dönemlerde devreden vergi tutarları "İade Edilebilecek KDV" tutarının altında kalıyorsa, devreden vergi tutarının en küçük olduğu tutar iadeye esas alınacaktır. Aradaki dönemlerden herhangi birisinde devreden vergi yer almıyorsa iade yapılmayacaktır.

Bu şekilde hesaplanan KDV alacağının 4.000 YTL' yi aşmaması halinde nakden ve/veya mahsuben iade talepleri inceleme raporu, teminat ve YMM tasdik raporu aranılmadan yerine getirilecek, talep bu bölümün sonunda belirtilen belgelerin tamamlandığı tarih itibariyle geçerlik kazanacaktır.

İade talebinin 4.000 YTL ve üstünde olması halinde 4.000 YTL' yi aşan kısmın nakden ve/veya mahsuben iadesi için vergi inceleme raporu veya YMM tasdik raporu ibraz edilmesi gerekmektedir. Talepler bu raporların ibraz edildiği tarihte geçerlik kazanacaktır.

4.000 YTL' yi aşan tutarlar için teminat gösterilmesi halinde, teminatın gösterilip belgelerin tamamlanmasından sonra nakden ve/veya mahsuben iade talepleri yerine getirilecek, teminat vergi inceleme raporu veya YMM tasdik raporu ile çözülecektir.

İade talebi bir dilekçe ile yapılacak, bu dilekçeye;

- iade hakkı doğuran işlemin yapıldığı yıla ait alış ve satış faturalarının listesi (bu listelerde fatura düzenleme haddinin altında kalan tutarlar ile aynı mükelleften yapılan alımların toplamı tek tutar olarak belirtilebilecektir),

- yıllık iade tutarının hesaplanmasına ilişkin tablo,

- yılı içinde mahsup edilen tutarları aylık olarak gösteren tablo (bu tabloda yılı içinde mahsup edilemeyen tutar da tek satır olarak gösterilecektir),

- iadenin talep edildiği yılın ilk döneminden iadenin talep edildiği döneme kadar aylar itibariyle devreden KDV tutarlarını gösteren tablo,

eklenecektir.

Bu kapsamdaki nakden ve mahsuben iade taleplerinde 84 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde yer alan ve bu Tebliğe aykırı olmayan açıklamalar geçerli olacaktır."

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesine, 4369 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle eklenen ve Anayasa Mahkemesinin 10/02/2011 tarih ve E:2008/58, K:2011/37 sayılı kararıyla iptal edilen (4) numaralı fıkrada; "Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120'nci madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir." düzenlemesi yer almaktayken Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı üzerine 31/05/2012 tarih ve 6322 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesinin (4) numaralı fıkrası yeniden düzenlenmiş, maddeye (5) numaralı fıkra eklenmiş ve mevcut (5) numaralı fıkra (6) numaralı fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.

Anılan düzenleme neticesinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesinin (4) ve (5) numaralı fıkralarında aşağıdaki hükümlere yer verilmiştir:

"4. Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120'nci madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edilir.

5. Vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120'nci madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir.”

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dosyaların incelenmesi" başlıklı 20. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da Danıştayın, bölge idare mahkemelerinin, idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapacağı, mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilginin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebileceği belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Israr kararının, davacının iade talebinin reddine dair işlemin iptaline ilişkin kısmının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi Kurulumuzca da hukuka uygun bulunmuştur.

Bununla birlikte, anılan kararın, iadesi reddedilen tutarın davacıya faiziyle birlikte iadesine ilişkin kısmının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

Katma değer vergisi indirim esasına dayanmaktadır. İndirim mekanizması, yüklenilen katma değer vergisinin hesaplanan katma değer vergisinden fazla olması halinde mükellefler üzerinde bir finansman yükü oluşturur. Zararına satış veya stoklara çalışma dışında bu durumla karşılaşılması normal şartlarda beklenmez. Ancak, hesaplanan katma değer vergisinin istisna veya oran indirimi gibi mükellefin elinde olmayan nedenlerden dolayı düşük olması veya hiç olmaması hallerinde de bu durumla karşılaşılabilir. Kanun koyucu bu sorunu gidermek için iade uygulaması öngörmüştür.

Kanun koyucu tarafından öngörülen iade uygulamasının bir örneğini Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin iadesine imkân tanıyan düzenleme oluşturmaktadır.

Buna göre, vergi oranı indirilen teslimler nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin iadesi için öncelikle iade hakkı doğuran işlemin gerçekleşmiş olması, bu işlem nedeniyle doğrudan veya dolaylı olarak bir verginin yüklenilmiş olması, yüklenilen verginin indirim yoluyla telafi edilememiş olması ve ayrıca iade talebiyle yapılan başvuruda istenilen bilgi ve belgelerin de ibraz edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, çerçevesi kanunla çizilen katma değer vergisi iadeleri yönünden, uygulamaya ilişkin usul ve esasların belirlenmesi hususundaki yetkiye istinaden Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan genel tebliğ hükümlerinin de kural olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Bu bağlamda, Katma Değer Vergisi Kanunu'nda iade yöntemi olarak öngörülen mahsuben ve nakden iade yöntemlerine ilişkin olarak genel tebliğlerde genellikle, mahsuben iadenin teminat veya inceleme raporu aranmadan yerine getirilmesi esası benimsenmiştir. Nakden iadelerde ise belli bir tutarı aşan nakden iade istemlerinin vergi inceleme raporu veya Yeminli Mali Müşavir Tasdik Raporuna göre ya da teminat gösterilmesine bağlı olarak yerine getirileceği kabul edilmiştir. Böylece belirtilen haddi aşan nakden iade istemlerinin gerçekleştirilmesi bazı şartların yerine getirilmesine bağlanmış bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, talep üzerine doğrudan bir iade usulü öngörülmemiştir.

