2022/132 K. 2022/600 T. 18.5.2022

VDDK., E. 2022/132 K. 2022/600 T. 18.5.2022

T.C. Danıştay Başkanlığı - Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No.: 2022/132
Karar No.: 2022/600
Karar tarihi: 18.05.2022
 

T.C.

D A N I Ş T A Y

VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2022/132

Karar No : 2022/600

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü - …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacı adına, … Petrol Nakliye İnşaat Gıda Üretim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden tahsil edilemeyen 2003 ilâ 2010 (2006 yılı hariç) yıllarına ait kamu alacaklarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ilâ … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesinde yer alan düzenlemelere göre amme alacağının öncelikle vergi borçlusu tüzel kişilikten takip ve tahsiline çalışılması, alacağın amme borçlusundan tahsilinin imkansız olması halinde kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilmesi gelmektedir.

Uyuşmazlık konusu kamu alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin bir kısmı şirkete tebliğ edilmiş, şirket adına yapılan mal varlığı araştırması neticesinde de şirkete ait mal varlığına rastlanılmamıştır. Bunun üzerine şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağının tahsili amacıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca şirket müdürü olan davacı adına dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir.

… tarih ve … takip numaralı ödeme emri yönünden inceleme:

Asıl borçlu şirket adına usulüne uygun olarak tebliğ edilip kesinleşmiş bir kamu alacağı bulunmamaktadır. Bu nedenle, kamu borçlarının şirketten tahsil edilemediğinden bahisle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

… tarih ve … ve … takip numaralı ödeme emirleri içeriği toplam borcun 1.203.189,30 TL tutarındaki kısmı yönünden inceleme:

Asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve … ilâ … takip numaralı; … tarih ve … ilâ … takip numaralı; … tarih ve … ilâ … takip numaralı; … tarih ve … takip numaralı ödeme emirleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiştir. Bu nedenle şirket nezdinde kesinleşmiş bir kamu alacağı bulunmadığından söz konusu borçların içeriği toplam 1.203.189,30 TL tutarındaki borcun şirketten tahsil edilemediğinden bahisle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emirleri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

… tarih ve … ve … takip numaralı ödeme emirleri içeriği toplam borcun 1.203.189,30 TL tutarını aşan kısmı yönünden inceleme:

Asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve …, …, …, … ilâ … takip numaralı; … tarih ve … ilâ … takip numaralı; … tarih ve … ilâ … takip numaralı; … tarih ve … takip numaralı; … tarih ve …, … takip numaralı ödeme emirleri asıl borçlu şirkete, iş yeri adresinde usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiştir.

Şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasında ise şirket adına kayıtlı iki adet aracın ve cüzi miktarda nakdin bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak söz konusu miktarların kamu borcunu karşılamayacağı belirlenmiştir.

Bu nedenle değinilen borçların asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceğinden hareketle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emirleri düzenlenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu … takip numaralı ödeme emri ile … ve … takip numaralı ödeme emirlerinin içeriği toplam borcun 1.203.189,30 TL tutarındaki kısmını iptal etmiş; ... ve ... takip numaralı ödeme emirlerinin içeriği toplam borcun 1.203.189,30 TL tutarını aşan kısmı yönünden davayı reddetmiştir.

Tarafların temyiz istemleri Danıştay Üçüncü Dairesinin 19/12/2019 tarih ve E:2016/5784, K:2019/7298 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Tarafların karar düzeltme istemleri inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 28/05/2021 tarih ve E:2020/4304, K:2021/2711 sayılı kararı:

Uyuşmazlığa konu dönemde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 511. maddesinde, limited şirket müdürlerinin ad ve soyadları; ikametgâhları ve tabiyetlerinin tescil ve ilan olunacağı; aynı Kanun'un 33. maddesinin birinci fıkrasında, tescil edilmiş hususlarda vukuu bulacak her türlü değişikliklerin tescil ve ilan olunacağı; 38. maddesinin birinci fıkrasında ise ticaret sicili kayıtlarının nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler hakkında kaydın gazete ile tescil ve ilan edildiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceği hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, limited şirkete kanuni temsilcisi olarak atanan şahsın bu durumu tescil edilip Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilinceye kadar üçüncü şahıslar nezdinde hukuki sonuç doğurmayacaktır. Dolayısıyla kanuni temsilcilik görevinin ilan tarihinde başlayacağının kabulü zorunludur.

Dava konusu ödeme emirleri 2003 ilâ 2005, 2007 ilâ 2010 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin kamu alacağını içermektedir. Davacı 16/09/2003 tarih ve 5886 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesin'de yayımlanan ilanla on yıl süre ile şirket müdürlüğüne atanmıştır.

Bu itibarla, davacının kanuni temsilcilik sıfatının hukuken başladığı 16/09/2003 tarihinden önceki dönemlere ait şirket borçlarından kanuni temsilci olarak sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden Vergi Mahkemesi kararının, ödeme emirlerinin 16/09/2003 tarihinden önceki dönemlere ilişkin kısmı yönünden davanın reddine yönelik hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.

