2022/1371 K. 2022/1484 T. 7.2.2022

11. CD., E. 2022/1371 K. 2022/1484 T. 7.2.2022

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 11. Ceza Dairesi
Esas No.: 2022/1371
Karar No.: 2022/1484
Karar tarihi: 07.02.2022
 

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 09.12.2021 tarih ve 2021/18989 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10.01.2022 tarih ve KYB-2021/154486 sayılı ihbarname ile;

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na aykırı davranmak suçundan sanık ...'nin, anılan Kanun’un 359-b-1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/1 ve 62. maddeleri gereğince 2 kez 3 yıl 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına ve 213 sayılı Kanun'un 359-a-2. maddesine muhalefet suçundan açılan kamu davasının düşürülmesine dair Gaziosmanpaşa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2020 tarihli ve 2014/533 esas, 2020/17 sayılı kararının, "Dosya aslının, Gaziosmanpaşa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2020 tarihli kararının diğer sanık yönünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 02/07/2021 tarihli 2021/2212 esas, 2021/2232 sayılı kararı ile bozulmasını müteakip, Gaziosmanpaşa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2021/534 esasına kayden derdest bulunması sebebiyle, Mahkemesinde bulunduğu gözetilerek onaylı dosya sureti üzerinden yapılan incelemede;

Dosya kapsamına göre;

1-Gaziosmanpaşa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2019 tarihli kararı ile sanığın 2008 ve 2009 yıllarında sahte faturalar düzenlediği gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiş ise de, diğer sanık tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesinin 02/07/2021 tarihli 2021/2212 esas, 2021/2232 sayılı kararı ile vergi tekniği raporu ekinde sahte olarak düzenlendiği iddia edilen faturaların bulunduğu ancak anılan faturaların gerçek mal ve hizmet karşılığı olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılmadan hüküm kurulduğundan bahisle hükmün istinaf eden sanık yönünden bozulduğu nazara alındığında; sanığın suçlamaları kabul etmemesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından sahte olduğu iddia edilen faturaları kullanan ilgili şirkete ve faturaları tanzim eden şirkete ait defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapıtırılarak, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının, mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim-tesellüm belgeleri, ödeme belgeleri ile satıcının kasasına ya da banka hesabına girip girmediğinin tespitinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yalnızca vergi tekniği raporuna atfen eksik inceleme ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde,

2-Kabule göre de;

2008 ve 2009 yılına ait bir kısım belgeleri 2013 yılında ibraz etmediğinden bahisle sanık hakkında 213 sayılı Kanun'un 359-a-2. maddesine muhalefet etmekten açılan kamu davasının, vergi suçu raporunda bu suç yönünden mütalaa yer almadığı ve bu nedenle dava şartı gerçekleşmediğinden bahisle düşürülmesine karar verilmiş ise de, komisyon mütalaasının 213 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından kamu davası açılması bakımından dava şartı olduğu nazara alındığında, 5271 sayılı Kanun’un 223/8. maddesindeki “Soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir.oruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, durma kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde, isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,

Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesinin gerekeceği, Gaziosmanpaşa 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.01.2019 tarihli, 2014/533 Esas ve 2020/17 Karar sayılı kararının sanık ... müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Mahkemenin 06.10.2021 tarihli ek kararı ile süresi içinde yapılmadığından bahisle istinaf talebinin reddine karar verildiği, sanık müdafisinin belirtilen ek karara karşı da istinaf isteminde bulunduğu anlaşılmakla; CMK‘nin 276/1. maddesinin, “İstinaf istemi, kanunî sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa ya da istinaf yoluna başvuranın buna hakkı yoksa, hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder.“ hükmünü haiz olduğu, aynı maddenin 2. fıkrasında ise “İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet savcısı veya ilgililer, ret kararının kendilerine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bölge adliye mahkemesinden bu hususta bir karar vermesini isteyebilirler. Bu takdirde dosya bölge adliye mahkemesine gönderilir. Ancak, bu nedenle hükmün infazı ertelenemez.“ denildiği de nazara alınarak, istinaf isteminin reddi kararı kesin nitelikte olmayıp, bu hususta bölge adliye mahkemesince henüz bir karar verilmemiş olması ve olağan kanun yolu sürecinin tamamlanmamış bulunması nedeniyle, talebe konu ilamın bu haliyle kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmakla, kanun yararına bozma isteminin CMK’nin 309. maddesi uyarınca REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, mahalline gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 07.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.