5811 sayılı yasa gereği tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle ilgili kanun hükmünden yararlanamayacağı hk.

Özelge: 5811 sayılı yasa gereği tahakkuk eden vergilerin
vadesinde ödenmemesi nedeniyle ilgili kanun hükmünden
yararlanamayacağı hk.
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.21.15.01-vbk-2010/14-2
Tarih: 
01/04/2010
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
DİYARBAKIR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
 
   
Sayı : B.07.1.GİB.4.21.15.01-vbk-2010/14-2 01/04/2010
Konu : 5811 sayılı yasa gereği tahakkuk eden vergilerin  
vadesinde ödenmemesi nedeniyle ilgili kanun hükmünden
yararlanıp yararlanmayacağı
 
 
İlgide kayıtlı dilekçenizde ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi numaralı mükellefi bulunduğuz
ve şirketinizce 14.12.2009 tarihinde 5811 sayılı Kanundan faydalanmak üzere beyanname
verdiğiniz, ancak kamu kurum ve kuruluşlarından alacaklarınızı tahsil edemediğinizden dolayı 5811
sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun gereği tahakkuk eden
vergiyi vadesinin son günü olan 31.01.2010 tarihinde ödeyemediğiniz belirtilerek, söz konusu
verginin gecikme zammı ile birlikte yatırılması halinde ilgili kanun hükümlerinden yararlanıp
yararlanılamayacağı ve yararlanılamaması halinde, tahakkuk eden verginin  iptal edilip
edilmeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.
22.11.2008 tarih ve 27062 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve yayımı tarihinde yürürlüğe giren
5811 sayılı "Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun"  ile gerçek ve tüzel
kişilere ait olup yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası
araçlarının ekonomiye kazandırılması ve  taşınmazların kayda alınması ile yurt içinde bulunan
ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların sermaye olarak konulması
suretiyle işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamak amaçlanmıştır.
Kanunun "Uygulama Esasları" başlıklı 3 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında;
"Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye'de bulunan ancak (5917 sayılı
Kanunun 44 üncü maddesinin (a) bendi ile değişen ibare) 01.06.2009 tarihi itibariyle kanuni  defter
kayıtlarındaişletmenin öz kaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz,menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, (5917 sayılı Kanunun 44 üncü maddesinin (a) bendi ile
değişen ibare) 30.09.2009 tarihine kadar Yeni Türk lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine
beyan edilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu kanun hükümlerine göre 213 sayılı
Kanun uyarınca kanuni defterlerine, taşınmazlar dışındaki varlıklarını banka ve aracı kurumlardaki
hesaplara yatırmak suretiyle kaydederek pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı, sermayenin
cüz'ü addolunur ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave olunur. Serbest meslek
kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri
defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz. Defter
tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükellefleri, taşınmazlar dışındaki varlıklarına ait
tutarları banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırırlar, bunlar için ayrıca diğer şartlar
aranmaz." denilmiş olup, Kanunun (7) numaralı fıkrasında da;
"Birinci fıkra uyarınca bildirildiği veya beyan edildiği halde, (5917 sayılı kanunun 44 üncümaddesinin (a) bendiyle değişen ibare) 1/6/2009 (Değişmeden önceki şekli: 1/10/2008) tarihi
itibariyle yurt dışında bulunduğu kanaat verici belge ile tevsik edilemeyen ve bildirim veya beyanın
yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Türkiye'ye getirilmeyen veya Türkiye'deki banka ya da aracı
kurumlarda açılacak bir hesaba  transfer edilmeyen para, döviz,  altın, menkul kıymet ve diğer
sermaye piyasası araçları dolayısıyla veya ikinci fıkra uyarınca beyanda bulunulduğu halde bilanço
esasına göre defter tutmayan mükelleflerce söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı
kurumlara yatırılmaması, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce ise süresi içinde sermaye
artırımında bulunulmaması hallerinde beşinci fıkra hükmünden yararlanılamaz." hükmü yer
almıştır.
Diğer taraftan; 06/12/2008 tarih ve 27076 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 Seri No'lu 5811
Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliğin
"5.6." bölümüne 3 Seri No'lu 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında
Kanuna İlişkin Genel Tebliğ ile eklenen  "Bildirim Veya Beyandan Kaynaklanan Vergilerin
Vadesinde Ödenmesi Şartı" başlıklı "5.6.3." bölümünde; "5917 sayılı Kanunla 5811 sayılı Kanunun 3
üncü maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklikle, Kanun kapsamında beyan edilen tutarların
mahsup imkanından yararlanabilmesi için bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde
ödenmesi şartı getirilmiştir.
Dolayısıyla, matrah farkına ilişkin mahsup imkanından yararlanılabilmesi için 10/7/2009 tarihinden
sonra yapılan beyanlara ilişkin olarak tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmesi şarttır.
Tahakkuk eden vergilerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle mahsup imkanından yararlanılmaması
durumu, vergi aslının gecikme zammı ile birlikte 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsiline engel
teşkil etmemektedir."
denilmektedir.
30/09/2009 tarih ve 27362 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2009/15456 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile, anılan Kanunun 3 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen bildirim ve
beyan süreleri, 31/12/2009 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzatılmıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde; şirketinizce  5811 sayılı Kanun kapsamında 14.12.2009 tarihinde
beyan edilerek, tahakkuk eden ve süresinde (31.01.2010 tarihine kadar) ödenmeyen vergiler
dolayısıyla, anılan Kanunun 3üncü maddesinin beş numaralı fıkrasında yazılı mahsup imkanından
yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan; şirketiniz tarafından  5811 sayılı Kanun kapsamında 14.12.2009 tarihinde verilen
beyannameye istinaden tahakkuk eden verginin iptal edilmesi söz konusu olmayıp, beyan edilen
matrah üzerinden tahakkuk eden verginin gecikme zammı ile birlikte ilgili vergi dairesine ödenmesi
gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
  Vergi Dairesi Başkanı
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergiiçin gecikme faizi hesaplanmayacaktır.