Daire, bu gerekçeyle davacının karar düzeltme istemini kısmen kabul ederek temyiz kararının ödeme emirlerinin 16/09/2003 tarihinden önceki dönemlere ilişkin kısmı yönünden kaldırılmasına karar vermiş ve mahkeme kararının ödeme emirlerinin 16/09/2003 tarihinden önceki dönemlere ait kamu alacağına ilişkin kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; Mahkeme kararının diğer hüküm fıkralarına yöneltilen temyiz isteminin reddi yolundaki karara karşı taraflarca yapılan karar düzeltme istemlerini reddetmiştir.

... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararı:

Kararın, dava konusu … takip numaralı ödeme emrinin (tamamı), … ve … takip numaralı ödeme emirlerinin 1.203.189,30 TL tutarındaki kısmının iptaline dair hüküm fıkrası ve dava konusu … ve … takip numaralı ödeme emrinin davacının kanuni temsilcilik görevinin başladığı 16/09/2003 tarihinden itibaren başlayan dönemlere ilişkin vergi ve cezalar ile yargı harçları içeren kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası onanarak kesinleşmiştir.

Bu nedenle uyuşmazlık, dava konusu 1 ve 2 takip numaralı ödeme emirlerinin 16/09/2003 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi ve cezalar ile yargı harçları içeren kısmı yönünden değerlendirilecektir.

(Dava konusu … ve … takip numaralı ödeme emriyle tahsiline çalışılan 2003 yılına ait kurumlar vergisi, vergi ziyaı cezası, gecikme faizi, yargı harcı; 2003 yılının Ocak-Mart ilâ Temmuz-Eylül dönemlerine ait aslı aranmayan geçici vergiye bağlı olarak kesilen vergi ziyaı cezaları, gecikme faizi ve yargı harçları yönünden inceleme)

Değinilen amme alacaklarının vade tarihlerinde (diğer bir deyişle ödenmesi gerektiği zamanda) davacı asıl amme borçlusu şirkette kanuni temsilci sıfatını haizdir. Dolayısıyla söz konusu amme alacaklarının ödenmemesinden davacının kanuni temsilci sıfatıyla kusur sorumluluğu bulunmaktadır. (Her ne kadar dava konusu ödeme emri içeriğinde yer alan amme alacaklarının dönemleri 16/09/2003 tarihinden önce olsa da, anılan amme alacaklarının vade tarihleri, davacının kanuni temsilci olarak göreve başladığı 16/09/2003 tarihinden sonraki bir tarih olan 27/08/2008 ve 02/03/2009 tarihleridir. Bu nedenle kamu alacağının vadesinde ödenmemesi kusur sorumluluğu kapsamında değerlendirilmiştir.) Açıklanan nedenlerle, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin değinilen kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.

Vergi Mahkemesi ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Ödeme emri içeriği amme borçlarının zamanaşımına uğradığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Asıl amme borçlusu şirket tarafından amme alacağının yapılandırıldığı, şirket adına kayıtlı iki adet araç haczedilmiş ise de amme alacağının şirketten tahsil imkanının bulunmadığının açık olduğu, tahsil zamanaşımına uğramayan amme alacağının tahsili amacıyla davacının sorumluluğuna gidilerek adına ödeme emirleri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Olayda, adına tescilli araçları bulunan asıl amme borçlusu şirketten, 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca "kısmen alınamadığı" hususu menkul malların değeri biçilmek suretiyle ortaya konulmaksızın, kanuni temsilci olan davacının mülkiyet hakkına müdahale imkânı tanıyan dava konusu ödeme emirlerinin değinilen alacaklara ilişkin kısmının tahsiline çalışılmasının konu unsuru yönünden hukuka uygun düşmediği sonucuna varılmıştır.

Ayrıca, dava dosyasında bulunan belgelere göre asıl amme borçlusu şirketin vadeleri 26/04/2008 ile 27/08/2008 tarihleri arasında olan toplam amme borcunun 91.935,19 TL olduğu görülmektedir. Asıl amme borçlusu şirketinin adına kayıtlı iki adet aracın satılarak paraya çevirilmesi halinde satıştan elde edilecek bedelin amme alacakları arasından vadesi önce gelen 91.935,19 TL'lik kısma mahsup edileceği, 6183 sayılı Kanun'un 74. maddesinin gereğidir. Israr kararına konu edilen ödeme emri içeriği amme alacaklardan toplam 49.950 TL tutarındaki amme alacağı vadesi önce gelen ve satıştan elde edilecek bedelin öncelikli mahsup edileceği borçların arasındadır. Dolayısıyla şirket adına kayıtlı araçların satışından elde edilecek bedelin, vadesi önce gelen borçları ve takip giderlerini kesin olarak karşılamayacağı ortaya konulmaksızın davacı adına değinilen alacaklar yönünden ödeme emirleri düzenlenmesi bu yönüyle de hukuka uygun düşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY:

16/09/2003 tarihinde yayımlanan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği üzere, davacı, … Petrol Nakliye İnşaat Gıda Üretim Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin kanuni temsilcisidir.

