Cari hesap dönemine ilişkin olup henüz ödenmemiş yabancı para cinsinden giderlerin, değerleme günlerinde değerlemeye tabi tutulup tutulmayacağı hk.

Cari hesap dönemine ilişkin olup henüz ödenmemiş yabancı
para cinsinden giderlerin, değerleme günlerinde
değerlemeye tabi tutulup tutulmayacağı hk.
Sayı: 
11395140-105[VUK-1-18915]-E.691743
Tarih: 
27/08/2019
T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü
   
 
Sayı : 11395140-105[VUK-1-18915]-E.691743 27.08.2019
Konu : Yurtdışında mukim grup şirketinden alınan  
yönetim danışmanlığı hizmetine ilişkin
bedelin değerlemeye tabi tutulup
tutulamayacağı ve kur farkı uygulaması.
 
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizin %100 yabancı sermayeli bir şirket olduğu, yurt
dışında mukim grup firmalarından yönetim danışmanlığı hizmeti aldığı, karşılığında döviz cinsinden
ödenecek bedele ilişkin faturanın yurtdışında mukim firma tarafından ertesi yılın Mart ayında
düzenlendiği, bu nedenle aslen borç mahiyetinde olan ve "Ticari Borçlar" hesabında izlenmesi
gereken tutarın "Gider Tahakkukları" hesabında pasifleştirildiği belirtilerek, söz konusu tutarlara
değerleme yapılıp yapılmayacağı yapılacak ise ortaya çıkacak olumlu veya olumsuz kur farklarının
kurum kazancına ne şekilde intikal ettirileceği hususlarında Başkanlığımız görüşü talep
edilmektedir.
I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci
maddesinde sayılan kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de
bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden
vergilendirileceği hükmü yer almış, aynı maddenin üçüncü fıkrasında, dar mükellefiyette kurum
kazancını oluşturan kazanç ve iratlar bentler halinde sayılmış, dördüncü fıkrasında ise, bu maddede
belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimî
temsilci bulundurulması konularında, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin
uygulanacağı belirtilmiştir.
Gelir Vergisi Kanununun "Kazanç Veya İradın Türkiye'de Elde Edilmesi" başlıklı 7 nci maddesinde,
dar mükellefler açısından kazanç veya iradın Türkiye'de elde edilmesine ilişkin hükümlere yer
verilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde ise, kurumlar vergisinin bir hesap dönemi içinde
elde edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir
Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup,
kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesi ile Kurumlar Vergisi
Kanununun 8 inci maddesindeki giderlerin indirim konusu yapılması mümkündür.
Aynı Kanunun "Dar mükellefiyette vergi kesintisi" başlıklı 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyetetâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları
avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından
kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış; maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde,
serbest meslek kazançlarından, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, ticari veya zirai kazanca dahil
olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri
maddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller
üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı, maddenin üçüncü fıkrasında ise, tam mükellef
kurumlar tarafından, Türkiye'de bir iş yeri veya daimî temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler
hariç olmak üzere dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere
dağıtılan ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı
bentlerinde sayılan kâr payları üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılması öngörülmüş olup
kesinti oranı 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca petrol arama faaliyetleri dolayısıyla
sağlanacak kazançlarda %5, diğer serbest meslek kazançlarında %20, kar paylarında %15, ticari
veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı,
marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben
yapılan ödemelerde de %20 olarak belirlenmiştir.
Kanunun 30 uncu maddesinin altıncı fıkrasında da, "Yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef
kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar
vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutar üzerinden, kurum
bünyesinde %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılır." hükmüne yer verilmiştir.
1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "8.7. Holding şirketlerin genel idare giderlerinin
bağlı şirketlere dağıtımı" başlıklı bölümünde ise, holding şirketler tarafından bağlı şirketlere
araştırma ve geliştirme, finansman temini, pazarlama ve dağıtım, yatırım projelerinin hazırlanması,
hedeflerin tayini, planlama, örgütlendirme kararlarının uygulanması, bilgisayar hizmetleri, sevk ve
idare, mali revizyon ve vergi müşavirliği, piyasa araştırmaları, halkla ilişkilerin tanzimi, personel
temini ve eğitimi, muhasebe organizasyon ve kontrolü, hukuk müşavirliği konularında hizmet
verilebildiği belirtilmiştir. Bu tür hizmetlerin mutlaka verilmiş olması, kesilen faturada hizmet
türünün ayrıntılı olarak belirtilmesi ve tek faturada birden fazla hizmet bedelinin bir arada yer
alması halinde, her hizmet bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi şartıyla, holding tarafından verilen
hizmetlerin bağlı şirketlerce gider yazılabileceği ifade edilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz tarafından yurt dışında mukim grup firmalarından
alındığı belirtilen "yönetim danışmanlığı hizmeti"ne ilişkin ödemelerin, ticari kazancınızın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili bir gider niteliği taşıması ve bu ödemelere ilişkin hizmetlerin
fiilen şirketinize sunulması şartıyla, kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması
mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, şirketinizin yurt dışında mukim grup firmalarından aldığı söz konusu hizmete ilişkin
bedelin Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi hükümleri çerçevesinde emsallere uygun
olması gerektiği tabiidir. Yabancı grup firmalarına yapılan gayrimaddi hak ödemelerinin emsallere
uygun olmaması ve mezkur maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi durumunda, transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazancın kurum kazancından indirim konusu
yapılması mümkün bulunmamakta olup daha önce yapılan vergilendirme işlemleri bu duruma göre
düzeltilecektir.
Ancak, herhangi bir hizmet sunulmadığı halde yurt dışındaki ilişkili şirket tarafından belirli dağıtım
anahtarları dikkate alınarak (ciro, satış adedi, personel sayısı vb.) iştirak ettiği şirketlere yansıtılan
giderlerin söz konusu olması halinde ise, şirketinizce yurt dışında mukim ilişkili şirkete yapılan bu
ödemelerin kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
Bu durumda, yurt dışında mukim ilişkili şirkete yapılan bahse konu ödemeler dağıtılmış kar payı
olarak değerlendirilecek olup Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına
göre kurumlar vergisi kesintisine tabi tutulacaktır.
II- VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI:213 sayılı Vergi Usul Kanununun;
- 258 inci maddesinde, "Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin
takdir ve tespitidir.",
- 280 inci maddesinde, “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe
muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır.
Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit
olunur.
Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da
caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285 inci
maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine irca edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı
olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR)
esas alınır.",
- 287 nci maddesinde “Gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan hasılat ile cari
hesap dönemine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler mukayyet değerleri üzerinden
pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.”
hükümleri yer almaktadır.
Bu itibarla, cari hesap dönemine ilişkin olarak henüz ödenmemiş olan giderlerin mukayyet değerleri
üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenmesi ve değerleme günlerinde bunlara ilişkin olarak
ortaya çıkan kur farkının ilgili gelir/gider hesabına aktarılması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise
bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz
dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi
için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.