Belediye bünyesinde kurulan işletmenin vergisel yükümlülükleri hk.

Özelge: Belediye bünyesinde kurulan işletmenin vergisel
yükümlülükleri hk.
Sayı: 
27575268-105[229- 8823]-1038
Tarih: 
18/09/2013
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)
 
   
Sayı : 27575268-105[229- 8823]-1038 18/09/2013
Konu : Belediye bünyesinde kurulan işletmenin vergisel  
yükümlülükleri hk.
 
            İlgi özelge talep formlarınızda; Belediye Başkanlığınızın hizmetleri çerçevesinde İçişleri
Bakanının ... tarihli onayı ve bu onaya istinaden ... tarih ve ... sayılı Belediye Meclisi kararı ile
İşletme ve İştirakler Müdürlüğü bünyesinde faaliyetlerini yürütmek üzere "... İşletmesi" adı altında
bir "Bütçe İçi İşletme" kurulmasına karar verildiği, bu işletmede ... vb. mamullerin üretimi ve
satışının yapılacağı belirtilerek,
            - Başkanlığınız bünyesinde kurulacak bu işletmeye ayrı bir vergi kaydı yaptırılmasına gerek
olup olmadığı, Başkanlığınızın mevcut vergi kayıtları ve vergi numarasından işlemlerin yürütülüp
yürütülemeyeceği,
            - İşletmenin gelir ve giderlerinin Belediye Başkanlığınız bütçesinden karşılanacağı bundan
ötürü işletmenin muhasebe kayıtlarının kurum içerisinden muhasebe yetkililerince mi yoksa
dışarıdan hizmet alım şeklinde temin edilecek muhasebeci/mali müşavir tarafından mı tutulması
gerektiği,
            - Başkanlığınızın yasal zorunlulukları ve yükümlülüklerinden dolayı muhtasar ve katma
değer vergisi yönünden ayrı bir mükellefiyetinin olup olmayacağı,
            - Gelirlerin Belediyenizin veznelerine veya Belediyeniz adına açılacak banka hesaplarına
yatırılacağından satışların belgelendirilmesinin tahsilat makbuzu ile mi yoksa, işletme adına bir
yazar kasa alınarak veya fatura bastırılarak mı yapılacağı,
            -Belediye Başkanlığınızın devreden KDV alacağının bulunduğu, işletmenin KDV si ile
mahsuplaşma yapılıp yapılamayacağı,
            hususlarında Başkanlığımızdan görüş talebinde bulunmaktasınız.
            A) KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde,
iktisadi kamu kuruluşları vergi mükellefiyeti kapsamına alınmış olup aynı Kanunun 2 nci
maddesinin üçüncü fıkrasında da Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine
ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında
kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu; altıncı fıkrasında ise iktisadi
kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri,
faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız
muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının
mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar
olması, kar edilmemesi veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğinideğiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.
             03/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 seri No.lu Kurumlar Vergisi
Genel Tebliğinin "Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler" başlıklı (2.4) bölümünde iktisadi
işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten söz
edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede üretilen
veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerektiği, aksi halde
diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemeyeceği ifade edilmiştir.
             İktisadi işletmenin belirgin özellikleri; bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya
zirai bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de
temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel
karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek
tek saymak yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm
iktisadi faaliyetleri kapsama almıştır.
             Devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari
mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek
işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla
birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık
unsurunun varlığı kabul edilir.
             Ticari organizasyon, sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline
kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle belirli şekilde
kurulmuş olacaktır. Bu takdirde bu organizasyon içinde bir takvim yılında veya iki veya üç yılda tek
bir işlem yapılmış olsa dahi ticari faaliyetin varlığı kabul edilir.
            Belediye Başkanlığınız, tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefi olmayıp devamlılık
arz eden ticari, sınai ve zirai faaliyetlerin mevcudiyeti halinde Başkanlığınıza bağlı oluşacak iktisadi
işletmeler kurumlar vergisine tabi olacaktır.
             Bununla birlikte, 5/5/2012 tarih ve 28283 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6 seri No.lu
Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile düzenlenen 1 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "14.1.
