Belediye tarafından yapılan kum satışında vergileme ve belge düzeni hk.
Belediye tarafından yapılan kum satışında vergileme ve
belge düzeni hk.
Sayı:
13649056-125[01-2015/ÖZE-06]-103
Tarih:
07/10/2016
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
SAMSUN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
Sayı : 13649056-125[01-2015/ÖZE-06]-103 07.10.2016
Konu : Belediye tarafından yapılan kum
satışında vergileme ve belge düzeni.
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; 6360 sayılı Kanunla Belediyenize
devredilen kum ocağından vatandaşların kum satışı yapılmasını talep ettiği belirtilerek, Belediye
olarak 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu çerçevesinde makbuz mukabili satış yapılıp
yapılamayacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde,
iktisadi kamu kuruluşları vergi mükellefiyeti kapsamına alınmış olup aynı Kanunun 2 nci
maddesinin üçüncü fıkrasında da Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine
ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında
kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi kamu kuruluşu olduğu; altıncı fıkrasında ise iktisadi
kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri,
faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız
muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının
mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar
olması, kar edilmemesi veya karın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini
değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.
03/04/2007 tarih ve 26482 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi
Genel Tebliğinin "2.3.İktisadi kamu kuruluşları" başlıklı bölümünde; iktisadi kamu kuruluşunun
ticari, sınai veya zirai bir işletme oluşturup oluşturmadığı hususunda, Tebliğin (2.4) bölümünde
yapılan açıklamaların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
Anılan Tebliğin "Dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler" başlıklı (2.4) bölümünde;
iktisadi işletmenin tanımı içinde yer alan ve devamlı olarak yapılan ticari, sınai veya zirai faaliyetten
söz edebilmek için bu işletmenin tedavül ekonomisine katılması, başka bir ifadeyle işletmede
üretilen veya alınan malların veya verilen hizmetin bir bedel karşılığı satılmış olması gerektiği, aksi
halde diğer unsurlar var olsa dahi bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemeyeceği ifade
edilmiştir.
İktisadi işletmenin belirgin özellikleri; bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai
bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel
özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal
alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak
yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri
kapsama almıştır.
Devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet
arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem
nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla
birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık
unsurunun varlığı kabul edilir.
Ticari organizasyon, sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline
kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle belirli şekilde
kurulmuş olacaktır. Bu takdirde bu organizasyon içinde bir takvim yılında veya iki veya üç yılda tek
bir işlem yapılmış olsa dahi ticari faaliyetin varlığı kabul edilir.
Belediye Başkanlığınız tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefi olmamakla birliktedevamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai faaliyetleri nedeniyle Belediyenizin tüzel kişiliğine bağlı
oluşan iktisadi kamu kuruluşlarının kurumlar vergisine tabi tutulması gerekecektir.
Buna göre, Belediyeniz bünyesinde kum ocağından yapılacak kum satışlarının piyasa
ekonomisi içerisinde bir bedel karşılığı devamlılık arz edecek şekilde yapılması halinde söz konusu
faaliyet nedeniyle Belediyenize bağlı bir iktisadi kamu kuruluşu oluşacağından bu iktisadi kamu
kuruluşu nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilecektir.
KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN
3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti
çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,
-1/3-g maddesinde, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve
köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki
kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile
döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve
mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin KDV ye tabi olduğu,
-1 inci maddesinin ikinci fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin
devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı,
-29/1 inci maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan
katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak
kendilerine yapılan teslim ve hizmetler sırasında hesaplanan katma değer vergisi ile ithalat
sırasında ödenen katma değer vergisini indirebilecekleri,
-30/a maddesinde, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların
teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri
içinde yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün olmadığı,
-33/1 inci maddesinde, bu kanuna göre indirim hakkı tanınan işlemlerle indirim hakkı
tanınmayan işlemlerin bir arada yapılması halinde, fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma
değer vergisinin ancak indirim hakkı tanınan işlemlere isabet eden kısmı indirim konusu yapılacağı,
hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, kum ocağından kum üretilerek satışının yapılması nedeniyle Belediye
Başkanlığınıza bağlı iktisadi işletme oluşması halinde, söz konusu kum teslimleri Kanunun 1/3-g
maddesi uyarınca KDV'ye tabi olacaktır. Dolayısıyla bu faaliyetleri nedeniyle Belediyeniz
bünyesinde oluşan iktisadi işletme adına KDV mükellefiyeti tesis edilmesi ve mükellefiyetle ilgili
diğer ödevlerin yerine getirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan Belediye Başkanlığınıza ait bir iktisadi işletme oluşması halinde, söz konusu
iktisadi işletmenin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladığı KDV'den, yalnızca bu satışlara
ilişkin olarak yüklenilen KDV'yi indirmesi mümkün olup, iktisadi işletmenin faaliyetleri kapsamında
olmayan mal ve hizmetlere ilişkin ödenen KDV'nin, söz konusu iktisadi işletmenin vergiye tabi
işlemleri üzerinden hesaplanan KDV'den indirilmesi mümkün değildir.
3100 SAYILI KANUN YÖNÜNDEN
3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları
Mecburiyeti Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin bir numaralı bendinde; "Satışı yapılan malları
aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar dışındaki kimselere satan veya aynı kimselere hizmet
veren birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, bu Kanuna göre ödeme kaydedici cihaz kullanmak
mecburiyetindedirler." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre mükelleflerin sattıkları emtia veya yaptıkları iş karşılığında belge düzenlemek
zorunda olmaları ve kum satışı sebebiyle kurumlar vergisi mükellefiyetinin olması halinde işletmede
ödeme kaydedici cihaz kullanma mecburiyeti bulunmaktadır.
VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153 üncü maddesinde, kurumlar vergisi mükelleflerinin işe
başlamayı vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları; 172 nci maddesinde, iktisadi kamu
müesseselerinin defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabi oldukları; 176
ncı maddesinde defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılmış tüccarlardan I inci sınıf tüccarların
bilanço esasına göre defter tutacakları; 177 nci maddesinde, her türlü ticaret şirketleri ile kurumlar
vergisine tabi olan diğer tüzel kişilerin I inci sınıfa dahil oldukları hüküm altına alındıktan sonra,
182 nci maddede, bilanço esasında tutulacak defterler sayılmış, 220 nci maddede ise tasdike tabi
defterlere ilişkin hükümler yer almıştır.
Mezkur kanunun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında
müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından
müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 230,231 ve 232 nci maddelerinde, faturanın
şekli ve nizamı ile fatura kullanma mecburiyetinde (fatura vermek ve almak zorunda) olanlara dairhükümlere yer verilmiş, 233 üncü ve müteakip maddelerinde de fatura yerine geçen belgeler
düzenlenmiştir.
Yukarıda yer alan kanun hükümlerine göre, Belediyenize ait kum ocağından yapılacak kum
satışları nedeniyle Belediyenize bağlı iktisadi işletme oluşacağından Vergi Usul Kanununda
belirtilen tüm vergisel yükümlülüklerin (defter tutma, belge düzenleme vb.) yerine getirilmesi
gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge
geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla
vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi
hesaplanmayacaktır.