Asıl amme borçlusu şirket hakkında cebren tahsil ve takip yollarına başvurulmuştur. Davalı idare tarafından dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre asıl amme borçlusunun bankalar nezdinde, 74,11 TL değerinde parası bulunmaktadır. Şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasında … (2005 model kamyon) ve … (2005 model kamyon) plakalı araçların şirketin adına kayıtlı olduğu tespit edilmiş ve haciz konulmuştur.

İLGİLİ MEVZUAT:

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 74. maddesinde aşağıdaki kurala yer verilmiştir:

"Elde edilen her türlü mallar satılarak paraya çevrilir.

Satıştan elde edilen bedelden, takip masrafları ve takip edilen amme alacağı düşüldükten sonra geriye kalan kısım borçlunun ödeme zamanı gelmiş veya muacceliyet kesbetmiş borçlarına mahsup edilir ve artanı, hacze iştirak etmiş başka daire yoksa borçluya verilir, hacze iştirak etmiş başka daire varsa, artan kısımdan evvela bu dairelerin alacakları ayrıldıktan sonra, bakıyesi borçluya verilir.

Satıştan elde edilecek bedelin amme alacağından önce ödenmesi gereken borçlarla, takip giderlerini geçmiyeceği kesin olarak biliniyorsa, hacizli malın satışını tahsil dairesi tehir edebilir. Şu kadar ki, alacağı amme idaresi alacağından önce gelenlerin takip hakları mahfuzdur."

Anılan Kanun'un 81. maddesinde, haczedilen mallara haczi yapan memur tarafından değer biçileceği, borçlunun müracaatı üzerine veya tahsil dairesince lüzum görüldüğü takdirde yeniden bilirkişiye değer biçtirileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Kanuni temsilcinin, temsilcisi olduğu tüzel kişinin vergi borcundan sorumlu tutulabilmesi için öncelikle, tüzel kişi hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile belirlenen takip ve cebren tahsil yollarının tüketilmesi ve kamu alacağının tüzel kişinin mal varlığından tahsil olanağının bulunmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Borçlu nezdinde bu tespit yapıldıktan sonra kanuni temsilcilerinin veya ortaklarının sorumluluğuna gidilmek suretiyle kamu alacağının tahsil edilmeye çalışılması icap etmektedir. Bu durumda, kamu alacağından, kanuni temsilcilerin veya ortakların hangi tutarda sorumlu tutulacağı ortaya konularak adlarına ödeme emri düzenlenmek suretiyle takip ve cebren tahsil işlemlerinin başlatılması gerekmektedir.

Asıl borçlu şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasında, şirketin bankalar nezdinde 74,11 TL değerinde parası bulunduğu, … (2005 model kamyon) ve … (2005 model kamyon) plakalı araçların şirket adına tescilli olduğu tespit edilmiş, değinilen menkul mallar hakkında haciz işlemi tesis edilmiştir.

Ancak haczedilen söz konusu menkul mallara haczi yapan memur tarafından değer biçildiğine yönelik herhangi bilgi ve belge dava dosyasında bulunmamaktadır. Diğer taraftan, asıl amme borçlusu şirketin vadeleri 26/04/2008 ile 27/08/2008 tarihleri arasında olan toplam amme borcunun 91.935,19 TL olduğu, bu meblağının da toplam 49.950 TL tutarındaki amme alacağına yönelik kısmının vadesi önce gelen ve ısrar kararına konu edilen kısma ilişkin olduğu dikkate alındığında 6183 sayılı Kanun'un 74. maddesi kapsamında şirket adına kayıtlı araçların satışından elde edilecek bedelin takibat giderlerini kesin olarak karşılamayacağı ve takibe konu borçlara mahsup edilme imkanının bulunmadığı somut olarak ortaya konulmaksızın, değinilen kamu alacağının asıl amme borçlusu şirketten tahsilinin olanaksız olduğundan söz edilemeyeceği açıktır.

Bu durumda söz konusu menkul mallara değer biçilmek suretiyle, takip edilen kamu alacaklarının şirkete ait mal varlığından tahsil olanaksızlığı somut olarak ortaya konulmadığından, davacı adına ısrar kararına konu … tarih ve … ve … takip numaralı ödeme emirleriyle tahsile çalışılan 2003 yılına ait kurumlar vergisi, vergi ziyaı cezası, gecikme faizi, yargı harcı; 2003 yılının Ocak-Mart ilâ Temmuz-Eylül dönemlerine ait aslı aranmayan geçici vergiye bağlı olarak kesilen vergi ziyaı cezaları, gecikme faizi ve yargı harçlarına ilişkin kamu alacağının tahsili amacıyla ödeme emirleri düzenlenmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

Yukarıda yer verilen hukuki değerlendirme ışığında aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararı hukuka uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,

2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3- Yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmediğinden, yatırılan yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,

4- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/05/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X -

KARŞI OY

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.