Birim kira bedellerinin desteklenmesi adına firma hesabına kira desteği olarak yatırılan tutarın vergilendirilmesi hk.

Özelge: Birim kira bedellerinin desteklenmesi adına firma
hesabına kira desteği olarak yatırılan tutarın
vergilendirilmesi hk.
Sayı: 
B.07.1.GİB.4.34.16.01-125[6-2012/188]-2865
Tarih: 
09/10/2012
 
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
 
   
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01-125[6-2012/188]-2865 09/10/2012
Konu : Birim kira bedellerinin desteklenmesi adına firma  
hesabına kira desteği olarak yatırılan tutarın
vergilendirilmesi.
 
            İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinden; şirketinizin T.C. vatandaşı gerçek kişi iki
ortağının bulunduğu, ortakları aynı olan Amerika'da kurulan bir şirketin daha olduğu, Türkiye'deki
firmalara havlu imal ettirerek, Amerika'daki şirket aracılığıyla Amerika'da internet üzerinden bir
kısmını nihai tüketicilere, bir kısmını ise toptan ve perakende olarak sattığınz, Ekonomi Bakanlığı
tarafından, Yurtdışı Birim Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki 2010/6 sayılı
Tebliğin 5 inci maddesindeki şartları sağlamanız nedeniyle şirketinize 2011 yılından itibaren birim
kira giderlerinin desteklenmesi adı altında teşvik ödemesinin yapıldığı ve her altı ayda bir ödeme
yapılmaya devam edileceği belirtilerek, gelen nakdi yardımların vergilendirilmesi hususunda
Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
            5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin,
mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve
safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin
uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 
            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun bilanço esasında ticari kazancın tespiti ile ilgili 38 inci
maddesinin birinci fıkrasında da bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin
hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında
sahip veya sahiplerce; işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen
değerlerin ise farka ilave olunacağı hüküm altına alınmıştır.
            Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası"
ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesi, gelir veya giderin tahsil edildikleri ve ödendikleri döneme
bakılmaksızın miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olmasını ifade eder. Bu esas dikkate
alındığında bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibarıyla
kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise,
her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Bu ilke
uyarınca gelir ve giderlerin ilgili oldukları dönemde kaydedilmesi gerekir.
            Öte yandan, tekdüzen muhasebe sisteminin uygulanmasına ilişkin açıklamalar, 26/12/1992
tarihli ve 21447 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 sıra no.lu Muhasebe Sistemi
Uygulama Genel Tebliği ve daha sonra bu konuda yayımlanan diğer tebliğlerde yapılmış olup,
 işletmenin korunması, ihracatı teşvik ya da hükümet politikasına uyma zorunluluğu karşısında
oluşan işletmenin faaliyet hasılatındaki düşüklüğü veya faaliyet zararını gidermek için, sermaye
katkısı niteliğinde olmayan, mali yardımlar (sübvansiyonlar), devletin bazı malları vergi, resim, harç
ve benzeri yükümlülüklerden istisna etmesi yoluyla yaptığı yardımlar (vergi iadeleri) ve satıştarihindeki vade farkları, ihracatla ilgili fiyat istikrar destekleme v.b. hasılat kalemlerinin ''602
Diğer Gelirler'' hesabında izleneceği belirtilmiştir.
            Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizin ticari faaliyetiyle ilgili olarak Yurtdışı Birim
Marka ve Tanıtım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki 2010/6 sayılı Tebliğ kapsamında, birim
kira giderlerinin desteklenmesi ile ilgili olarak aldığı destek tutarının, kurum kazancınıza dahil
edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.
            Bilgi edinilmesini rica ederim.
   
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.