Bedelsiz ortaklık payı verilmesininin Kurumlar Vergisi, BSMV ve Veraset İntikal Vergisine tabi olup olmadığı hk.

Özelge: Bedelsiz ortaklık payı verilmesininin Kurumlar
Vergisi, BSMV ve Veraset İntikal Vergisine tabi olup
olmadığı hk.
Sayı: 
64597866-125[1-2013]-144
Tarih: 
23/10/2014
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
 
Sayı : 64597866-125[1-2013]-144                                                                                 23/10/2014
Konu : Bedelsiz ortaklık payı verilmesininin
Kurumlar Vergisi, BSMV ve
Veraset İntikal Vergisine tabi olup olmadığı.
 
İlgi : 06/08/2013 tarihli özelge talep formunuz.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile 6362 sayılı Kanunun 138 inci maddesinin altıncı fıkrasının
(a) bendi kapsamında, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) üyeliğiniz sebebi ile ... A.Ş. (...)
grubu ortaklık paylarından 15.971.094 adet payın şirketinize devredildiği, bedelsiz olarak
devredilen bu payın nominal bedelinin 159.710,94 TL olduğu belirtilerek, tarafınıza bedelsiz olarak
devredilen 159.710,94 TL nominal bedelli ortaklık paylarının şirket aktifine kaydedilmesi
aşamasında;
- Bu payların kurumlar vergisi matrahının tespitinde vergiye tabi gelir olarak dikkate alınıp
alınmayacağı,
- Gelir olarak kaydedilmesi durumunda hisselerin nominal bedelden mi yoksa emsal bedelden
mi dikkate alınacağı,
- Emsal bedel dikkate alınacaksa bu bedelin nasıl tespit edileceği,
- Gelir kaydedilmesi durumunda, gelir kaydedilen tutar üzerinden banka ve sigorta
muameleleri vergisi (BSMV) hesaplanıp hesaplanmayacağı,
- Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu kapsamında vergileme yapılıp yapılmayacağı
hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
1- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU ve VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir
hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum
kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin
uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde ise;
bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve
başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce
işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka
ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun
değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükme
bağlanmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 266 ncı maddesinde itibari değerin, her nevi
senetlerle esham ve tahvillerin üzerinde yazılı değerler olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 279 uncu maddesinde ise, hisse senetleri ile fon portföyünün en az yüzde 51'i
Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma
belgelerinin alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymetin borsa rayici ile
değerleneceği, borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa
değerlemeye esas bedelin, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur
farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının
eklenmesi suretiyle hesaplanacağı, ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kâr ve
zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul
kıymetlerin alış bedeli ile değerleneceği hüküm altına alınmıştır.
Alış bedeli, bir iktisadi kıymetin satın alınması karşılığında ödenen veya borçlanılan bedeli ifade
etmekte olup, sadece iktisadi kıymetin alış değerini kapsar, alışla ilgili diğer masrafları kapsamaz.
Buna göre, satın alınan hisse senetlerinin alış bedeliyle değerlenmesi gerekmekte olup, bedelsiz
alınan hisse senetlerinin ise satın alma işlemi olmadığından dolayı alış bedeli oluşmayacağından
itibari değerleri ile kayıtlara aktarılması gerekmektedir.
Dolayısıyla, IMKB'nin üyesi olan şirketinize bedelsiz olarak devredilen ... A.Ş. ye ait hisselerin
itibari değerleri üzerinden kurum kazancına dahil edilerek kurumlar vergisine tabi tutulması
gerekmektedir.
2- VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
Bilindiği üzere, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesiyle, Türkiye
Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye'de bulunan malların veraset yoluyla
veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikali veraset ve
intikal vergisine tabi tutulmaktadır.
Aynı Kanunun 2 nci maddesinin (a) fıkrasında da "Şahıs" tabirinin, hilafına sarahat olmadıkça hakiki
ve hükmi şahısları; (b) fıkrasında, "Mal" tabirinin, mülkiyete mevzu olabilen menkul ve gayrimenkul
şeylerle mameleke girebilen sair bütün hakları ve alacakları, (d) fıkrasında ise ivazsız intikal
tabirinin, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade edeceği belirlenmiştir.
Bu hükümlere göre, malların veraset yoluyla veya her ne suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir
şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Diğer taraftan, kurumlar vergisinin konusuna giren ödemeler karşılıksız olsa dahi veraset ve intikal
vergisine tabi tutulmamaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, ... Anonim Şirketi paylarının mevcut üyelere bedelsiz devri sonucu
üyeler tarafından elde edilen payların kurumlar vergisine tabi tutulması nedeniyle üyelere ödenen
paylardan veraset ve intikal vergisinin aranılmaması gerekmektedir.
3- BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİ YÖNÜNDEN:
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında;"Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam
ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul
kıymet alıp satmayı, alım - satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı
borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine
kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere
devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve
menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka
muameleleri vergisine tabidir." hükmü ve aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, "90 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve
hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında
banker sayılırlar... "
hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanunun mükellefi belirleyen 30 uncu maddesinde ise, BSMV'yi banka ve bankerlerle sigorta
şirketlerinin ödeyeceği hükme bağlanmış bulunmaktadır.
6802 sayılı Kanunda 6009 sayılı Kanunla yapılan değişikliklere ilişkin açıklamaların yer aldığı 87
Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin "B-2- 6802 Sayılı Kanunun 28 inci Maddesinin İkinci
Fıkrasında Belirtilen Muamele ve Hizmetleri Esas İştigal Konusu Olarak Yapanlar" başlıklı
bölümünde;
"Buna göre, banker kapsamında BSMV mükellefi olmak için, anılan Kanunun 28 inci maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen işlemlerin esas iştigal (ana faaliyet) konusu olarak yürütülmesi ve bu
işlemler dolayısıyla lehe para alınması gerekmektedir...
Esas itibariyle 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemler, ilgili
kanunlar uyarınca verilen yetki veya izin ile yapılabilecek işlemlerdir...
6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas iştigal konusu
olarak yapanlar, bu işlemleri ilgili kanunlarla yetkilendirilmek veya izin verilmek suretiyle yürüten
kişileri ifade etmektedir. Dolayısıyla bunların 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen işlemleri "esas iştigal konusu" olarak BSMV ye tabi olacak, bunlar
dışındakilerin aynı fıkrada belirtilen işlemleri "esas iştigal konusu" olmadığından KDV ye tabi
olacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca 6802 sayılı
Kanunun 28 inci maddesinde belirtilen işlemleri esas iştigal konusu olarak yapan aracı kurumlar
banker kapsamında BSMV mükellefi olup, bu kurumlar tarafından esas iştigal konusu olarak yapılan
hisse alım satım işlemlerinin BSMV'ye tabi tutulması gerekmektedir.
Ancak, BSMV'de vergiyi doğuran olayın meydana gelebilmesi için bir muamele yapılması ve bu
muamele sonucu lehe para kalması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Diğer bir
deyişle, bir muamele yapıldığı halde lehe bir para kalmazsa vergi doğmamaktadır. Bu nedenle,
bedelsiz olarak verilen hisse senetlerinden anılan şirket lehine herhangi bir para kalmadığından
vergilendirilmesi söz konusu değildir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413 .maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir. (***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız
hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezasıkesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.