Adi ortaklık mükellefiyeti

Özelge: Gerçek kişi ile tüzel kişiliğin birlikte kuracağı adi
hk.
Sayı:
B.07.1.GİB.0.06.29-019.01.13-1129
Tarih:
23/03/2012
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü
Sayı : B.07.1.GİB.0.06.29-019.01.13-1129 23/03/2012
Konu : Adi ortaklık mükellefiyeti
İlgi dilekçenizde; .....vergi kimlik numaralı kurumlar vergisi mükellefi olarak, dilekçe
ekinizde yer alan sözleşme ile ..... adlı gerçek kişi ile kurulacak adi ortaklık mükellefiyetinize ilişkin
Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Adi ortaklıklar Borçlar Kanunu'nun 520-541'inci maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan
Kanun'un 520'inci maddesinde adi ortaklık, iki veya daha fazla kişinin, bir sözleşmeye dayanarak,
ortak bir amaca ulaşmak için emek ve mallarını birleştirmesi olarak tanımlanmıştır. Adi
ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu
değildir. Adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi
mükellefiyeti tesis ettirilmektedir. Adi ortaklıkların ortaya çıkan kâr veya zararı, adi ortaklığı
oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilenmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 2'nci maddesinin yedinci fıkrasında; maddede
yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte
yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu
şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklığı olarak tanımlanmış ve bunların tüzel
kişiliklerinin olmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği belirtilmiştir.
1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin "2.5.2" bölümünde, kurulacak olan iş
ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için taşıması gereken unsurlar belirtilmiş olup,
bu unsurları taşımak kaydıyla iş ortaklıklarının her türlü iş için kurulabileceği belirtilmiştir.
Aynı Tebliğ'in "2.5.3" bölümünde de,
"Kurumlar, dilerlerse Borçlar Kanuna göre adi ortaklık veya Kurumlar Vergisi Kanununa
göre iş ortaklığı şeklinde ortaklıklar oluşturarak faaliyet gösterebilmektedirler.
Adi ortaklıklar, kurumlar vergisi mükellefi olmamalarına rağmen katma değer vergisi
mükellefi olmaları nedeniyle ayrı defter tutabilmektedirler. Ortaklar ise dönem sonlarında ortaya
çıkan kar veya zararı, ortaklıktaki hisseleri oranında paylaşarak kendi hesaplarına dahil
etmektedirler.
İş ortaklıkları ise Kurumlar Vergisi Kanununda ayrı bir kurum olarak değerlendirilmekte ve
kurumlar vergisi mükellefi olarak sayılmaktadırlar. İş ortaklıklarının faaliyetinden doğan kazanç,
kurumlar vergisine tabi tutulmakta ve vergi sonrası kazanç ortakların hisselerine göre ortaklara
dağıtılmaktadır." açıklamaları yapılmıştır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketiniz ile ...'nın arasında kurumlar vergisi mükellefiyeti
tesis edilmeksizin adi ortaklık kurulması halinde, adi ortaklığa ilişkin katma değer vergisi ve
muhtasar beyanname yönünden mükellefiyet tesisi gerekmekte olup, adi ortaklıktan elde edilen kâr
veya zararın, ortaklıktaki hisseleriniz oranında paylaşılarak; şirketiniz tarafından kurum kazancına
dahil edilmek suretiyle, gerçek kişi ortak tarafından da ticari kazanca ilişkin genel esaslar
çerçevesinde beyan edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 176'ncı maddesinde tüccarların defter tutma
bakımından ikiye ayrıldığı; I. sınıf tüccarların bilânço esasına göre, II. sınıf tüccarların ise işletme
hesabı esasına göre defter tutacakları hükme bağlanmış olup, Gelir Vergisi Kanunu'nun 38 ve
39'uncu maddelerinde ise bilânço ve işletme hesabı esasına göre ticari kazancın nasıl tespit
edileceği düzenlenmiştir.
Yine Vergi Usul Kanunu'nun 177'nci maddesinde bilanço esasına göre defter tutacak olan I.
sınıf tüccarlar; 178'inci maddesinde ise işletme hesabı esasına göre defter tutacak olan II. sınıf
tüccarlar tadada bağlanmıştır.
Buna göre, Vergi Usul Kanunu'nun 177'nci maddesinin birinci fıkrasının 4 numaralı
bendinde yer alan "...her türlü ticaret şirketleri (adi şirketler iştigal nevileri yukarıdaki bentlerden
hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.)" hükmü uyarınca, adi ortaklığın faaliyet türünün,
mezkur maddenin birinci fıkrasının 1, 2 ve 3 numaralı bentlerinden birine girmesi durumunda I.
sınıf tüccar olarak bilânço esasına göre defter tutması gerekmektedir. Yine aynı maddenin birinci
fıkrasının 6 numaralı bendine göre faaliyet türü, söz konusu bentlerden birine girmese dahi tercih
etmesi durumunda bilânço esasına göre defter tutması mümkündür.
Diğer yandan, Vergi Usul Kanunu'nun ikinci sınıf tüccarlara ilişkin 178'nci maddesinin
birinci fıkrasında belirtildiği üzere, 177'nci maddede yazılı olanların dışında kalanlar işletme hesabı
esasına göre defter tutacaklarından, şartlarını taşıması halinde, adi ortaklığın işletme hesabı
esasına göre defter tutabileceği tabiidir.
Bu açıklamalar ışığında, bilanço esasında; yevmiye defteri, defterikebir, envanter defteri,
işletme hesabı esasında ise işletme hesabı defteri tutulması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.