2021/862 K. 2023/102 T. 15.2.2023

VDDK., E. 2021/862 K. 2023/102 T. 15.2.2023

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2021/862
Karar No.: 2023/102
Karar tarihi: 15.02.2023
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/862

Karar No : 2023/102

TEMYİZ EDENLER (DAVACILAR) : 1- …

2- …

3- …

4- …

5- …

6- …

7- …

8- …

VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı - …

… Başkanlığı

2- … Birliği

VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU:Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 12/06/2019 tarih ve E:2019/161, K:2019/353 sayılı bozma kararı üzerine verilen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 22/02/2021 tarih ve E:2020/5632, K:2021/1153 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Gelir İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile bu yazının noterlere duyurulmasına ilişkin Türkiye Noterler Birliğinin … tarih ve … sayılı genel yazısının ve bağlı işlemlerinin "eş muvafakatlerinde bir değere yer verilmiş olması halinde bu değer üzerinden nispi harç tahsil olunması gerektiği"ne ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.

Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 18/10/2018 tarih ve E:2014/8716, K:2018/6431 sayılı kararı:

Harcın tanımı ve ilgili fonksiyonları göz önünde bulundurulduğunda, menkul ve gayrimenkul mallar hakkında alım, satım, taahhüt ve rehinle ilgili her nevi mukavele, senet ve kâğıtlarda değer gösterilmesi mecburiyetine ilişkin 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 42. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemenin, kişiyi borç ve yükümlülük altına sokan ya da kişiye belli hak ve yetkiler tanıyan işlemlerle ilgili olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla eşin imzaladığı kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun getirdiği şart olan diğer eşin vermesi gereken rızayı içeren muvafakatname, muvafakati veren kişiyi herhangi borç ve yükümlülük altına sokmadığı gibi kişiye belli hak ve yetkiler de tanımaması nedeniyle bu belgenin Harçlar Kanunu'nun 42. maddesi kapsamında nispi harç alınmasını gerektiren kağıt olarak değerlendirilemeyeceği açıktır.

Kaldı ki, Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesinin birinci fıkrası ile eşinin yaptığı borçlandırıcı işlemden haberdar edilmesi suretiyle ekonomik olarak korunması amaçlanan şahsa yasadan doğan bu şartın yerine getirilmesi sırasında fazladan ek mali külfet yüklenmesi hak ve nesafet kurallarına da aykırılık teşkil etmektedir.

Daire bu tespit ve değerlendirmeleri dikkate alarak anılan muvafakatnamelerin Harçlar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca nispi harca tabi tutulmasına ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemleri iptal etmiştir.

Davalı … Bakanlığı … Başkanlığının temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 12/06/2019 tarih ve E:2019/161, K:2019/353 sayılı kararı:

Usul Yönünden:

Davacıların ehliyetinin bulunduğuna ve dava konusu işlemlerin düzenleyici işlem mahiyetinde olduğuna karar verilmiştir.

Esas Yönünden:

Dairece, dava konusu işlemlerde, bir değere yer verilen eş muvafakatlerinin nispi harca tabi tutulmasının dayanağı olarak Harçlar Kanunu'nun 42. maddesi gösterilmiş ve bu kuraldan hareketle karar verilmiştir. Ancak, eş muvafakatnameleri Harçlar Kanunu'nun 42. maddesinde sayılan değer gösterilmesi gereken kağıtlar kapsamında bulunmadığı gibi, dava konusu işlemlerde, eş muvafakatnamelerinin Harçlar Kanunu'nun 42. maddesi kapsamında bulunmadığı açıkça belirtilmiştir. Bu işlemlerde, eş muvafakatnamelerinin, belli bir değeri içermesi halinde Harçlar Kanunu'na ekli (2) sayılı Tarife'nin 1. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu değer üzerinden nispi harca tabi tutulması; herhangi bir değer içermemesi durumunda ise, aynı Tarife'nin 2. maddesinin birinci fıkrası uyarınca maktu harca tabi tutulması gerektiği öngörülmüştür. Bu durumda, Dairenin, eş muvafakatmelerinin, muvafakati veren kişiyi herhangi borç ve yükümlülük altına sokmaması ve kişiye belli hak ve yetkiler de tanımaması nedeniyle Harçlar Kanunu'nun 42. maddesi kapsamında nispi harç alınmasını gerektiren kağıt olarak değerlendirilemeyeceği yolundaki gerekçesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

Harçlar Kanunu'na ekli (2) sayılı Tarife'nin, "Değer veya ağırlık üzerinden alınan nispi harçlar” başlıklı 1. maddesinin birinci fıkrasında, bir kağıdın nispi harca tabi tutulabilmesi için bu kağıtta belli bir değere yer verilmiş olması yeterli bulunmaktadır. Bu nedenle, kağıtta belli bir değere yer verilmiş ise, bu kağıdın mahiyetine ve düzenleniş amacına bakılmaksızın belirtilen değer üzerinden nispi harç alınması gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta da eş muvafakatnamelerinde bir değere yer verilmiş olması halinde, muvafakatnamenin hangi amaçla düzenlendiği veya muvafakati veren kişinin borç/yükümlülük altına girip girmediği ya da kişiye belli hak/yetki tanıyıp tanımadığına bakılmaksızın belirtilen değer üzerinden nispi harç alınması gerektiğinden, dava konusu işlemleri iptal eden Daire kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Kurul bu gerekçeyle Daire kararını bozmuştur.

Ayrıca Kurul davacıların karar düzeltme istemini incelenmeksizin reddetmiştir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine verilen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 22/02/2021 tarih ve E:2020/5632, K:2021/1153 sayılı kararı:

Daire, Kurul kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle davayı reddetmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584. maddesinin birinci fıkrasında "Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır." şeklinde düzenlemeye yer verildiği, anılan düzenlemeye aykırı bir biçimde dava konusu genel yazı niteliğindeki işlem ile harç yükümlülüğünün getirilmesinin Anayasa'nın 2 ve 73. maddelerine aykırı düştüğü ifade edilmiştir.

6098 sayılı Kanun'un 584. maddesinde yer alan "eşin muvafakati"nin, aynı Kanun'un 581. maddesinde düzenlenen "kefalet" müessesesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, eş muvafakatinin, sözleşme ilişkisinden doğan bir yükümlülük niteliğinde olmadığı, Kanun'dan doğan bir ödev olduğu, eş muvafakatinin eş için ya da aile birliği için kazandırıcı ve gelir getirici bir işlem niteliğinde olmadığı dolayısıyla sırf eşin menfaatini koruma ve aile birliğinin devamlılığını sağlama ile sınırlı olduğundan kâğıdın hükmünde yararlanma halinin vukua gelmediği, bu nedenle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilerek aksi yöndeki kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalılar tarafından davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak verilen karara yöneltilen temyiz isteminin 2577 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (4) numaralı fıkrası dikkate alınarak reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak verilen kararlara ilişkin temyiz incelemesinin, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılması gerekmektedir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine verilen temyize konu kararın bozma kararındaki esaslara uygun olduğu anlaşıldığından dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1-Davacıların temyiz isteminin REDDİNE,

2-Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 22/02/2021 tarih ve E:2020/5632, K:2021/1153 sayılı kararının ONANMASINA,

3- Davacılardan daha önce yatırılan … TL temyiz karar harcı mahsup edilmek suretiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun ilgili hükümleri ve Kanun'a ek (3) sayılı Tarife uyarınca maktu harç alınmasına,

15/02/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.