5811 Sayılı Kanun ve yabancı para cinsinden olan avansların değerlemesi hk.

Özelge: 5811 Sayılı Kanun ve yabancı para cinsinden olan
avansların değerlemesi hk.
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.16.17.02-VUK-10-57-12
Tarih: 
02/02/2011
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
MÜKELLEF HİZMETLERİ USUL GRUP MÜDÜRLÜĞÜ
 
   
Sayı : B.07.1.GİB.4.16.17.02-VUK-10-57-12 02/02/2011
Konu : 5811 Sayılı Kanun ve yabancı para cinsinden olan  
avansların değerlemesi hk.
 
İlgide kayıtlı dilekçeniz incelenmiş olup tereddüde düşülen hususlara ilişkin Başkanlığımız görüşü
aşağıda açıklanmıştır.
5811 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
5811 sayılı Bazı  Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanunun amacı; gerçek ve
tüzel kişilere ait olup yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye
piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması ve taşınmazların kayda alınması ile yurt içinde
bulunan ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların sermaye olarak
konulmak suretiyle işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamaktır.
Aynı Kanunun 3 üncü maddesinin;
-  birinci fıkrasında; "Gerçek veya tüzel kişilerce, 1/6/2009 tarihi itibariyle sahip olunan ve yurt
dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı
kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar, 30/9/2009 tarihine kadar Yeni Türk Lirası
cinsinden rayiç bedelle banka veya aracı kuruma bildirilir ya da vergi dairelerine beyan edilir. Bu
kıymetler, 213 sayılı Kanun uyarınca defter tutan mükellefler tarafından beyan tarihi itibarıyla
kanuni defterlere kaydedilebilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümleri
uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon
hesabı, sermayenin cüz'ü addolunur, sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamaz,
işletmenin  tasfiye  edilmesi  halinde ise  vergilendirilmez.  Serbest  meslek  kazanç  defteri ile
işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca
gösterirler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz."
-beşinci fıkrasında, " Birinci ve ikinci fıkralar kapsamında bildirilen veya beyan  edilen varlıklar
nedeniyle 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi
tarhiyatı yapılmaz. Ancak, diğer nedenlerle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlayan
01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve katma
değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, bu Kanun kapsamında beyan edilen
tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek
tarhiyat yapılır. İndirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı,
indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedeldir. Şu kadar ki, indirimi reddedilen vergiye
ilişkin bedelin tespit edilmemesi halinde mahsup edilecek matrah tutarı, %18 KDV oranı dikkate
alınarak hesaplanır."
- yedinci fıkrasında, "Birinci fıkra uyarınca bildirildiği veya beyan edildiği halde, 1/6/2009 tarihi
itibariyle yurt dışında bulunduğu kanaat verici belge ile tevsik edilemeyen ve bildirim veya beyanınyapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Türkiye'ye getirilmeyen veya Türkiye'deki banka ya da aracı
kurumlarda açılacak bir hesaba  transfer edilmeyen para, döviz,  altın, menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası araçları dolayısıyla veya ikinci fıkra uyarınca beyanda bulunulduğu halde bilanço
esasına göre defter tutmayan mükelleflerce söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı
kurumlara yatırılmaması, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce ise süresi içinde sermaye
artırımında bulunulmaması hallerinde beşinci fıkra hükmünden yararlanılamaz."
hükümlerine yer verilmiştir.
Konu ile ilgili olarak1 seri no.lu 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliğde gerekli açıklamalara yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre;
5811 sayılı Kanun kapsamında beyan edilerek yasal defterlere kaydedilen varlıklar için pasifte
açılan özel fon hesabının 6 ay içinde sermayeye ilave etme zorunluluğu, yalnızca Türkiye'de sahip
olunan varlıklara ilişkin olup yurt dışından getirilen varlıklara ilişkin pasifte açılan özel fon
hesabının ise sermayeye ilave zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, yurt dışından getirilerek
kayıtlara alınan varlıklar için açılan fon hesabı sermayenin cüz'ü addolunacağından, sermayeye
ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacaktır.
5811 sayılı Kanun kapsamında beyan edilerek özel fon hesabına alınan tutarın sermayeye ilave
edilmesine karar verilmesi halinde ise,  sermaye artırımının, Genel Kurul Kararı, Türk Ticaret
Mevzuatı ile Sermaye Piyasası Mevzuatında yer alan hükümlere göre yapılması gerekeceği tabiidir.
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 258 inci maddesinde değerleme; "vergi matrahlarının
hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespitidir." şeklinde tanımlandıktan sonra 280
inci maddesinde, "Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe
muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici
yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur. Bu madde hükmü yabancı
para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir..." denilmektedir.
Bilindiği üzere; avanslar gelecekte yapılacak olan mal veya hizmet teslimleri karşılığında peşin
alınan veya verilen değerleri ifade eder.
Bu itibarla, alıcı tarafından satıcıya verilen avanslar, belirli bir malın teslimini veya belirli bir
hizmetin yerine getirilmesini isteme hakkını temsil etmekte ve sonuç olarak emtianın veya hizmetin
maliyetine dönüşmekte, emtianın/hizmetin toplam bedelinden ise mahsup edilmektedir. Satıcının
alıcıdan aldığı avanslar da, satış amacıyla gelecekte yapılacak mal ve hizmet teslimleri ile ilgili
olarak peşin tahsil edilmekte ve teslim edilecek mal veya görülecek hizmetin bedelinden mahsup
edilerek işlem yapılmaktadır.
Buna göre, yabancı para cinsinden alınan veya verilen avanslar yabancı para cinsinden olan borç ve
alacak hükmünde olduğundan, dönem sonunda Vergi Usul Kanununun 263 üncü maddesine göre
borsa rayici ile yabancı paranın borsada rayici yoksa, Maliye Bakanlığınca tespit edilen kur esas
alınmak suretiyle değerlenmesi ve ortaya çıkan kur farkının, gelir veya gider olarak dikkate
alınarak dönem kazancıyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, kur farkları ile ilgili açıklamalar 163, 238 ve 334 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel
Tebliğlerinde yapılmıştır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
  Vergi Dairesi Başkanı a.
Grup Müdürü V. 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.