Beyannamenin Verilmesi" başlıklı bölümünde; her mükellefin vergiye tabi kazancının tamamı için
bir beyanname vereceği, mükelleflerin şubeleri, ajanlıkları, alım-satım büro ve mağazaları,
imalathaneleri veyahut kendilerine doğrudan doğruya bağlı sair işyerleri için bağımsız
muhasebeleri ve ayrılmış sermayeleri olsa dahi ayrı beyanname verilmesinin söz konusu olmayacağı
ancak tüzel kişiliği bulunmayan iktisadi kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait tüzel kişiliği
bulunmayan iktisadi işletmelerin her biri için bunların bağlı oldukları kamu tüzel kişileri ile dernek
veya vakıflar tarafından ayrı beyanname verilmesi gerekeceği bu nedenle söz konusu kuruluşlara
ait iktisadi işletmelerin her biri için ayrı kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirileceği, ayrıca
İktisadi işletmelerin ortak yönetimi veya sermayesi olsa dahi faaliyetlerinin bağımsız ve farklı
olması halinde ayrı ayrı mükellefiyet tesis ettirilmesi gerektiği, aynı faaliyet alanında farklı
işyerlerinde faaliyette bulunulması halinde ise tek mükellefiyet tesis ettirilmesinin mümkün olduğu,
ancak farklı yönetim, sermaye ya da organizasyonu olan işletmelerin ayrı ayrı iktisadi işletme kabul
edileceği belirtilmiştir.
            Buna göre, Belediyeniz İşletme ve İştirakler Müdürlüğü bünyesinde "... İşletmesi" adı
altında kurulması kararlaştırılan işletmenizde; ... vb. mamullerin üretilerek satışının yapılması
halinde söz konusu ticari faaliyet nedeniyle Başkanlığınıza bağlı bir iktisadi kamu kuruluşu
oluşacağından bu iktisadi kamu kuruluşu nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmesi
ve Belediyeniz tüzel kişiliğine ait işlemler ile ilişkilendirilmeden hazırlanacak kurumlar vergisi
beyannamesinin iktisadi işletmenizin kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yer vergi dairesine
verilmesi gerekmektedir.
             Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi ve 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 15 inci ve 30 uncu maddelerinde bentler halinde sayılan ödemelerin (avansolarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yapıldığı sırada istihkak sahiplerinin gelir veya
kurumlar vergilerine mahsuben tevkifata tabi tutarak, tevkif edilen vergilerin muhtasar beyanname
ile beyan edilmesi gerekmektedir.
             Ayrıca, Başkanlığınıza bağlı iktisadi kamu kuruluşu tarafından Belediye Başkanlığınıza kar
payının aktarılması durumunda, aktarılan kar payı üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94
üncü maddesinin 6/b-i bendi gereğince vergi kesintisi yapılacağı tabiidir.
            B) KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
            3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve
serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, 1/3-g maddesinde de genel ve
katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri
birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan
veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya
bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve
hizmetlerinin KDV ye tabi olduğu, ticari, sınaî, ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin
devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı
hükme bağlanmıştır.
            Buna göre, gerçekleştirilecek ... ürünlerin üretimi ile satışı nedeniyle Belediye
Başkanlığınıza bağlı bir iktisadi işletme oluşması halinde, söz konusu faaliyetler Kanunun 1/3-g
maddesi uyarınca KDV ye tabi olacaktır. Dolayısıyla bu faaliyetleri nedeniyle Belediyeniz
bünyesinde oluşan iktisadi işletme adına KDV mükellefiyeti tesis edilmesi ve mükellefiyetle ilgili
diğer ödevlerin yerine getirilmesi gerekmektedir.
            Öte yandan, mezkur Kanunun "Vergi İndirimi" başlıklı 29/1 inci maddesinde, mükelleflerin,
yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine
hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler sırasında
hesaplanan katma değer vergisi ile ithalat sırasında ödenen katma değer vergisini indirebilecekleri
hükme bağlanmıştır.
            Ancak Kanunun 30/a maddesine göre, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş
bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve
hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün değildir.
            Ayrıca yine aynı Kanunun 33/1 inci maddesinde "Bu Kanuna göre indirim hakkı tanınan
işlemlerle indirim hakkı tanınmayan işlemlerin bir arada yapılması halinde, fatura ve benzeri
vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin ancak indirim hakkı tanınan işlemlere isabet eden
kısmı indirim konusu yapılır." denilmiştir.
            Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Belediye Başkanlığınıza ait bir iktisadi işletme
oluşması halinde, söz konusu iktisadi işletmenin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladığı KDV
den, yalnızca bu satışlara ilişkin olarak yüklenilen KDV yi indirmesi mümkündür. Ancak,
Belediyenizin ihtiyaçları için satın alınan mal ve hizmetlere ilişkin ödenen KDV nin, belirtilen
işletmenin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV den indirilmesi mümkün değildir.
            C) 3100 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
            3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları
Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin bir numaralı bendinde; "Satışı yapılan malları
aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet
veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak
mecburiyetindedirler." hükmüne yer verilmiştir.
            Buna göre mükelleflerin sattıkları emtia veya yaptıkları iş karşılığında belge düzenlemek
zorunda olmaları ve ... İşletmesinin kurumlar vergisi mükellefiyetinin olması nedeniyle işletmede
ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunmaktadır.            D) VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
            213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinde; " ... Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde
bulunan her gerçek kişi ile tüzel kişilere bir vergi numarası verilir. Bu hükmün uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları tespit etmeye ve vergi numarasının kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve
tüzel kişilerce yapılacak işlemlerle ilgili kayıtlarda ve düzenlenecek belgelerde kullanılması
mecburiyetini getirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir." hükmü yer almış, 4358 sayılı Kanun uyarınca
vergi kimlik numarasının kullanımına yönelik olarak yayımlanan tebliğler ile uygulamaya yön
verilmiştir.
            Buna göre, Belediye Başkanlığınız tarafından iktisadi işletme oluşturacak şekilde ticari, sınai
ve zirai faaliyetlerde bulunulması durumunda bu faaliyetler nedeniyle Başkanlığınıza ait iktisadi
işletme oluşacağından, oluşacak iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis
edilmesi, buna göre ayrı vergi numarası alınması ve mükellefiyetle ilgili olarak Vergi Usul
Kanununa göre defter tutma, belge düzenine uyma ve diğer vergisel yükümlülüklerin yerine
getirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, kurumlar vergisine tabi olacak iktisadi işletmenin bilanço
esasına göre defter tutmak zorunda olduğu tabiidir.
            Mezkur Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yer
alan düzenleme ile Maliye Bakanlığı, vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza
veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik
bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya
tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye
yetkili kılınmıştır.
            Bu yetkiye istinaden yayımlanan 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 3568
sayılı Kanun uyarınca çıkarılan tebliğler gereğince aktif büyüklüklerinin veya net satış hasılatlarının
belli bir tutarın üzerinde olması nedeniyle beyannamelerini serbest muhasebeci, serbest
muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlere imzalatmak zorunluluğu bulunmayan
mükelleflerin istemeleri halinde kendi beyannamelerini kullanıcı kodu, parola ve şifre almak
suretiyle elektronik ortamda göndermeleri uygun görülmüştür.
            15 No.lu Vergi Usul Kanunu Sirkülerinde ise 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu uyarınca çıkarılan tebliğlere göre belirlenen aktif
büyüklük ile net satış tutarı ölçüleri şartı aranılmaksızın, Katma Bütçeli İdarelerin, İl Özel
İdarelerin, Belediyelerin ve bunlara bağlı iktisadi işletmelerin, Kamu İktisadi Teşebbüslerinin,
Devlet ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri İştiraklerinin, Döner Sermayeli İşletmelerin, Özerk Kuruluşlar
ile Diğer Kamu Kurumlarının ve Noterlerin istemeleri halinde bağlı bulundukları vergi dairesinden
kullanıcı kodu, parola ve şifre alarak beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendilerinin
gönderebilecekleri belirtilmiştir.
            Buna göre Belediye Başkanlığınıza bağlı ... İşletmesince, 340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu
Genel Tebliğinin ekinde yer alan "Elektronik Beyanname Gönderme Talep Formu" doldurulup bağlı
bulundukları vergi dairesine müracaat edilmesi halinde beyannamelerini elektronik ortamda
göndermek üzere kullanıcı kodu, parola ve şifre alabilmeleri alınabilecektir. Ayrıca iktisadi
işletmenizin muhasebeye ilişkin işlemlerinin, işletmede bağımlı olarak çalışan ve 3568 sayılı Kanuna
göre ruhsat almış bulunan meslek mensupları tarafından yerine getirilmesi mümkün bulunmaktadır.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.