Uyuşmazlıkta, davacının iade talebi, talebin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Dolayısıyla, iade talebi hakkında yukarıda belirtilen hususlarda bir inceleme yapılmamıştır. Kaldı ki davacı tarafından iade talep edilirken Yeminli Mali Müşavir Tasdik Raporu düzenlenmeyeceği belirtilmiş, iadenin vergi dairesince yapılacak incelemenin sonucuna göre yapılması istenmiştir.

Belirtilen hususlar dikkate alındığında, Mahkemece, iade talebinin reddine dair işlemin iptal edilmesi üzerine iadesi istenen tutarın başka bir incelemeye tabi tutulmaksızın doğrudan davacıya iadesine karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Bu nedenle, Mahkemece re'sen araştırma ilkesi uyarınca gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle yukarıda belirtilen hususlar araştırılarak idareye başvuru tarihi itibarıyla davacının iade hakkının bulunup bulunmadığının ve dolayısıyla iadenin yapılıp yapılamayacağının ortaya konulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, Mahkemece, iadenin yapılması gerektiği sonucuna varılması halinde davacının faiz istemi yönünden de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 112. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen esaslar çerçevesinde bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Tüm bu hususlar dikkate alınmak suretiyle uyuşmazlığın tamamı hakkında yeniden karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,

2- ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/01/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X -

KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XX -

KARŞI OY

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XXX -

KARŞI OY

Israr kararının, davacının iade talebinin reddine dair işlemin iptaline ilişkin kısmınında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, anılan kararın, iadesi reddedilen tutarın davacıya faiziyle birlikte iadesine ilişkin kısmının, iptal hükmünün sonuçlarından hareketle ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere iptal kararları idari işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla hukuk düzeninden kalkması sonucunu doğurmaktadır. Diğer bir ifadeyle idari işlemin iptali üzerine işleme konu olan hukuki durum, o idari işlem hiç tesis edilmeseydi hangi durumda olacak idi ise o duruma geri döndürülmektedir.

Uyuşmazlıkta, davacının iade talebi, talebin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Dolayısıyla, davacının iadeye hak kazanıp kazanmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Kaldı ki davacı tarafından iade talep edilirken Yeminli Mali Müşavir Tasdik Raporu düzenlenmeyeceği belirtilmiş, iadenin vergi dairesince yapılacak incelemenin sonucuna göre yapılması istenmiştir.

Bu durumda, iade talebinin reddine dair işlemin iptali üzerine iadeye ilişkin süreç davacının iade talebinde bulunduğu aşamaya dönmüş olacağından, idarece iptal edilen işlemdeki gerekçeye dayanılmaksızın iade istemi hakkında yeniden işlem tesis edilmesi gerekecektir.

Belirtilen hususlar dikkate alındığında, Mahkemece, iade ve faiz istemlerinin reddedilmesi gerektiğinden, iadesi istenen tutarın faiziyle birlikte davacıya iadesine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.

XXXX -

KARŞI OY

Davacı tarafından, 2007 yılında gerçekleştirilen indirimli orana tabi işlemler nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi, 08/11/2012 tarihinde verilen 2008 yılının Kasım dönemine ilişkin düzeltme beyannamesinde iade edilebilir katma değer vergisi olarak beyan edilmiştir.

19/11/2012 tarihinde idare kayıtlarına giren aynı tarihli dilekçe ile indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin nakden iadesi istemiyle başvuruda bulunulmuştur.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun, uyuşmazlık konusu olayda iade talebinde bulunulan tarih itibarıyla yürürlükte bulunan 28/02/2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun'la değişik 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ''Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin %51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir. ...Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir." düzenlemesine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile indirimli orana tabi işlemlerle ilgili olup indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin iadesi talebinde bulunabilme imkânı belirli bir süre ile sınırlandırılmıştır. Anılan fıkraya göre, indirimli orana tabi işlemlerin gerçekleştiği yıl içinde veya izleyen yıl içinde iade talebinde bulunulması gerekmektedir. İzleyen yıldan sonra yapılan iade taleplerinin ise süresinde olduğu kabul edilemeyecektir.

Bu durumda, davacının iade talebinin, izleyen yılın sonuna kadar iade talebinde bulunulması gerekirken 08/11/2012 tarihinde verilen düzeltme beyannamesi ile süresinden sonra iade talebinde bulunulduğundan bahisle reddine dair işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.